Prof. Dr. Sinsi
|
2-El-Bakara//////1
9 et-TEVBE
Tevbe sûresi, 129 (yüzyirmidokuz) âyettir 128 ve 129 âyetler Mekke'de, diğerleri Medine'de inmiştir 104 âyet tevbe ile ilgili olduğu için sûreye bu isim verilmiştir Sûrenin bundan başka birçok ismi olup en meşhuru Berâe'dir Bu sûrenin Enfâl sûresi'nin devamı veya başlı başına bir sûre olup olmadığı hakkında ihtilâf olduğu için başında Besmele yazılmamıştır Hicretin dokuzuncu yılında Hz Ebu Bekir, hac emîri olarak tayin edilmiş ve müslümanlar hacca gönderilmişti Bu sûre inince Resûlullah (s a ) Allah'ın emirlerini hacdaki insanlara tebliğ etmesi için Hz Ali'yi görevlendirdi Hz Ali hac kafilesine ulaştığında Hz Ebu Bekir, "Amir olarak mı geldin, yoksa memur olarak mı?" diye sordu; Hz Ali, sadece sûreyi Mekke'de hacılara tebliğ ile me'mûr olduğunu bildirdi Hz Ali bayramın birinci günü Akabe Cemresi yanında ayağa kalkarak kendisinin Peygamber tarafından gönderilmiş bir elçi olduğunu bildirdi ve bir hutbe okudu, sonra da bu sûrenin başından 30 veya 40 âyet okuyarak dedi ki: "Dört şeyi tebliğe memurum: 1 Bu yıldan sonra Kâbe'ye hiçbir müşrik yaklaşmayacak, 2 Hiç kimse çıplak olarak Kâbe'yi ziyâret etmeyecek, 3 Müminden başkası cennete girmeyecek, 4 Müşrik kabileler tarafından bozulmamış antlaşmalar, antlaşma süresinin sonuna kadar yürürlükte kalacak "
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla
1 Allah ve Resûlünden kendileriyle antlaşma yapmış olduğunuz müşriklere bir ihtar!
2 (Ey müşrikler!) Yeryüzünde dört ay daha dolaşın İyi bilin ki siz Allah'ı âciz bırakacak değilsiniz; Allah ise kâfirleri rezil (ve perişan) edecektir
3 Hacc-ı ekber (en büyük hac) gününde Allah ve Resûlünden insanlara bir bildiridir: Allah ve Resûlü müşriklerden uzaktır Eğer tevbe ederseniz, bu sizin için daha hayırlıdır Ve eğer yüz çevirirseniz bilin ki, siz Allah'ı âciz bırakacak değilsiniz (Ey Muhammed)! o kâfirlere elem verici bir azabı müjdele!
4 Ancak kendileriyle antlaşma yaptığınız müşriklerden (antlaşma şartlarına uyan) hiçbir şeyi size eksik bırakmayan ve sizin aleyhinize herhangi bir kimseye arka çıkmayanlar (bu hükmün) dışındadır Onların antlaşmalarını, süreleri bitinceye kadar tamamlayınız Allah (haksızlıktan) sakınanları sever
5 Haram aylar çıkınca müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün; onları yakalayın, onları hapsedin ve onları her gözetleme yerinde oturup bekleyin Eğer tevbe eder, namazı dosdoğru kılar, zekâtı da verirlerse artık yollarını serbest bırakın Allah yarlığayan, esirgeyendir
6 Ve eğer müşriklerden biri senden aman dilerse, Allah'ın kelâmını işitip dinleyinceye kadar ona aman ver, sonra (müslüman olmazsa) onu güven içinde bulunacağı bir yere ulaştır İşte bu (müsamaha), onların, bilmeyen bir kavim olmalarından dolayıdır
7 Mescid-i Haram'ın yanında kendileriyle antlaşma yaptıklarınızın dışında müşriklerin Allah ve Resûlü yanında nasıl (muteber) bir ahdi olabilir? Onlar size karşı dürüst davrandıkları müddetçe siz de onlara dürüst davranın Çünkü Allah (ahdi bozmaktan) sakınanları sever
8 Nasıl olabilir ki! Onlar size galip gelselerdi, sizin hakkınızda ne ahit, ne de antlaşma gözetirlerdi Onlar ağızlarıyla sizi razı ediyorlar, halbuki kalpleri (buna) karşı çıkıyor Çünkü onların çoğu yoldan çıkmışlardır
9 Allah'ın âyetlerine karşılık az bir değeri (dünya malını ve nefsânî istekleri) satın aldılar da (insanları) O'nun yolundan alıkoydular Gerçekten onların yapmakta oldukları şeyler ne kötüdür!
10 Bir mümin hakkında ne ahit tanırlar ne de antlaşma Çünkü onlar saldırganların kendileridir
11 Fakat tevbe eder, namaz kılar ve zekât verirlerse, artık onlar dinde kardeşlerinizdir Biz, bilen bir kavme âyetlerimizi böyle açıklıyoruz
12 Eğer antlaşmalarından sonra yeminlerini bozarlar, ve dininize saldırırlarsa, küfrün önderlerine karşı savaşın Çünkü onlar yeminleri olmayan adamlardır (Onlara karşı savaşırsanız) umulur ki küfre son verirler
13 (Ey müminler!) verdikleri sözü bozan, Peygamber'i (yurdundan) çıkarmaya kalkışan ve ilk önce size karşı savaşa başlamış olan bir kavme karşı savaşmayacak mısınız; yoksa onlardan korkuyor musunuz? Eğer (gerçek) müminler iseniz, bilin ki, Allah, kendisinden korkmanıza daha lâyıktır
14 Onlarla savaşın ki, Allah sizin ellerinizle onları cezalandırsın; onları rezil etsin; sizi onlara galip kılsın ve mümin toplumun kalplerini ferahlatsın
15 Ve onların (müminlerin) kalplerinden öfkeyi gidersin Allah dilediğinin tevbesini kabul eder Allah bilendir, hikmet sahibidir
16 Yoksa, Allah, sizden, cihad edip Allah, peygamber ve müminlerden başkasını kendilerine sırdaş edinmeyenleri ortaya çıkarmadan bırakılacağınızı mı sandınız? Allah yaptıklarınızdan haberdardır
17 Allah'a ortak koşanlar, kendilerinin kâfirliğine bizzat kendileri şahitlik ederlerken, Allah'ın mescitlerini imar etme selâhiyetleri yoktur Onların bütün işleri boşa gitmiştir Ve onlar ateşte ebedî kalacaklardır
18 Allah'ın mescitlerini ancak Allah'a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar eder İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır
19 (Ey müşrikler!) Siz hacılara su vermeyi ve Mescid-i Haram'ı onarmayı, Allah'a ve ahiret gününe iman edip de Allah yolunda cihad edenlerin imanı ile bir mi tutuyorsunuz? Halbuki onlar Allah katında eşit değillerdir Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez
20 İman edip de hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler, rütbe bakımından Allah katında daha üstündürler Kurtuluşa erenler de işte onlardır
21 Rableri onlara, tarafından bir rahmet ve hoşnutluk ile, kendileri için, içinde tükenmez nimetler bulunan cennetler müjdeler
22 Onlar orada ebedî kalacaklardır Şüphesiz ki Allah katında büyük mükâfat vardır
23 Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi (bile) veli edinmeyin Sizden kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin kendileridir
24 De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler size Allah'tan, Resûlünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artık Allah emrini getirinceye kadar bekleyin Allah fâsıklar topluluğunu hidayete erdirmez
25 Andolsun ki Allah, birçok yerde (savaş alanlarında) ve Huneyn savaşında size yardım etmişti Hani çokluğunuz size kendinizi beğendirmiş, fakat sizi hezimete uğramaktan kurtaramamıştı Yeryüzü bütün genişliğine rağmen size dar gelmişti, sonunda (bozularak) gerisin geri dönmüştünüz
26 Sonra Allah, Resûl'ü ile müminler üzerine sekînetini (sükûnet ve huzur duygusu) indirdi, sizin görmediğiniz ordular (melekler) indirdi de kâfirlere azap etti İşte bu, o kâfirlerin cezasıdır
27 Sonra Allah, bunun ardından yine dilediğinin tevbesini kabul eder Zira Allah bağışlayan, esirgeyendir
28 Ey iman edenler! Müşrikler ancak bir pisliktir Onun için bu yıllarından sonra Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar Eğer yoksulluktan korkarsanız, (biliniz ki) Allah dilerse sizi kendi lütfundan zengin edecektir Şüphesiz Allah iyi bilendir, hikmet sahibidir
29 Kendilerine Kitap verilenlerden Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle, küçülerek elleriyle cizye verinceye kadar savaşın
30 Yahudiler, Uzeyr Allah'ın oğludur, dediler Hıristiyanlar da, Mesîh (İsa) Allah'ın oğludur dediler Bu onların ağızlarıyla geveledikleri sözlerdir (Sözlerini) daha önce kâfir olmuş kimselerin sözlerine benzetiyorlar Allah onları kahretsin! Nasıl da (haktan bâtıla) döndürülüyorlar!
31 (Yahudiler) Allah'ı bırakıp bilginlerini (hahamlarını); (hıristiyanlar) da rahiplerini ve Meryem oğlu Mesîh'i (İsa'yı) rabler edindiler Halbuki onlara ancak tek ilâha kulluk etmeleri emrolundu O'ndan başka tanrı yoktur O, bunların ortak koştukları şeylerden uzaktır
32 Allah'ın nûrunu ağızlarıyla (üfleyip) söndürmek istiyorlar Halbuki kâfirler hoşlanmasalar da Allah nûrunu tamamlamaktan asla vazgeçmez
33 O (Allah), müşrikler hoşlanmasalar da (kendi) dinini bütün dinlere üstün kılmak için Resûlünü hidayet ve Hak Din ile gönderendir
34 Ey iman edenler! (Biliniz ki), hahamlardan ve râhiplerden birçoğu insanların mallarını haksız yollardan yerler ve (insanları) Allah yolundan engellerler Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda harcamayanlar yok mu, işte onlara elem verici bir azabı müjdele!
35 (Bu paralar) cehennem ateşinde kızdırılıp bunlarla onların alınları, yanları ve sırtları dağlanacağı gün (onlara denilir ki): "İşte bu kendiniz için biriktirdiğiniz servettir Artık yığmakta olduğunuz şeylerin (azabını) tadın!"
36 Gökleri ve yeri yarattığı günde Allah'ın yazısına göre Allah katında ayların sayısı on iki olup, bunlardan dördü haram aylarıdır İşte bu doğru hesaptır O aylar içinde (Allah'ın koyduğu yasağı çiğneyerek) kendinize zulmetmeyin ve müşrikler nasıl sizinle topyekün savaşıyorlarsa siz de onlara karşı topyekün savaşın ve bilin ki Allah (kötülükten) sakınanlarla beraberdir
37 (Haram ayları) ertelemek, sadece kâfirlikte ileri gitmektir Çünkü onunla, kâfir olanlar saptırılır Allah'ın haram kıldığının sayısını bozmak ve O'nun haram kıldığını helâl kılmak için (haram ayını) bir yıl helâl sayarlar, biryıl da haram sayarlar (Böylece) onların kötü işleri kendilerine güzel gösterilmiştir Allah kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez
38 Ey iman edenler! Size ne oldu ki, "Allah yolunda savaşa çıkın!" denildiği zaman yere çakılıp kalıyorsunuz? Dünya hayatını ahirete tercih mi ediyorsunuz? Fakat dünya hayatının faydası ahiretin yanında pek azdır
39 Eğer (gerektiğinde savaşa) çıkmazsanız, (Allah) sizi pek elem verici bir azap ile cezalandırır ve yerinize sizden başka bir kavim getirir; siz (savaşa çıkmamakla) O'na hiçbir zarar veremezsiniz Allah her şeye kadirdir
40 Eğer siz ona (Resûlullah'a) yardım etmezseniz (bu önemli değil); ona Allah yardım etmiştir: Hani, kâfirler onu, iki kişiden biri olarak (Ebu Bekir ile birlikte Mekke'den) çıkarmışlardı; hani onlar mağaradaydı; o, arkadaşına Üzülme, çünkü Allah bizimle beraberdir, diyordu Bunun üzerine Allah ona (sükûnet sağlayan) emniyetini indirdi, onu sizin görmediğiniz bir ordu ile destekledi ve kâfir olanların sözünü alçalttı Allah'ın sözü ise zaten yücedir Çünkü Allah üstündür, hikmet sahibidir
41 (Ey müminler!) Gerek hafif, gerek ağır olarak savaşa çıkın, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edin Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır
42 Eğer yakın bir dünya malı ve kolay bir yolculuk olsaydı (o münafıklar) mutlaka sana uyup peşinden gelirlerdi Fakat meşakkatli yol onlara uzak geldi Gerçi onlar, "Gücümüz yetseydi mutlaka sizinle beraber çıkardık" diye kendilerini helâk edercesine Allah'a yemin edecekler Halbuki Allah onların mutlaka yalancı olduklarını biliyor
43 Allah seni affetti Fakat doğru söyleyenler sana iyice belli olup, sen yalancıları bilinceye kadar onlara niçin izin verdin?
44 Allah'a ve ahiret gününe iman edenler, mallarıyla canlarıyla savaşmaktan (geri kalmak için) senden izin istemezler Allah takvâ sahiplerini pek iyi bilir
45 Ancak Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri şüpheye düşüp, kuşkuları içinde bocalayanlar senden izin isterler
46 Eğer onlar (savaşa) çıkmak isteselerdi elbette bunun için bir hazırlık yaparlardı Fakat Allah onların davranışlarını çirkin gördü ve onları geri koydu; onlara "Oturanlarla (kadın ve çocuklarla) beraber oturun!" denildi
47 Eğer içinizde (onlar da savaşa) çıksalardı, size bozgunculuktan başka bir katkıları olmazdı ve mutlaka fitne çıkarmak isteyerek aranızda koşarlardı İçinizde, onlara iyice kulak verecekler de vardır Allah zalimleri gayet iyi bilir
48 Andolsun onlar önceden de fitne çıkarmak istemişler ve sana nice işler çevirmişlerdi Nihayet hak geldi ve onlar istemedikleri halde Allah'ın emri yerini buldu
49 Onlardan öylesi de var ki: "Bana izin ver, beni fitneye düşürme" der Bilesiniz ki onlar zaten fitneye düşmüşlerdir Cehennem, kâfirleri mutlaka kuşatacaktır
50 Eğer sana bir iyilik erişirse, bu onları üzer Ve eğer başına bir musibet gelirse, "İyi ki biz daha önce tedbirimizi almışız" derler ve böbürlenerek dönüp giderler
51 De ki: Allah'ın bizim için yazdığından başkası bize asla erişmez O bizim mevlâmızdır Onun için müminler yalnız Allah'a dayanıp güvensinler
52 De ki: Siz bizim için ancak iki iyilikten birini beklemektesiniz Biz de, Allah'ın, ya kendi katından veya bizim elimizle size bir azap vermesini bekliyoruz Haydi bekleyin; şüphesiz biz de sizinle beraber beklemekteyiz
53 De ki: İster gönüllü verin ister gönülsüz, sizden (sadaka) asla kabul olunmayacaktır Çünkü siz yoldan çıkan bir topluluk oldunuz
54 Onların harcamalarının kabul edilmesini engelleyen, onların Allah ve Resûlünü inkâr etmeleri, namaza ancak üşenerek gelmeleri ve istemeyerek harcamalarından başka bir şey değildir
55 (Ey Muhammed!) Onların malları ve çocukları seni imrendirmesin Çünkü Allah bunlarla, ancak dünya hayatında onların azaplarını çoğaltmayı ve onların kâfir olarak canlarının çıkmasını istiyor
56 (0 münafıklar) mutlaka sizden olduklarına dair Allah'a yemin ederler Halbuki onlar sizden değillerdir, fakat onlar (kılıçlarınızdan) korkan bir toplumdur
57 Eğer sığınacak bir yer yahut (barınabilecek) mağaralar veya (sokulabilecek) bir delik bulsalardı, koşarak o tarafa yönelip giderlerdi
58 Onlardan sadakaların (taksimi) hususunda seni ayıplayanlar da vardır Sadakalardan onlara da (bir pay) verilirse razı olurlar, şayet onlara sadakalardan verilmezse hemen kızarlar
59 Eğer onlar Allah ve Resûlünün kendilerine verdiğine razı olup, "Allah bize yeter, yakında bize Allah da lütfundan verecek, Resûlü de Biz yalnız Allah'a rağbet edenleriz" deselerdi (daha iyi olurdu)
60 Sadakalar (zekâtlar) Allah'tan bir farz olarak ancak, yoksullara, düşkünlere, (zekât toplayan) memurlara, gönülleri (İslâm'a) ısındırılacak olanlara, (hürriyetlerini satın almaya çalışan) kölelere, borçlulara, Allah yolunda çalışıp cihad edenlere, yolcuya mahsustur Allah pek iyi bilendir, hikmet sahibidir
61 (Yine o münafıklardan
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın  ]
62 Rızanızı almak için size (gelip) Allah'a and içerler Eğer mümin iseler Allah ve Resûlünü razı etmeleri daha doğrudur
63 (Hâla) bilmediler mi ki, kim Allah ve Resûlüne karşı koyarsa elbette onun için, içinde ebedî kalacağı cehennem ateşi vardır İşte bu büyük rüsvaylıktır
64 Münafıklar, kalplerinde olanı kendilerine haber verecek bir sûrenin müminlere indirilmesinden çekinirler De ki: Siz alay edin! Allah o çekindiğiniz şeyi ortaya çıkaracaktır
65 Eğer onlara, (niçin alay ettiklerini) sorarsan, elbette, biz sadece lafa dalmış şakalaşıyorduk, derler De ki: Allah ile, O'nun âyetleriyle ve O'nun peygamberi ile mi alay ediyordunuz?
66 (Boşuna) özür dilemeyin; çünkü siz iman ettikten sonra tekrar kâfir oldunuz Sizden (tevbe eden) bir gurubu bağışlasak bile, bir guruba da suçlu olduklarından dolayı azap edeceğiz
67 Münafık erkekler ve münafık kadınlar (sizden değil), birbirlerindendir Onlar kötülüğü emreder, iyilikten alıkor ve cimrilik ederler Onlar Allah'ı unuttular Allah da onları unuttu! Çünkü münafıklar fâsıkların kendileridir
68 Allah erkek münafıklara da kadın münafıklara da kâfirlere de içinde ebedî kalacakları cehennem ateşini vâdetti O, onlara yeter Allah onlara lânet etmiştir! Onlar için devamlı bir azap vardır
69 (Ey münafıklar! Siz de) sizden öncekiler gibi (yaptınız) Onlar sizden kuvvetçe daha üstün, mal ve evlâtça daha çok idiler Onlar (dünya malından) paylarına düşenden faydalandılar İşte sizden öncekiler nasıl paylarına düşenden faydalandıysalar, siz de payınıza düşenden faydalandınız ve (bâtıla) dalanlar gibi siz de daldınız İşte onların amelleri dünyada da ahirette de boşa gitmiştir Ve onlar ziyana uğrayanların kendileridir
70 Onlara kendilerinden evvelkilerin, Nuh, Âd ve Semûd kavimlerinin, İbrahim kavminin, Medyen halkının ve altüst olan şehirlerin haberi ulaşmadı mı? Peygamberi onlara apaçık mucizeler getirmişti Demek ki, Allah onlara zulmedecek değildi, fakat onlar kendi kendilerine zulmetmekte idiler
71 Mümin erkeklerle mümin kadınlar da birbirlerinin velileridir Onlar iyiliği emreder, kötülükten alıkorlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, Allah ve Resûlüne itaat ederler İşte onlara Allah rahmet edecektir Şüphesiz Allah azîzdir, hikmet sahibidir
72 Allah, mümin erkeklere ve mümin kadınlara, içinde ebedî kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vâdetti Allah'ın rızası ise hepsinden büyüktür İşte büyük kurtuluş da budur
73 Ey Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran Onların varacakları yer cehennemdir O ne kötü bir varış yeridir!
74 (Ey Muhammed! O sözleri) söylemediklerine dair Allah'a yemin ediyorlar Halbuki o küfür sözünü elbette söylediler ve müslüman olduktan sonra kâfir oldular Başaramadıkları bir şeye (Peygambere suikast yapmaya) de yeltendiler Ve sırf Allah ve Resûlü kendi lütuflarından onları zenginleştirdiği için öç almaya kalkıştılar Eğer tevbe ederlerse onlar için daha hayırlı olur Yüz çevirirlerse Allah onları dünyada da, ahirette de elem verici bir azaba çarptıracaktır Yeryüzünde onların ne dostu ne de yardımcısı vardır
75 Onlardan kimi de, Eğer Allah lütuf ve kereminden bize verirse, mutlaka sadaka vereceğiz ve elbette biz sâlihlerden olacağız! diye Allah'a and içti
76 Fakat Allah lütfundan onlara (zenginlik) verince, onda cimrilik edip (Allah'ın emrinden) yüz çevirerek sözlerinden döndüler
77 Nihayet, Allah'a verdikleri sözden döndüklerinden ve yalan söylediklerinden dolayı Allah, kendisiyle karşılaşacakları güne kadar onların kalbine nifak (iki yüzlülük) soktu
78 (Münafıklar), Allah'ın, onların sırrını da fısıltılarını da bildiğini ve gaybları (gizli şeyleri) çok iyi bilen olduğunu hâla anlamadılar mı?
79 Sadakalar hususunda, müminlerden gönüllü verenleri ve güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanları çekiştirip onlarla alay edenler var ya, Allah işte onları maskaraya çevirmiştir Ve onlar için elem verici azap vardır
80 (Ey Muhammed!) Onlar için ister af dile, ister dileme; onlar için yetmiş kez af dilesen de Allah onları asla affetmeyecek Bu, onların Allah ve Resûlünü inkâr etmelerinden ötürüdür Allah fâsıklar topluluğunu hidayete erdirmez
81 Allah'ın Resûlüne muhalefet etmek için geri kalanlar (sefere çıkmayıp) oturmaları ile sevindiler; mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihad etmeyi çirkin gördüler; "bu sıcakta sefere çıkmayın" dediler De ki: "Cehennem ateşi daha sıcaktır!" Keşke anlasalardı!
82 Artık kazanmakta olduklarının cezası olarak az gülsünler, çok ağlasınlar!
83 Eğer Allah seni onlardan bir gurubun yanına döndürür de (Tebük seferinden Medine'ye döner de başka bir savaşa seninle beraber) çıkmak için senden izin isterlerse, de ki: Benimle beraber asla çıkmayacaksınız ve düşmana karşı benimle beraber asla savaşmayacaksınız! Çünkü siz birinci defa (Tebük seferinde) yerinizde kalmaya razı oldunuz Şimdi de geri kalanlarla (kadın ve çocuklarla) beraber oturun!
84 Onlardan ölmüş olan hiçbirine asla namaz kılma; onun kabri başında da durma! Çünkü onlar, Allah ve Resûlünü inkâr ettiler ve fâsık olarak öldüler
85 Onların malları ve çocukları seni imrendirmesin Çünkü Allah, bunlarla ancak dünyada onların azaplarını çoğaltmayı ve onların kâfir olarak canlarının güçlükle çıkmasını istiyor
86 "Allah'a inanın, Resûlü ile beraber cihad edin" diye bir sûre indirildiği zaman, onlardan servet sahibi olanlar, senden izin istediler ve: Bizi bırak (evlerinde) oturanlarla beraber olalım, dediler
87 Geride kalan kadınlarla beraber olmaya razı oldular, onların kalplerine mühür vuruldu Bu yüzden onlar anlamazlar
88 Fakat Peygamber ve onunla beraber inananlar, mallarıyla, canlarıyla cihad ettiler İşte bütün hayırlar onlarındır ve onlar kurtuluşa erenlerin kendileridir
89 Allah, onlara içinde ebedî kalacakları ve zemininden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır İşte büyük kazanç budur
90 Bedevîlerden, (mazeretleri olduğunu) iddia edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler Allah ve Resûlüne yalan söyleyenler de oturup kaldılar Onlardan kâfir olanlara elem verici bir azap erişecektir
91 Allah ve Resûlü için (insanlara) öğüt verdikleri takdirde, zayıflara, hastalara ve (savaşta) harcayacak bir şey bulamayanlara günah yoktur Zira iyilik edenlerin aleyhine bir yol (sorumluluk) yoktur Allah çok bağışlayan ve çok esirgeyendir
92 Kendilerine binek sağlaman için sana geldiklerinde: Sizi bindirecek bir binek bulamıyorum, deyince, harcayacak bir şey bulamadıklarından dolayı üzüntüden gözleri yaş dökerek dönen kimselere de (sorumluluk yoktur)
93 Sorumluluk ancak, zengin oldukları halde senden izin isteyenleredir Çünkü onlar geri kalan kadınlarla beraber olmaya râzı oldular Allah da onların kalplerini mühürledi, artık onlar (neyin doğru olduğunu) bilmezler
94 (Seferden) onlara döndüğünüz zaman size özür beyan edecekler De ki: (Boşuna) özür dilemeyin! Size asla inanmayız; çünkü Allah, haberlerinizi bize bildirmiştir (Bundan sonraki) amelinizi Allah da görecektir, Resûlü de Sonra görüleni ve görülmeyeni bilene döndürüleceksiniz de yapmakta olduklarınızı size haber verecektir
95 Onların yanına döndüğünüz zaman size, kendilerinden (onları cezalandırmaktan) vazgeçmeniz için Allah adına and içecekler Artık onlardan yüz çevirin Çünkü onlar murdardır Kazanmakta olduklarına (kötü işlerine) karşılık ceza olarak varacakları yer cehennemdir
96 Onlardan razı olasınız diye size yemin edecekler Fakat siz onlardan razı olsanız bile Allah fâsıklar topluluğundan asla razı olmaz
97 Bedevîler, kâfirlik ve münafıklık bakımından hem daha beter, hem de Allah'ın Resûlüne indirdiği kanunları tanımamaya daha yatkındır Allah çok iyi bilendir, hikmet sahibidir
98 Bedevîlerden öylesi vardır ki (Allah yolunda) harcayacağını angarya sayar ve sizin başınıza belâlar gelmesini bekler (Bekledikleri) o kötü belâ kendi başlarına gelmiştir Allah pek iyi işiten, çok iyi bilendir
99 Bedevîlerden öylesi de vardır ki, Allah'a ve ahiret gününe inanır, (hayır için) harcayacağını Allah katında yakınlığa ve Peygamber'in dualarını almaya vesile edinir Bilesiniz ki o (harcadıkları mal, Allah katında) onlar için bir yakınlıktır Allah onları rahmetine (cennetine) koyacaktır Şüphesiz Allah bağışlayan, esirgeyendir
100 (İslâm dinine girme hususunda) öne geçen ilk muhacirler ve ensar ile onlara güzellikle tabi olanlar var ya, işte Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır Allah onlara, içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır İşte bu büyük kurtuluştur
101 Çevrenizdeki bedevî Araplardan ve Medine halkından birtakım münafıklar vardır ki, münafıklıkta maharet kazanmışlardır Sen onları bilmezsin, biz biliriz onları Onlara iki kez azap edeceğiz, sonra da onlar büyük bir azaba itileceklerdir
102 Diğerleri ise günahlarını itiraf ettiler, iyi bir ameli diğer kötü bir amelle karıştırdılar (Tevbe ederlerse) umulur ki Allah onların tevbesini kabul eder Çünkü Allah çok bağışlayan, pek esirgeyendir
103 Onların mallarından sadaka al; bununla onları (günahlardan) temizlersin, onları arıtıp yüceltirsin Ve onlar için dua et Çünkü senin duan onlar için sükûnettir (onları yatıştırır) Allah işitendir, bilendir
104 Allah'ın, kullarının tevbesini kabul edeceğini, sadakaları geri çevirmeyeceğini ve Allah'ın tevbeyi çok kabul eden ve pek esirgeyen olduğunu hâla bilmezler mi?
105 De ki: (Yapacağınızı) yapın! Amelinizi Allah da Resûlü de müminler de görecektir Sonra görüleni ve görülmeyeni bilen Allah'a döndürüleceksiniz de O size yapmakta olduklarınızı haber verecektir
106 (Sefere katılmayanlardan) diğer bir gurup da Allah'ın emrine bırakılmışlardır O, bunlara ya azap eder veya tevbelerini kabul eder Allah çok bilendir, hikmet sahibidir
107 (Münafıklar arasında) bir de (müminlere) zarar vermek, (hakkı) inkâr etmek, müminlerin arasına ayrılık sokmak ve daha önce Allah ve Resûlüne karşı savaşmış olan adamı beklemek için bir mescid kuranlar ve: (Bununla) iyilikten başka birşey istemedik, diye mutlaka yemin edecek olanlar da vardır Halbuki Allah onların kesinlikle yalancı olduklarına şahitlik eder
108 Onun içinde asla namaz kılma! İlk günden takvâ üzerine kurulan mescit (Kuba Mescidi) içinde namaz kılman elbette daha doğrudur Onda temizlenmeyi seven adamlar vardır Allah da çok temizlenenleri sever
109 Binasını Allah korkusu ve rızası üzerine kuran kimse mi daha hayırlıdır, yoksa yapısını yıkılacak bir yarın kenarına kurup, onunla beraber kendisi de çöküp cehennem ateşine giden kimse mi? Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez
110 Yaptıkları bina, (ölüp de) kalpleri parçalanıncaya kadar yüreklerine devamlı olarak bir kuşku (sebebi) olacaktır Allah çok iyi bilendir, hikmet sahibidir
111 Allah müminlerden, mallarını ve canlarını, kendilerine (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler, ölürler (Bu), Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da Allah üzerine hak bir vaaddir Allah'tan daha çok sözünü yerine getiren kim vardır! O halde O'nunla yapmış olduğunuz bu alış verişinizden dolayı sevinin İşte bu, (gerçekten) büyük kazançtır
112 (Bu alış verişi yapanlar), tevbe edenler, ibadet edenler, hamdedenler, oruç tutanlar, rükû edenler, secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah'ın sınırlarını koruyanlardır O müminleri müjdele!
113 (Kâfir olarak ölüp) cehennem ehli oldukları onlara açıkça belli olduktan sonra, akraba dahi olsalar, (Allah'a) ortak koşanlar için af dilemek ne peygambere yaraşır ne de inananlara
114 İbrahim'in babası için af dilemesi, sadece ona verdiği sözden dolayı idi Ne var ki, onun Allah'ın düşmanı olduğu kendisine belli olunca, ondan uzaklaştı Şüphesiz ki İbrahim çok yumuşak huylu ve pek sabırlı idi
115 Allah bir topluluğu doğru yola ilettikten sonra, sakınacakları şeyleri kendilerine açıklayıncaya kadar onları saptıracak değildir Allah her şeyi çok iyi bilendir
116 Göklerin ve yerin mülkü yalnız Allah'ındır O diriltir ve öldürür Sizin için Allah'tan başka ne bir dost ne de bir yardımcı vardır
117 Andolsun ki Allah, müslümanlardan bir gurubun kalpleri eğrilmeye yüz tuttuktan sonra, Peygamberi ve güçlük zamanında ona uyan muhacirlerle ensarı affetti Sonra da onların tevbelerini kabul etti Çünkü O, onlara karşı çok şefkatli, pek merhametlidir
118 Ve (seferden) geri bırakılan üç kişinin de (tevbelerini kabul etti) Yeryüzü, genişliğine rağmen onlara dar gelmiş, vicdanları kendilerini sıktıkça sıkmıştı Nihayet Allah'tan (O'nun azabından) yine Allah'a sığınmaktan başka çare olmadığını anlamışlardı Sonra (eski hallerine) dönmeleri için Allah onların tevbesini kabul etti Çünkü Allah tevbeyi çok kabul eden, pek esirgeyendir
119 Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve doğrularla beraber olun
120 Medine halkına ve onların çevresinde bulunan bedevî Araplara Allah'ın Resûlünden geri kalmaları ve onun canından önce kendi canlarını düşünmeleri yakışmaz İşte onların Allah yolunda bir susuzluğa, bir yorgunluğa ve bir açlığa dûçar olmaları, kâfirleri öfkelendirecek bir yere (ayak) basmaları ve düşmana karşı bir başarı kazanmaları, ancak bunların karşılığında kendilerine salih bir amel yazılması içindir Çünkü Allah iyilik yapanların mükâfatını zayi etmez
121 Allah onları, yapmakta olduklarının en güzeli ile mükâfatlandırmak için küçük büyük yaptıkları her masraf, geçtikleri her vâdi mutlaka onların lehine yazılır
122 Müminlerin hepsinin toptan sefere çıkmaları doğru değildir Onların her kesiminde bir gurup dinde (dinî ilimlerde) geniş bilgi elde etmek ve kavimleri (savaştan) döndüklerinde onları ikaz etmek için geride kalmalıdır Umulur ki sakınırlar
123 Ey iman edenler! Kâfirlerden yakınınızda olanlara karşı savaşın ve onlar (savaş anında) sizde bir sertlik bulsunlar Bilin ki, Allah sakınanlarla beraberdir
124 Herhangi bir sûre indirildiği zaman onlardan bir kısmı der ki: "Bu sizin hanginizin imanını artırdı?" İman edenlere gelince (bu sûre) onların imanlarını artırır ve onlar sevinirler
125 Kalplerinde hastalık (kâfirlik ve münafıklık) olanlara gelince, onların da inkârlarını büsbütün artırır ve onlar artık kâfir olarak ölürler
126 Onlar, her yıl bir veya iki kez (çeşitli belâlarla) imtihan edildiklerıni görmüyorlar mı? Sonra da ne tevbe ediyorlar ne de ibret alıyorlar
127 Bir sûre indirildiği zaman, (göz kırpıp alay ederek) birbirlerine bakar (ve): (Çevreden) sizi birisi görüyor mu? diye sorarlar, sonra da (sıvışıp) giderler Anlamayan bir kavim oldukları için Allah onların kalplerini (imandan) çevirmiştir
128 Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir
129 (Ey Muhammed!) Yüz çevirirlerse de ki: Allah bana yeter O'ndan başka ilâh yoktur Ben sadece O'na güvenip dayanırım O yüce Arş'ın sahibidir
|