08-10-2012
|
#14
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Tokat Hakkında Bilgi
Tokat Mevlevihanesi ve Dergâhları
Tokat Mevlevihanesi (Merkez)
Yüzyılın ilk yarısında Sultan III Ahmet’in veziri Sülün Muslu Paşa yaptırmıştır
Evliya Çelebi bu Mevlevihane’den söz etmiştir:
“Mevlevihane gayet mamur olup yapanı merhum Süglün Muslu Paşa’dır ki Sultan Ahmet Han vezirlerinden olup, sadrazam olamamıştır Amma iri vücutlu, cömert bir zat olmakla Mevlana’nın ruhunu şad ve Mevlevi tariki fukarasının gönlünü hoş etmek için bir Mevlevihane yaptırmıştır ki, benzeri hiçbir memlekette yoktur Meğer İstanbul’daki Beşiktaş Mevlevihanesi ola Amma bunun vakıfları ondan pek fazla olmakla gayet mamurdur Semahane etrafında sema yapan fukaranın odalarının bütün pencereleri dört taraftaki çiçekli ve çimenli yerlere bakar Haftada iki gün mukabele olarak Mevlana ayini yapılır Güya ki Hüseyin Baykara fasılları olur Bilhassa Sızıltızâdeler adındaki neyzenleri vardır ki her biri kendi sanatının tekidir Gece ve gündüz bütün fukara ve ahbaplara nimeti boldur ”
Mevlevihane 3000 m2’lik bir alan üzerinde kurulmuş, şeyh dairesi, derviş hücreleri ve semahaneden meydana gelmiştir İkinci kattaki semahanenin girişi önüne ahşap sütunlu bir revak yerleştirilmiştir Semahanenin tavan göbeği dönemine ait güzel bir ağaç işçiliği göstermektedir Semahanenin çevresindeki ahşap sütunlar üzerini örten kubbeyi taşımaktadır Doğu tarafına da kadınlar mahfili yerleştirilmiştir Mevlevihane son zamanlarda yapılan onarımlarla orijinalliğinden kısmen uzaklaşmıştır
Halef Sultan Zaviyesi (Merkez)
Tokat Meydan Mahallesi’nde, Emniyet Müdürlüğü’nün arkasında, Gazi Osman Paşa Lisesi’nin yanında bulunan bu zaviyenin giriş kapısı üzerindeki kitabesinden öğrenildiğine göre; Sultan II Gıyaseddin Mesud zamanında, Selçuklu döneminde yaptırılmıştır Osmanlı döneminde de dergâh ve türbe olarak kullanılmıştır
Kitabe:
“Kâl Allahu tebâreke ve teâlâ selâmun âleykum tıptüm Fethullaha hâlidin ve kal el-Nebi aleyh’is selâm izâmete ibni âdem
İnkatâ’a amlahu ilâ’am sâlisin veledi Salih yed’uluhu ev ilmi yentefiu bihu ev sadakatu cariyetun Emere bi imâreti haza el-bukât Aş-şerifeti el-müsema
Dârül-ilmi ve’l ameli fi eyyam devlet is-Sultan el-azâm Gıyas el dünya ve el-din Ebu’l-feth Mes’ud bin Keykavus Halle de Allahu Mülkâhu ve eyyame devletu Meliket el-mu’zzamad hamided’ül-havakin
Azamet el-dünya ve el-din Selçuki huvând binti Kılıarslan eyyadel lahe devlet eha el-Ab du el-zaif el-muhtaç ilâ rahmeti lahi Halef bin Süleyman tekabel Allahu minhu fi seneti ahade ve tis’in ve sittemie ”
Bu kitabeden de anlaşılacağı üzere Halef Sultan Zaviyesi 1291-1292 yıllarında II Gıyaseddin Mesud ve Selçuki Havand tarafından mimar Halef bin Süleyman’a yaptırılmıştır
Moloz taştan, dış cephe köşeleri kesme taştan, kareye yakın dikdörtgen planlı yapılan zaviye mescit, türbe ve derviş hücrelerinden meydana gelmiştir Bu bölümlerin üzerini örten kubbeler tuğla ile örülmüştür Giriş kapısından iki kubbeli odaya geçilmektedir Albert Gabriel bunlardan büyük olanının toplantı odası, diğerinin de dervişlere ait olduğunu ileri sürmüştür
Zaviyenin güney ve doğu cephelerindeki giriş kapıları dışarıya doğru çıkıntılıdır Bu çıkıntılar aynı zamanda mekânları genişletmek için uygulanmıştır İlk yapım planını günümüze kadar koruyan zaviyenin batı cephesinin kuzeyinde kırmızı ve beyaz renkli taşlardan yapılmış bir taç kapı daha bulunmaktadır Zaviyenin asıl giriş kapısı yuvarlak kemerli ve iki renkli yedi taş bloğunun birbirine geçmesi ile oluşturulmuştur
Zaviyenin batı cephesinde ikisi büyük biri küçük üç penceresi bulunmaktadır Bu pencerelerden biri mescide, ikisi de türbeye açılmaktadır Mescide açılan pencerenin üzeri sivri kemerlidir Bu kemerin üzerine Selçuklu sülüsü ile bir Ayeti Kerime yazılmıştır:
“Kal Allahu tebâreke ve Teala ve İnne el-mesâcide
Lil-lahi fela ted’ü ama Allahü ahad ”
Türbeye penceresi de mescit penceresinin bir benzeridir Üzerindeki mermer kitabeye Besmele ile Ayet’el Kürsi yazılmıştır
Zaviyenin giriş kapısından sonra dikdörtgen bir giriş holü bulunmaktadır Bu odadan dört ayrı odaya geçilmektedir Bunlardan biri semahanedir Giriş holünün güneyinde kare planlı mescit bulunmaktadır ve yanında da türbe vardır Türbe mescitten daha büyük ölçüde olup, duvarları ve pencerelerinin dış yüzlerine Besmele ve Ayet’el Kürsi’ler yazılmıştır
Zaviyenin semahanesi yapının en büyük mekânı olup, bütün yapıların merkezi konumundadır Üzeri beşik tonoz ve buna bitişik kare bir mekân kubbelidir Böylece iki mekânın birleştirilmesi ile geniş bir mekân elde edilmiştir
Yapı 1949 yılında sel baskını sırasında harap olmuş ve uzun süre moloz ve toprak altında kalmıştır Büyük kubbesi kısmen yıkılmış olup, portali iyi bir durumda günümüze gelebilmiştir
Sümbül Baba Zaviyesi (Merkez)
Tokat Gazi Osman Paşa Caddesi’nde bulunan bu dergâh, Muinüddin Pervane’nin kızı Safiyeddin’in bağışladığı bir köle olan Hacı Sümbül tarafından 1292 yılında yaptırılmıştır Bunu belirten Selçuklu sülüsü ile yazılı kitabesinde Sultan II Mesut zamanında yapılan bu dergâhın mescit ve türbe bölümlerinin olduğu da belirtilmiştir
Evliya Çelebi, Sümbül Baba’nın Hacı Bayram-ı Veli’nin öğrencisi ve Hacı Bektaş-ı Veli’nin de halifesi olduğunu yazmıştır
Kesme ve moloz taştan yapılan bu dergâh Selçuklu mimarisinde çok az görülen simetrik olmayan bir yapı örneğidir Giriş kapısı son derece gösterişlidir Mavi renkli mermerlerden yapılmış, stalaktitli bir bordür portalin çevresini kuşatmaktadır Bu bordür içerisinde kenger yaprakları ve çeşitli rölyefler dikkati çekmektedir Bu kapıdan biri kubbeli ders verilen mekân olmak üzere iki bölüme girilmektedir Ayrıca dergâh içerisinde üzeri kubbeli Sümbül Baba’nın türbesi bulunmaktadır
Günümüze portal dışında oldukça harap durumda gelmiştir
Abdülmuttalip Zaviyesi (Merkez)
Tokat Mahmut Paşa Mahallesi’nde, Soğukpınar yolu üzerindeki bu zaviye, İlhanlı dönemi hükümdarlarından Abu Sait zamanında Abdullah bin-i Muhyi tarafından 1318 yılında yaptırılmıştır Bu nedenle de zaviye Ahi Muhyettin ismi ile de tanınmaktadır
Giriş kapısı üzerinde mermerden yapılmış üç satırlık iki kitabesi bulunmaktadır Bunlardan birisinde Ahi Muhyeddin’in sağ olduğu, ikinci kitabede ise aynı yıl içerisinde öldüğü anlaşılmaktadır
Zaviye moloz ve kesme taştan yapılmış olup, üzeri kubbe ile örtülmüştür
Çöreğibüyük Tekkesi (Niksar)
Giriş portaline dayanılarak bu yapının XIV yüzyılda yapıldığı ileri sürülmüştür
Günümüzde cami olarak kullanılan bu dergâh 1857 yılında portal dışında tamamen yenilenmiştir
Niksar’daki planı bilinen ilk zaviye olmasıyla da önem kazanan bu yapı ortada bir avlu olmak üzere üç eyvan ve köşe odalarından meydana gelmiştir Bu plan şekli Gazneli Karahanlı ve Büyük Selçuklu devirlerinden beri uygulanan bir yapı tipidir Giriş portali beden duvarı boyunca yükselmektedir Portalin üç yanını kuşatan dört bordürlü palmet motifli bir kuşak çevirmektedir Bundan sonraki giriş geçmeli taşlarla örülmüş basık kemerlidir Kemerlerin köşelerine birer tane altı köşeli yıldızlar yerleştirilmiştir
Günümüze gelemeyen kitabenin yerinde ön ayaklarını kıvırarak oturmuş, başını geriye çevirmiş bir geyik figürü işlenmiştir
Bunun dışında Niksar’da günümüze gelebilen başka dergâh bulunmamaktadır Ancak Niksar’da Ahi Pehlivan, Ahi Nehçuvan, Ahi Şahin, Haneman, Hankâh, Kalenderhane, Melik Danişmend Gazi, Mevlevihane, Nuraddin Halife, Sunguriye ve Şeyh Yakup Zaviyelerinin olduğu kaynaklardan öğrenilmektedir
|
|
|