Yalnız Mesajı Göster

Hz. İsa, Kıyamet Kopmadan Önce Tekrar Yeryüzüne İnecek Mi ?

Eski 08-05-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hz. İsa, Kıyamet Kopmadan Önce Tekrar Yeryüzüne İnecek Mi ?



Hz İsa geldi mi?

Bediüzzaman, Hıristiyanlığın ya söneceğini, ya da hurafelerden arınıp Tevhide dönüşececeğini, İslâma terki silah edeceğini söyler

Kanaati ikinci şıkkın gerçekleşeceği noktasındadır Bunun gerçekleşmesi yolunda, Hıristiyanlığın geçmişten bugüne geçirdiği evreleri ise şöyle anlatır:
“Mükerreren (tekrar tekrar) yırtıldı, purutluğa tâ geldi, purutlukta görmedi ona salâh verecek
“Perde yine yırtıldı, mutlak dalâle düştü Bir kısmı lâkin yakınlaştı Tevhide; onda felâh görecek,
“Hazırlanır şimdiden Yırtılmaya başlıyor Sönmezse safvet bulup İslâma mal olacak
“Bu bir sırr-ı azîmdir, ona remz ve işaret: Fahr-i Resûl demişti: ‘İsa Şer’im (Şeriatim) ile amel edip ümmetimden olacak’”(65)Yukarıda bu hakikatin nasıl gerçekleştiğinin bir kısım örneklerini vermiştik Bediüzzaman eserlerinde bu konuda oldukça örnekler verir Bir eserinde, “Âhirzamanda Hz İsa’nın (as) din-i hakikisi hükmedecek, İslâmiyetle omuz omuza gelecek”(66) der Kur’ân, Asr-ı Saadette olduğu gibi, Ehl-i Kitabı yalnız ’a ibadet etme, Ona ortak koşmama gibi tek kelimede birleşmeye(67) davet etmekteydi Bu âyet asrımızda eskiye göre büyük ölçüde tatbikat bulmaya başladı Cehalet ve körü körüne taklitçiliğin kırılıp yerini akıl, ilim, insaf ve hakperestliğe bırakmaya başladığı günümüzde, Hıristiyanlık dünyası da artık Kur’ân’ın bu emrine kulak vermeye başladılar

Resûlullah, tâ Asr-ı Saadetten bu günleri görüp, “Âhirzamanda İsevîlerin hakiki dindarları ehl-i Kur’ân ile ittifak edip, müşterek düşmanları olan zındıkaya karşı dayanacaklarını”(68) bildirmişti Konuyla ilgili hadis-i şeriflerden biri de şöyle:
İstikbalde Rum ile emniyeti temin eden bir sulh akdedeceksiniz ve birlikte ikinize de muhalif olan bir düşmana karşı savaşacaksınız”(69)İbni Mâce’de yer alan bir hadiste ise, savaşlar başgösterdiğinde Arap olmayanlardan atları cins atların en kıymetlisi, silahları silahların en iyisi olan bir ordunun İslâmı teyid edeceği bildirilmektedir(70) Bu ordu, âhirzamanın büyük savaşları ânında, İslâma destek olan harp teknolijisi yüksek Hıristiyan bir devletin ordusu olamaz mı?

Nitekim Bediüzzaman, İkinci Cihan Savaşı esnasında komunizmi temsil eden Rusya’ya karşı mücadele veren, “’a istinad edip dinsizliği kaldıracağım, İslâmiyeti ve İslâmları himaye edeceğim” diyen Almanya ve Bolşeviklere gâlibâne ve öldürücü darbe vuran içerisindeki muharip gruptan sitayişle söz etmiş, Hz İsa’nın şahs-ı mânevîsinin bir nevi temsilcisi olduğunu zikretmiştir(71)

Yetmiş-seksen yıldır ateizm adına hareket eden komünizmle ne İslâm ülkeleri ve ne de Hıristiyan ülkeler tek başlarına mukabele edebildiler Onun için de ittifak zaruret oldu Nato, Cento gibi kuruluşlar da bunun sonucunda doğdu

Zaman bu zamandı Bunu çok iyi hisseden Bediüzzaman, ehl-i îmana da, dindar ruhanîlere de bazı hakikatleri hatırlatma ihtiyacı hissetmişti:
Şimdi ehl-i îman, değil Müslüman kardeşleriyle, belki Hıristiyanın dindar rûhanîleriyle ittifak etmek ve medar-ı ihtilâf meseleleri nazara almamak, niza etmemek gerektir Çünkü küfr-ü mutlak hücum ediyor”(72) “Şu zamanda ehl-i diyanet ve ehl-i hakikat değil yalnız dindaşı, meslektaşı, kardeşi olanlarla samimi ittifak etmek, belki Hıristiyanların hakiki dindar rûhanîleri ile dahi medar-ı ihtilâf noktaları, muvakkaten medar-ı münakaşa ve niza etmeyerek müşterek düşmanları olan mütecaviz dinsizlere karşı ittifaka muhtaçtırlar”(73)Misyonerler, Hıristiyan ruhânîleri ve Kur’ân hizmetkârları çok dikkat etmeliydiler Çünkü Kuzeyden çıkan dinsizlik cereyanı, İslâmla İsevîliğin hücumuna karşı kendini müdafaa etmek için Müslümanlarla misyonerlerin ittifakını bozmaya çalışıyordu Bu cereyan, İslâmın halkı kollaması, zekâtı farz, fâizi haram kılması ve zulümden sakındırması gibi esaslarını kullanarak Müslümanları aldatıp onlara bir imtiyaz verip kendi tarafına çekebilirdi(74)

İkinci Cihan Savaşının bir cephesinde dinsizlik rejimi komünizm vardı Bir tarafta da Hıristiyan devletleri Bediüzzaman bu yönüyle harbi değerlendirirken, “ Çünkü bu cihan harbinde iki hükümet küre-i arzın hâkimiyeti için mürafaa ve muhakeme dâvâsında bulunmaları içinde iki muazzam dinin musalaha ve sulh mahkemesine barışmak dâvâsı açılarak ve dinsizliğin dehşetli cereyanı da semavî dinlerle mücahede-i azîmesi (büyük mücahedesi) başladı”(75)

Durum nazikti Düşman ise büyük ve dehşetli İhtilâf edenler ne kadar kuvvetli olurlarsa olsunlar az kuvvetle alt edilebilirlerdi “Deccalâne” cereyan ise iş başındaydı Buna karşı Hıristiyanlarla Müslümanların ittifak içerisinde olmaları gerekmekteydi Şöyle diyordu Bediüzzaman:
Ehemmiyetli bir endişe ve bir tesellî kalbime geliyor ki: Bu geniş boğuşmaların neticesinde eski Harb-i Umumîden çıkan zarardan daha büyük bir zarar, medeniyetin istinadı, menbaı olan Avrupa’da Deccalâne bir vahşet doğurmasıdır Bu endişeyi tesellîye medar; âlem-i İslâmın tam intibahıyla Yeni Dünyanın, Hıristiyanın hakiki dinini düstûr-u hareket ittihaz etmesiyle ve âlem-i İslâmla ittifak etmesi ve İncil, Kur’ân’la ittihad edip tâbi olması, o dehşetli gelecek iki cereyana karşı semavî bir muâvenetle dayanıp inşaallah galebe eder”(76)Bu Deccalâne cereyan komünizmden başka birşey değildi Dünya kurulalıdan bu yana “Din afyondur” zırvasını esas alıp bütün dinlere, mukaddeslere böylesine savaş açan ikinci bir sistem görülmemişti Nemrutlara, Firavunlara, Şeddatlara taş çıkartan bu sistem, önüne geleni yutarak gelişmiş, kuvvet bulmuş, dünyanın önemli bir kısmını istilâ etmişti Böyle bir zamanda ne hak din mensupları olan Müslümanlar ve ne de Hıristiyanlar tek başlarına karşı koyabilecek güce sahip değillerdi Müslüman-Hıristiyan ittifakından başka yol olamazdı

Eskiden Hıristiyan devletleri İttihad-ı İslâma taraftar değillerdi, fakat komünistlik ve anarşistlik çıktığı için hem Amerika, hem de Avrupa devletleri ittihad-ı İslâma da taraftar olmaya mecburdular(77) söyler

İttihad-ı İslâmın teşekkül etmesi demek ise Hz Mehdî’nin şahs-ı mânevîsinin üç önemli vazifesi îman, hayat ve şeriatten ibaret olan üçüncüsü vazifesinin gerçekleşmesi demekti Çünkü Hz Mehdî’nin üçüncü vazifesi, hilafet-i İslâmiyeyi ittihad-ı İslâma binâ ederek, İsevî ruhanîleriyle ittifak edip din-i İslâma hizmet etmektir Bu vazife, pek büyük bir saltanat ve kuvvet ve milyonlara fedâkârlarla tatbik edilebilirdi(78)

13 Aralık 1992’de papalık 627 sayfalık bir kitap yayınladı Bütün kiliselere dağıtılan bu kitaptan sadece Fransa’da 200 bin adet satıldı Kitapta Hıristiyanlık İslâmiyet doğrultusunda yorumlanıyor Fatiha Sûresinin de yer aldığı bu kitapta şöyle deniliyor:

Alıntı Yaparak Cevapla