Yalnız Mesajı Göster

2-El-Bakara//////1

Eski 08-05-2012   #24
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

2-El-Bakara//////1




26-eş-ŞUARÂ


Mekke'de nâzil olan bu sûre, 227 (ikiyüzyirmiyedi) âyettir 224, 225, 226, 227 âyetleri (dört âyet), Medine'de nâzil olmuştur "Şuarâ", şairler demektir; 224 âyetinde şairlerden sözedildiği için, sûre bu ismi almıştır Muhaliflerin Kur'an'a karşı ileri sürdükleri iddialarından biri de, onun bir şair tarafından meydana getirilmiş olduğu idi İşte Kur'an, Hz Peygamber'in irşadı ile daha önceki peygamberlerin irşadlarının özde birleştiğini ve Kur'an'ın bir şair eseri olmadığını isbat ederek, bu iddiayı çürütmekte ve reddetmektedir


Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla


1 Sîn Mîm


2 Bunlar, apaçık Kitab'ın âyetleridir


3 (Resûlüm!) Onlar iman etmiyorlar diye neredeyse kendine kıyacaksın!


4 Biz dilesek, onların üzerine gökten bir mucize indiririz de, ona boyunları eğilip kalır


5 Kendilerine, o çok esirgeyici Allah'tan hiçbir yeni öğüt gelmez ki, ondan yüz çevirmesinler


6 Üstelik (ona) "yalandır" derler; fakat alay edip durdukları şeylerin haberleri yakında onlara gelecektir


7 Yeryüzüne bir bakmazlar mı! Orada her güzel çiftten nice bitkiler yetiştirdik


8 Şüphesiz bunlarda (Allah'ın kudretine) bir nişâne vardır; ama çoğu iman etmezler


9 Şüphe yok ki Rabbin, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir


10-11 Hani Rabbin Musa'ya: O zalimler güruhuna, Firavun'un kavmine git Hâla (başlarına gelecekten) sakınmayacaklar mı onlar? diye seslenmişti


12 Musa şöyle dedi: Rabbim! Doğrusu, beni yalancılıkla suçlamalarından korkuyorum


13 (Bu durumda) içim daralır, dilim dönmez; onun için Harun'a da elçilik ver


14 Onların bana isnad ettikleri bir suç da var Bundan ötürü beni öldürmelerinden korkuyorum


15 Allah buyurdu: Hayır (seni asla öldüremezler)! İkiniz mucizelerimizle gidin Şüphesiz ki, biz sizinle beraberiz, (her şeyi) işitmekteyiz


16 Haydi Firavun'a gidip deyin ki: Gerçekten biz, âlemlerin Rabbi'nin elçisiyiz;


17 İsrailoğullarını bizimle beraber gönder


18 (Kendisine Allah'ın emri tebliğ edilince Firavun) dedi ki: Biz seni çocukken himayemize alıp büyütmedik mi? Hayatının birçok yıllarını aramızda geçirmedin mi?


19 Sonunda o yaptığın (kötü) işi de yaptın Sen nankörün birisin!


20 Musa: Ben, dedi, o işi o anda sonunun ne olacağını bilmeyerek yaptım


21 Sizden korkunca da hemen aranızdan kaçtım Sonra Rabbim bana hikmet bahşetti ve beni peygamberlerden kıldı


22 O nimet diye başıma kaktığın ise, (aslında) İsrailoğullarını kendine kul köle etmendir


23 Firavun şöyle dedi: Âlemlerin Rabbi dediğin de nedir?


24 Musa cevap verdi: Eğer işin gerçeğini düşünüp anlayan kişiler olsanız, (itiraf edersiniz ki) O, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin Rabbidir


25 (Firavun) etrafında bulunanlara: İşitiyor musunuz? dedi


26 Musa dedi ki: O, sizin de Rabbiniz, daha önceki atalarınızın da Rabbidir


27 Firavun: Size gönderilen bu elçiniz mutlaka delidir, dedi


28 Musa devamla şunu söyledi: Şayet aklınızı kullansanız (anlarsınız ki), O, doğunun, batının ve ikisinin arasında bulunanların Rabbidir


29 Firavun: Benden başkasını tanrı edinirsen, andolsun ki seni zindanlıklardan ederim! dedi


30 Musa: Sana apaçık bir şey getirmiş olsam da mı? dedi


31 Firavun: Doğru söyleyenlerden isen, haydi getir onu! diye karşılık verdi


32 Bunun üzerine Musa asâsını atıverdi; bir de ne görsünler, asâ apaçık koca bir yılan (oluvermiş)!


33 Elini de (koynundan) çıkardı; o da seyredenlere bembeyaz görünen (nur saçan bir şey oluvermiş)!


34 Firavun, çevresindeki ileri gelenlere: Bu, dedi, doğrusu çok bilgili bir sihirbaz!


35 Sizi sihiriyle yurdunuzdan çıkarmak istiyor Şimdi ne buyurursunuz?


36 Dediler ki: Onu ve kardeşini eğle ve şehirlere toplayıcı görevliler gönder;


37 Ne kadar bilgisi derin sihirbaz varsa sana getirsinler


38 Böylece sihirbazlar belli bir günün tayin edilen vaktinde biraraya getirildi


39 Halka: Siz de toplanıyor musunuz (haydi hemen toplanın), denildi


40 (Firavun'un adamları
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın]


41 Sihirbazlar geldiklerinde Firavun'a: Şayet biz üstün gelirsek, muhakkak bize bir ücret vardır değil mi? dediler


42 Firavun cevap verdi: Evet, o takdirde hiç şüphe etmeyin, gözde kimselerden de olacaksınız


43 Musa onlara: Ne atacaksanız atın! dedi


44 Bunun üzerine iplerini ve değneklerini attılar ve: Firavun'un kudreti hakkı için elbette bizler galip geleceğiz, dediler


45 Sonra Musa asâsını attı; bir de ne görsünler, onların uydurduklarını yutuveriyor!


46 (Bunu görünce) sihirbazlar derhal secdeye kapandılar


47 "Alemlerin Rabbine, iman ettik" dediler


48 "Musa ve Harun'un Rabbine iman ettik"


49 Firavun, (kızgınlık içinde) dedi ki: Ben size izin vermeden ona iman ettiniz ha! Demek ki size sihiri öğreten büyüğünüzmüş o! Ama şimdi (size yapacağımı görecek ve) bileceksiniz: Andolsun, ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim, hepinizi astıracağım!


50 "Zararı yok, dediler, (nasıl olsa) biz şüphesiz Rabbimize döneceğiz"


51 "Biz, ilk iman edenler olduğumuz için Rabbimizin hatalarımızı bağışlayacağını umarız"


52 Musa'ya: Kullarımı geceleyin yola çıkar; çünkü takip edileceksiniz, diye vahyettik


53 Firavun da şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi:


54 "Esasen bunlar, sayıları az, bölük pörçük bir cemaattır"


55 "(Böyle iken) kesinkes bizi öfkelendirmişlerdir"


56 "Biz ise, elbette uyanık (ve yekvücut) bir cemaatız" (diyor ve dedirtiyordu)


57 Ama (sonunda) biz onları (Firavun ve kavmini), bahçelerden, pınarlardan, çıkardık


58 Hazinelerden ve değerli bir yerlerden


59 Böylece, bunlara İsrailoğullarını mirasçı yaptık


60 Derken (Firavun ve adamları) gün doğumunda onların ardına düştüler


61 İki topluluk birbirini görünce, Musa'nın adamları: İşte yakalandık! dediler


62 Musa: Asla! dedi, Rabbim şüphesiz benimledir, bana yol gösterecektir


63 Bunun üzerine Musa'ya: Asân ile denize vur! diye vahyettik (Vurunca deniz) derhal yarıldı (on iki yol açıldı), her bölük koca bir dağ gibi oldu


64 Ötekilerini de oraya yaklaştırdık


65 Musa ve beraberinde bulunanların hepsini kurtardık


66 Sonra ötekilerini suda boğduk


67 Şüphesiz bunda bir ibret vardır; ama çokları iman etmiş değillerdir


68 Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir


69 (Resûlüm!) Onlara İbrahim'in haberini de naklet


70 Hani o, babasına ve kavmine: Neye tapıyorsunuz? demişti


71 "Putlara tapıyoruz ve onlara tapmaya devam edeceğiz" diye cevap verdiler


72 İbrahim: Peki, dedi, yalvardığınızda onlar sizi işitiyorlar mı?


73 Yahut size fayda ya da zarar verebiliyorlar mı?


74 Şöyle cevap verdiler: Hayır, ama biz babalarımızı böyle yapar bulduk


75 İbrahim dedi ki: İyi ama, neye taptığınızı (biraz olsun) düşündünüz mü?


76 ''İster siz , ister eski atalarınız''


77 İyi bilin ki onlar benim düşmanımdır; ancak âlemlerin Rabbi (benim dostumdur);


78 Beni yaratan ve bana doğru yolu gösteren O'dur


79 Beni yediren, içiren O'dur


80 Hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur


81 Benim canımı alacak, sonra beni diriltecek O'dur


82 Ve hesap günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum O'dur


83 Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasına kat


84 Bana, sonra gelecekler içinde, iyilikle anılmak nasip eyle!


85 Beni, Naîm cennetinin vârislerinden kıl


86 Babamı da bağışla (ona tevbe ve iman nasip et) Çünkü o sapıklardandır


87 (İnsanların) dirilecekleri gün, beni mahcup etme


88 O gün, ne mal fayda verir ne de evlât


89 Ancak Allah'a kalb-i selîm (temiz bir kalp) ile gelenler (o günde fayda bulur)


90 (O gün) cennet, takvâ sahiplerine yaklaştırılır


91 Cehennem de azgınlara apaçık gösterilir


92 Onlara: Allah'tan gayrı taptıklarınız hani nerede? denilir


93 Size yardım edebiliyorlar mı veya kendilerine (olsun) yardımları dokunuyor mu?


94 Onlar ve azgınlar oraya tepetaklak (cehenneme) atılırlar


95 İblis bütün orduları da


96 Orada birbirleriyle çekişerek şöyle derler:


97 Vallahi, biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz


98 Çünkü biz sizi âlemlerin Rabbi ile eşit tutuyorduk


99 Bizi ancak o günahkârlar saptırdı


100 ''Şimdi artık bizim ne şefaatçilerimiz var''


101 ''Ne de yakın bir dostumuz''


102 Ah keşke bizim için (dünyaya) bir dönüş daha olsa da, müminlerden olsak!


103 Bunda elbet (alınacak) büyük bir ders vardır; ama çokları iman etmezler


104 Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir


105 Nuh kavmi de peygamberleri yalancılıkla suçladılar


106 Kardeşleri Nuh onlara şöyle demişti: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?


107 Bilin ki ben, size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim


108 Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin


109 Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir


110 Onun için, Allah'tan korkun ve bana itaat edin


111 Onlar şöyle cevap verdiler: Sana düşük seviyeli kimseler tâbi olup dururken, biz sana iman eder miyiz hiç!


112 Nuh dedi ki: Onların yaptıkları hakkında bilgim yoktur


113 Onların hesabı ancak Rabbime aittir Bir düşünseniz!


114 Ben iman eden kimseleri kovacak değilim


115 Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım


116 Dediler ki: Ey Nuh! (Bu davadan) vazgeçmezsen, iyi bil ki, taşlanmışlardan olacaksın!


117 Nuh: Rabbim! dedi, kavmim beni yalancılıkla suçladı


118 Artık benimle onların arasında sen hükmünü ver Beni ve beraberimdeki müminleri kurtar


119 Bunun üzerine biz onu ve beraberindekileri, o dolu geminin içinde (taşıyarak) kurtardık


120 Sonra da geri kalanları suda boğduk


121 Doğrusu bunda büyük bir ders vardır; ama çokları iman etmezler


122 Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir


123 Âd (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla suçladı


124 Kardeşleri Hûd onlara şöyle demişti: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?


125 Bilin ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim


126 Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin


127 Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir


128 Siz her yüksek yere bir alâmet dikerek eğleniyor musunuz?


129 Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı ediniyorsunuz?


130 Yakaladığınız zaman, zorbalar gibi mi yakalıyorsunuz?


131 Artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin


132 Bildiğiniz şeyleri size bol bol veren, Allah'dan korkun


133 ''O size verdi : davarlar, oğullar"


134 "Bahçeler çeşmeler" (Allah'a karşı gelmek) den sakının


135 Doğrusu sizin hakkınızda muazzam bir günün azabından endişe ediyorum


136 (Onlar) şöyle dediler: Sen öğüt versen de, vermesen de bizce birdir


137 Bu, öncekilerin geleneğinden başka bir şey değildir


138 Biz azaba uğratılacak da değiliz


139 Böylece onu yalancılıkla suçladılar; biz de kendilerini helâk ettik Doğrusu bunda büyük bir ibret vardır; ama çokları iman etmezler


140 Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir


141 Semûd (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla suçladı


142 Kardeşleri Sâlih onlara şöyle demişti: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?


143 Bilin ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim


144 Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin


145 Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir


146 Siz burada, güven içinde bırakılacak mısınız (sanırsınız)?


147 "Böyle bahçelerde, çeşme başlarında ?"


148 "Ekinlerin, salkımları sarkmış hurmalıkların arasında?"


149 (Böyle sanıp) dağlardan ustaca evler yontuyorsunuz (oyup yapıyorsunuz)


150 Artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin


151 "O aşırıların emrine uymayın"


152 "Yeryüzünde bozgunculuk yapıp dirlik düzenlik vermeyenler(in sözüyle hareket etmeyin)


153 Dediler ki: Sen, olsa olsa iyice büyülenmiş birisin!


154 Sen de ancak bizim gibi bir insansın Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi bize bir mucize getir


155 Salih: İşte (mucize) bu dişi devedir; onun bir su içme hakkı vardır, belli bir günün içme hakkı da sizindir, dedi


156 Ona bir kötülükle ilişmeyin, yoksa sizi muazzam bir günün azabı yakalayıverir


157 Buna rağmen onlar deveyi kestiler; ama pişman da oldular


158 Bunun üzerine onları azap yakaladı Doğrusu bunda, büyük bir ders vardır; ama çokları iman etmezler


159 Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir


160 Lût kavmi de peygamberleri yalancılıkla suçladı


161 Kardeşleri Lût onlara şöyle demişti: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?


162 Bilin ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim


163 Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin


164 Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir


165 Rabbinizin sizler için yarattığı eşlerinizi bırakıp da, insanlar içinden erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Doğrusu siz sınırı aşmış (sapık) bir kavimsiniz!


166 Rabbinizin sizler için yarattığı eşlerinizi bırakıp da, insanlar içinden erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Doğrusu siz sınırı aşmış (sapık) bir kavimsiniz!


167 Onlar şöyle dediler: Ey Lût! (Bu davadan) vazgeçmezsen, iyi bil ki, sürgün edilmişlerden olacaksın!


168 Lût: Doğrusu, dedi, ben sizin bu işinizden tiksinmekteyim!


169 Rabbim! Beni ve ailemi, onların yapageldiklerinden (vebalinden) kurtar


170 Bunun üzerine onu ve bütün ailesini kurtardık


171 Ancak bir kocakarı müstesna O, geride kalanlardan (oldu)


172 Sonra diğerlerini helâk ettik


173 Üzerlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki Uyarılanların (fakat yola gelmeyenlerin) yağmuru ne de kötü!


174 Elbet bunda büyük bir ibret vardır; fakat çokları iman etmezler


175 Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir


176 Eyke halkı da peygamberleri yalancılıkla suçladı


177 Şuayb onlara şöyle demişti: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?


178 Bilin ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim


179 Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin


180 Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum Benim ücretimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir


181 Ölçüyü tastamam yapın, (insanların hakkını) eksik verenlerden olmayın


182 Doğru terazi ile tartın


183 İnsanların hakkı olan şeyleri kısmayın Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın


184 Sizi ve önceki nesilleri yaratan (Allah) dan korkun


185 Onlar şöyle dediler: Sen, olsa olsa iyice büyülenmiş birisin!


186 Sen de, ancak bizim gibi bir beşersin Bilki, biz seni ancak yalancılardan biri sayıyoruz


187 Şayet doğru sözlülerden isen, üstümüze gökten azap yağdır


188 Şuayb: Rabbim yaptıklarınızı en iyi bilendir, dedi


189 Velhasıl onu yalancı saydilar da, kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi Gerçekten o, muazzam bir günün azabı idi!


190 Doğrusu bunda büyük bir ders vardır; ama çokları iman etmezler


191 Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir


192 Muhakkak ki o (Kur'an) âlemlerin Rabbinin indirmesidir


193 (Resûlüm!) Onu Rûhu'l-emîn (Cebrail) indirdi


194 Senin kalbine; uyarıcılardan olman için,


195 Apaçık Arapça bir dille


196 O, şüphesiz daha öncekilerin kitaplarında da vardır


197 Benî İsrail bilginlerinin onu bilmesi, onlar için bir delil değil midir?


198 Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik de,


199 Bunu onlara o okusaydı, yine ona iman etmezlerdi


200 Onu günahkârların kalplerine böyle soktuk


201 Onun için, acıklı azabı görünceye kadar ona iman etmezler


202 İşte bu (azap) onlara, kendileri farkında olmadan, ansızın geliverecektir


203 O zaman: Bize (iman etmemiz için) mühlet verilir mi acaba? diyeceklerdir


204 (Durmadan mucize talebiyle) onlar bizim azabımızı mı çarçabuk istiyorlardı?


205 Ne dersin! Eğer biz onları yıllarca yaşatsak


206Sonra tehdit edilmekte oldukları (azap) başlarına gelse!


207 Faydalandırıldıkları nimetler onlara hiç yarar sağlamayacaktır


208 Bununla birlikte hangi memleketi, helak ettikse muhakkak onu uyarıcı (peygamberleri) olmuştur


209 (Onlar)ihtar edilmiştir ve biz zülmetmiş değilizdir


210 O'nu (Kur'an'ı) şeytanlar indirmedi


211 Bu onlara düşmez; zaten güçleri de yetmez


212 Şüphesiz onlar, vahyi işitmekten uzak tutulmuşlardır


213 O halde sakın Allah ile beraber başka tanrıya kulluk edip yalvarma, sonra azap edilenlerden olursun!


214 (Önce) en yakın akrabanı uyar


215 Sana uyan müminlere (merhamet) kanadını indir


216 Şayet sana karşı gelirlerse de ki: Ben sizin yaptıklarınızdan muhakkak ki uzağım


217 Sen O mutlak galip ve engin merhamet sahibine güvenip dayan


218 O ki, (gece namaza) kalktığın zaman seni görüyor


219 Secde edenler arasında dolaşmanı da (görüyor)


220 Çünkü her şeyi işiten, her şeyi bilen O'dur


221 Şeytanların ise kime ineceğini size haber vereyim mi?


222 Onlar, günaha, iftiraya düşkün olan herkesin üstüne inerler


223 Bunlar, (şeytanlara) kulak verirler ve onların çoğu yalancıdırlar


224 Şairler(e gelince), onlara da sapıklar uyarlar


225 Baksana onlar her vâdide şaşkın şaşkın dolaşırlar


226 Ve onlar yapamayacakları şeyleri söylerler


227 Ancak iman edip iyi işler yapanlar, Allah'ı çok çok ananlar ve haksızlığa uğratıldıklarında kendilerini savunanlar başkadır Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akıbete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir

Alıntı Yaparak Cevapla