Prof. Dr. Sinsi
|
Tokat Hakkında Bilgi
Tokat Cami ve Mescitleri
Ali Paşa Camisi (Merkez)
Camiyi Sultan II Selim zamanında Ali Paşa 1572 yılında yaptırmıştır Caminin kitabesi bulunmamaktadır
Camiyi yaptıran Ali Paşa Kanuni Sultan Süleyman’ın oğlu Şehzade Beyazıt’ın damadıdır Şehzade Beyazıt Amasya’da Vali olarak bulunurken babasına karşı ayaklanmış, başarısız olunca da İran’a kaçmış ve orada öldürülmüştür Bu olaydan sonra damat Ali Paşa Tokat’ta yaşamaya zorunlu bırakılmış ve bu sırada da kendi ismini taşıyan bu camiyi yaptırmıştır Ali Paşa’nın, eşi ile oğlunun türbesi olmak üzere iki türbe caminin avlusunda bulunmaktadır
Ali Paşa Camisi XVI Yüzyıl Osmanlı yapı üslubunun tüm özelliklerini taşımaktadır Kesme taştan kare planlı olup, üzeri pandantifli, sekizgen kasnaklı merkezi bir kubbe ile örtülmüştür Ön kısmında sekiz sütunlu, yedi bölüm halinde üzerleri kubbeli son cemaat yeri bulunmaktadır Son cemaat yerini meydana getiren sütunlar birbirlerine hafif sivri kemerlerle bağlanmıştır Son cemaat yerinden ibadet mekânına açılan portal mermerden son derece özenle işlenmiştir Stalaktitli olan portalin iki yanında Selçuklu üslubunda nişler ve taş rölyefler bulunmaktadır Giriş kapısının üzerinde kitabe bulunmamaktadır Bunun da nedeni Osmanlı geleneğinde sürgün olanlar yaptırdıkları eserlere kitabe koyduramazlardı
İbadet mekânının içerisi altlı üstlü iki yan kenarda üçer, mihrabın sağ ve solunda birer, son cemaat yerinde de birer pencere ile aydınlatılmıştır Ayrıca mihrap duvarı dışında kalan üç duvara mahfiller yerleştirilmiştir Bu mahfillerden kuzey yönündekiler ayrı birer oda şeklindedir Kesme taş kemerli olan bu mahfillerin üzerine de kadınlar mahfili yerleştirilmiştir Mihrap yuvarlak bir niş şeklinde olup, stalaktitli olarak sonuçlanır Minber de sarı ve mavi mermerden yapılmıştır İbadet mekânı XIX Yüzyıla özgü çiçek motifleri ile bezenmiştir Büyük olasılıkla bu bezeme 1939 depreminden sonra, caminin onarımı sırasında yapılmıştır
Caminin minaresi kesme taş kaide üzerine yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir Doğu yönünde basamaklı bir payandanın bulunmasının nedeni anlaşılamamakla beraber buraya ikinci bir minare yapılmak istendiği ve sonradan vaz geçildiği sanılmaktadır
Hatuniye (Meydan) Camisi (Merkez)
Beyazıt annesi Gülbahar hatun için 1484 yılında cami, medrese, imaret ve sonradan da bunlara eklenen hazire ile birlikte bir yapı topluluğu olarak yaptırmıştır Sultan II Beyazıt aynı zamanda bu yapı topluluğu ile ilgili olarak 21 Zilhicce 898 (4 Eylül 1493) tarihli bir de vakfiye düzenlemiştir Bu vakfiyede de yapı topluluğunun cami, medrese, matbah (mutfak), mahzen, kiler, yemekhane, odunluk, ahır ve helâdan meydana geldiğini belirtmiştir Yapı topluluğundan cami 1939 ve 1493 yıllarında depremden hasar görmüş, 1953 ve 1955 yıllarında da onarılmıştır
Külliyenin merkezini oluşturan cami, halk arasında “Meydan”, “Zincirli”, “Hatuniye” ve Gülbahar Hatun” isimleri ile de tanınmıştır Evliya Çelebi bu camiden, Pazar Meydanındaki Zincirli Cami olarak söz etmiştir
Cami plan şekli olarak da zaviyeli, ters T, tabhaneli camiler grubundandır Kesme taştan yapılan bu caminin son cemaat yeri yuvarlak kemerlerle birbirine bağlanmış altı yuvarlak sütunun oluşturduğu beş bölümlüdür Her bölümün üzeri de birer kubbe ile örtülüdür İbadet mekânının giriş kapısı üzerinde h 890 (1484) tarihli caminin yapım kitabesi bulunmaktadır Giriş kapısı mukarnas kavsaralı olup silmelerle hareketlendirilmiştir Dikdörtgen söveli kapının mermerden kilit taşları iki renklidir Giriş nişinin iki yanına birer mihrabiye yerleştirilmiştir
Son cemaat yerinden içerisine girilen ibadet mekânı kare planlı olup, üzeri dört kemerle taşınan sekizgen kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür Kubbeye pandantiflerle geçilmektedir İbadet mekânının doğu ve batısındaki küçük kapılarla yan kanatlara geçilmektedir Yan bölümlerin içerisinde ocak ve duvar nişleri bulunmaktadır ve üzerleri kubbe ile örtülüdür
Mihrap mermerden, minber ise ahşaptan yapılmıştır Girişin yanından çıkılan bir merdivenle de ikinci kattaki kadınlar mahfiline ulaşılmaktadır Caminin kesme taştan sekiz cepheli kaide üzerinde, çokgen gövdeli, altı stalaktitli tek şerefeli minaresi bulunmaktadır
Caminin avlusunda bir de şadırvan bulunmaktadır
Hamza Bey Mescidi (Merkez)
Tokat il merkezindeki bu mescidi, Çelebi Sultan Mehmet’in Osmanlı tahtına çıkmadan önce Amasya ve Tokat’ta hüküm sürdüğü yıllarda lalası ve komutanı olan Bicaroğlu Emir Hamza 1411 yılında yaptırmıştır
Mescit moloz taş ve tuğladan yapılmış, dikdörtgen planlı bir yapı idi Bir süre zaviye olarak da kullanılmıştır Değişik zamanlarda yapılan onarımlarla özgünlüğünü yitirmiş, XIX Yüzyılda da barok üslupta yenilenmiştir Bu arada ön cephesine ahşap bir yapıyı andıran iki katlı bir son cemaat yeri eklenmiştir
Günümüzde bu yapı yıkılmıştır Yalnızca yanındaki minaresi korunabilmiştir Minare kesme taş kaide üzerine yuvarlak gövdelidir
İvaz Paşa Camisi (Merkez)
Tokat İvaz Paşa Mahallesi’nde, Sulu Sokağın sonunda bulunan bu caminin kitabesi bulunmadığından yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır Bununla beraber, İvaz Paşa’nın h 810 (1407) tarihli vakfiyesinden XV Yüzyılın ilk yarısında yapıldığı anlaşılmaktadır
Cami moloz taştan, kare planlı küçük bir yapıdır Değişik zamanlarda onarılmış ve özelliğinden büyük ölçüde uzaklaşmıştır
Hacı Turhan Mescidi (Merkez)
Tokat il merkezinde, Akkoyunlu Uzun Hasan’ın Tokat’ı yakmasından sonra Artukoğullarından Hacı Turhan tarafından 1471 yılında yaptırılmıştır
Mescit kesme taştan kare planlı olup, üzeri tromplu sekizgen kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür Mescidin girişi batı yönündedir Girişin üzerinde h 876 (1471) tarihli kitabesi bulunmaktadır Değişik zamanlarda yapılan onarımlarla özelliğinden kısmen uzaklaşan bu yapının çevresi 1945 yılında açılarak mescit ortaya çıkarılmıştır
Alaca Mescit (Merkez)
Tokat Rüstem Çelebi Mahallesi’nde bulunan bu mescit İlhanlı sultanı Gazan Han ile Selçukluların ortak yönetim döneminde yaptırılmıştır Bu yapının 1301 yılında yapıldığı kaynaklarda belirtilmektedir Sonraki yıllarda büyük bir yıkıma uğramış, minaresi dışında kalan bölümleri Abdurrahman bin-i Ali Edâ’ya izafeten Abdülaziz bin İbrahim tarafından 1505 yılında yaptırılmıştır Bunu belirten sülüs yazılı kitabesi giriş kapısının üzerinde bulunmaktadır Mescidin Selçuklular ve Osmanlılar zamanında yapımını belirten iki ayrı kitabesi bulunmaktadır
Abdurrahman Ahi, Osmanlılarla Şah İsmail arasında süregelen savaşlar sırasında şehit düşmüştür Aslen de Tokatlıdır
Günümüze gelen cami, kesme taştan kare planlı olarak yapılmıştır Cephe görünümünde taş dizilerini tuğla dizileri izlemiş ve böylece taş ve tuğladan alternatifli bir görünüm sağlanmıştır İbadet mekânının üzeri tromplu bir kubbe ile örtülmüştür Mescidin ilk yapısından bugüne kadar gelebilen minaresi taş kaideli, yuvarlak tuğla gövdeli ve tek şerefelidir Gövde üzerinde tuğla dizileri ile baklava motifleri meydana getirilerek dikkat çekici bir görünüm sağlanmıştır
Kazancılar Mescidi (Merkez)
Tokat il merkezinde, Sulu Sokak’ta bulunan bu yapının üzerinde kitabesi bulunmakla beraber, kitabede banisinin ismi belirtilmemiştir Yapı üslubundan caminin XV Yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır
Günümüze harap bir halde gelen mescit moloz taştan kare planlı olup, üzeri tuğla bir kubbe ile örtülmüştür
Behzat Camisi (Merkez)
Tokat il merkezinde, Behzat Caddesi’nde, Behzat Çarşısı’nda ve Behzat Çayı yanında bulunan bu camiyi Kanuni Sultan Süleyman döneminde Fakihoğlu Hacı Behzat 1535 yılında yaptırmıştır Sultan II Abdülhamit zamanında ise 1881’de camiye ikinci bir kubbe ve bazı ek yapılar daha eklenmiştir Cami 1939 depreminde zarar görmüş ve Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarılmıştır Cami üzerinde sülüs yazı ile 1535 tarihli Hoca Behzat tarafından yapıldığını belirten bir kitabe bulunmaktadır Bunun yanı sıra 1908 yılındaki sel baskınında zarar gördüğünü ve onarıldığını belirten ikinci bir kitabesi daha bulunmaktadır
Cami kesme taştan kare planlı, küçük bir yapı olup, üzeri tromplu bir kubbe ile örtülmüştür Ön kısmındaki iki katlı son cemaat yeri Sultan II Abdülhamit zamanında eklenmiştir Yanındaki minaresi kesme taş kaide üzerine yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir
Caminin banisi Hoca Behzat’ın mezarı da yanında bulunmaktadır
Ulu Cami (Merkez)
Bugünkü Cami h 1090 (1678) yılında yaptırılmıştır Bunu belirten kitabesinde de “Çün bu cami oldu Cedid” yazılıdır Bu da caminin yenilendiğini göstermektedir İbadet mekânında ve kuzey revaklarında kesme taş mimari parçalar ile son cemaat yerindeki devşirme Bizans sütunları da caminin ilk yapılışının daha eskiye indiğini göstermektedir Bilinmeyen bir nedenle yıkılan ilk cami 1678 yılında yenilenmiştir
I Dünya Savaşı’nda cami içerisine askerler yerleştirilmiş, daha sonra da kendi haline bırakılarak terk edilmiştir Vakıflar Genel Müdürlüğü 1950 yılından sonra camiyi yeni baştan onarmış ve bugünkü durumuna getirmiştir
Cami kesme ve moloz taştan dikdörtgen planlı olarak yapılmıştır Üzeri kiremitli ahşap bir çatı ile örtülmüştür Caminin iç mekânında XVI ve XVII Yüzyıla tarihlenen İznik çini motiflerine benzer kalem işleri yapılmıştır Yanında kesme taş kaideli, tek şerefeli minaresi bulunmaktadır
Takyeciler Camisi (Merkez)
Ancak, köşe duvarında Sultan Abdülaziz zamanında, 1871 tarihinde onarıldığını belirten bir kitabe bulunmaktadır Buna dayanılarak da caminin daha erken bir tarihte yapıldığı anlaşılmaktadır
Cami moloz taş ve kesme taştan dikdörtgen planlı olarak yapılmıştır İbadet mekânı sekiz taş payenin taşıdığı kasnaklı, dokuz kubbe ile örtülmüştür İçerideki payeler birbirlerine ve duvarlara yuvarlak kemerlerle bağlanmıştır İbadet mekânı iki sıra halinde yuvarlak kemerli pencerelerle aydınlatılmıştır Mihrap ve minberi oldukça sadedir Cami içerisindeki bezemeler 1871 yılında yapılan onarım sırasında yapılmış barok örneklerdir
Caminin yanındaki kesme taştan minaresinin yüksekliği oldukça kısa olup, ilk yapıdan kaldığı sanılmaktadır
Silahtar Ömer Paşa Camisi (Erbaa)
Yapı üslubundan XVIII Yüzyılda yapıldığı anlaşılmaktadır
Kesme taş ve tuğladan dikdörtgen planlı olarak yapılmış, üzeri kiremit çatı ile örtülmüştür Cephe ile birlikte doğu ve batı yanları ahşap kolon ve kemerli revaklarla çevrili olan sivri kemerli son cemaat yeri oldukça geniş tutulmuştur Giriş kapısı çok gösterişli olup, çift renkli kesme taştan yuvarlak kemerlidir
Caminin ibadet mekânındaki dört ahşap sütunun taşıdığı ahşap tavan, minber ve yuvarlak mihrap Selçuklu motifleri ile bezenmiştir Tavan çıta ve boyalarla bezenmiş tekne tavan şeklindedir Ayrıca burada Selçukluların çok sık kullandığı altıgenler, dikey ve sarkıt rölyefler, çiçek, palmet, rumi ve yaprak motifleri ile dikkat çekmektedir Bu caminin bir özelliği de XIII Yüzyıl Selçuklu motiflerinin XVIII Yüzyılda bu camide uygulanmış oluşudur
Caminin yanındaki minaresi kesme taş kaide üzerine yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir
Ulu Cami (Niksar)
Anadolu’daki Ulu Camilerin en eski örneklerinden biridir
Cami kesme taştan kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlıdır Kuzey cephesinde girişi bulunmaktadır Portal tüm cephe boyunca yüksek olup, iki enli bordür ile üç yandan çepeçevre kuşatılmıştır Bu bordürler ortada daralan sekiz kenarlı zencerekler, ikinci bordürde gamalı haçlar, üçüncü bordürde de altıgen geçmeler halindedir Giriş kemeri basık yuvarlak olup, üzerindeki kitabe yeri boştur Bazı kaynaklarda burada olduğu söylenen II Abdülhamit’in tuğrası günümüze gelememiştir
İbadet mekânı kare kesitli, 24 ayak ile mihraba dik beş sahna ayrılmıştır Bu sahınlardan ortadaki diğerlerine göre biraz daha yüksek ve geniştir Mihrabın önü ve orta sahnın kuzeyden itibaren üçüncüsü kubbe ile diğerleri de çapraz tonozla örtülmüştür İbadet mekânının doğu cephesi, kuzey köşesi batıya doğru hafif bir kırılma yaparak kuzeydeki duvar ile birleşmiştir Ayrıca dış cephesi altı büyük payanda ile desteklenmiştir İbadet mekânı altı küçük pencere ile aydınlatılmıştır Pencereler ikili düzen halinde olup, üsttekiler küçük ve dikdörtgen, alttakiler yine dikdörtgen sövelidir Güney cephesinde mihrabın bulunduğu kısım beden duvarları yüksekliğinde, dışarıya doğru dikdörtgen bir çıkıntı yapmaktadır Bu çıkıntının iki yanında da yine birer büyük payanda bulunmaktadır Bu payandalardan kubbeye geçiş pandantiflerle sağlanmıştır Pandantifler ve kubbe göbeğinde XIX Yüzyılın karakteristik bitki motifli kalem işleri görülmektedir
Mihrap önü kubbesi dıştan onikigen kasnaklı olup, üzeri külah ile örtülmüştür Mihrap üç enli bordür ile kuşatılmıştır Bu bordürlerde on iki köşeli yıldızlar, altıgen geçmeler bulunmaktadır Mihrap nişi beş kenarlı olup on iki köşeli yılzı geçmeleri ile doldurulmuştur Üzeri mukarnaslı olarak sona ermektedir Caminin portal dışındaki bütün cephesi sıvalıdır
İbadet mekânının batı cephesinin ortasında çokgen planlı minare kaidesi, bunun üzerinde de kesme taştan silindirik gövdeli tuğla minare bulunmaktadır Bu minare 1967–1970 yıllarında onarılmıştır
Çöreğibüyük Cami (Niksar)
Giriş portaline dayanılarak caminin XIV yüzyılda yapıldığı ileri sürülmüştür Yapımından sonra uzun süre dergâh olarak kullanılmıştır 1939 ve 1942 depremlerinde tamamen yıkılmış yalnızca portal kısmı ayakta kalabilmiştir Yıkılan bölümler 1957 yılında restore edilmiştir
Günümüze gelemeyen kitabenin yerinde ön ayaklarını kıvırarak oturmuş, başını geriye çevirmiş bir geyik figürü işlenmiştir
Niksar’daki planı bilinen ilk zaviye olmasıyla da önem kazanan bu yapı ortada bir avlu olmak üzere üç eyvan ve köşe odalarından meydana gelmiştir Bu plan şekli Gazneli Karahanlı ve Büyük Selçuklu devirlerinden beri uygulanan bir yapı tipidir Giriş portali beden duvarı boyunca yükselmektedir Portalin üç yanını kuşatan dört bordürlü palmet motifli bir kuşak çevirmektedir Bundan sonraki giriş geçmeli taşlarla örülmüş basık kemerlidir Kemerlerin köşelerine birer tane altı köşeli yıldızlar yerleştirilmiştir
Bugünkü cami, dikdörtgen planlı olup, üzeri ahşap bir çatı ile örtülmüştür Mihrap yuvarlak bir niş şeklindedir Barok üslupta motiflerle bezenmiştir Yanındaki minaresi kesme taş kaide üzerine yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir Cami günümüzde ibadete açıktır
Cin Camisi (Niksar)
Tokat ili Niksar ilçesinde, kale surları içerisinde, meyilli bir arazideki caminin kitabesinden öğrenildiğine göre, Melik Sâlâr Aydoğdu tarafından h 555 (1160) yılında yaptırılmıştır
Kitabesinin mealen anlamı şöyledir:
“Bu mübarek mescidin yapılmasını, Melik Sâlâr Aydoğdu, Allahın rızasını kazanmak için şanı yüce olan Allahın sayesinde beş yüz elli beş senesinde emretmiştir ”
Cami moloz taştan dikdörtgen planlı olup, üzeri beşik tonozla örtülüdür Kuzey duvarı tamamen yanındaki tepeye yaslanmış olan caminin doğu cephesi dışa kapalıdır Güney cephesinin ortasındaki yuvarlak mihrap çıkıntısı ve bunun iki yanında da dikdörtgen söveli birer pencere bulunmaktadır Bu pencerelerin üzerine birer küçük mazgal pencere daha açılmıştır Caminin iç mekânında bezeme unsuru bulunmamaktadır
Vakıflar Genel Müdürlüğü 1970 yılında uzun süre terk edilmiş olan caminin içerisini temizlemiş ve onarmıştır
Kubbe Camisi (Zile)
Tokat ili Zile ilçesi Kubbe Camii sokağında bulunan bu cami Danişmendli Melik Ahmet Gazi tarafından antik bir yapıdan camiye dönüştürülmüştür
Dikdörtgen planlı bu yapının üzeri kubbe ile örtülü olmasına rağmen sonradan yıkılmış ve yerine ahşap bir tavan yapılmıştır Kesme taştan küçük bir yapıdır Mihrap ve minberinin herhangi bir özelliği bulunmamaktadır
Ulu Cami (Zile)
Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında Mehmet Zalüli bin Ebu Ali 1267 yılında yaptırmıştır Daha sonra harap olan camiyi Nasuh Paşa XVII Yüzyılda onarmıştır XX yüzyılın başında depremden hasar gören bu cami yıkılmış ve 1909 yılında Zile Kaymakamı Necmettin Bey’in önderliğinde halk tarafından yeniden yapılmıştır
Günümüze gelen Ulu Cami kesme taştan kare planlı olup, üzeri sekizgen kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür Kubbeye geçiş duvarlardaki pandantiflerle sağlanmıştır Caminin önünde yuvarlak kemerlerle birbirine bağlanmış dört sütunlu üç kubbeli son cemaat yeri bulunmaktadır Son cemaat yerinden ibadet mekânına giriş kapısı Selçuklu üslubunda mermerden beş sıra stalaktitlidir Portal mermer dikdörtgen bir çerçeve içerisine alınmıştır Giriş kapısının iki yanına mavi mermerden sütunçeler yerleştirilmiştir Büyük olasılıkla da bu kapı ilk yapıldığı dönemden günümüze gelmiştir XX yüzyılda yuvarlak kemerli girişe ahşap bir kapı konulmuştur Bunun dışında caminin tüm bölümlerinde Neo-klasik devrin özellikleri görülmektedir İbadet mekânı altlı üstlü ince uzun sivri kemerli pencerelerle aydınlatılmıştır
Caminin yanında taş kaide üzerine, üzeri silmeli, kesme taştan, tek şerefeli minaresi bulunmaktadır Minarenin üzeri yuvarlak bir kubbe ile örtülmüştür
Beyazıt Bestami Camisi (Zile)
Tokat ili Zile İlçesi, Ali Kadı Mahallesi’nde bulunan bu caminin 1206 ve 1305 tarihli iki ayrı kitabesi bulunmaktadır Büyük olasılıkla Ertena döneminde burada yapılmış olan bir külliyeden arta kalan bu yapının Beyazıt Bestami tarafından yaptırıldığı sanılmaktadır Nitekim caminin içerisinde bulunan türbede Beyazıt Bestami’nin torunları gömülüdür
Cami dikdörtgen planlı olup, ibadet mekânı oldukça yüksek kasnaklı kiremit çatılı bir kubbe ile örtülmüştür Yanındaki minare taş kaide üzerine tek şerefeli, kısa boylu ve yuvarlak gövdelidir XIX yüzyılda yapılmış ahşap minare özelliklerini taşımaktadır
Hoca İshak Camisi (Zile)
Tokat ili Zile ilçesi, Küçük Minare Mahallesi’nde bulunan bu camiyi Fatih Sultan Mehmet döneminde Hacı Ali oğlu Hacı İsmail 1475 yılında yaptırmıştır Depremden zarar gören bu cami, sonraki dönemlerde yenilenmiş ve orijinalliğinden uzaklaşmıştır
Kesme taştan kare kaideli caminin üzeri yüksek kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür Kubbenin üzeri kiremit kaplıdır Mihrap ve minberi geç dönemde yapılmış olup, herhangi bir özellik taşımamaktadır
Minaresi 1939 depreminde yıkılmış ve yenilenmiştir Taş kaide üzerine tek şerefelidir
Boyacı Hasan Ağa Camisi (Zile)
Tokat ili Zile ilçesi, Sakiler Mahallesi’nde bulunan bu camiyi Sultan II Beyazıt zamanında Sultan Hoca oğlu Ali 1479 yılında yaptırmıştır Kitabesi günümüze gelememiştir Ancak yanında aynı kişi tarafından yaptırılan bir okul bulunmakta olup, bu okulun kitabesinde de cami ile birlikte 1479 yılında yaptırıldığı yazılıdır
Cami kesme ve moloz taştan kare planlı olarak yapılmıştır İbadet mekânının üzerini tromplu, sekizgen kasnaklı bir kubbe örtmektedir Caminin önünde yuvarlak kemerlerle birbirine bağlı, dört sütunun taşıdığı kubbeli üç bölümlü son cemaat yeri bulunmaktadır Mihrabı yarım yuvarlak niş şeklinde olup, stalaktitlidir ve ilk yapıldığı döneme aittir
Yanındaki minaresi taş kaide üzerine tuğladan yuvarlak gövdelidir Bu minare 1939 depreminden sonra yıkılan minarenin yerine yapılmıştır
Elbaş Camisi (Zile)
Tokat ili Zile ilçesinin doğusunda, Turhal yolu üzerinde bulunan bu camiyi Zile eşrafından Elbaşoğlu Seyit Ahmet 1796 yılında yaptırmıştır
Cami kesme ve moloz taştan kare planlı olarak yapılmıştır Üzeri kiremitli çatı ile örtülmüştür XIX yüzyılda caminin iç mekânı yenilenmiştir Tavan çıtalarla bezenmiştir Orijinal barok üsluptaki portali önüne sonradan yapılan ilave bölümlerin içerisinde kalmıştır İbadet mekânının içerisi ahşap üzerine sülüs yazılı ayetlerle çepeçevre kuşatılmıştır
Caminin yanındaki minaresi taş kaideli, yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir
|