Yalnız Mesajı Göster

Trabzon - Rize Yöresi Yerel Terimler Sözlüğü.

Eski 08-10-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Trabzon - Rize Yöresi Yerel Terimler Sözlüğü.



M - Z

M

Makel: Kazma
Makena: Araba, tabanca
Makoci : Mekik
Malez : Kedi ve köpeklere yedirilen her şeyin karıştırıldığı yemek, Sütlü kabak lapası
Mamancika : Bez bebek
Momoli : Diken başı
Mamula : Diken meyvesi
Manca : Yemek
Maneftera: Eğrelti otu türü
Mani mani : Yavaş yavaş, peyder pey
Mania, Maneye : Kurum, is
Maniman : Çabuk, çabuk
Mangur: Köpek bağı
Mani: Anne
Mansiya: Olgunlaşmamış mısır koçanından öğütülerek yapılan ekmek
Manuşak: Güzel kokulu boz renkte bir yayla çiçeğinin ismi
Mankor : Azgın köpekleri bağlamak için kullanılan zincir
Manya : Çocuk oyunlarında tayin edilen hedefin ismi
Manzilis : Hayvanlara mahsus yemek, yal
Maranfe Hoşaf yapılma için kurutulmuş meyva
Maraz : İllet, hastalık
Maran, Maranta, Maranda : Sarı rekte yayla çiçeği, güzel koktuğu için çocukları bununla yıkarlar
Maranzul : Olmuş kemale ermiş incir
Mareslemek:Rehavet çökmek, cansızlaşmak
Marko : Erkek kedi
Martin : Tüfek
Masmas : Manzarası biçimsiz, çirkin
Mastallamak: Bir şeyin üstüne varmak, çok incelemek
Masti : Kız çocuklarına "seni gidi cadı" anlamında söylenir
Matrika Küçük balyoz
Marzalak : Yalan yalnış sözler
Masat : Bıçak bilemeye mahsus taş veya demir
Mastalya : İneğin yal kabı
Masti : Dişi köpek
Mayeps etmek: Tadına baktırıp iştahını açmak
Mayhoş : Ekşi
Mayıs beceğu: İlkbaharda görülen kabuklu bir böcek türü
Mayıs dikeni: Kısa boylu, yaban gülüne benzeyen çiçekleri olan bir ağaç
Mavrengel : Beceriksiz, zavallı
Mavroşkil : Bir nevi balık
Medane: Tövbe etmek
Meci : İmece
Melemet : Palamut
Melen: Değirmen taşı oluğu
Memşa : Ayakyolu, hela
Meni meni Hızlı hızlı
Menilemek: Yavaşlamak
Mere: Mera, otlak
Merek : Saman veya ot konulacak kulübe
Mertek : Ç
Mesrebe : Maşrapa
Metroşike : Küçük sepet
Mezak : Mezelemek
Mezere: Otlak, çayır, yaylaya çıkmadan önce hayvanların yayıldığı yer
Midar tel : Pamuk ipliği
Miksu: Sümüklü
Mile : Bilye
Mila: Elma
Milliyetçi Akrabasına, hemşerisine düşkün
Mimit : Yüzde ve vücutta çıkan sivilceler
Minci, minzi : Yöreye has çökelek peyniri
Mitil : Şiltenin pamuğu ihtiva eden iç kılıfı
Miyanci : Görücü
Mizmilak : Diken
Moçot : Beceriksiz, sakat
Modofengo: Küfür
Modonilon Küfür
Modul : Merkepleri sürmek için kullanılan bir karış uzunluğunda odun parçası
Moloşa : Ebe gümeci
Moloz: Toprakla karışık taş döküntüsü
Momoç: Tırtıl, kurt
Momol: Böcek
Moncol : Gülyabani gibi adam
Mora : Böğürtlen
Mose: Küfür
Mozika : Gebe olmamış, az sağılır inek
Mucurum : Beceriksiz, felçli
Mudura: İşe yaramaz
Mufal : Ahır penceresi
Muh : Çivi
Muhlama Sebzeli, yumurtalı yemek
Muhli: Değirmen taşının içindeki mil
Mumuda : Beceriksiz adam
Mumul : Uyuşuk, siyah kabuklu un böceği
Munduruş : Kudretsiz adam, uyuşuk
Muncur : Yüz

Murseps İneğin memesine süt gelmesi için oğuşturma
Murş: Delik
Mustavaca kuşi: İnsandan kaçmayan serçeye benzer kuş
Muşmula : Malta eriği, Yenidünya meyvesi
Musibet : Başbelası
Mutuş: Erkek çocuk
Munzur : Hayvanların burnunun ucu
Murmut : Ağaçların dal ve yaorak çıkaracağı sırada hasıl olan şişlikler
Muzur : Meraklı
Müşkeftü: Mızmız
Müşkenar: Yaylada kelifin yanına yapılan koyun ağılı




N

Nacak : Küçük balta
Nahır : Sürü
Nahtar : Anahtar
Nafele: Nafile
Namazga : Seccade
Namose: Küfür
Nanay : Akılsız
Natos: Tarlanın biçildikten sonraki hali
Natura: Bünye, tabiat
Nayla: Rize'de Paska, serander Nekes : Hasis
Nemrut : Hain
Nene: Anne, büyükanne
Niça: Bir çeş ot
Nife : Gelin
Nogamise: Heniz gelin olacak kız
Nusga: Muska
Nuzul : Felç
O

Of kabağı: Karakabak
Oflan: Sürmene’de raf
Ofreya: Çatıda bulunan delik
Ofriyos: Ofreya’dan çıkan duman
Oğune: Önüne
O ki: Madem ki
Oksobis : Meraklı
Oksek : Ateşte yakılan odunların yanmamış ve kısmen sağlam kalmış parçaları
Oksobis : Biimsiz, pis, murdar
Okşokana : Varda , cesur
Olonotranan: Güçlülük, büyüklük, kendini büyük sanmak
Orak ayı : Temmuz ayı
Oluk :Kaynak suların aktığı üstü açık boru
Ospi : Ev
Otarmak : Hayvanları otlatmak
Otiş etmek : Gürültü yapmak
Otluk : Mısır bitkisinin gövdesi


P

Paçarez: Engel
Paçaroz olmak: Engel olmak, ayağa dolanmak
Pahil : Kıskanç
Palak, Palah : Küçük ve şişman köpek veya ayı yavrusu
Palaş : Allerji
Palalos, Palavos: Aptallık hali
Palikarya: Yiğ, delikanlı
Pambara: Azar, dayak
Panti : Hayvanların yem yediği kap
Parafloy: Fırının ön bölümü
Parakami, Parakath : Ocağın kenarında oturulan kerevitlere verilen ad
Parastal : Eski ayakkabı
Parsen: Yiyen hayvanları sarhoş eden bir ot türü
Parsi: Küçük pencere
Partal Palavra
Partos, Partoz : Şişman adamlara denilir, lakap olarak da kullanılır
Pas : Ekinlere arız olan bir hastalık
Pasafta: Aşağılık, değersiz insan
Pasal : Otlayan hayvanların bağlı bulunduğu kazık
Paska : Sürmene’de Serader
Pasoslanmak: Zedelenmek, ez,lmek
Patiçi : Taze fasulye
Patlican inciri: İncir türü
Patome, Batoma : Ahırda ineklerin yattığı tahta, döşeme
Patul : Beyaz
Patul patul: Lapa lapa kar yağması
Pelit : Birmeyvesiz ağaç cinsi
Pepe : Yoğurt
Pereme : Genişçe dere ve ırmaklarda bir sahildenkarşı sahile geçmek için binilen ve iki sahil arasında gerilmiş halata tutunarak yürütülen sal veya sandal
Peresbet : Dağınık
Peşenk : Kervanın önünde giden yola alışkın beygir
Peşkir : Havlu
Peşko : Küçük soba
Petek: Arı
Peygamber Öküzü: Vurdumduymaz
Pezük : Vakfıkebir’de pancar
Piçak: Bıçak
Pifoli : Folluğa konan yumurta
Pifolluk : Tavukların yumurtladığı yer
Pilavra : Değirmen taşlarını üst üste bulundurmak
Pileki : İçinde ekmek pişirilen tekne şeklinde kap
Pilita: Su kazanlı fırın
Pines : Kümes
Pipli : Erkek çocuk penisi
Piron : Çatal
Pirpirim : Semiz otu
Pisik : Kedi
Piştof : Tabanca
Pohorik : Biçimsiz, omuzları kalkık, başı omuzlarının içine çekmiş adam
Polamaçi : Yeni doğuran ineğe verilen su ile karıştırılmış mısır unu
Polestera: İş önlüğü
Posul : Taze mısır
Pontil: Döşeme, ahırın tahta zemini
Potin, Potisiya: Ayakkabı
Pöhrenk : Bat Trabzon’da su yolu
Pöhle : Batı Trabzon’da koyun veya ineğin kemiksiz taraflarındaki eti
Pudesi : Yün eğirmekte kullanılan iğin bir kısmı
Purtul : Paçavra
Pul: Süs
Puli : Piliç
Pulim : Yavrum, mini miniğim, tavuğum
Pullim : Elbisesi benek bene
Pupu : Para
Pupuçi : Şişman çocuk
Pur : Taştan daha yumuşak alelade topraktan daha sert bir nevi topak
Purçuk : Küçük bez parçası
Purunca : Küçük bez parçaları, paçavra
Puşa: Mısır koçanı yprağı
Puşi : Küçük ç fidesi


R

Ragraga : Gürültü
Rahçe : Takke
Rahna: Örümcek
Rama : İplik
Reiz : Kaptan
Reni : Tavan
Reya, Reyha : Koku
Risi: Lahananın içi
Rivaoban : Orak
Roghe : Kendir teli işlenen alet
Rokobi : Mısır fidesi
Rokovat: Kendirin sarılarak ip yapıldığı alet

S

Saçayağı : Ateş üzerine tencere vs koymak için kullanılan üç ayaklı bir eşya
Sağa : Sana
Sağan : Tabak
Sakırga : Yapışkan adam
Sakonari : Buğdayın değirmende döküldüğü yer
Salahana : İşsiz güçsüz adam
Salahor : Serseri
Sanga: Büyük dilli kapı kilidi
Sarfulis etmek: Tırmalamak
Sargan: Zargana balığı
Sele : Çamaşır sepeti
Semelek : Kalın kafalı
Semet: Hamur tahtası
Serek : Çamur yayığının ağzına bağlanan bez
Seren : Üzerine herhangi bir şey asılan ip yada sırık
Sevdaluk: Sevgi, aşk
Sıçan : Fare
Sıksara: Hizli oynanan erkek horonu
Sırifta: Yumurtalı sıvı hamurun kızgın yağda ufak parçalar halinde atılması ile elde edilen tatlı çeşidi
Sifte: İlk defa, önce
Simur: Mısır ekmeğinin yağda eritilmesiyle yapılan yemek
Singruz etmek: Küsmek
Sintina : Kayığın baş tarafındaki boş yer
Sinor : Sınır, arazi hududu
Soktopi : Mangaldaki kül ve közler
Somar : Bir ölçü, on altı kot miktarındaki hububat
Somizme : Araya girmek
Su armudu: Bir tür armut
Sukra: Mısır koçanının içi
Susar, soser : Kilit
Suhtopi : Kül ve közlerin beraber bulunması

Ş


Şafliz : Ağızdan akan salya
Şarkada : Yaramz , haylaz çocuk
Şataf : Parlak
Şelek : Arka yükü
Şeya : Çamaşır
Şilidi: Çorap bağı
Şişek: Kısır koyun
Şrombil, Şoromul, Şoromil: El değirmeni, mısır çorbalığı çekilen taş
Şoniçe: Karda açan beyaz veya pembe çiçek türü



T


Taban inciri: Yemişleri en son olgunlaşan incir türü
Taraba : Tahta perde
Taka: Küçük yelkenli
Takture : El sepeti
Talaşa koymak: Telaşlandırmak
Taraks etmek: Alt üst etmek
Tatari : Az pişmiş
Tatariko : Yay
Talaş : Kavga, dövüş
Tami : Çay
Tantana : Şenlik
Tara : Büyük orak (odun kesmek için kullanılırdı)
Taraba : Evlerin avlusuna tahtadan yapılan ç
Tas : Kase
Tavli: Ucu yanan odun
Tavali : Tavada pişmiş hamsi
Telis, telhis : Boş çuval
Temele : Ocak taşı
Temli : Fındık dalı
Tengel : Muşmul
Termaş : Sahibi yok başıboş
Tevek : Kabak asması
Teveka : Başıboş
Tırmata : Ekmek kırıntısı
Tirakon : Bir balık türü
Tiraca: Sardalyagillerden bir balık türü
Tiril: Bir çeş gömlek ismi
Tirma: Un çorbası
Tirsi: Bir balık türü
Toloz: Hile
Tombak: Yumak
Tombil: Tarla kuşu
Tonilon: Güneş hakkı için!
Tonya pahlisi: Bir çeş fasülye
Tor : Balık ağı
Torun: Yeğen
Traj : Yamaç
Tranis olmak: Üzülmek
Traz: Üç taş oyunu
Tufa : Mezbele
Tumbula : Tombul kadın
Tumbi : Arazi üzerinde yüksekçe yer

U


Uçkur : Bele bağlanan ip
Ula : Erkeklere hitap şekli
Urum: Rum
Urus: Rus
Urus fasülyesi: Bir tür fasülye, lobia
Uskoli : Kendirin hurdası çıktıktan sonra geriye kalan kısmı
Uşak : Erkek çocuk


Ü

Üç etek: Eskiden giyilen kadın kıyafeti
Üstü gitmek Baş dönmesi
Üzüm ayı, İzim ayı : Kasım ayı


V


Vaynos : Yaygara, gürültü
Vedro : Kova
Vinzo, Vinzos : At sineği
Vinzoslanmak: Sineklerin ısırdığı hayvanın huysuzlanıp koşması
Vol : Tarla bellemede belin çıkardığı toprak
Volta : Balık oltası
Vira : Kayık halatlarının bağlandığı alet
Viya : Dalga
Viyalamak : Alttan almak
Vol : Tarla bellenirken oluşan çamur toprağı
Vola etmek, Volis etmek Ceviz ve fındıkları kabuklarından ayırmak
Volar: Tarla bellenirken kaldırılan büyük toprak parçası
Vovola: Maçka’da yumurta
Vurgoz : Karanlık, rutubetli yer


Y


Yaban adamı, Karakonciols: Dağda yaşıyan tüylü, vahşi insan
Yal :İnek yemeği, çeşitli bitkilerin karıştırılıp kaynatılmasıyla yapılır
Yalağuz, Yalanuz: Yalnız
Yali : Sahil, kumsal
Yali gitmek: Gemilerin kıyıya yakın gitmesi
Yali uşaği: Deniz kıyısında büyüyen çocuk
Yanis : Kokmuş sularda bulunan küçük böcek
Yangazluk: Düzeni bozmak, sorun çıkarmak
Yankaz, Yangaz : Sinsi, aksi adam
Yanpur : kötü kılıklı adam
Yarma: Yarılmış kütük, fırınlanmış mısır
Yavris eriğu: Bir yeşil erik çeşidi
Yastası : Meraklısı
Yaşık : Kasa, sandık
Yaşmak : Baş örtüsü, tülbent
Yel: Romatizma
Yele yele : Çabuk çabuk
Yer kirazı : Çilek
Yer liforu: Bir çeş lifor, yabani yemiş
Yiğ : Yün eğirmek için kullanılan alet
Yisa, yüsa : Çekmek var gücüyle asılmak
Yokuş : Yukarı, dik
Yomra elması, Gemora elması: Bir elma çeşidi
Yomurta eriğu: Bir erik çeşidi
Yosa yosa: Kayıkkaraya çekilirken söylenen ünlem
Yoşa:Koyunların sırtına sürülen kırmızı boya
Yufka : Sığ
Yürek ağrısı, Yürek bolanması: Açlık
Yürek: Mide
Yüzini köpek yalamak: Birisinin yüzünü köpek yalarsa utanmaz olacağına inanılır


Z


Zabuşka : Makbuz
Zağar : Büyük erkek köpek, yaşlı erkeklere karşı hakaret olarak da kullanılır
Zagel: Kazma
Zaguda : Yeşil zeytin
Zağana, Cahana: Yengeç
Zakoti : Gayet ekşi
Zahre : mısır
Zanga : Kilit
Zangar : İnatçı
Zangariya: Dokumacı
Zango : Bir çeş fındık
Zangoç: Kilisede çan çalmakla görevli kişi, sakat, topal anlamıda kullanılır
Zava: Yüzük
Zavrak : Debdebe, tantana, ihtiş
Zazal : İri yarı, heybetli fakat beceriksiz, bir işe yaramayan adam, kel, çıplak
Zazel : Köylerdeki serander denilen ev kısmının dallardan örtülmüş kısmı
Zerihta : Tuzlu su ile hamur haline getirildikten sonra biraz da maya katarak yağda parça parça pişirdikten sonra üzerine şeker yada bal dökülerek yenen tatlı
Zestas: Hazımsızlık, rahatsızlık, çok yemek sonrası kötü hissetmek
Zevli Öküzün boyunduruğunu iki taraftan boğazına rapteden tahta çubuk
Zezoka : Çamurdan yapılmış küçük kutu
Zibil : Çöp, süprüntü
Zibra: Az, ufak
Zibros : Bozuk arızalı, hafif lamba ışığı
Zigar: İneklerin yediği bir ot
Zihnis : Ocaklardaki kurum
Ziki : Şilte veya minder kılıfı
Zimbonak: Cahil, boş insan
Zimilange: Kayganası yapılıp yenebilen bir ot türü
Ziniya : Tavuk pisliği
Zinok : Deniz derya
Zinos : Martı kuşu
Zipka : Karadeniz'e özgü körüklü şalvar
Zizil : Toprak içine gömülmüş solucan
Zifin : Ormanlarda yetişen sarı renkli bir bitki
Zoli : İlik
Zolot: Aptal
Zot : Bıçak bilemek
Zizoli : İlk baharda yetişen taze otlar
Zubun : Entari
Zuluf : Fındık veya fasulyenin tanelerini kaplayan kabuk
Zumur : Bir şeyi buruşturmak, sıcak mısır ekmeğini sade yağla karıştırarak yapılan bir nevi yemek
Zo : İnek
Zipka, Zipga: Bacakları dar, ağı geniş, geleneksel Laz pantolonu
Zirbiya: Suya batırılarak yenilen katıksız ekmek
Zirikzirna Yankı, tahtarevalli, yankılanmak
Ziza: Yanmış, çok sıcak
Zobazorina: Zoru zoruna, kaba güç kullanarak
Zot: İnatçı, aksi
Zot etmek: Lehim yapmak, madeni eşyaları ısıtarak parça ekleyerek uzatmak
Zuğlis, Cuhnis, Çuğnıs, Çuğnos: Ezmek, çayır ezmek, çiğnemiş ot, çok geçilen yol
Zunis: Tavuğun tüylerini yakmak, tutuşturmak
Zükan : Nezle


Kaynak: Karalahanacom

Alıntı Yaparak Cevapla