Yalnız Mesajı Göster

2-El-Bakara//////1

Eski 08-05-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

2-El-Bakara//////1



2-el-BAKARA


Medine'de inmiştir 286 (ikiyüzseksenaltı) âyettir Kur'an'ın en uzun sûresidir Adını, 67-71 âyetlerde yahudilere kesmeleri emredilen sığırdan alır Yalnız 281 âyeti Veda Haccında Mekke'de inmiştir İnanca, ahlâka ve hayat nizamına dair hükümlerin önemli bir kısmı bu sûrede yer almıştır Hicretten sonra nazil olmuştur 286 ayettir


Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla


1 Elif Lâm MÎm


2 O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir


3 Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar


4 Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar


5 İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır


6 Gerçek şu ki, kâfir olanları (azap ile) korkutsan da korkutmasan da onlar için birdir; iman etmezler


7 Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir Onların gözlerine de bir çeşit perde gerilmiştir ve onlar için (dünya ve ahirette) büyük bir azap vardır


8 İnsanlardan bazıları da vardır ki, inanmadıkları halde "Allah'a ve ahiret gününe inandık" derler


9 Onlar (kendi akıllarınca) güya Allah'ı ve müminleri aldatırlar Halbuki onlar ancak kendilerini aldatırlar ve bunun farkında değillerdir


10 Onların kalblerinde bir hastalık vardır Allah da onların hastalığını çoğaltmıştır Söylemekte oldukları yalanlar sebebiyle de onlar için elîm bir azap vardır


11 Onlara: Yeryüzünde fesat çıkarmayın, denildiği zaman, "Biz ancak ıslah edicileriz" derler


12 Şunu bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir, lâkin anlamazlar


13 Onlara: İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin, denildiği vakit "Biz hiç, sefihlerin (akılsız ve ahmak kişilerin) iman ettikleri gibi iman eder miyiz!" derler Biliniz ki, sefihler ancak kendileridir, fakat bunu bilmezler (veya bilmezlikten gelirler)


14 (Bu münafıklar) müminlerle karşılaştıkları vakit "(Biz de) iman ettik" derler (Kendilerini saptıran) şeytanları ile başbaşa kaldıklarında ise: Biz sizinle beraberiz, biz onlarla (müminlerle) sadece alay ediyoruz, derler


15 Gerçekte, Allah onlarla istihza (alay) eder de azgınlıklarında onlara fırsat verir, bu yüzden onlar bir müddet başıboş dolaşırlar


16 İşte onlar, hidayete karşılık dalâleti satın alanlardır Ancak onların bu ticareti kazançlı olmamış ve kendileri de doğru yola girememişlerdir


17 Onların (münafıkların) durumu, (karanlık gecede) bir ateş yakan kimse misalidir O ateş yanıp da etrafını aydınlattığı anda Allah, hemen onların aydınlığını giderir ve onları karanlıklar içinde bırakır; (artık hiçbir şeyi) görmezler


18 Onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir Bu sebeple onlar geri dönemezler


19 Yahut (onların durumu), gökten sağanak halinde boşanan, içinde yoğun karanlıklar, gürültü ve yıldırımlar bulunan yağmur(a tutulmuş kimselerin durumu) gibidir O münafıklar yıldırımlardan gelecek ölüm korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar Halbuki Allah, kâfirleri çepeçevre kuşatmıştır


20 (O esnada) şimşek sanki gözlerini çıkaracakmış gibi çakar, onlar için etrafı aydınlatınca orada birazcık yürürler, karanlık üzerlerine çökünce de oldukları yerde kalırlar Allah dileseydi elbette onların kulaklarını sağır, gözlerini kör ederdi Allah şüphesiz her şeye kadirdir


21 Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk ediniz Umulur ki, böylece korunmuş (Allah'ın azabından kendinizi kurtarmış) olursunuz


22 O Rab ki, yeri sizin için bir döşek, göğü de (kubbemsi) bir tavan yaptı Gökten su indirerek onunla, size besin olsun diye (yerden) çeşitli ürünler çıkardı Artık bunu bile bile Allah'a şirk koşmayın


23 Eğer kulumuza indirdiklerimizden herhangi bir şüpheye düşüyorsanız, haydi onun benzeri bir sûre getirin, eğer iddianızda doğru iseniz Allah'tan gayri şahitlerinizi (yardımcılarınızı) da çağırın


24 Bunu yapamazsanız -ki elbette yapamayacaksınız- yakıtı, insan ve taş olan cehennem ateşinden sakının Çünkü o ateş kâfirler için hazırlanmıştır


25 İman edip iyi davranışlarda bulunanlara, içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele! O cennetlerdeki bir meyveden kendilerine rızık olarak yedirildikçe: Bundan önce dünyada bize verilenlerdendir bu, derler Bu rızıklar onlara (bazı yönlerden dünyadakine) benzer olarak verilmiştir Onlar için cennette tertemiz eşler de vardır Ve onlar orada ebedî kalıcılardır


26 Şüphesiz Allah (hakkı açıklamak için) sivrisinek ve onun da ötesinde bir varlığı misal getirmekten çekinmez İman etmişlere gelince, onlar böyle misallerin Rablerinden gelen hak ve gerçek olduğunu bilirler Kâfir olanlara gelince: Allah böyle misal vermekle ne murat eder? derler Allah onunla birçok kimseyi saptırır, birçoklarını da doğru yola yöneltir Verdiği misallerle Allah ancak fâsıkları saptırır (çünkü bunlar birer imtihandır)


27 Onlar öyle (fâsıklar) ki, kesin söz verdikten sonra sözlerinden dönerler Allah'ın ziyaret edilip hal ve hatırının sorulmasını istediği kimseleri ziyaretten vazgeçerler ve yeryüzünde fitne ve fesat çıkarırlar İşte onlar gerçekten zarara uğrayanlardır


28 Ey kâfirler! Siz ölü iken sizi dirilten (dünyaya getirip hayat veren) Allah'ı nasıl inkâr ediyorsunuz? Sonra sizi öldürecek, tekrar sizi diriltecek ve sonunda O'na döndürüleceksiniz


29 O, yerde ne varsa hepsini sizin için yarattı Sonra (kendine has bir şekilde) semaya yöneldi, onu yedi kat olarak yaratıp düzenledi (tanzim etti) O, her şeyi hakkıyla bilendir


30 Hatırla ki Rabbin meleklere: Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım, dedi Onlar: Bizler hamdinle seni tesbih ve seni takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çıkaracak, orada kan dökecek insanı mı halife kılıyorsun? dediler Allah da onlara: Sizin bilemiyeceğinizi herhalde ben bilirim, dedi


31 Allah Adem'e bütün isimleri, öğretti Sonra onları önce meleklere arzedip: Eğer siz sözünüzde sadık iseniz, şunların isimlerini bana bildirin, dedi


32 Melekler: Yâ Rab! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz, senin bize öğrettiklerinden başka bizim bilgimiz yoktur Şüphesiz alîm ve hakîm olan ancak sensin, dediler


33 (Bunun üzerine: ) Ey Âdem ! Eşyanın isimlerini meleklere anlat, dedi Adem onların isimlerini onlara anlatınca: Ben size, muhakkak semâvat ve arzda görülmeyenleri (oralardaki sırları) bilirim Bundan da öte, gizli ve açık yapmakta olduklarınızı da bilirim, dememiş miydim? dedi


34 Hani biz meleklere (ve cinlere): Âdem'e secde edin, demiştik İblis hariç hepsi secde ettiler O yüz çevirdi ve büyüklük tasladı, böylece kâfirlerden oldu


35 Biz: Ey Âdem! Sen ve eşin (Havva) beraberce cennete yerleşin; orada kolaylıkla istediğiniz zaman her yerde cennet nimetlerinden yeyin; sadece şu ağaca yaklaşmayın Eğer bu ağaçtan yerseniz her ikiniz de kendine kötülük eden zalimlerden olursunuz, dedik


36 Şeytan onların ayaklarını kaydırıp haddi tecavüz ettirdi ve içinde bulundukları (cennetten) onları çıkardı Bunun üzerine: Bir kısmınız diğerine düşman olarak ininiz, sizin için yeryüzünde barınak ve belli bir zamana dek yaşamak vardır, dedik


37 Bu durum devam ederken Âdem, Rabbinden bir takım ilhamlar aldı ve derhal tevbe etti Çünkü Allah tevbeleri kabul eden ve merhameti bol olandır


38 Dedik ki: Hepiniz cennetten inin! Eğer benden size bir hidayet gelir de her kim hidayetime tâbi olursa onlar için herhangi bir korku yoktur ve onlar üzüntü çekmezler


39 İnkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar cehennemliktir, onlar orada ebedî kalırlar


40 Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetlerimi hatırlayın, bana verdiğiniz sözü yerine getirin ki, ben de size vâdettiklerimi vereyim Yalnızca benden korkun


41 Elinizdekini (Tevrat'ın aslını) tasdik edici olarak indirdiğime (Kur'an'a) iman edin Sakın onu inkâr edenlerin ilki olmayın! Âyetlerimi az bir karşılık ile satmayın, yalnız benden (benim azabımdan) korkun


42 Bilerek hakkı bâtıl ile karıştırmayın, hakkı gizlemeyin


43 Namazı tam kılın, zekâtı hakkıyla verin, rükû edenlerle beraber rükû edin


44 (Ey bilginler!) Sizler Kitab'ı (Tevrat'ı) okuduğunuz (gerçekleri bildiğiniz) halde, insanlara iyiliği emredip kendinizi unutuyor musunuz? Aklınızı kullanmıyor musunuz?


45 Sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin Şüphesiz o (sabır ve namaz), Allah'a saygıdan kalbi ürperenler dışında herkese zor ve ağır gelen bir görevdir


46 Onlar, kesinlikle Rablerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini düşünen ve bunu kabullenen kimselerdir


47 Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetimi ve sizi (bir zamanlar) cümle âleme üstün kıldığımı hatırlayın


48 Öyle bir günden korkun ki, o günde hiç kimse başkası için herhangi bir ödemede bulunamaz; hiç kimseden (Allah izin vermedikçe) şefaat kabul olunmaz, fidye alınmaz; onlara asla yardım da yapılmaz


49 Hatırlayın ki, sizi, Firavun taraftarlarından kurtardık Çünkü onlar size azabın en kötüsünü reva görüyorlar, yeni doğan erkek çocuklarınızı kesiyorlar, (fenalık için) kızlarınızı hayatta bırakıyorlardı Aslında o size reva görülenlerde Rabbinizden büyük bir imtihan vardı


50 Bir zamanlar biz sizin için denizi yardık, sizi kurtardık, Firavun'un taraftarlarını da, siz bakıp dururken denizde boğduk


51 Musa'ya kırk gece (vahyetmek üzere) söz vermiştik Sonra haksızlık ederek buzağıyı (tanrı) edindiniz


52 O davranışlarınızdan sonra (akıllanıp) şükredersiniz diye sizi affettik


53 Doğru yolu bulasınız diye Musa'ya Kitab'ı ve hak ile bâtılı ayıran hükümleri verdik


54 Musa kavmine demişti ki: Ey kavmim! Şüphesiz siz, buzağıyı (tanrı) edinmekle kendinize kötülük ettiniz Onun için Yaradanınıza tevbe edin de nefislerinizi (kötü duygularınızı) öldürün Öyle yapmanız Yaratıcınızın katında sizin için daha iyidir Böylece Allah tevbenizi kabul etmiş olur Çünkü acıyıp tevbeleri kabul eden ancak O'dur


55 Bir zamanlar: Ey Musa! Biz Allah'ı açıkça görmedikçe asla sana inanmayız, demiştiniz de bakıp durur olduğunuz halde hemen sizi yıldırım çarpmıştı


56 Sonra ölümünüzün ardından sizi dirilttik ki şükredesiniz


57 Ve sizi bulutla gölgeledik, size kudret helvası ve bıldırcın gönderdik ve "Verdiğimiz güzel nimetlerden yeyiniz" (dedik) Hakikatta onlar bize değil sadece kendilerine kötülük ediyorlardı


58 (İsrailoğullarına
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


59 Fakat zalimler, kendilerine söylenenleri başka sözlerle değiştirdiler Bunun üzerine biz, yapmakta oldukları kötülükler sebebiyle zalimlerin üzerine gökten acı bir azap indirdik


60 Musa (çölde) kavmi için su istemişti de biz ona: Değneğinle taşa vur! demiştik Derhal (taştan) oniki kaynak fışkırdı Her bölük, içeceği kaynağı bildi (Onlara
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


61 Hani siz (verilen nimetlere karşılık): Ey Musa! Bir tek yemekle yetinemeyiz; bizim için Rabbine dua et de yerin bitirdiği şeylerden; sebzesinden, hıyarından, sarımsağından, mercimeğinden, soğanından bize çıkarsın, dediniz Musa ise: Daha iyiyi daha kötü ile değiştirmek mi istiyorsunuz? O halde şehre inin Zira istedikleriniz sizin için orada var, dedi İşte (bu hadiseden sonra) üzerlerine aşağılık ve yoksulluk damgası vuruldu Allah'ın gazabına uğradılar Bu musibetler (onların başına), Allah'ın âyetlerini inkâra devam etmeleri, haksız olarak peygamberleri öldürmeleri sebebiyle geldi Bunların hepsi, sadece isyanları ve taşkınlıkları sebebiyledir


62 Şüphesiz iman edenler; yani yahudilerden, hıristiyanlardan ve sâbiîlerden Allah'a ve ahiret gününe hakkıyla inanıp sâlih amel işleyenler için Rableri katında mükâfatlar vardır Onlar için herhangi bir korku yoktur Onlar üzüntü çekmeyeceklerdir


63 Sizden sağlam bir söz almış, Tûr dağının altında, size verdiğimizi kuvvetle tutun, onda bulunanları daima hatırlayın, umulur ki, korunursunuz (demiştik de);


64 Ondan sonra sözünüzden dönmüştünüz Eğer sizin üzerinizde Allah'ın ihsanı ve rahmeti olmasaydı, muhakkak zarara uğrayanlardan olurdunuz


65 İçinizden cumartesi günü azgınlık edip de, bu yüzden kendilerine: Aşağılık maymunlar olun! dediklerimizi elbette bilmektesiniz


66 Biz bunu (maymunlaşmış insanları), hadiseyi bizzat görenlere ve sonradan gelenlere bir ibret dersi, müttakîler için de bir öğüt vesilesi kıldık


67 Musa, kavmine: Allah bir sığır kesmenizi emrediyor, demişti de: Bizimle alay mı ediyorsun? demişlerdi O da: Cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım, demişti


68 "Bizim adımıza Rabbine dua et, bize onun ne olduğunu açıklasın" dediler Musa: Allah diyor ki: "O, ne yaşlı ne de körpe; ikisi arasında bir inek" Size emredileni hemen yapın, dedi


69 Bu defa: Bizim için Rabbine dua et, bize onun rengini açıklasın, dediler "O diyor ki: Sarı renkli, parlak tüylü, bakanların içini açan bir inektir" dedi


70 "(Ey Musa!) Bizim için, Rabbine dua et de onun nasıl bir sığır olduğunu bize açıklasın, nasıl bir inek keseceğimizi anlayamadık Biz, inşaallah emredileni yapma yolunu buluruz" dediler


71 (Musa) dedi ki: Allah şöyle buyuruyor: O, henüz boyunduruk altına alınmayan, yer sürmeyen, ekin sulamayan, serbest dolaşan (salma), renginde hiç alacası bulunmayan bir inektir "İşte şimdi gerçeği anlattın" dediler ve bunun üzerine (onu bulup) kestiler, ama az kalsın kesmeyeceklerdi


72 Hani siz bir adam öldürmüştünüz de onun hakkında birbirinizle atışmıştınız Halbuki Allah gizlemekte olduğunuzu ortaya çıkaracaktır


73 "Haydi, şimdi (öldürülen) adama, (kesilen ineğin) bir parçasıyla vurun" dedik Böylece Allah ölüleri diriltir ve düşünesiniz diye size âyetlerini (Peygamberine verdiği mucizelerini) gösterir


74 (Ne var ki) bunlardan sonra yine kalpleriniz katılaştı Artık kalpleriniz taş gibi yahut daha da katıdır Çünkü taşlardan öylesi var ki, içinden ırmaklar kaynar Öylesi de var ki, çatlar da ondan su fışkırır Taşlardan bir kısmı da Allah korkusuyla yukardan aşağı yuvarlanır Allah yapmakta olduklarınızdan gafil değildir


75 Şimdi (ey müminler!) onların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa ki onlardan bir zümre, Allah'ın kelâmını işitirler de iyice anladıktan sonra, bile bile onu tahrif ederlerdi


76 (Münafıklar) inananlarla karşılaştıklarında "İman ettik" derler Birbirleriyle başbaşa kaldıkları vakit ise: Allah'ın size açtıklarını (Tevrat'taki bilgileri), Rabbiniz katında sizin aleyhinize hüccet getirmeleri için mi onlara anlatıyorsunuz; bunları düşünemiyor musunuz? derler


77 Onlar bilmezler mi ki, gizlediklerini de açıkça yaptıklarını da Allah bilmektedir


78 İçlerinde bir takım ümmîler vardır ki, Kitab'ı (Tevrat'ı) bilmezler Bütün bildikleri kulaktan dolma şeylerdir Onlar sadece zan ve tahminde bulunuyorlar


79 Elleriyle (bir) Kitap yazıp sonra onu az bir bedel karşılığında satmak için "Bu Allah katındandır" diyenlere yazıklar olsun! Elleriyle yazdıklarından ötürü vay haline onların! Ve kazandıklarından ötürü vay haline onların!


80 İsrailoğulları: Sayılı birkaç gün müstesna, bize ateş dokunmayacaktır, dediler De ki (onlara): Siz Allah katından bir söz mü aldınız -ki Allah sözünden caymaz-, yoksa Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?


81 Hayır! Kim bir kötülük eder de kötülüğü kendisini çepeçevre kuşatırsa işte o kimseler cehennemliktirler Onlar orada devamlı kalırlar


82 İman edip yararlı iş yapanlara gelince onlar da cennetliktirler Onlar orada devamlı kalırlar


83 Vaktiyle biz, İsrailoğullarından: Yalnızca Allah'a kulluk edeceksiniz, ana-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz diye söz almış ve "İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin" diye de emretmiştik Sonunda azınız müstesna, yüz çevirerek dönüp gittiniz


84 (Ey İsrailoğulları!) Birbirinizin kanını dökmeyeceğinize, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacağınıza dair sizden söz almıştık Her şeyi görerek sonunda bunları kabul etmiştiniz


85 Bu misakı kabul eden sizler, (verdiğiniz sözün tersine) birbirinizi öldürüyor, aranızdan bir zümreyi yurtlarından çıkarıyor, kötülük ve düşmanlıkta onlara karşı birleşiyorsunuz Onları yurtlarından çıkarmak size haram olduğu halde (hem çıkarıyor hem de) size esirler olarak geldiklerinde fidye verip onları kurtarıyorsunuz Yoksa siz Kitab'ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Sizden öyle davrananların cezası dünya hayatında ancak rüsvaylık; kıyamet gününde ise en şiddetli azaba itilmektir Allah sizin yapmakta olduklarınızdan asla gafil değildir


86 İşte onlar, ahirete karşılık dünya hayatını satın alan kimselerdir Bu yüzden ne azapları hafifletilecek ne de kendilerine yardım edilecektir


87 Andolsun biz Musa'ya Kitab'ı verdik Ondan sonra ardarda peygamberler gönderdik Meryem oğlu İsa'ya da mucizeler verdik Ve onu, Rûhu'l-Kudüs (Cebrail) ile destekledik (Ne var ki) gönlünüzün arzulamadığı şeyleri söyleyen bir elçi geldikçe ona karşı büyüklük tasladınız (Size gelen) peygamberlerden bir kısmını yalanladınız, bir kısmını da öldürdünüz


88 (Yahudiler peygamberlerle alay ederek) "Kalplerimiz perdelidir" dediler Hayır; küfür ve isyanları sebebiyle Allah onlara lânet etmiştir O yüzden çok az inanırlar


89 Daha önce kâfirlere karşı zafer isterlerken kendilerine Allah katından ellerindeki (Tevrat'ı) doğrulayan bir kitap gelip de (Tevrat'tan) bilip öğrendikleri gerçekler karşılarına dikilince onu inkâr ettiler İşte Allah'ın lâneti böyle inkârcılaradır


90 Allah'ın kullarından dilediğine peygamberlik ihsan etmesini kıskandıkları için Allah'ın indirdiğini (Kur'an'ı) inkâr ederek kendilerini harcamaları ne kötü bir şeydir! Böylece onlar, gazap üstüne gazaba uğradılar Ayrıca kâfirler için alçaltıcı bir azap vardır


91 Kendilerine: Allah'ın indirdiğine iman edin, denilince: Biz sadece bize indirilene (Tevrat'a) inanırız, derler ve ondan başkasını inkâr ederler Halbuki o Kur'an kendi ellerinde bulunan Tevrat'ı doğrulayıcı olarak gelmiş hak kitaptır (Ey Muhammed!) Onlara: Şayet siz gerçekten inanıyor idiyseniz daha önce Allah'ın peygamberlerini neden öldürüyordunuz? deyiver


92 Andolsun Musa size apaçık mucizeler getirmişti Sonra onun ardından, zalimler olarak buzağıyı (tanrı) edindiniz


93 Hatırlayın ki, Tûr dağının altında sizden söz almış: Size verdiklerimizi kuvvetlice tutun, söylenenleri anlayın, demiştik Onlar: İşittik ve isyan ettik, dediler İnkârları sebebiyle kalplerine buzağı sevgisi dolduruldu De ki: Eğer inanıyorsanız, imanınız size ne kötü şeyler emrediyor!


94 (Ey Muhammed, onlara
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


95 Onlar, kendi elleriyle önceden yaptıkları işler (günah ve isyanları) sebebiyle hiç bir zaman ölümü temenni etmeyeceklerdir Allah zalimleri iyi bilir


96 Yemin olsun ki, sen onları yaşamaya karşı insanların en düşkünü olarak bulursun Putperestlerden her biri de arzular ki, bin sene yaşasın Oysa yaşatılması hiç kimseyi azaptan uzaklaştırmaz Allah onların yapmakta olduklarını eksiksiz görür


97 De ki: Cebrail'e kim düşman ise şunu iyi bilsin ki Allah'ın izniyle Kur'an'ı senin kalbine bir hidayet rehberi, önce gelen kitapları doğrulayıcı ve müminler için de müjdeci olarak o indirmiştir


98 Kim, Allah'a, meleklerine, peygamberlerine, Cebrail'e ve Mikâil'e düşman olursa bilsin ki Allah da inkârcı kâfirlerin düşmanıdır


99 Andolsun ki sana apaçık âyetler indirdik (Ey Muhammed!) Onları ancak fasıklar inkâr eder


100 Ne zaman onlar bir antlaşma yaptılarsa, yine kendilerinden bir gurup onu bozmadı mı? Zaten onların çoğu iman etmez


101 Allah tarafından kendilerine, yanlarında bulunanı tasdik edici bir elçi gelince ehl-i kitaptan bir gurup, sanki Allah'ın kitabını bilmiyormuş gibi onu arkalarına atıp terkettiler


102 Süleyman'ın hükümranlığı hakkında onlar, şeytanların uydurup söylediklerine tâbi oldular Halbuki Süleyman büyü yapıp kâfir olmadı Lâkin şeytanlar kâfir oldular Çünkü insanlara sihri ve Babil'de Hârut ile Mârut isimli iki meleğe indirileni öğretiyorlardı Halbuki o iki melek, herkese: Biz ancak imtihan için gönderildik, sakın yanlış inanıp da kâfir olmayasınız, demeden hiç kimseye (sihir ilmini) öğretmezlerdi Onlar, o iki melekden, karı ile koca arasını açacak şeyleri öğreniyorlardı Oysa büyücüler, Allah'ın izni olmadan hiç kimseye zarar veremezler Onlar, kendilerine fayda vereni değil de zarar vereni öğrenirler Sihri satın alanların (ona inanıp para verenlerin) ahiretten nasibi olmadığını çok iyi bilmektedirler Karşılığında kendilerini sattıkları şey ne kötüdür! Keşke bunu anlasalardı!


103 Eğer iman edip kendilerini kötülükten korusalardı, şüphesiz, Allah tarafından verilecek sevap daha hayırlı olacaktı Keşke bunları anlasalardı!


104 Ey iman edenler! "Râinâ" demeyin, "unzurnâ" deyin (Söylenenleri) dinleyin Kâfirler için elem verici bir azap vardır


105 (Ey müminler!) Ehl-i Kitaptan kâfirler ve putperestler de Rabbinizden size bir hayır indirilmesini istemezler Halbuki Allah rahmetini dilediğine verir Allah büyük lütuf sahibidir


106 Biz, bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturursak (ertelersek) mutlaka daha iyisini veya benzerini getiririz Bilmez misin ki Allah her şeye kadirdir


107 (Yine) bilmez misin, göklerin ve yerin mülkiyet ve hükümranlığı yalnızca Allah'ındır? Sizin için Allah'tan başka ne bir dost ne de bir yardımcı vardır


108 Yoksa siz de (ey müslümanlar), daha önce Musa'ya sorulduğu gibi peygamberinize sorular sormak mı istiyorsunuz? Kim imanı küfre değişirse, şüphesiz dosdoğru yoldan sapmış olur


109 Ehl-i kitaptan çoğu, hakikat kendilerine apaçık belli olduktan sonra, sırf içlerindeki kıskançlıktan ötürü, sizi imanınızdan vazgeçirip küfre döndürmek istediler Yine de siz, Allah onlar hakkındaki emrini getirinceye kadar affedip bağışlayın Şüphesiz Allah her şeye kadirdir


110 Namazı kılın, zekâtı verin, önceden kendiniz için yaptığınız her iyiliği Allah'ın katında bulacaksınız Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı noksansız görür


111 (Ehl-i kitap
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


112 Bilâkis, kim muhsin olarak yüzünü Allah'a döndürürse (Allah'a hakkıyla kulluk ederse) onun ecri Rabbi katındadır Öyleleri için ne bir korku vardır, ne de üzüntü çekerler


113 Hepsi de kitabı (Tevrat ve İncil'i) okumakta oldukları halde Yahudiler: Hıristiyanlar doğru yolda değillerdir, dediler Hıristiyanlar da: Yahudiler doğru yolda değillerdir, dediler Kitabı bilmeyenler de birbirleri hakkında tıpkı onların söylediklerini söylediler Allah, ihtilâfa düştükleri hususlarda kıyamet günü onlar hakkında hükmünü verecektir


114 Allah'ın mescidlerinde O'nun adının anılmasına engel olan ve onların harap olmasına çalışandan daha zalim kim vardır! Aslında bunların oralara ancak korkarak girmeleri gerekir (Başka türlü girmeye hakları yoktur) Bunlar için dünyada rezillik, ahirette de büyük azap vardır


115 Doğu da Allah'ındır batı da Nereye dönerseniz Allah'ın yüzü (zatı) oradadır Şüphesiz Allah'(ın rahmeti ve nimeti) geniştir, O her şeyi bilendir


116 "Allah çocuk edindi" dediler Hâşâ! O, bundan münezzehtir Göklerde ve yerde olanların hepsi O'nundur, hepsi O'na boyun eğmiştir


117 (O), göklerin ve yerin eşsiz yaratıcısıdır Bir şeyi dilediğinde ona sadece "Ol!" der, o da hemen oluverir


118 Bilmeyenler dediler ki: Allah bizimle konuşmalı ya da bize bir âyet (mucize) gelmeli değil miydi? Onlardan öncekiler de işte tıpkı onların dediklerini demişlerdi Kalpleri (akılları) nasıl da birbirine benzedi? Gerçekleri iyice bilmek isteyenlere âyetleri apaçık gösterdik


119 Doğrusu biz seni Hak (Kur'an) ile müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik Sen cehenmemliklerden sorumlu değilsin


120 Dinlerine uymadıkça yahudiler de hıristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır De ki: Doğru yol, ancak Allah'ın yoludur Sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyacak olursan, andolsun ki, Allah'tan sana ne bir dost ne de bir yardımcı vardır


121 Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler (den bazısı) onu, hakkını gözeterek okurlar Çünkü onlar, ona iman ederler Onu inkâr edenlere gelince, işte gerçekten zarara uğrayanlar onlardır


122 Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetimi ve sizi (bir zamanlar) cümle âleme üstün kılmış olduğumu hatırlayın


123 Ve bir günden sakının ki, o günde hiç kimse başkası namına bir şey ödeyemez, kimseden fidye kabul edilmez, hiç kimseye şefaat fayda vermez Onlar hiçbir yardım da görmezler


124 Bir zamanlar Rabbi İbrahim'i bir takım kelimelerle sınamış, onları tam olarak yerine getirince: Ben seni insanlara önder yapacağım, demişti "Soyumdan da (önderler yap, yâ Rabbi!)" dedi Allah: Ahdim zalimlere ermez (onlar için söz vermem) buyurdu


125 Biz, Beyt'i (Kâbe'yi) insanlara toplanma mahalli ve güvenli bir yer kıldık Siz de İbrahim'in makamından bir namaz yeri edinin (orada namaz kılın) İbrahim ve İsmail'e: Tavaf edenler, ibadete kapananlar, rükû ve secde edenler için Evim'i temiz tutun, diye emretmiştik


126 İbrahim de demişti ki: Ey Rabbim! Burayı emin bir şehir yap, halkından Allah'a ve ahiret gününe inananları çeşitli meyvelerle besle Allah buyurdu ki: Kim inkâr ederse onu az bir süre faydalandırır, sonra onu cehennem azabına sürüklerim Ne kötü varılacak yerdir orası!


127 Bir zamanlar İbrahim, İsmail ile beraber Beytullah'ın temellerini yükseltiyor (şöyle diyorlardı
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


128 Ey Rabbimiz! Bizi sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de sana itaat eden bir ümmet çıkar, bize ibadet usullerimizi göster, tevbemizi kabul et; zira, tevbeleri çokça kabul eden, çok merhametli olan ancak sensin


129 Ey Rabbimiz! Onlara, içlerinden senin âyetlerini kendilerine okuyacak, onlara kitap ve hikmeti öğretecek, onları temizleyecek bir peygamber gönder Çünkü üstün gelen, her şeyi yerli yerince yapan yalnız sensin


130 İbrahim'in dininden kendini bilmezlerden başka kim yüz çevirir? Andolsun ki, biz onu dünyada (elçi) seçtik, şüphesiz o ahirette de iyilerdendir


131 Çünkü Rabbi ona: Müslüman ol, demiş, o da: Alemlerin Rabbine boyun eğdim, demişti


132 Bunu İbrahim de kendi oğullarına vasiyet etti, Yakub da: Oğullarım! Allah sizin için bu dini (İslâm'ı) seçti O halde sadece müslümanlar olarak ölünüz (dedi)


133 Yoksa Ya'kub'a ölüm geldiği zaman siz orada mı idiniz? O zaman (Ya'kub) oğullarına: Benden sonra kime kulluk edeceksiniz? demişti Onlar: Senin ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın ilâhı olan tek Allah'a kulluk edeceğiz; biz ancak O'na teslim olmuşuzdur, dediler


134 Onlar bir ümmetti, gelip geçti Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir Siz onların yaptıklarından sorguya çekilmezsiniz


135 (Yahudiler ve hıristiyanlar müslümanlara
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


136 "Biz, Allah'a ve bize indirilene; İbrahim, İsmail, İshak, Ya'kub ve esbâta indirilene, Musa ve İsa'ya verilenlerle Rableri tarafından diğer peygamberlere verilenlere, onlardan hiçbiri arasında fark gözetmeksizin inandık ve biz sadece Allah'a teslim olduk" deyin


137 Eğer onlar da sizin inandığınız gibi inanırlarsa doğru yolu bulmuş olurlar; dönerlerse mutlaka anlaşmazlık içine düşmüş olurlar Onlara karşı Allah sana yeter O işitendir, bilendir


138 Allah'ın (verdiği) rengiyle boyandık Allah'tan daha güzel rengi kim verebilir? Biz ancak O'na kulluk ederiz (deyin)


139 De ki: Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbiniz olduğu halde, O'nun hakkında bizimle tartışmaya mı girişiyorsunuz? Bizim yaptıklarımız bize, sizin yaptıklarınız da size aittir Biz O'na gönülden bağlananlarız


140 Yoksa siz, İbrahim, İsmail, İshak, Ya'kub ve esbâtın yahudi, yahut hıristiyan olduklarını mı söylüyorsunuz? De ki: Siz mi daha iyi bilirsiniz, yoksa Allah mı? Allah tarafından kendisine (bildirilmiş) bir şahitliği gizleyenden daha zalim kim olabilir? Allah yaptıklarınızdan gafil değildir

Alıntı Yaparak Cevapla