Yalnız Mesajı Göster

2-El-Bakara//////1

Eski 08-05-2012   #10
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

2-El-Bakara//////1




10-YÛNUS


Yunus sûresi, 109 (yüzdokuz) âyet olup 40, 94, 95 ve 96 âyetler Medine'de, diğerleri Mekke'de inmiştir 98 âyette Hz Yunus'un kavminden bahsedildiği için sûreye bu ad verilmiştir Mekke halkı, kendi içlerinden bir adamın peygamber olabileceğine inanamıyorlar ve: "Allah, Ebû Tâlib'in yetimi Muhammed'den başka bir peygamber bulamadı mı?" diyorlardı Hiç olmazsa hatırı sayılır, zengin ve makam sahibi birisinin peygamber olmasını daha uygun görüyorlardı İşte bunun üzerine bu sûre inmiştir


Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla


1 Elif Lâm İşte bunlar hikmet dolu Kitâb'ın âyetleridir


2 İçlerinden bir adama: İnsanları uyar ve iman edenlere, Rableri katında onlar için yüksek bir doğruluk makamı olduğunu müjdele, diye vahyetmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu ki, o kâfirler: Bu elbette apaçık bir sihirbazdır, dediler?


3 Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra da işleri yerli yerince idare ederek arşa istiva eden Allah'dır Onun izni olmadan hiç kimse şefaatçı olamaz İşte O Rabbiniz Allah'tır O halde O'na kulluk edin Hâla düşünmüyor musunuz!


4 Allah'ın gerçek bir vâdi olarak hepinizin dönüşü ancak O'nadır Çünkü O, mahlûkatı önce (yoktan) yaratır, sonra da iman edip iyi işler yapanlara adaletle mükâfat vermek için (onları huzuruna) geri çevirir Kâfir olanlara gelince, inkâr etmekte oldukları şeylerden ötürü onlar için kaynar sudan bir içki ve elem verici bir azap vardır


5 Güneşi ışıklı, ayı da parlak kılan, yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için ona (aya) birtakım menziller takdir eden O'dur Allah bunları, ancak bir gerçeğe (ve hikmete) binaen yaratmıştır O, bilen bir kavme âyetlerini açıklamaktadır


6 Gece ve gündüzün değişmesinde (uzayıp kısalmasında) Allah'ın göklerde ve yerde yarattığı şeylerde, (Onu inkâr etmekten) sakınan bir kavim için elbette nice deliller vardır!


7 Huzurumuza çıkacaklarını beklemeyenler, dünya hayatına razı olup onunla rahat bulanlar ve âyetlerimizden gafil olanlar da vardır muhakkak


8 İşte onların, kazanmakta oldukları (günahlar) yüzünden varacakları yer, ateştir!


9 İman edip güzel işler yapanlara gelince, imanları sebebiyle Rableri onları nimet dolu cennetlerde, alt tarafından ırmaklar akan (saraylara) erdirir


10 Onların oradaki duası: "Allah'ım! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz!" (sözleridir) Orada birbirleriyle karşılaştıkça söyledikleri ise "selâm" dır Onların dualarının sonu da şudur: Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur


11 Eğer Allah insanlara, hayrı çarçabuk istedikleri gibi şerri de acele verseydi, elbette onların ecelleri bitirilmiş olurdu Fakat bize kavuşmayı beklemeyenleri biz, azgınlıkları içinde bocalar bir halde (kendi başlarına) bırakırız


12 İnsana bir zarar geldiği zaman, yan yatarak, oturarak veya ayakta durarak (o zararın giderilmesi için) bize dua eder; fakat biz ondan sıkıntısını kaldırınca, sanki kendisine dokunan bir sıkıntıdan ötürü bize dua etmemiş gibi geçip gider İşte böylece haddi aşanlara yapmakta oldukları şeyler güzel gösterildi


13 Andolsun ki sizden önce, peygamberleri kendilerine mûcizeler getirdiği halde (yalanlayıp) zulmettiklerinden dolayı nice milletleri helâk ettik; zaten onlar iman edecek değillerdi İşte biz suçlu kavimleri böyle cezalandırırız


14 Sonra da, nasıl davranacağınızı görmemiz için onların ardından sizi yeryüzünde halifeler kıldık (Onların yerine sizi getirdik)


15 Onlara âyetlerimiz açık açık okunduğu zaman (öldükten sonra) bize kavuşmayı beklemeyenler: Ya bundan başka bir Kur'an getir veya bunu değiştir! dediler De ki: Onu kendiliğimden değiştirmem benim için olacak şey değildir Ben, bana vahyolunandan başkasına uymam Çünkü Rabbime isyan edersem elbette büyük günün azabından korkarım


16 De ki: Eğer Allah dileseydi onu size okumazdım, Allah da onu size bildirmezdi Ben bundan önce bir ömür boyu içinizde durmuştum Hâla akıl erdiremiyor musunuz?


17 Öyleyse kim Allah'a karşı yalan uydurandan veya onun âyetlerini yalanlayandan daha zalimdir! Bilesiniz ki suçlular asla onmazlar!


18 Onlar Allah'ı bırakıp kendilerine ne zarar ne de fayda verebilecek şeylere tapıyorlar ve: Bunlar, Allah katında bizim şefaatçılarımızdır, diyorlar De ki: "Siz Allah'a göklerde ve yerde bilemeyeceği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? Hâşâ! O, onların ortak koştuklarından uzak ve yücedir"


19 İnsanlar sadece bir tek ümmetti, sonradan ayrılığa düştüler Eğer (azabın ertelenmesi ile ilgili) Rabbinden bir söz (ezelî bir takdir) geçmemiş olsaydı, ayrılığa düştükleri konuda hemen aralarında hüküm verilirdi (Derhal azap iner ve işleri bitirilirdi)


20 Ona (Muhammed'e) Rabbinden bir mucize indirilse ya! diyorlar De ki: Gayb ancak Allah'ındır Bekleyin (bakalım) ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim


21 Kendilerine dokunan (kıtlık ve hastalık gibi) bir sıkıntıdan sonra insanlara bir rahmet (esenlik) tattırdığımız zaman, bir de bakarsın ki âyetlerimiz hakkında onların bir tuzağı vardır De ki: Allah'ın tuzağı daha süratlidir Şüphesiz elçilerimiz kurduğunuz tuzakları yazıyorlar


22 Sizi karada ve denizde gezdiren O'dur Hatta siz gemilerde bulunduğunuz, o gemiler de içindekileri tatlı bir rüzgârla alıp götürdükleri ve (yolcular) bu yüzden neşelendikleri zaman, o gemiye şiddetli bir fırtına gelip çatar, her yerden onlara dalgalar hücum eder ve onlar çepeçevre kuşatıldıklarını anlarlar da dini yalnız Allah'a halis kılarak: "Andolsun eğer bizi bundan kurtarırsan mutlaka şükredenlerden olacağız" diye Allah'a yalvarırlar


23 Fakat Allah onları kurtarınca bir de bakarsın ki onlar, yine haksız yere taşkınlık ediyorlar Ey insanlar! Sizin taşkınlığınız ancak kendi aleyhinizedir; (bununla) sadece fâni dünya hayatının menfaatini elde edersiniz; sonunda dönüşünüz yine bizedir O zaman yapmakta olduklarınızı size haber vereceğiz


24 Dünya hayatının durumu, gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, insanların ve hayvanların yiyeceklerinden olan yeryüzü bitkileri o su sayesinde gürleşip birbirine girer Nihayet yeryüzü zinetini takınıp, (rengârenk) süslendiği ve sahipleri de onun üzerinde kudret sahibi olduklarını sandıkları bir sırada, bir gece veya gündüz ona emrimiz (âfetimiz) gelir de onu sanki dün yerinde yokmuş gibi kökünden koparılarak biçilmiş bir hale getiririz İşte iyi düşünecek kavimler için âyetlerimizi böyle açıklıyoruz


25 Allah kullarını esenlik yurduna çağırıyor ve O, dilediğini doğru yola iletir


26 Güzel davrananlara daha güzel karşılık, bir de fazlası vardır Onların yüzlerine ne bir toz (kara leke) bulaşır ne de bir horluk (gelir) İşte onlar cennet ehlidirler Ve onlar orada ebedî kalacaklardır


27 Kötülük yapanlara gelince, kötülüğün cezası misli iledir Onları zillet kaplayacaktır Onları Allah'a karşı koruyacak hiç kimse yoktur Onların yüzleri sanki karanlık geceden bir parçaya bürünmüştür İşte onlar da cehennem ehlidir Onlar orada ebedî kalacaklardır


28 Onların hepsini biraraya toplayacağımız, sonra da Allah'a ortak koşanlara: "Siz ve koştuğunuz ortaklar yerinizde bekleyin" diyeceğimiz gün artık onların (putlarıyla) aralarını tamamen ayırmışızdır Ve onların ortakları, (putları) derler ki: "Siz, bize ibadet etmiyordunuz


29 Bu yüzden bizimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter Şüphesiz ki biz sizin (bize) tapmanızdan tamamen habersizdik"


30 Orada herkes geçmişte yaptıklarını karşısında bulur Artık onlar gerçek sahipleri olan Allah'a döndürülmüşlerdir Uydurmakta oldukları şeyler (bâtıl tanrıları) da onları terkedip kaybolmuştur


31 (Resûlüm!) De ki: Size gökten ve yerden kim rızık veriyor? Ya da kulaklara ve gözlere kim mâlik (ve hakim) bulunuyor? Ölüden diriyi kim çıkarıyor, diriden ölüyü kim çıkarıyor? (Her türlü) işi kim idare ediyor? "Allah" diyecekler De ki: Öyle ise (Ona âsi olmaktan) sakınmıyor musunuz?


32 İşte O, sizin gerçek Rabbiniz olan Allah'tır Artık haktan (ayrıldıktan) sonra sapıklıktan başka ne kalır? O halde nasıl (sapıklığa) döndürülüyorsunuz?


33 İşte böylece Rabbinin yoldan çıkanlar hakkındaki "Onlar inanmazlar" sözü gerçekleşmiş oldu


34 (Resûlüm!) De ki: (Allah'a) ortak koştuklarınız arasında, (birini yokken) ilk defa yaratacak, arkasından onu (ölümünden sonra hayata) yeniden döndürecek biri var mı? De ki: Allah ilk defa yaratıp (ölümden sonra) onu yeniden (hayata) döndürür O halde nasıl saptırılırsınız!


35 De ki: Ortak koştuklarınızdan hakka iletecek olan var mı? De ki: "Hakka Allah iletir" Öyle ise hakka ileten mi uyulmaya daha lâyıktır; yoksa hidayet verilmedikçe kendi kendine doğru yolu bulamayan mı? Size ne oluyor? Nasıl (böyle yanlış) hükmediyorsunuz?


36 Onların çoğu zandan başka bir şeye uymaz Şüphesiz zan, haktan (ilimden) hiçbir şeyin yerini tutmaz Allah onların yapmakta olduklarını pek iyi bilendir


37 Bu Kur'an Allah'tan başkası tarafından uydurulmuş bir şey değildir Ancak kendinden öncekini doğrulayan ve o Kitab'ı açıklayandır Onda şüphe yoktur, o âlemlerin Rabbindendir


38 Yoksa, Onu (Muhammed) uydurdu mu diyorlar? De ki: Eğer sizler doğru iseniz Allah'tan başka, gücünüzün yettiklerini çağırın da (hep beraber) onun benzeri bir sûre getirin


39 Bilakis, onlar ilmini kavrayamadıkları ve yorumu kendilerine asla gelmemiş olan (Kur'an'ı) yalanladılar Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı Şimdi bak, zalimlerin sonu nasıl oldu!


40 İçlerinden öylesi var ki ona (Kur'an'a) inanır, yine onlardan öylesi de var ki ona inanmaz Rabbin bozguncuları en iyi bilendir


41 (Resûlüm! ) onlar seni yalanlarlarsa de ki: Benim işim bana, sizin işiniz de size aittir Siz benim yaptığımdan uzaksınız, ben de sizin yaptığınızdan uzağım


42 Onlardan seni dinleyenler vardır Fakat sağırlara -üstelik akılları da ermiyorsa- sen mi duyuracaksın?


43 Onlardan sana bakan da vardır Fakat -hele (gerçeği) göremiyorlarsa- körleri sen mi doğru yola ileteceksin?


44 Şüphesiz ki Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez, fakat insanlar kendilerine zulmederler


45 Allah'ın onları, sanki günün ancak bir saati kadar kaldıklarını zanneder vaziyette yeniden diriltip toplayacağı gün aralarında birbirleriyle tanışırlar Allah'ın huzuruna varmayı yalanlayanlar elbette zarara uğramışlardır Zira onlar doğru yola gitmemişlerdi


46 Eğer onları tehdit ettiğimiz (azabın) bir kısmını sana (dünyada iken) gösterirsek (ne âlâ); yok eğer (göstermeden) seni vefat ettirirsek nihayet onların dönüşü de bizedir (O zaman onlara ne olacağını göreceksin) Sonra, Allah onların yapmakta olduklarına da şahittir


47 Her ümmetin bir peygamberi vardır Peygamberleri geldiği zaman, aralarında adaletle hükmedilir ve onlara asla zulmedilmez


48 Doğru iseniz bu vaad (azap) ne zamandır? diyorlar


49 De ki: "Ben kendime bile Allah'ın dilediğinden başka ne bir zarar ne de bir menfaat verme gücüne sahibim" Her ümmetin bir eceli vardır Ecelleri geldiği zaman artık ne bir saat geri kalırlar ne de ileri giderler


50 De ki: (Ey müşrikler!) Ne dersiniz? Allah'ın azabı size geceleyin veya gündüzün gelirse (ne yaparsınız?) Suçlular ondan hangisini istemekte acele ediyorlar!


51 Başınıza belâ geldikten sonra mı O'na iman edeceksiniz, şimdi mi? (Çok geç) Halbuki onu (azabın gelmesini) istemekte acele ediyordunuz?


52 Sonra o (kendilerine) zulmedenlere, "Ebedî azabı tadın!" denilecek Kazanmakta olduğunuzdan başkasının karşılığını mı bulacaksınız?


53 "O (azap) bir gerçek midir?" diye senden haber istiyorlar De ki: Evet, Rabbime andolsun ki o şüphesiz gerçektir ve siz âciz bırakacak değilsiniz


54 (O zaman) zulmeden herkes yeryüzündeki bütün servete sahip olsa (azaptan kurtulmak için) elbette onu feda eder Ve azabı gördükleri zaman için için yanarlar Aralarında adaletle hükmolunur ve onlara zulmedilmez


55 Bilesiniz ki, göklerde ve yerde olan her şey Allah'ındır Yine bilesiniz ki, Allah'ın vâdi haktır, fakat onların çoğu bilmez


56 O hem diriltir hem de öldürür ve yalnız O'na döndürüleceksiniz


57 Ey insanlar! Size Rabbinizden bir öğüt, gönüllerdekine bir şifa, müminler için bir hidayet ve rahmet gelmiştir


58 De ki: Ancak Allah'ın lütfu ve rahmetiyle, işte bunlarla sevinsinler Bu, onların (dünya malı olarak) topladıklarından daha hayırlıdır


59 De ki: Allah'ın size indirdiği rızıktan bir kısmını helâl, bir kısmını da haram bulmanıza ne dersiniz? De ki: Allah mı size izin verdi, yoksa Allah'a iftira mı ediyorsunuz?


60 Allah'a karşı yalan uyduranların kıyamet günü (âkıbetleri) hakkındaki kanaatleri nedir? Şüphesiz Allah insanlara karşı lütuf sahibidir Fakat onların çoğu şükretmezler


61 Ne zaman sen bir işte bulunsan, ne zaman Kur'an'dan bir şey okusan ve siz ne zaman bir iş yaparsanız, o işe daldığınız zaman biz mutlaka üstünüzde şahidizdir Ne yerde ne gökte zerre ağırlığınca bir şey Rabbinden uzak (ve gizli) kalmaz Bundan daha küçüğü ve daha büyüğü yoktur ki apaçık kitapta (levh-i mahfuzda) bulunmasın


62 Bilesiniz ki, Allah'ın dostlarına korku yoktur; onlar üzülmeyecekler de


63 Onlar, iman edip de takvâya ermiş olanlardır


64 Dünya hayatında da ahirette de onlara müjde vardır Allah'ın sözlerinde asla değişme yoktur İşte bu, büyük kurtuluşun kendisidir


65 (Resûlüm) Onların (inkârcıların) sözleri seni üzmesin Çünkü bütün izzet (ve üstünlük) Allah'ındır O, işitendir, bilendir


66 İyi bilin ki, göklerde ve yerde ne varsa yalnız Allah'ındır (O halde) Allah'tan başka ortaklara tapanlar neyin ardına düşüyorlar! Doğrusu onlar, zandan başka bir şeyin ardına düşmüyorlar ve onlar sadece yalan söylüyorlar


67 O (Allah), geceyi içinde dinlenesiniz diye sizin için yaratan, (çalışıp kazanmanız için de) gündüzü aydınlık kılandır Şüphesiz bunda dinleyen bir toplum için ibretler vardır


68 (Müşrikler
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


69 De ki: Allah hakkında yalan uyduranlar asla kurtuluşa eremezler


70 Dünyada bir miktar geçim (sağlarlar), sonra dönüşleri bizedir; sonra da inkâr etmekte oldukları şeylerden ötürü onlara şiddetli azabı tattırırız


71 Onlara Nuh'un haberini oku: Hani o kavmine demişti ki: "Ey kavmim! Eğer benim (aranızda) durmam ve Allah'ın âyetlerini hatırlatmam size ağır geldi ise, ben yalnız Allah'a dayanıp güvenirim Siz de ortaklarınızla beraber toplanıp yapacağınızı kararlaştırın Sonra işiniz başınıza dert olmasın Bundan sonra (vereceğiniz) hükmü, bana uygulayın ve bana mühlet de vermeyin"


72 "Eğer yüz çeviriyorsanız, zaten ben sizden bir ücret istemedim Benim ecrim Allah'tan başkasına ait değildir ve bana müslümanlardan olmam emrolundu"


73 Yine de onu yalanladılar, biz de hem onu hem de onunla beraber gemide bulunanları kurtardık ve onları (yeryüzünde) halifeler kıldık; âyetlerimizi yalanlayanları da (denizde) boğduk Bak ki uyarılanların (fakat inanmayanların) sonu nasıl oldu!


74 Sonra onun arkasından birçok peygamberi kendi toplumlarına gönderdik Onlara mucizeler getirdiler Fakat onlar daha önce yalanladıkları şeye inanacak değillerdi İşte haddi aşanların kalplerini biz böyle mühürleriz


75 Sonra onların ardından da Firavun ve toplumuna Musa ile Harun'u mucizelerimizle gönderdik, fakat onlar kibirlendiler ve günahkâr bir toplum oldular


76 Katımızdan onlara hak (mucize) gelince: "Bu elbette apaçık bir sihirdir" dediler


77 Musa: "Size hak geldiğinde onun için (hep böyle) mi dersiniz? Bu bir sihir midir? Halbuki sihirbazlar iflâh olmazlar" dedi


78 Onlar dediler ki: Babalarımızı üzerinde bulduğumuz (dinden) bizi döndüresin ve yeryüzünde ululuk sizin ikinizin olsun diye mi bize geldin? Halbuki biz size inanacak değiliz


79 Firavun dedi ki: Bilgili bütün sihirbazları bana getirin!


80 Sihirbazlar gelince Musa onlara: Atacağınızı atın, dedi


81 Onlar (iplerini) atınca, Musa dedi ki: "Sizin getirdiğiniz sihirdir Allah onu boşa çıkaracaktır Çünkü Allah bozguncuların işini düzeltmez"


82 "Suçluların hoşuna gitmese de Allah, sözleriyle gerçeği açığa çıkaracaktır"


83 Firavun ve kavminin kendilerine işkence etmesinden korkuya düştükleri için kavminden bir gurup gençten başka kimse Musa'ya iman etmedi Çünkü Firavun yeryüzünde ululuk taslayan (bir diktatör) ve haddi aşanlardan idi


84 Musa dedi ki: Ey kavmim! Eğer Allah'a inandıysanız ve O'na teslim olduysanız sadece O'na güvenip dayanın


85 Onlar da dediler ki: "Allah'a dayandık Ey Rabbimiz! Bizi o zalimler topluluğu için deneme konusu kılma!


86 Ve bizi rahmetinle o kâfirler topluluğundan kurtar!"


87 Biz de Musa ve kardeşine: Kavminiz için Mısır'da evler hazırlayın ve evlerinizi namaz kılınacak yerler yapın, namazlarınızı da dosdoğru kılın (Ey Musa!) Müminleri müjdele! diye vahyettik


88 Musa dedi ki: Ey Rabbimiz! Gerçekten sen Firavun ve kavmine dünya hayatında zinet ve nice mallar verdin Ey Rabbimiz! (Onlara bu nimetleri), insanları senin yolundan saptırsınlar ve elem verici cezayı görünceye kadar iman etmesinler, diye mi (verdin)? Ey Rabbimiz! Onların mallarını yok et, kalplerine sıkıntı ver (ki iman etsinler)


89 (Allah): İkinizin de duası kabul olunmuştur O halde siz doğruluğa devam edin ve sakın o bilmezlerin yoluna gitmeyin! dedi


90 Biz, İsrailoğullarını denizden geçirdik Ama Firavun ve askerleri zulmetmek ve saldırmak üzere onları takip etti Nihayet (denizde) boğulma haline gelince, (Firavun
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


91 Şimdi mi (iman ettin)! Halbuki daha önce isyan etmiş ve bozgunculardan olmuştun


92 (Ey Firavun!) Senden sonra geleceklere ibret olması için, bugün senin bedenini (cansız olarak) kurtaracağız İşte insanlardan bir çoğu, hakikaten âyetlerimizden gafildirler


93 Andolsun biz İsrailoğullarını güzel bir yurda yerleştirdik ve onlara temiz nimetlerden rızık verdik Kendilerine ilim gelinceye kadar ayrılığa düşmediler Şüphesiz ki Rabbin, kıyamet günü onların, aralarında ihtilaf etmekte oldukları şeyler hakkında hükmedecektir


94 (Resülüm!) Eğer sana indirdiğimizden (bu anlattığımız olaylardan) kuşkuda isen, senden önce Kitab'ı (Tevrat'ı) okuyanlara sor Andolsun ki, Rabbinden sana hak gelmiştir Sakın şüphecilerden olma!


95 Allah'ın âyetlerini yalanlayanlardan da olma, sonra ziyana uğrayanlardan olursun


96 Gerçekten haklarında Rabbinin sözü (hükmü) sabit olanlar,inanmazlar


97Kendilerine (istedikleri) bütün mucizeler gelmiş olsa bile, elem verici azabı görünceye kadar inanmayacaklardır


98 Yunus'un kavmi müstesna, (halkını yok ettiğimiz ülkelerden) herhangi bir ülke halkı, keşke (kendilerine azap gelmeden) iman etse de bu imanları kendilerine fayda verseydi! Yunus'un kavmi iman edince, kendilerinden dünya hayatındaki rüsvaylık azabını kaldırdık ve onları bir süre (dünya nimetlerinden) faydalandırdık


99 (Resûlüm!) Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi elbette iman ederlerdi O halde sen, inanmaları için insanları zorlayacak mısın?


100 Allah'ın izni olmadan hiç kimse inanamaz O, akıllarını kullanmayanları murdar (inkârcı) kılar


101 De ki: "Göklerde ve yerde neler var, bakın (da ibret alın!)" Fakat inanmayan bir topluma deliller ve uyarılar fayda sağlamaz


102 Onlar, kendilerinden önce gelip geçmiş toplumların (acıklı) günlerinin benzerlerinden başkasını mı bekliyorlar? De ki: Haydi bekleyin! Şüphesiz ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim


103 Biz, sonra peygamberlerimizi ve aynı şekilde iman edenleri kurtarırız İnananları üzerimize bir borç olarak kurtaracağız


104 De ki: "Ey insanlar! Benim dinimden şüphede iseniz, (bilin ki) ben Allah'ı bırakıp da sizin taptıklarınıza tapmam, fakat ancak sizi öldürecek olan Allah'a kulluk ederim Bana müminlerden olmam emrolundu"


105 "Ve (bana) hanîf (Allah'ın birliğini tanıyıcı) olarak yüzünü dine çevir; sakın müşriklerden olma, diye (emredildi)"


106 Allah'ı bırakıp da sana fayda veya zarar vermeyecek şeylere tapma Eğer bunu yaparsan, o takdirde sen mutlaka zalimlerden olursun


107 Eğer Allah sana bir zarar dokundurursa, onu yine O'ndan başka giderecek yoktur Eğer sana bir hayır dilerse, O'nun keremini geri çevirecek de yoktur O, hayrını kullarından dilediğine eriştirir Ve O bağışlayandır, esirgeyendir


108 De ki: Ey insanlar! Size Rabbinizden Hak (Kur'an) gelmiştir Artık kim doğru yola gelirse, ancak kendisi için gelecektir Kim de saparsa, o da ancak kendi aleyhine sapacaktır Ben sizin üzerinize vekil değilim (Sadece tebliğ etmekle memurum)


109 (Resûlüm!) Sen, sana vahyolunana uy ve Allah hükmedinceye kadar sabret O hakimlerin en hayırlısıdır

Alıntı Yaparak Cevapla