Prof. Dr. Sinsi
|
2-El-Bakara//////1
25-el-FURKÂN
Bu sûre Mekke'de nâzil olmuştur, sadece üç âyetinin (68, 69, 70) Medine'de nâzil olduğu hakkında bir rivayet vardır 77 (yetmişyedi) âyettir Sûre, adını ilk âyetinde geçen "el-furkan" kelimesinden alır "Furkan", hakkı bâtıldan ayırdeden demektir ve Kur'an-ı Kerim'in isimlerindendir
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla
1 Âlemlere uyarıcı olsun diye kulu Muhammed'e Furkan'ı indiren, Allah, yüceler yücesidir
2 Göklerin ve yerin mülkü O'nundur O bir çocuk edinmemiştir,mülkünde ortağı yoktur Her şeyi yaratmış, ona ölçü , biçim ve düzen vermiştir
3 (Kâfirler) O'nu (Allah'ı) bırakıp, hiçbir şey yaratamayan, bilakis kendileri yaratılmış olan, kendilerine bile ne zarar ne de fayda verebilen, öldürmeye, hayat vermeye ve ölüleri yeniden diriltip kabirden çıkarmaya güçleri yetmeyen tanrılar edindiler
4 İnkâr edenler: Bu (Kur'an), olsa olsa onun (Muhammed'in) uydurduğu biryalandır Başka bir zümre de bu hususta kendisine yardım etmiştir, dediler Böylece onlar hiç şüphesiz haksızlığa ve iftiraya başvurmuşlardır
5 Yine onlar dediler ki: (Bu âyetler), onun, başkasına yazdırıp da kendisine sabah-akşam okunmakta olan, öncekilere ait masallardır
6 (Resûlüm!) De ki: Onu göklerde ve yerdeki gizlilikleri bilen Allah indirdi Şüphesiz O, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir
7 Onlar (bir de) şöyle dediler: Bu ne biçim peygamber; (bizler gibi) yemek yiyor, çarşılarda dolaşıyor! Ona bir melek indirilmeli, kendisiyle birlikte o da uyarıcı olmalıydı!
8 Yahut kendisine bir hazine verilmeli veya içinden yeyip (meşakkatsizce geçimini sağlayacağı) bir bahçesi olmalıydı (Ayrıca) o zalimler (müminlere): Siz, ancak büyüye tutulmuş bir adama uymaktasınız! dediler
9 (Resûlüm!) Senin hakkında bak ne biçim temsiller getirdiler! Artık onlar sapmışlardır ve (hidayete) hiçbir yol da bulamazlar
10 Dilerse sana bunlardan daha iyisini, altlarından ırmaklar akan cennetleri verecek ve sana saraylar ihsan edecek olan Allah'ın şanı yücedir
11 Onlar üstelik kıyameti de yalan saydılar Biz ise, kıyameti inkâr edenler için alevli bir ateş hazırladık
12 Cehennem ateşi uzak bir mesafeden kendilerini görünce, onun öfkelenişini (müthiş kaynamasını) ve uğultusunu işitirler
13 Elleri boyunlarına bağlı olarak onun (cehennemin) dar bir yerine atıldıkları zaman, oracıkta yokoluvermeyi isterler
14 (Onlara şöyle denir
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın  ]
15 De ki: Bu mu daha iyi, yoksa takvâ sahiplerine vâdedilen ebedilik cenneti mi? Orası, onlar için bir mükâfat ve (huzura kavuşacakları) bir varış yeridir
16 Onlar için orada ebedî kalmak üzere diledikleri her şey vardır İşte bu, Rabbinin üzerine (aldığı ve yerine getirilmesi) istenen bir vaaddir
17 O gün Rabbin onları ve Allah'tan başka taptıkları şeyleri toplar da, der ki: Şu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa kendileri mi yoldan çıktılar?
18 Onlar: Seni tenzih ederiz Seni bırakıp da başka dostlar edinmek bize yaraşmaz; fakat sen onlara ve atalarına o kadar bol nimet verdin ki, sonunda (seni) anmayı unuttular ve helâki hak eden bir kavim oldular, derler
19 (Bunun üzerine ötekilere hitaben şöyle denir
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın  ]
20 (Resûlüm!) Senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberler de hiç şüphesiz yemek yerler, çarşılarda dolaşırlardı (Ey insanlar!) Sizin bir kısmınızı diğer bir kısmınıza imtihan (vesilesi) kıldık; (bakalım) sabredecek misiniz? Rabbin her şeyi hakkıyla görmektedir
21 Bizimle karşılaşmayı (bir gün huzurumuza geleceklerini) ummayanlar: Bize ya melekler indirilmeliydi ya da Rabbimizi görmeliydik, dediler Andolsun ki onlar kendileri hakkında kibire kapılmışlar ve azgınlıkta pek ileri gitmişlerdir
22 (Fakat) melekleri görecekleri gün, günahkârlara o gün hiçbir sevinç haberi yoktur ve: (Size, sevinmek) yasaktır, yasak! diyeceklerdir
23 Onların yaptıkları her bir (iyi) işi ele alırız, onu saçılmış zerreler haline getiririz (değersiz kılarız)
24 O gün cennetliklerin kalacakları yer çok huzurlu ve dinlenecekleri yer pek güzeldir
25 O gün gökyüzü beyaz bulutlar ile yarılacak ve melekler bölük bölük indirileceklerdir
26 İşte o gün, gerçek mülk (hükümranlık) çok merhametli olan Allah'ındır Kâfirler için de pek çetin bir gündür o
27 O gün, zalim kimse (pişmanlıktan) ellerini ısırıp şöyle der: Keşke o peygamberle birlikte bir yol tutsaydım!
28 Yazık bana! Keşke falancayı (bâtıl yolcusunu) dost edinmeseydim!
29 Çünkü zikir (Kur'an) bana gelmişken o, hakikaten beni ondan saptırdı Şeytan insanı (uçuruma sürükleyip sonra) yüzüstü bırakıp rezil rüsvay eder
30 Peygamber der ki: Ey Rabbim! Kavmim bu Kur'an'ı büsbütün terkettiler
31 (Resûlüm!) İşte biz böylece her peygamber için suçlulardan düşmanlar peydâ ettik Hidayet verici ve yardımcı olarak Rabbin yeter
32 İnkâr edenler: Kur'an ona bir defada topluca indirilmeli değil miydi? dediler Biz onu senin kalbine iyice yerleştirmek için böyle yaptık (parça parça indirdik) ve onu tane tane (ayırarak) okuduk
33 Onların sana getirdikleri hiçbir temsil yoktur ki, (onun karşılığında) sana doğrusunu ve daha açığını getirmeyelim
34 Yüzükoyun cehenneme (sürülüp) toplanacak olanlar; işte onlar, yerleri en kötü, yolları en sapık olanlardır
35 Andolsun biz Musa'ya Kitab'ı verdik, kardeşi Harun'u da ona yardımcı yaptık
36 "Ayetlerimizi yalan sayan kavme gidin" dedik Sonunda, (yola gelmediklerinden) onları yerle bir ediverdik
37 Nuh kavmine gelince, peygamberleri yalancılıkla itham ettiklerinde onları, suda boğduk ve kendilerini insanlar için bir ibret yaptık Zalimler için acıklı bir azap hazırladık
38 Ad'ı, Semûd'u, Ress halkını ve bunlar arasında daha birçok nesilleri de (inkârcılıklarından ötürü helâk ettik)
39 Onların her birine (uymaları için) misaller getirdik; (ama öğüt almadıkları için) hepsini kırdık geçirdik
40 (Resûlüm!) Andolsun (bu Mekkeli putperestler), belâ ve felâket yağmuruna tutulmuş olan o beldeye uğramışlardır Peki onu görmmüyorlar mıydı? Hayır, onlar öldükten sonra dirilmeyi ummamaktadırlar
41 Seni gördükleri zaman: "Bu mu Allah'ın peygamber olarak gönderdiği!" diyerek hep seni alaya alıyorlar
42 "Şayet tanrılarımıza inanmakta sebat göstermeseydik, gerçekten bizi neredeyse tanrılarımızdan saptıracaktı" diyorlar Azabı gördükleri zaman, asıl kimin yolunun sapık olduğunu bilecekler!
43 Kötü duygularını kendisine tanrı edinen kimseyi gördün mü? Sen (Resûlüm!) ona koruyucu olabilir misin?
44 Yoksa sen, onların çoğunun gerçekten (söz) dinleyeceğini yahut düşüneceğini mi sanıyorsun? Hayır, onlar hayvanlar gibidir, hatta onlar yolca daha da sapıktırlar
45 Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmedin mi? Eğer dileseydi, onu elbet hareketsiz kılardı Sonra biz güneşi, ona delil kıldık
46 Sonra onu (uzayan gölgeyi) yavaş yavaş kendimize çektik (kısalttık)
47 Sizin için geceyi örtü, uykuyu istirahat kılan, gündüzü de dağılıp çalışma (zamanı) yapan, O'dur
48 Rüzgârları rahmetinin önünde müjdeci olarak gönderen O'dur Biz, ölü toprağa can vermek, yarattığımız nice hayvanlara ve nice insanlara su vermek için gökten tertemiz su indirdik
49 Rüzgârları rahmetinin önünde müjdeci olarak gönderen O'dur Biz, ölü toprağa can vermek, yarattığımız nice hayvanlara ve nice insanlara su vermek için gökten tertemiz su indirdik
50 Andolsun bunu, insanların öğüt almaları için, aralarında çeşitli şekillerde anlatmışızdır; ama insanların çoğu ille nankörlük edip diretmiştir
51 (Resûlüm!) Şayet dileseydik, elbet her ülkeye bir uyarıcı (peygamber) gönderirdik
52 (Fakat evrensel uyarıcılık görevini sana verdik ) O halde, kâfirlere boyun eğme ve bununla (Kur'an ile) onlara karşı olanca gücünle büyük bir savaş ver!
53 Birinin suyu tatlı ve susuzluğu giderici, diğerininki tuzlu ve acı iki denizi salıveren ve aralarına bir engel, aşılmaz bir sınır koyan O'dur
54 Sudan (meniden) bir insan yaratıp onu nesep ve sıhriyet (kan ve evlilik bağından doğan) yakınlığa dönüştüren O'dur Rabbinin her şeye gücü yeter
55 (Böyle iken inkârcılar) Allah'ı bırakıp kendilerine ne fayda ne de zarar verebilen şeylere kulluk ediyorlar İnkârcı da Rabbine karşı uğraşıp durmaktadır
56 (Resûlüm!) Biz seni ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik
57 De ki: Buna karşılık, sizden, Rabbine doğru bir yol tutmayı dileyen kimseler (olmanız) dışında herhangi bir ücret istemiyorum
58 Ölümsüz ve daima diri olan Allah'a güvenip dayan O'nu hamd ile tesbih et Kullarının günahlarını O'nun bilmesi yeter
59 Gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde yaratan, sonra Arş'a istivâ eden (ona hükmeden) Rahmân'dır Bunu bir bilene sor
60 Onlara: Rahmân'a secde edin! denildiği zaman: "Rahmân da neymiş! Bize emrettiğin şeye secde eder miyiz hiç!" derler ve bu emir onların nefretini arttırır
61 Gökte burçları var eden, onların içinde bir çerağ (güneş) ve nurlu bir ay barındıran Allah, yüceler yücesidir
62 İbret almak veya şükretmek dileyen kimseler için gece ile gündüzü birbiri ardınca getiren de O'dur
63 Rahmân'ın(has) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve kendini bilmez kimseler onlara laf attığında (incitmeksizin) "Selam!" derler (geçerler);
64 Gecelerini Rablerine secde ederek ve kıyam durarak geçirirler
65 Ve şöyle derler: Rabbimiz! Cehennem azabını üzerimizden sav Doğrusu onun azabı gelip geçici değil, devamlıdır
66 Orası cidden ne kötü bir yerleşme ve ikamet yeridir!
67 (O kullar), harcadıklarında ne israf ne de cimrilik ederler; ikisi arasında orta bir yol tutarlar
68 Yine onlar ki, Allah ile beraber (tuttukları) başka bir tanrıya yalvarmazlar, Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler Bunları yapan, günahı (nın cezasını) bulur;
69 Kıyamet günü azabı kat kat arttırılır ve onda (azapta) alçaltılmış olarak devamlı kalır
70 Ancak tevbe ve iman edip iyi davranışta bulunanlar başkadır; Allahı onların kötülüklerini iyiliklere çevirir Allah çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir
71 Kim tevbe edip iyi davranış gösterirse, şüphesiz o, tevbesi kabul edilmiş olarak Allah'a döner
72 (O kullar), yalan yere şahitlik etmezler, boş sözlerle karşılaştıklarında vakar ile (oradan) geçip giderler
73 Kendilerine Rablerinin âyetleri hatırlatıldığında ise, onlara karşı sağır ve kör davranmazlar;
74 (Ve o kullar): Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takvâ sahiplerine önder kıl! derler
75 İşte onlara, sabretmelerine karşılık cennetin en yüksek makamı verilecek, orada hürmet ve selamla karşılanacaklardır
76 Orada ebedî kalacaklardır Orası ne güzel bir yerleşme ve ikamet yeridir
77 (Resûlüm!) De ki: (Kulluk ve) yalvarmanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin? (Ey inkârcılar! Size Resûl'ün bildirdiklerini) kesinkes yalan saydınız; onun için azap yakanızı bırakmayacaktır!
|