08-06-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Kul..
KuL 
Herat şehrinin hem dünyalık, hem de gönül yoksullarından biri yolda giderken, Horasan beylerinden birisine ait kulların (kölelerin) şa'şaalı geçişine şahit olur
Sırtlarında atlas elbiseler, bellerinde altın kemerler vardı Her şeyleri göz kamaştıracak güzellik ve gösteriş arz ediyordu
Yüzünü , gökyüzüne kaldırarak dedi ki:
-Ey Allah! Kula bakmayı neden bu ihsan sahibinden öğrenmezsin?  
Yoksul ;muhtaçtı, hiç bir şeyi yoktu, kışın soğuktan tir tir titriyordu
Gafil, belki bu yüzden böyle bir cürette bulundu Düşünemedi ki ; Allah bel verdi , bel; kemerden üstündür Taç veren adam, baş verebilir mi?  
Günün birinde padişah , o köleleri derdest ettirerek huzuruna getirtti 
Ellerini, ayaklarını bağlattı, işkenceye başladı:
-Söyleyin bakalım, efendinizin hazinesi nerede? Bu sırrı söyleyeceksiniz bana
Yoksa ; önce dillerinizi, sonra da boğazlarınızı kestiririm! diyip, tam bir ay yaptırmadığı işkence kalmadı
Paramparça etti onları Bir tanesi dahi efendilerinin sırrını söylemediler
Canları pahasına da olsa korudular emaneti
Bu sırada yoksul, bir kenarda uyuklamakta iken hafiften bir ses geldi kulağına:
-Ey ulu er! Gel, sen de kul olmayı bunlardan öğren! Bütün yıl dokuduğunu giyin, bütün yıl ektiğini biç! 
An be an sana gelip çatan dertler, yaptıklarının cezasıdır
İşte; "Kalem yazdı, mürekkebi kurudu  " nun anlamı budur
Bizim adetimiz değişmez; iyiliğe karşı iyilik, kötülüğe karşı kötülük  " Bana; "hasetten kıvranma" diyorsun ama, bir hiçi kaybetti diye haset edilir mi hiç? 
Sen sen ol; gayb âşıklarına âşık ol
Şu beş günlük âşıklara pek aldırış etme!
Hoşluk zamanında her kes dosttur, eştir
Dert ve gam zamanında Allah'tan başka kim sana dosttur?
Kim feryadına cevap verir, elinden tutan olur mu o zaman, O dosttan başka? 
Sen de hastalık ve dert zamanında hatırla, ibret al
Mesnevi:5 Cilt-Sayfa:259-  -262
|
|
|