Prof. Dr. Sinsi
|
2-El-Bakara//////1
27-en-NEML
Bu sûre, Mekke'de nâzil olmuştur 93 (doksanüç) âyettir "Neml" karınca demektir 18 âyetinde, Süleyman aleyhisselâmın ordusuna yol veren karıncalardan söz edildiği için sûre bu ismi almıştır
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla
1 Tâ Sîn Bunlar Kur'an'ın, (gerçekleri) açıklayan Kitab'ın âyetleridir
2 İman eden müminler için bir hidayet rehberi ve bir müjdedir
3 Onlar ki, namazı kılarlar, zekâtı verirler ve ahirete de kesin olarak inanırlar
4 Şüphesiz biz, ahirete inanmayanların işlerini kendilerine süslü gösterdik; o yüzden bocalar dururlar
5 İşte bunlar, azabı en ağır olanlardır; ahirette en çok ziyana uğrayacaklar da onlardır
6 (Resûlüm!) Şüphesiz ki bu Kur'an, hikmet sahibi ve her şeyi bilen Allah tarafından sana verilmektedir
7 Hani Musa, ailesine şöyle demişti: Gerçekten ben bir ateş gördüm (Gidip) size oradan bir haber getireceğim, yahut bir ateş parçası getireceğim, umarım ki ısınırsınız!
8 Oraya geldiğinde şöyle seslenildi: Ateşin bulunduğu yerdeki ve çevresindekiler mübarek kılınmıştır! Âlemlerin Rabbi olan Allah, eksikliklerden münezzehtir!
9 Ey Musa! İyi bil ki, ben, mutlak galip ve hikmet sahibi olan Allah'ım!
10 Asânı at! Musa (asâyı atıp) onu yılan gibi deprenir görünce dönüp arkasına bakmadan kaçtı (Kendisine dedik ki): Ey Musa! Korkma; çünkü benim huzurumda peygamberler korkmaz
11 Ancak, kim haksızlık eder, sonra, işlediği kötülük yerine iyilik yaparsa, bilsin ki ben (ona karşı da) çok bağışlayıcıyım, çok merhamet sahibiyim
12 Elini koynuna sok da kusursuz bembeyaz çıksın Dokuz mucize ile Firavun ve kavmine (git) Çünkü onlar artık yoldan çıkmış bir kavim olmuşlardır
13 Mucizelerimiz onların gözleri önüne serilince: "Bu, apaçık bir büyüdür" dediler
14 Kendileri de bunlara yakînen inandıkları halde, zulüm ve kibirlerinden ötürü onları inkâr ettiler Bozguncuların sonunun nice olduğuna bir bak!
15 Andolsun ki biz, Davud'a ve Süleyman'a ilim verdik Onlar: Bizi, mümin kullarının birçoğundan üstün kılan Allah'a hamd olsun, dediler
16 Süleyman Davud'a vâris oldu ve dedi ki: Ey insanlar! Bize kuş dili öğretildi ve bize her şeyden (nasip) verildi Doğrusu bu apaçık bir lütuftur
17 Süleyman'ın, cinlerden, insanlardan ve kuşlardan müteşekkil orduları toplandı; hepsi birarada (onun tarafından) düzenli olarak sevkediliyordu
18 Nihayet Karınca vâdisine geldikleri zaman, bir karınca: Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin; Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesin! dedi
19 (Süleyman) onun sözünden dolayı gülümsedi ve dedi ki: Ey Rabbim! Beni, gerek bana gerekse ana-babama verdiğin nimete şükretmeye ve hoşnut olacağın iyi işler yapmaya muvaffak kıl Rahmetinle, beni iyi kulların arasına kat
20 (Süleyman) kuşları gözden geçirdi ve şöyle dedi: Hüdhüd'ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı?
21 Ya bana (mazeretini gösteren) apaçık bir delil getirecek ya da onun canını iyice yakacağım yahut onu boğazlayacağım!
22 Çok geçmeden (Hüdhüd) gelip: Ben, dedi, senin bilmediğin bir şeyi öğrendim Sebe'den sana çok doğru (ve önemli) bir haber getirdim
23 Gerçekten, onlara (Sebe'lilere) hükümdarlık eden, kendisine her şey verilmiş ve büyük bir tahtı olan bir kadınla karşılaştım
24 Onun ve kavminin, Allah'ı bırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm Şeytan, kendilerine yaptıklarını süslü göstermiş de onları doğru yoldan alıkoymuş Bunun için doğru yolu bulamıyorlar
25 (Şeytan böyle yapmış ki) göklerde ve yerde gizleneni açığa çıkaran, gizlediğinizi ve açıkladığınızı bilen Allah'a secde etmesinler
26 (Halbuki) büyük Arş'ın sahibi olan Allah'tan başka tanrı yoktur
27 (Süleyman Hüdhüd'e) dedi ki: Doğru mu söyledin, yoksa yalancılardan mısın, bakacağız
28 Şu mektubumu götür, onu kendilerine ver, sonra onlardan biraz çekil de, ne sonuca varacaklarına bak
29 (Süleyman'ın mektubunu alan Sebe'melikesi,) "Beyler, ulular! Bana çok önemli bir mektup bırakıldı" dedi
30 "Mektup Süleyman'dandır, rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla (başlamakta) dır "
31 "Bana baş kaldırmayın, teslimiyet gösterip bana gelin, diye (yazmaktadır)"
32 (Sonra Melike) dedi ki: Beyler, ulular! Bu işimde bana bir fikir verin (Bilirsiniz) siz yanımda olmadan (size danışmadan) hiçbir işi kestirip atmam
33 Onlar, şu cevabı verdiler: Biz güçlü kuvvetli kimseleriz, zorlu savaş erbabıyız; buyruk ise senindir; artık ne buyuracağını sen düşün
34 Melike: Hükümdarlar bir memlekete girdiler mi, orayı perişan ederler ve halkının ulularını alçaltırlar (Herhalde) onlar da böyle yapacaklardır, dedi
35 Ben (şimdi) onlara bir hediye göndereyim de, bakayım elçiler ne (gibi bir sonuç) ile dönecekler
36 (Elçiler, hediyelerle) Süleyman'a gelince şöyle dedi: Siz bana mal ile yardım mı ediyorsunuz? Allah'ın bana verdiği, size verdiğinden daha iyidir Hediyenizle (ben değil) siz sevinirsiniz
37 (Ey elçi!) Onlara dön; iyi bilsinler ki, kendilerine asla karşı koyamıyacakları ordularla gelir, onları muhakkak surette hor ve hakir halde oradan çıkarırız!
38 (Sonra Süleyman müşavirlerine) dedi ki: Ey ulular! Onlar teslimiyet gösterip bana gelmeden önce, hanginiz o melikenin tahtını bana getirebilir?
39 Cinlerden bir ifrit: Sen makamından kalkmadan ben onu sana getiririm Gerçekten bu işe gücüm yeter ve bana güvenebilirsiniz, dedi
40 Kitaptan (Allah tarafından verilmiş) bir ilmi olan kimse ise: Gözünü açıp kapamadan ben onu sana getiririm, dedi (Süleyman) onu (melikenin tahtını) yanıbaşına yerleşmiş olarak görünce: Bu, dedi, şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınamak üzere Rabbimin (gösterdiği) lütfundandır Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur, nankörlük edene gelince, o bilsin ki, Rabbimin hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, çok kerem sahibidir
41 (Süleyman devamla) dedi ki: Onun tahtını bilemeyeceği bir hale getirin; bakalım tanıyacak mı, yoksa tanıyamayanlar arasında mı olacak
42 Melike gelince: Senin tahtın da böyle mi? dendi O şöyle cevap verdi: Tıpkı o! (Süleyman şöyle dedi): Bize daha önce (Allah'tan) bilgi verilmiş ve biz müslüman olmuştuk
43 Onu, Allah'tan başka taptığı şeyler (o zamana kadar tevhid dinine girmekten) alıkoymuştu Çünkü kendisi inkârcı bir kavimdendi
44 Ona: Köşke gir! dendi Melike onu görünce derin bir su sandı ve eteğini yukarı çekti Süleyman: Bu, billûrdan yapılmış, şeffaf bir zemindir, dedi Melike de di ki: Rabbim! Ben gerçekten kendime yazık etmişim Süleymanla beraber âlemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum
45 Andolsun ki, "Allah'a kulluk edin!" (demesi için) Semûd kavmine kardeşleri Sâlih'i gönderdik Hemen birbiriyle çekişen iki zümre oluverdiler
46 Sâlih dedi ki: Ey kavmim! İyilik dururken niçin kötülüğe koşuyorsunuz? Allah'tan mağfiret dileseniz olmaz mı? Belki size merhamet edilir
47 Şöyle dediler: Senin ve beraberindekilerin yüzünden uğursuzluğa uğradık Sâlih: Size çöken uğursuzluk (sebebi), Allah katında (yazılı) dır Hayır, siz imtihana çekilen bir kavimsiniz, dedi
48 O şehirde dokuz kişi (elebaşı) vardı ki, bunlar yeryüzünde bozgunculuk yapıyorlar, iyilik tarafına hiç yanaşmıyorlardı
49 Allah'a and içerek birbirlerine şöyle dediler: Gece ona ve ailesine baskın yapalım (hepsini öldürelim); sonra da velisine: "Biz (Sâlih) ailesinin yok edilişi sırasında orada değildik, inanın ki doğru söylüyoruz" diyelim
50 Onlar böyle bir tuzak kurdular Biz de kendileri farkında olmadan, onların planlarını altüst ettik
51 Bak işte, tuzaklarının âkıbeti nice oldu: Onları da; (kendilerine uyan) kavimlerini de (nasıl) toptan helâk ettik!
52 İşte haksızlıkları yüzünden çökmüş evleri! Anlayan bir kavim için elbette bunda bir ibret vardır
53 İman edip Allah'a karşı gelmekten sakınanları ise kurtardık
54 Lût'u da (peygamber olarak kavmine gönderdik ) Kavmine şöyle demişti: Göz göre göre hâla o hayâsızlığı yapacak mısınız?
55 (Bu ilâhî ikazdan sonra hâla) siz, ille de kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşacak mısınız? Doğrusu siz, beyinsizlikte devam edegelen bir kavimsiniz!
56 Kavminin cevabı sadece: "Lût ailesini memleketinizden çıkarın; çünkü onlar (bizim yaptıklarımızdan) uzak kalmak isteyen insanlarmış!" demelerinden ibaret oldu
57 Bunun üzerine onu ve ailesini kurtardık Yalnız karısı müstesna; onun geride (azaba uğrayanların içinde) kalmasını takdir ettik
58 Onların üzerlerine müthiş bir yağmur indirdik Bu sebeple, uyarılan (fakat aldırmayan) ların yağmuru ne kötü olmuştur!
59 (Resûlüm!) De ki: Hamd olsun Allah'a, selam olsun seçkin kıldığı kullarına Allah mı daha hayırlı, yoksa O'na koştukları ortaklar mı?
60 (Onlar mı hayırlı) yoksa gökleri ve yeri yaratan, gökten size su indiren mi? O suyla, bir ağacını bile bitirmeye gücünüzün yetmediği güzel güzel bahçeler bitirdik Allah'tan başka bir tanrı mı var! Doğrusu onlar sapıklıkta devam eden bir güruhtur
61 (Onlar mı hayırlı) yoksa yeryüzünü oturmaya elverişli kılan, aralarından (yer altından ve üstünden) nehirler akıtan, arz için sabit dağlar yaratan, iki deniz arasına engel koyan mı? Allah'tan başka bir tanrı mı var! Doğrusu onların çoğu (hakikatleri) bilmiyorlar
62 (Onlar mı hayırlı) yoksa darda kalana kendine yalvardığı zaman karşılık veren ve (başındaki) sıkıntıyı gideren, sizi yeryüzünün hakimleri kılan mı? Allah'tan başka bir tanrı mı var! Ne kadar da kıt düşünüyorsunuz!
63 (Onlar mı hayırlı) yoksa karanın ve denizin karanlıkları içinde size yolu bulduran, rahmetinin (yağmurun) önünde rüzgârları müjdeci olarak gönderen mi? Allah'tan başka bir tanrı mı var! Allah, onların koştukları ortaklardan çok yücedir, münezzehtir
64 (Onlar mı hayırlı) yoksa ilk baştan yaratan, sonra yaratmayı tekrar eden ve sizi hem gökten hem yerden rızıklandıran mı? Allah'tan başka bir tanrı mı var! De ki: Eğer doğru söylüyorsanız siz kesin delilinizi getirin!
65 De ki: Göklerde ve yerde, Allah'tan başka kimse gaybı bilmez Ve onlar ne zaman diriltileceklerini de bilmezler
66 Hayır; onların ahiret hakkındaki bilgileri yetersiz kalmıştır Dahası, bu hususta şüphe içindedirler Bunun da ötesinde, onlar ahiretten yana kördürler
67 İnkârcılar dediler ki: Sahi, biz ve atalarımız, toprak olduktan sonra, gerçekten (diriltilip) çıkarılacak mıyız?
68 Andolsun ki, bu tehdit bize yapıldığı gibi, daha önce atalarımıza da yapılmıştır Bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değildir
69 De ki: Yeryüzünde gezin de, günahkârların âkıbeti nice oldu, görün!
70 (Resûlüm!) Onların yüzünden tasalanma, kurmakta oldukları tuzaklardan ötürü sıkıntı duyma
71 Onlar: Eğer doğru sözlü iseniz (söyleyin bakalım) bu tehdit ne zaman gerçekleşecek? derler
72 De ki: Çabucak gelmesini istediğiniz şeyin (azabın) bir kısmı herhalde yakında başınıza gelecektir
73 Şüphesiz Rabbin, insanlara karşı lütuf sahibidir; fakat insanların çoğu şükretmezler
74 Rabbin elbette onların kalplerinin gizlediklerini de, açığa vurduklarını da bilir
75 Gökte ve yerde göze görünmeyen hiçbir şey yoktur ki, apaçık bir kitapta (levhi mahfuzda) bulunmasın
76 Doğrusu bu Kur'an, İsrailoğullarına, hakkında ihtilâf edegeldikleri şeylerin pek çoğunu anlatmaktadır
77 Ve o, müminler için gerçekten bir hidayet rehberi ve rahmettir
78 Rabbin şüphesiz, onlar arasında hükmünü verecektir O, mutlak galiptir, her şeyi bilendir
79 O halde sen Allah'a güvenip dayan Çünkü sen apaçık hakikat üzeresin
80 Bil ki sen ölülere işittiremezsin, arkalarını dönüp giderlerken sağırlara da dâveti duyuramazsın
81 Sen körleri sapıklıklarından çevirip doğru yola getiremezsin Ancak âyetlerimize inanıp da teslim olanlara duyurabilirsin
82 O söz başlarına geldiği (kıyamet yaklaştığı) zaman, onlara yerden bir dâbbe (mahlûk) çıkarırız da, bu onlara insanların âyetlerimize kesin bir iman getirmemiş olduklarını söyler
83 O gün, her ümmet içinden âyetlerimizi yalan sayanlardan bir cemaat toplarız da onlar toplu olarak (hesap yerine) sevkedilirler
84 Nihayet, (hesap yerine) geldikleri zaman Allah buyurur: Siz benim âyetlerimi, ne olduğunu kavramadan yalan saydınız öyle mi? Değilse yaptığınız neydi?
85 Yaptıkları haksızlıktan ötürü, (azaba uğrayacaklarını bildiren) o söz gerçekleşmiştir; artık onlar konuşamazlar
86 Dinlensinler diye geceyi (karanlık) ve (çalışsınlar diye) gündüzü aydınlık kıldığımızı görmediler mi? İman eden bir kavim için elbette bunda birçok ibretler vardır
87 Sûr'a üfürüldüğü gün, -Allah'ın diledikleri müstesna-, göklerde ve yerde bulunanlar hep dehşete kapılır Hepsi boyunları bükük olarak O'na gelirler
88 Sen dağları görürsün de, onları yerinde durur sanırsın Oysa onlar bulutların yürümesi gibi yürümektedirler (Bu,) her şeyi sapasağlam yapan Allah'ın sanatıdır Şüphesiz ki O, yaptıklarınızdan tamamıyla haberdardır
89 Kim iyilikle (ilâhî huzura) gelirse, ona daha iyisi verilir Ve onlar o gün korkudan emin kalırlar
90 (Rablerinin huzuruna) kötülükle gelen kimseler ise yüzükoyun cehenneme atılırlar (Onlara) "Ancak yaptıklarınızın karşılığını görmektesiniz!" (denir)
91 (De ki
[Resimleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir Üye Olmak İçin Tiklayın  ]
92 "Ve Kur'an'ı okumam (emredildi) Artık kim doğru yola gelirse, yalnız kendisi için gelmiş olur; kim de saparsa ona de ki: Ben sadece uyarıcılardanım
93 Ve şöyle de: Hamd Allah'a mahsustur O, âyetlerini size gösterecek, siz de onları görüp tanıyacaksınız (ama artık faydası olmayacaktır) Rabbin, yaptıklarınızdan habersiz değildir
|