08-06-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Dert Ve Sabır
Dert Ve Sabır
Allah (c c) sevdiklerine dert verir
“İnsanların en çetin belâya uğrayanları peygamberlerdir, sonra temiz kişiler gelir, sonra da onlara benzeyenler, benzeyenlere benzeyenler belâya uğrarlar” hadisinde bildirildiği gibi insanın başına gelen musibetler sebepsiz değildir ve netice itibariyle bir lütuftur, öyleyse kulun yapması gereken böyle durumlarda sabretmek, yalnızca Allah’tan yardım dilemektir Mevlânâ izah eder:
“Hikâye ederlerdi ki, yüce Allah: ‘Ey benim kulum! Senin ihtiyacını ve dileğini yalvarmanla, dua etmenle çabucak yerine getirirdim; fakat senin yalvarış ve inleyişinin sesi hoşuma gidiyor, işte daha çok ağlayıp inlemen ve sesini daha çok duymam için dileğini yerine geç getiriyorum’ buyuruyor Meselâ bir adamın evinin kapısına iki fakir geldi Biri hoşa giden, sevimli ve beğenilen bir tip; öbürü ise tamamen bunun aksine çirkin ve sevimsiz Ev sahibi uşağına: ‘O sevimsiz olanına bir parça ekmek ver de, hemen kapımızdan uzaklaşsın ’ der Sevimli olanına ise: ‘Daha ekmek pişirmediler Pişip gelinceye kadar bekle ’ diye vaatte bulunulur ” (Fîhi Mâfih, 57-58)
Diğer taraftan sağlık ve varlık Allah’la kul arasında iki perdedir İnsan hastalanınca veya malına mülküne bir ziyan gelince Allah ’ı daha çok hatırlamaya başlar, duaları daha sıcak olur, Cenab-ı Hakk’a samimiyetle niyaz eder Mevlânâ bu konuda Firavun’u örnek verir: Cenab-ı Hak Firavun’a dört yüz yıl ömür, saltanat, mal mülk vermiş, her arzusunun yerine gelmesini sağlamıştır Bunların hepsi onun Allah ile arasındaki perdeleri kalınlaştırmış, kendisi tanrılık iddiasında bulunmuştur Hatta öyle ki Cenab-ı Hak Firavun’un kendisini anmaması için hiçbir isteğini yerine getirmezlik etmemiş, ona küçük bir baş ağrısı bile vermemiştir (Fîhi Mâfih, 354-355)
|
|
|