08-05-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Dıhye Zannettiler
Dıhye zannettiler
Bu zat, ticaret için giderdi seferlere
Her dönüşte, muhakkak uğrardı o Servere
Kıymetli hediyeler ile hem geliyordu
Zira Resulullahı pek fazla seviyordu
Hasan ve Hüseyin’i dahi çok sevdiğinden,
Bu babta onları da unutmazdı katiyen
Cebrail, her ne zaman gelseydi Peygambere,
Dıhye’nin suretinde gelirdi çoğu kere
Yine onun şeklinde Cibril-i emin bir gün,
Gelmiş, oturuyordu huzurunda Resul'ün
Henüz küçük idiler Hasan ve Hüseyin de
O gün oynuyorlardı mescidin bir yerinde
Lakin onlar, birazdan Cebrail-i emini,
Görünce, zannettiler Dıhye’nin geldiğini
Buna çok sevinerek, son verdiler oyuna
Ve koşup oturdular Cibril’in kucağına
Acaba ne hediye getirdi? diye onlar,
Ellerini, Cibril’in cebine uzattılar
Zira görürlerdi ki önceden hep Dıhye’yi,
Cebinden çıkararak, verirdi hediyeyi
Ve lakin mahcub oldu Cebrail, Peygambere,
Zira getirmemişti onlara bir hediye
Mahzun etmemek için Hasan ve Hüseyin’i,
Oracıktan, Cennete uzattı bir elini
Bir salkım üzüm alıp, verdi onu birine
Sonra bir nar koparıp, uzattı diğerine
İşleri görülünce, o mübarek çocuklar,
Kalkıp, neşe içinde yerlerine koştular
Hasan üzüm almıştı, Hüseyin ise narı
Lakin henüz yemeden onlar bu meyvaları,
Mescidin kapısında göründü bir ihtiyar
Halinden, fakirliği belli idi aşikâr
Onlara seslendi ki: (Ben fakir ve muhtacım
Günlerdir bir lokmacık yemedim, hayli açım
Yürüyecek gücüm yok açlığımın yüzünden
Bana dahi veriniz o nar ile üzümden )
Yüksek yaratılışlı o pırlanta çocuklar,
Bir anda, yerlerinden ok gibi fırladılar
Meyveleri fakire vereceklerdi ki tam,
İkaz etti onları Cibril aleyhisselam:
(Vermeyin sakın ona, o üzümle o narı
Siz fakir zannettiniz zira o ihtiyarı
Halbuki o şeytandır, girmiş insan şekline
Sizleri, hiyle ile acındırdı kendine
O, kavuşmak istiyor o üzümle, o nara
Lakin Cennet meyvası haramdır şeytanlara )
Çocuklar, bu ikazla vermeyip döndü geri
Şeytan dahi bir anda terk eyledi o yeri
|
|
|