Yalnız Mesajı Göster

Antik Çağda Dogu Karadeniz!!

Eski 08-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Antik Çağda Dogu Karadeniz!!



ANTİK ÇAĞDA DOĞU KARADENİZ

Ahmet Mican Zehiroğlu

Çiviyazıları 2000-05-22

Giriş

Karadeniz’in doğu sahilleri ile ilgili ilk yazılı kayıtlar Urartu dönemi ile başlar ve bu dönem, aynı zamanda bölge yazılı tarihinin de başlangıcı sayılır Bölgenin tarih öncesi dönemine atfedilen efsanelerde, adından sıkça söz edilen gizemli Kolkhis diyarı; antik çağ tarihçilerinin tanıklıklarıyla, efsanelerin ötesinde, tarihsel bir gerçeklik olarak günümüze kadar ulaşmıştır Yazılı tarih sürecine ait bu belgeler, Doğu Karadeniz’le ilgili günümüze dek ulaşan etnik tanımlamaların ve yerel coğrafi terimlerin tarihsel köklerine de ışık tutmaktadırlar
Antik çağda, Doğu Karadeniz sahillerinin kültürel yapısını tanımlamak için kullanılan en yaygın ifade Kolkhi terimidir En az bin yıllık bir zaman diliminde geçerliliğini koruyan bu terim, Bizans dönemiyle birlikte, yerini Lazi terimine bırakmıştır Her iki terim de tarihsel sürecin büyük bir kısmında, birer kabile ismi olmalarının ötesine, bölgeyi bir bütün olarak ifade eden tanımlamalar olarak algılanmışlar ve o anlamda kullanılmışlardır Aynı fonksiyonu ile günümüze dek ulaşan Laz teriminin, öncülü olan Kolkhi teriminin yerini alması ve etnik bir terim olmanın ötesine geçip bölge kültürünü ifade eden genel bir tanımlama haline dönüşmesi, yüzlerce yıllık bir süreçte kullanılmıştır
Antik kaynaklarca aktarılan son derece sağlam tarihsel kayıtlar ve tanıklıklar, bu terminolojik dönüşümü net bir şekilde ortaya koymaktadır Örneğin, MS 6yüzyılda Doğu Karadeniz’ibizzat gezip, elde ettiği bilgileri ve gözlemlerini kaydeden Bizanslı tarihçi Agathias, bu durumu kesin bir dille ifade etmektedir;
“Lazika’da yerleşik olanlar, eskiden Kolkhiler olarak bilinirlerdi ve bu Lazlar ile Kolkhiler de anı halktır” (Agathias II184)
Aynı dönemin bir başka Bizanslı yazar, Lydus da; yakın zamana kadar “Kolkhida” olarak bilinen ülkenin, kendi döneminde “Lazika “olarak adlandırıldığını yazar ve Lazlardan bahsederken, kendisi de “Kolkhi” terimini kullanmaktadır Geçmişi antik dönemlere dek uzanan bu terminolojik dönüşüm süreci, tarihsel belgelerin ve tanıklıkların ışığında değerlendirildiğinde, yerli Dğu Karadeniz kültürünün, özünde tamamen kendi coğrafyasına ait özgün ve otokton bir kültür olduğu ortaya çıkmaktadır Kendi yazılı geleneği olamayan ve bu nedenle, yazılı tarih süreci oldukça geç denilebilecek dönemlerde başlayan Doğu Karadeniz Bölgesi, tarih öncesine ait tüm bilinmeyenleri ve gizemleriyle birlikte, kendi coğrafyasına özgü portak ayırtedici özelliklerini ve farklılıklarını günümüzde de bünyesinde barındırmaya devam etmektedir Doğu Karadeniz kültürünün bilimsel açıdan tahlil edilebilmesi, öncelikle bölgenin tarihsel gelişim sürecinin gün ışığına çıkartılabilmesiyle mümkündür Bu sürecin aydınlatılması da ağırlıklı olarak, rivayetlere ya da söylencelere dayanan varsayımlarla değil: doğrudan bölgeye ilişkin tanıklıkları aktaran antik kaynaklar ve yazılı belgeler esas alınarak gerçekleştirilmelidir

URARTU KİTABELERİ (Sf-14,15)

Doğu Karadeniz’e Kolkha isimli bir ülkenin varlığından söz eden en eski yazılı belge, MÖ 764 yılında Urartu kralı olan, Sarduri II’nin dönemine ait bir kitabedir Bugünkü Van gölü civarında kurulan ve en güçlü döneminde egemenlik alanını, kuzeyde bugünkü Kars ve Ardahan bölgelerine kadar ulaştırdığı bilinen Urartu Krallığına ait bu kitabede, kral Sarduri II’nin seferleri anlatılırken, kuzeydeki Qulha isimli bir ülkeden ve Qulha halkından da bahsedilir; “Qulhai halei =Qulha halkı” Urartu dili ve tarihi uzmanları, bu ülkenin, antik batı kaynaklarında da adı geçen, Doğu Karadeniz’deki “Kolkha ülkesi” olduğu konusunda hemfikirdirler En önemli Urartu dili uzmanlarından birisi olan, GAMelikkişvili de “Qulha” olarak okunan bu sözcüğün “Kolha” olarak da okunabileceğini belirtmektedir [ Diakonoff, IM ve Kashkai, SM(1981); Melikişvili, GA (1971)
Söz konusu kitabede, Sarduri II tarafından istila edilen, Qulhalıların İldamuşa isimli başkentlerinden de söz edilmektedir;
“İldamuşa kenti, Qulhai halkının kralı olan ’nın krallık şehri” [Bu kralın ismi
çözümlenememiştir]

Tüm bu ifadelere rağmen, Urartuların Kolkha ülkesinin tarihsel merkezi olan Phasis nehrine kadar ilerleyebilmiş olmaları pek mümkün görünmemektedir Zira, bu kayıtlarda Urartuların Karadeniz’i gördüklerine dair bir belirti yoktur Karadeniz boyutunda bir denizle ilk kez karşılaşacak olan Urartuların böylesine bir olayı kayıtlarınd amutlaka belirtmiş olmaları gerekirdi Ayrıca bölgedeki feodal yapının, o dönemde merkezi devlet organizasyonu düzeyine ulaşıp ulaşmadığı da oldukça şüphelidir Şu ana kadar elde edilebilen arkeolojik bulgulara göre, Kolkla’da merkezi devlet örgütlenmesi geleneği, oldukça geç dönemlerde, özellikle İran ve Grek kültürleri ile kurulan ilişkiler sonucu oluşmaya başlamıştır [Tsetskhladze, GR (1994)] Sonraki çağlara ait tarihsel verilerde de görüleceği üzere, komünal imece toplumu yapısının terkedilip, ilk feodal toplum belirtilerinin ortaya çıkması bile, özellikle içkesimlerdeki dağ kabilelerinde oldukça geç dönmelerde gerçekleşmiştir
Bütün bu bilgiler ışığında, Sarduri II’nin kitabesinde geçen “İldamuşa” isminin, gerçekte, merkezi Kolkha’nın başkentini değil, Kolkha kültürü içindeki feodal oluşumlardan birini ve muhtemelen de, bir sınır derebeyliğini ifade ediyor olması, daha güçlü bir ihtimaldir Kapancyan isimli araştırmacı da, İldamuşa adıyla geçen yerleşimi, bugünkü Ardanuç kasabası civarında konumlandırmaktadır [Melikişvili, GA (1971)] İldamuşa ve Ardanuç isimleri arasındaki morfolojik yakınlık, bu tezi oldukça güçlü kılmaktadır Zira, Güneybatı Kafkas dillerinin ses değişim kuralları ve gramer özellikleri dikkate alındığında; her iki sözcük de, ortak bir ismin iki farklı türevi gibi görümketedir
Bölgede, ilk Yunan ticaret kolonilerinin kurulmasından çok daha öncesine ait olan bu kitabenin kayıtları, efsanelerin ötesinde, “Kolkha” isimli
Bir ülkenin gerçekten de var olduğunu gösteren en eski yazılı kayıtları günümüze ulaştırmıştır Aynı yüzyılda yaşamış olan Yunan ozanı Eumelos’un günümüze ulaşan dizelerinde de “Kolkis ülkesi” ifadesinin geçiyor olması, Yunanlıların da bu yüzyılda Kolkha ülkesinin varlığından haberdar olduklarını göstermektedir [Tsetskhladze, GR ve Vnukov, SY (1992)

Alıntı Yaparak Cevapla