08-06-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Gerçek İsmailleyin Kurban Olasım Gelir
Gerçek İsmailleyin kurban olasım gelir

Yılda bir kurban keserler halk–ı âlem ıyd içün Ben senin sâat–be–sâat dem–be–dem kurbânınam
Fuzuli
Yoluna kurban olduğum!
Lebbeyk! 
Bir yakınlık ver bize; kurbanlara vâbeste yakınlıklar ver!
Suyu yakuta döndüren, kanları la’l eden aydınlıklar ver
Kalplerimizdeki dehşeti sevinçlere döndürüp can cânâne teslim eden yalınlıklar ver
Gürül gürül tekbirlerle yankılanan ordulara döndür gönderdiğimiz canları ve zafer muştularıyla doldur gönüllerimizi
Çiçeğin rengini yeşerten bülbüllerin şarkısıyla ölçülür bir kurban sesi ve şiire döner niyetler, sonra telbiyeler musıkîye karışır Dönüp dönüp bakışından melal devşirilen kurbanların şefkatle sıvazlamışsak başını bir sevgili perçemi okşar gibi; ve bir avuç tuz vermişsek, bir tas da su; gurbeti kurbete yazdık, fırkati vuslata geçtik sayarız
Kullukta şuurumuzu, ve imanda nurumuzu inayet kanatlı tazarrularla mavera semtine uğurlarız firaklarımızı özge çilesiyle
Bir hâl ile bir kâl olur “(  ) ve’nhar
Kurban; yorgun ve yenilmiş insanlığımızın üstüne en uzun sevinçleri akıtır kanıyla, ve ulu ırmaklara bedel ferahlıklar verir çölleşen ruhlarımıza
Deli depremlerce sarsılırken bedenler, ipek avuçlarımızdan süzülüp mükerrem kulların münacatları yükselir, yükselir, veraların kapılarına dayanır
Tebessümsüz salınan en ince dalın ucundaki en küçük sarı yaprakça titretir sonbahara tutulmuş gönüllerimizi kurbanlar ve bir şemsiye olur masıyetlerimize, geniş ve muhkem
Bir kurban, bazen bir gecenin yuvarlanıp ahdini unutan neşidelerinde dökülen gül yapraklarına döndürür gözyaşlarımızı
Bize çok yakın olana, çok uzaklardan bir yakınlık dileği için, kehribar gündüzlere sürme çekmek üzere bir sürmeli koyun can verir, şan bulur; ser verir, hüsn ü ân bulur
Bir ölüm ki yaşamak isteyenlere kimya olur, bir can ki nereye gitse müheyya düşer
Memâtı hayâta tahvil ile tezhiblenir kaderi kurbanın ve kader kurbanı bir millettir bu can pazarında nice evlat kurban eden
“Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilal”
Bir mahşer provasıdır kurban; mahrem hislerimizi bayram bayram dökerek gözlerimizden Arafat’a, Müzdelife’ye, Mina’ya; ve duyulur sesi Kâbe’den, dostlar meclisinden, doludizgin süveydalara ferman olarak: Lebbeyk!
Zemzemce çoğalan Lebbeyk! 
Bir İsmail bıçağı bir sabrı keser çocuk boynunda; sonra bir koça sürülür
Bir İbrahim gelir, bir sevgi eser baba koynunda, âhir gökler ayağına serilir
Bir yakınlık olur kurbanın adı, İsmail olur
Bir kez daha kurban olur nefisler; ve bir kez daha ilhâma durur nefesler
Sakıncalı türküler söyleyen çocuklar için akika olur, adak olur, evine döner nihayet iyi niyet
Ve bir tebessüm olsun sunamadıklarımıza yılda bir pay biçilir sıcak hayattan, ocak tüter, sevinç olur
Kurban olunacaklarımızı kuru kavgalara kurban etmeden  
Arenalarda “Kan! Kan! ” çığlıklarıyla cinnete gitmeden  Gelinlik kızlarımızı ve ercesine delikanlılarımızı satanist mabetlerde boğazlamadan  Ve zilhiccemiz muharrem olmadan  
Sevgiyle ve şefkatle  Geceyi kuşatan öfkeli yalnızlıkları sevinç bulvarlarında boğarak 
Ve helal kazançla  Bir kınalı koç, ya bir akıtmalı gülbahar 
Bu bizim kurbanımız  İsmail olana sabır ve teslimiyet, İbrahim olana azim ve niyet 
Kurban bir yakınlıktır madem, Sen yakınlığını ver bize ey yakınlığına muhtaç olduğumuz  
İSKENDER PALA
|
|
|