Prof. Dr. Sinsi
|
Bakara Suresi Meali
Rahman Rahim olan Allah'ın adıyla
1 Elif Lâm MÎm
2 O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir
3 Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar
4 Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar
5 İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır
6 Gerçek şu ki, kâfir olanları (azap ile) korkutsan da korkutmasan da onlar için birdir; iman etmezler
7 Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir Onların gözlerine de bir çeşit perde gerilmiştir ve onlar için (dünya ve ahirette) büyük bir azap vardır
8 İnsanlardan bazıları da vardır ki, inanmadıkları halde "Allah'a ve ahiret gününe inandık" derler
9 Onlar (kendi akıllarınca) güya Allah'ı ve müminleri aldatırlar Halbuki onlar ancak kendilerini aldatırlar ve bunun farkında değillerdir
10 Onların kalblerinde bir hastalık vardır Allah da onların hastalığını çoğaltmıştır Söylemekte oldukları yalanlar sebebiyle de onlar için elîm bir azap vardır
11 Onlara: Yeryüzünde fesat çıkarmayın, denildiği zaman, "Biz ancak ıslah edicileriz" derler
12 Şunu bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir, lâkin anlamazlar
13 Onlara: İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin, denildiği vakit "Biz hiç, sefihlerin (akılsız ve ahmak kişilerin) iman ettikleri gibi iman eder miyiz!" derler Biliniz ki, sefihler ancak kendileridir, fakat bunu bilmezler (veya bilmezlikten gelirler)
14 (Bu münafıklar) müminlerle karşılaştıkları vakit "(Biz de) iman ettik" derler (Kendilerini saptıran) şeytanları ile başbaşa kaldıklarında ise: Biz sizinle beraberiz, biz onlarla (müminlerle) sadece alay ediyoruz, derler
15 Gerçekte, Allah onlarla istihza (alay) eder de azgınlıklarında onlara fırsat verir, bu yüzden onlar bir müddet başıboş dolaşırlar
16 İşte onlar, hidayete karşılık dalâleti satın alanlardır Ancak onların bu ticareti kazançlı olmamış ve kendileri de doğru yola girememişlerdir
17 Onların (münafıkların) durumu, (karanlık gecede) bir ateş yakan kimse misalidir O ateş yanıp da etrafını aydınlattığı anda Allah, hemen onların aydınlığını giderir ve onları karanlıklar içinde bırakır; (artık hiçbir şeyi) görmezler
18 Onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir Bu sebeple onlar geri dönemezler
19 Yahut (onların durumu), gökten sağanak halinde boşanan, içinde yoğun karanlıklar, gürültü ve yıldırımlar bulunan yağmur(a tutulmuş kimselerin durumu) gibidir O münafıklar yıldırımlardan gelecek ölüm korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar Halbuki Allah, kâfirleri çepeçevre kuşatmıştır
20 (O esnada) şimşek sanki gözlerini çıkaracakmış gibi çakar, onlar için etrafı aydınlatınca orada birazcık yürürler, karanlık üzerlerine çökünce de oldukları yerde kalırlar Allah dileseydi elbette onların kulaklarını sağır, gözlerini kör ederdi Allah şüphesiz her şeye kadirdir
21 Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk ediniz Umulur ki, böylece korunmuş (Allah'ın azabından kendinizi kurtarmış) olursunuz
22 O Rab ki, yeri sizin için bir döşek, göğü de (kubbemsi) bir tavan yaptı Gökten su indirerek onunla, size besin olsun diye (yerden) çeşitli ürünler çıkardı Artık bunu bile bile Allah'a şirk koşmayın
23 Eğer kulumuza indirdiklerimizden herhangi bir şüpheye düşüyorsanız, haydi onun benzeri bir sûre getirin, eğer iddianızda doğru iseniz Allah'tan gayri şahitlerinizi (yardımcılarınızı) da çağırın
24 Bunu yapamazsanız -ki elbette yapamayacaksınız- yakıtı, insan ve taş olan cehennem ateşinden sakının Çünkü o ateş kâfirler için hazırlanmıştır
25 İman edip iyi davranışlarda bulunanlara, içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele! O cennetlerdeki bir meyveden kendilerine rızık olarak yedirildikçe: Bundan önce dünyada bize verilenlerdendir bu, derler Bu rızıklar onlara (bazı yönlerden dünyadakine) benzer olarak verilmiştir Onlar için cennette tertemiz eşler de vardır Ve onlar orada ebedî kalıcılardır
26 Şüphesiz Allah (hakkı açıklamak için) sivrisinek ve onun da ötesinde bir varlığı misal getirmekten çekinmez İman etmişlere gelince, onlar böyle misallerin Rablerinden gelen hak ve gerçek olduğunu bilirler Kâfir olanlara gelince: Allah böyle misal vermekle ne murat eder? derler Allah onunla birçok kimseyi saptırır, birçoklarını da doğru yola yöneltir Verdiği misallerle Allah ancak fâsıkları saptırır (çünkü bunlar birer imtihandır)
27 Onlar öyle (fâsıklar) ki, kesin söz verdikten sonra sözlerinden dönerler Allah'ın ziyaret edilip hal ve hatırının sorulmasını istediği kimseleri ziyaretten vazgeçerler ve yeryüzünde fitne ve fesat çıkarırlar İşte onlar gerçekten zarara uğrayanlardır
28 Ey kâfirler! Siz ölü iken sizi dirilten (dünyaya getirip hayat veren) Allah'ı nasıl inkâr ediyorsunuz? Sonra sizi öldürecek, tekrar sizi diriltecek ve sonunda O'na döndürüleceksiniz
29 O, yerde ne varsa hepsini sizin için yarattı Sonra (kendine has bir şekilde) semaya yöneldi, onu yedi kat olarak yaratıp düzenledi (tanzim etti) O, her şeyi hakkıyla bilendir
30 Hatırla ki Rabbin meleklere: Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım, dedi Onlar: Bizler hamdinle seni tesbih ve seni takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çıkaracak, orada kan dökecek insanı mı halife kılıyorsun? dediler Allah da onlara: Sizin bilemiyeceğinizi herhalde ben bilirim, dedi
31 Allah Adem'e bütün isimleri, öğretti Sonra onları önce meleklere arzedip: Eğer siz sözünüzde sadık iseniz, şunların isimlerini bana bildirin, dedi
32 Melekler: Yâ Rab! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz, senin bize öğrettiklerinden başka bizim bilgimiz yoktur Şüphesiz alîm ve hakîm olan ancak sensin, dediler
33 (Bunun üzerine: ) Ey Âdem ! Eşyanın isimlerini meleklere anlat, dedi Adem onların isimlerini onlara anlatınca: Ben size, muhakkak semâvat ve arzda görülmeyenleri (oralardaki sırları) bilirim Bundan da öte, gizli ve açık yapmakta olduklarınızı da bilirim, dememiş miydim? dedi
34 Hani biz meleklere (ve cinlere): Âdem'e secde edin, demiştik İblis hariç hepsi secde ettiler O yüz çevirdi ve büyüklük tasladı, böylece kâfirlerden oldu
35 Biz: Ey Âdem! Sen ve eşin (Havva) beraberce cennete yerleşin; orada kolaylıkla istediğiniz zaman her yerde cennet nimetlerinden yeyin; sadece şu ağaca yaklaşmayın Eğer bu ağaçtan yerseniz her ikiniz de kendine kötülük eden zalimlerden olursunuz, dedik
36 Şeytan onların ayaklarını kaydırıp haddi tecavüz ettirdi ve içinde bulundukları (cennetten) onları çıkardı Bunun üzerine: Bir kısmınız diğerine düşman olarak ininiz, sizin için yeryüzünde barınak ve belli bir zamana dek yaşamak vardır, dedik
37 Bu durum devam ederken Âdem, Rabbinden bir takım ilhamlar aldı ve derhal tevbe etti Çünkü Allah tevbeleri kabul eden ve merhameti bol olandır
38 Dedik ki: Hepiniz cennetten inin! Eğer benden size bir hidayet gelir de her kim hidayetime tâbi olursa onlar için herhangi bir korku yoktur ve onlar üzüntü çekmezler
39 İnkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar cehennemliktir, onlar orada ebedî kalırlar
40 Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetlerimi hatırlayın, bana verdiğiniz sözü yerine getirin ki, ben de size vâdettiklerimi vereyim Yalnızca benden korkun
41 Elinizdekini (Tevrat'ın aslını) tasdik edici olarak indirdiğime (Kur'an'a) iman edin Sakın onu inkâr edenlerin ilki olmayın! Âyetlerimi az bir karşılık ile satmayın, yalnız benden (benim azabımdan) korkun
42 Bilerek hakkı bâtıl ile karıştırmayın, hakkı gizlemeyin
43 Namazı tam kılın, zekâtı hakkıyla verin, rükû edenlerle beraber rükû edin
44 (Ey bilginler!) Sizler Kitab'ı (Tevrat'ı) okuduğunuz (gerçekleri bildiğiniz) halde, insanlara iyiliği emredip kendinizi unutuyor musunuz? Aklınızı kullanmıyor musunuz?
45 Sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin Şüphesiz o (sabır ve namaz), Allah'a saygıdan kalbi ürperenler dışında herkese zor ve ağır gelen bir görevdir
46 Onlar, kesinlikle Rablerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini düşünen ve bunu kabullenen kimselerdir
47 Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetimi ve sizi (bir zamanlar) cümle âleme üstün kıldığımı hatırlayın
48 Öyle bir günden korkun ki, o günde hiç kimse başkası için herhangi bir ödemede bulunamaz; hiç kimseden (Allah izin vermedikçe) şefaat kabul olunmaz, fidye alınmaz; onlara asla yardım da yapılmaz
49 Hatırlayın ki, sizi, Firavun taraftarlarından kurtardık Çünkü onlar size azabın en kötüsünü reva görüyorlar, yeni doğan erkek çocuklarınızı kesiyorlar, (fenalık için) kızlarınızı hayatta bırakıyorlardı Aslında o size reva görülenlerde Rabbinizden büyük bir imtihan vardı
50 Bir zamanlar biz sizin için denizi yardık, sizi kurtardık, Firavun'un taraftarlarını da, siz bakıp dururken denizde boğduk
51 Musa'ya kırk gece (vahyetmek üzere) söz vermiştik Sonra haksızlık ederek buzağıyı (tanrı) edindiniz
52 O davranışlarınızdan sonra (akıllanıp) şükredersiniz diye sizi affettik
53 Doğru yolu bulasınız diye Musa'ya Kitab'ı ve hak ile bâtılı ayıran hükümleri verdik
54 Musa kavmine demişti ki: Ey kavmim! Şüphesiz siz, buzağıyı (tanrı) edinmekle kendinize kötülük ettiniz Onun için Yaradanınıza tevbe edin de nefislerinizi (kötü duygularınızı) öldürün Öyle yapmanız Yaratıcınızın katında sizin için daha iyidir Böylece Allah tevbenizi kabul etmiş olur Çünkü acıyıp tevbeleri kabul eden ancak O'dur
55 Bir zamanlar: Ey Musa! Biz Allah'ı açıkça görmedikçe asla sana inanmayız, demiştiniz de bakıp durur olduğunuz halde hemen sizi yıldırım çarpmıştı
56 Sonra ölümünüzün ardından sizi dirilttik ki şükredesiniz
57 Ve sizi bulutla gölgeledik, size kudret helvası ve bıldırcın gönderdik ve "Verdiğimiz güzel nimetlerden yeyiniz" (dedik) Hakikatta onlar bize değil sadece kendilerine kötülük ediyorlardı
58 (İsrailoğullarına:) Bu kasabaya girin, orada bulunanlardan dilediğiniz şekilde bol bol yeyin, kapısından eğilerek girin, (girerken) "Hıtta!" (Yâ Rabbi bizi affet) deyin ki, sizin hatalarınızı bağışlayalım; zira biz, iyi davrananlara (karşılığını) fazlasıyla vereceğiz, demiştik
59 Fakat zalimler, kendilerine söylenenleri başka sözlerle değiştirdiler Bunun üzerine biz, yapmakta oldukları kötülükler sebebiyle zalimlerin üzerine gökten acı bir azap indirdik
60 Musa (çölde) kavmi için su istemişti de biz ona: Değneğinle taşa vur! demiştik Derhal (taştan) oniki kaynak fışkırdı Her bölük, içeceği kaynağı bildi (Onlara:) Allah'ın rızkından yeyin, için, sakın yeryüzünde bozgunculuk etmeyin, dedik
61 Hani siz (verilen nimetlere karşılık): Ey Musa! Bir tek yemekle yetinemeyiz; bizim için Rabbine dua et de yerin bitirdiği şeylerden; sebzesinden, hıyarından, sarımsağından, mercimeğinden, soğanından bize çıkarsın, dediniz Musa ise: Daha iyiyi daha kötü ile değiştirmek mi istiyorsunuz? O halde şehre inin Zira istedikleriniz sizin için orada var, dedi İşte (bu hadiseden sonra) üzerlerine aşağılık ve yoksulluk damgası vuruldu Allah'ın gazabına uğradılar Bu musibetler (onların başına), Allah'ın âyetlerini inkâra devam etmeleri, haksız olarak peygamberleri öldürmeleri sebebiyle geldi Bunların hepsi, sadece isyanları ve taşkınlıkları sebebiyledir
62 Şüphesiz iman edenler; yani yahudilerden, hıristiyanlardan ve sâbiîlerden Allah'a ve ahiret gününe hakkıyla inanıp sâlih amel işleyenler için Rableri katında mükâfatlar vardır Onlar için herhangi bir korku yoktur Onlar üzüntü çekmeyeceklerdir
|