|
Prof. Dr. Sinsi
|
Bakara Suresi Türkçe Okunuşu
63 Sizden sağlam bir söz almış, Tûr dağının altında, size verdiğimizi kuvvetle tutun, onda bulunanları daima hatırlayın, umulur ki, korunursunuz (demiştik de);
64 Ondan sonra sözünüzden dönmüştünüz Eğer sizin üzerinizde Allah'ın ihsanı ve rahmeti olmasaydı, muhakkak zarara uğrayanlardan olurdunuz
65 İçinizden cumartesi günü azgınlık edip de, bu yüzden kendilerine: Aşağılık maymunlar olun! dediklerimizi elbette bilmektesiniz
66 Biz bunu (maymunlaşmış insanları), hadiseyi bizzat görenlere ve sonradan gelenlere bir ibret dersi, müttakîler için de bir öğüt vesilesi kıldık
67 Musa, kavmine: Allah bir sığır kesmenizi emrediyor, demişti de: Bizimle alay mı ediyorsun? demişlerdi O da: Cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım, demişti
68 "Bizim adımıza Rabbine dua et, bize onun ne olduğunu açıklasın" dediler Musa: Allah diyor ki: "O, ne yaşlı ne de körpe; ikisi arasında bir inek " Size emredileni hemen yapın, dedi
69 Bu defa: Bizim için Rabbine dua et, bize onun rengini açıklasın, dediler "O diyor ki: Sarı renkli, parlak tüylü, bakanların içini açan bir inektir" dedi
70 "(Ey Musa!) Bizim için, Rabbine dua et de onun nasıl bir sığır olduğunu bize açıklasın, nasıl bir inek keseceğimizi anlayamadık Biz, inşaallah emredileni yapma yolunu buluruz" dediler
71 (Musa) dedi ki: Allah şöyle buyuruyor: O, henüz boyunduruk altına alınmayan, yer sürmeyen, ekin sulamayan, serbest dolaşan (salma), renginde hiç alacası bulunmayan bir inektir "İşte şimdi gerçeği anlattın" dediler ve bunun üzerine (onu bulup) kestiler, ama az kalsın kesmeyeceklerdi
72 Hani siz bir adam öldürmüştünüz de onun hakkında birbirinizle atışmıştınız Halbuki Allah gizlemekte olduğunuzu ortaya çıkaracaktır
73 "Haydi, şimdi (öldürülen) adama, (kesilen ineğin) bir parçasıyla vurun" dedik Böylece Allah ölüleri diriltir ve düşünesiniz diye size âyetlerini (Peygamberine verdiği mucizelerini) gösterir
74 (Ne var ki) bunlardan sonra yine kalpleriniz katılaştı Artık kalpleriniz taş gibi yahut daha da katıdır Çünkü taşlardan öylesi var ki, içinden ırmaklar kaynar Öylesi de var ki, çatlar da ondan su fışkırır Taşlardan bir kısmı da Allah korkusuyla yukardan aşağı yuvarlanır Allah yapmakta olduklarınızdan gafil değildir
75 Şimdi (ey müminler!) onların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa ki onlardan bir zümre, Allah'ın kelâmını işitirler de iyice anladıktan sonra, bile bile onu tahrif ederlerdi
76 (Münafıklar) inananlarla karşılaştıklarında "İman ettik" derler Birbirleriyle başbaşa kaldıkları vakit ise: Allah'ın size açtıklarını (Tevrat'taki bilgileri), Rabbiniz katında sizin aleyhinize hüccet getirmeleri için mi onlara anlatıyorsunuz; bunları düşünemiyor musunuz? derler
77 Onlar bilmezler mi ki, gizlediklerini de açıkça yaptıklarını da Allah bilmektedir
78 İçlerinde bir takım ümmîler vardır ki, Kitab'ı (Tevrat'ı) bilmezler Bütün bildikleri kulaktan dolma şeylerdir Onlar sadece zan ve tahminde bulunuyorlar
79 Elleriyle (bir) Kitap yazıp sonra onu az bir bedel karşılığında satmak için "Bu Allah katındandır" diyenlere yazıklar olsun! Elleriyle yazdıklarından ötürü vay haline onların! Ve kazandıklarından ötürü vay haline onların!
80 İsrailoğulları: Sayılı birkaç gün müstesna, bize ateş dokunmayacaktır, dediler De ki (onlara): Siz Allah katından bir söz mü aldınız -ki Allah sözünden caymaz-, yoksa Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?
81 Hayır! Kim bir kötülük eder de kötülüğü kendisini çepeçevre kuşatırsa işte o kimseler cehennemliktirler Onlar orada devamlı kalırlar
82 İman edip yararlı iş yapanlara gelince onlar da cennetliktirler Onlar orada devamlı kalırlar
83 Vaktiyle biz, İsrailoğullarından: Yalnızca Allah'a kulluk edeceksiniz, ana-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz diye söz almış ve "İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin" diye de emretmiştik Sonunda azınız müstesna, yüz çevirerek dönüp gittiniz
84 (Ey İsrailoğulları!) Birbirinizin kanını dökmeyeceğinize, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacağınıza dair sizden söz almıştık Her şeyi görerek sonunda bunları kabul etmiştiniz
85 Bu misakı kabul eden sizler, (verdiğiniz sözün tersine) birbirinizi öldürüyor, aranızdan bir zümreyi yurtlarından çıkarıyor, kötülük ve düşmanlıkta onlara karşı birleşiyorsunuz Onları yurtlarından çıkarmak size haram olduğu halde (hem çıkarıyor hem de) size esirler olarak geldiklerinde fidye verip onları kurtarıyorsunuz Yoksa siz Kitab'ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Sizden öyle davrananların cezası dünya hayatında ancak rüsvaylık; kıyamet gününde ise en ******li azaba itilmektir Allah sizin yapmakta olduklarınızdan asla gafil değildir
86 İşte onlar, ahirete karşılık dünya hayatını satın alan kimselerdir Bu yüzden ne azapları hafifletilecek ne de kendilerine yardım edilecektir
87 Andolsun biz Musa'ya Kitab'ı verdik Ondan sonra ardarda peygamberler gönderdik Meryem oğlu İsa'ya da mucizeler verdik Ve onu, Rûhu'l-Kudüs (Cebrail) ile destekledik (Ne var ki) gönlünüzün arzulamadığı şeyleri söyleyen bir elçi geldikçe ona karşı büyüklük tasladınız (Size gelen) peygamberlerden bir kısmını yalanladınız, bir kısmını da öldürdünüz
88 (Yahudiler peygamberlerle alay ederek) "Kalplerimiz perdelidir" dediler Hayır; küfür ve isyanları sebebiyle Allah onlara lânet etmiştir O yüzden çok az inanırlar
89 Daha önce kâfirlere karşı zafer isterlerken kendilerine Allah katından ellerindeki (Tevrat'ı) doğrulayan bir kitap gelip de (Tevrat'tan) bilip öğrendikleri gerçekler karşılarına dikilince onu inkâr ettiler İşte Allah'ın lâneti böyle inkârcılaradır
90 Allah'ın kullarından dilediğine peygamberlik ihsan etmesini kıskandıkları için Allah'ın indirdiğini (Kur'an'ı) inkâr ederek kendilerini harcamaları ne kötü bir şeydir! Böylece onlar, gazap üstüne gazaba uğradılar Ayrıca kâfirler için alçaltıcı bir azap vardır
91 Kendilerine: Allah'ın indirdiğine iman edin, denilince: Biz sadece bize indirilene (Tevrat'a) inanırız, derler ve ondan başkasını inkâr ederler Halbuki o Kur'an kendi ellerinde bulunan Tevrat'ı doğrulayıcı olarak gelmiş hak kitaptır (Ey Muhammed!) Onlara: Şayet siz gerçekten inanıyor idiyseniz daha önce Allah'ın peygamberlerini neden öldürüyordunuz? deyiver
92 Andolsun Musa size apaçık mucizeler getirmişti Sonra onun ardından, zalimler olarak buzağıyı (tanrı) edindiniz
93 Hatırlayın ki, Tûr dağının altında sizden söz almış: Size verdiklerimizi kuvvetlice tutun, söylenenleri anlayın, demiştik Onlar: İşittik ve isyan ettik, dediler İnkârları sebebiyle kalplerine buzağı sevgisi dolduruldu De ki: Eğer inanıyorsanız, imanınız size ne kötü şeyler emrediyor!
94 (Ey Muhammed, onlara:) Şayet (iddia ettiğiniz gibi) ahiret yurdu Allah katında diğer insanlara değil de yalnızca size aitse ve bu iddianızda doğru iseniz haydi ölümü temenni edin (bakalım), de
95 Onlar, kendi elleriyle önceden yaptıkları işler (günah ve isyanları) sebebiyle hiç bir zaman ölümü temenni etmeyeceklerdir Allah zalimleri iyi bilir
96 Yemin olsun ki, sen onları yaşamaya karşı insanların en düşkünü olarak bulursun Putperestlerden her biri de arzular ki, bin sene yaşasın Oysa yaşatılması hiç kimseyi azaptan uzaklaştırmaz Allah onların yapmakta olduklarını eksiksiz görür
97 De ki: Cebrail'e kim düşman ise şunu iyi bilsin ki Allah'ın izniyle Kur'an'ı senin kalbine bir hidayet rehberi, önce gelen kitapları doğrulayıcı ve müminler için de müjdeci olarak o indirmiştir
98 Kim, Allah'a, meleklerine, peygamberlerine, Cebrail'e ve Mikâil'e düşman olursa bilsin ki Allah da inkârcı kâfirlerin düşmanıdır
99 Andolsun ki sana apaçık âyetler indirdik (Ey Muhammed!) Onları ancak fasıklar inkâr eder
100 Ne zaman onlar bir antlaşma yaptılarsa, yine kendilerinden bir gurup onu bozmadı mı? Zaten onların çoğu iman etmez
101 Allah tarafından kendilerine, yanlarında bulunanı tasdik edici bir elçi gelince ehl-i kitaptan bir gurup, sanki Allah'ın kitabını bilmiyormuş gibi onu arkalarına atıp terkettiler
102 Süleyman'ın hükümranlığı hakkında onlar, şeytanların uydurup söylediklerine tâbi oldular Halbuki Süleyman büyü yapıp kâfir olmadı Lâkin şeytanlar kâfir oldular Çünkü insanlara sihri ve Babil'de Hârut ile Mârut isimli iki meleğe indirileni öğretiyorlardı Halbuki o iki melek, herkese: Biz ancak imtihan için gönderildik, sakın yanlış inanıp da kâfir olmayasınız, demeden hiç kimseye (sihir ilmini) öğretmezlerdi Onlar, o iki melekden, karı ile koca arasını açacak şeyleri öğreniyorlardı Oysa büyücüler, Allah'ın izni olmadan hiç kimseye zarar veremezler Onlar, kendilerine fayda vereni değil de zarar vereni öğrenirler Sihri satın alanların (ona inanıp para verenlerin) ahiretten nasibi olmadığını çok iyi bilmektedirler Karşılığında kendilerini sattıkları şey ne kötüdür! Keşke bunu anlasalardı!
103 Eğer iman edip kendilerini kötülükten korusalardı, şüphesiz, Allah tarafından verilecek sevap daha hayırlı olacaktı Keşke bunları anlasalardı!
104 Ey iman edenler! "Râinâ" demeyin, "unzurnâ" deyin (Söylenenleri) dinleyin Kâfirler için elem verici bir azap vardır
105 (Ey müminler!) Ehl-i Kitaptan kâfirler ve putperestler de Rabbinizden size bir hayır indirilmesini istemezler Halbuki Allah rahmetini dilediğine verir Allah büyük lütuf sahibidir
106 Biz, bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturursak (ertelersek) mutlaka daha iyisini veya benzerini getiririz Bilmez misin ki Allah her şeye kadirdir
107 (Yine) bilmez misin, göklerin ve yerin mülkiyet ve hükümranlığı yalnızca Allah'ındır? Sizin için Allah'tan başka ne bir dost ne de bir yardımcı vardır
108 Yoksa siz de (ey müslümanlar), daha önce Musa'ya sorulduğu gibi peygamberinize sorular sormak mı istiyorsunuz? Kim imanı küfre değişirse, şüphesiz dosdoğru yoldan sapmış olur
109 Ehl-i kitaptan çoğu, hakikat kendilerine apaçık belli olduktan sonra, sırf içlerindeki kıskançlıktan ötürü, sizi imanınızdan vazgeçirip küfre döndürmek istediler Yine de siz, Allah onlar hakkındaki emrini getirinceye kadar affedip bağışlayın Şüphesiz Allah her şeye kadirdir
110 Namazı kılın, zekâtı verin, önceden kendiniz için yaptığınız her iyiliği Allah'ın katında bulacaksınız Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı noksansız görür
111 (Ehl-i kitap:) Yahudiler yahut hıristiyanlar hariç hiç kimse cennete giremeyecek, dediler Bu onların kuruntusudur Sen de onlara: Eğer sahiden doğru söylüyorsanız delilinizi getirin, de
112 Bilâkis, kim muhsin olarak yüzünü Allah'a döndürürse (Allah'a hakkıyla kulluk ederse) onun ecri Rabbi katındadır Öyleleri için ne bir korku vardır, ne de üzüntü çekerler
113 Hepsi de kitabı (Tevrat ve İncil'i) okumakta oldukları halde Yahudiler: Hıristiyanlar doğru yolda değillerdir, dediler Hıristiyanlar da: Yahudiler doğru yolda değillerdir, dediler Kitabı bilmeyenler de birbirleri hakkında tıpkı onların söylediklerini söylediler Allah, ihtilâfa düştükleri hususlarda kıyamet günü onlar hakkında hükmünü verecektir
114 Allah'ın mescidlerinde O'nun adının anılmasına engel olan ve onların harap olmasına çalışandan daha zalim kim vardır! Aslında bunların oralara ancak korkarak girmeleri gerekir (Başka türlü girmeye hakları yoktur ) Bunlar için dünyada rezillik, ahirette de büyük azap vardır
115 Doğu da Allah'ındır batı da Nereye dönerseniz Allah'ın yüzü (zatı) oradadır Şüphesiz Allah'(ın rahmeti ve nimeti) geniştir, O her şeyi bilendir
116 "Allah çocuk edindi" dediler Hâşâ! O, bundan münezzehtir Göklerde ve yerde olanların hepsi O'nundur, hepsi O'na boyun eğmiştir
117 (O), göklerin ve yerin eşsiz yaratıcısıdır Bir şeyi dilediğinde ona sadece "Ol!" der, o da hemen oluverir
118 Bilmeyenler dediler ki: Allah bizimle konuşmalı ya da bize bir âyet (mucize) gelmeli değil miydi? Onlardan öncekiler de işte tıpkı onların dediklerini demişlerdi Kalpleri (akılları) nasıl da birbirine benzedi? Gerçekleri iyice bilmek isteyenlere âyetleri apaçık gösterdik
119 Doğrusu biz seni Hak (Kur'an) ile müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik Sen cehenmemliklerden sorumlu değilsin
120 Dinlerine uymadıkça yahudiler de hıristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır De ki: Doğru yol, ancak Allah'ın yoludur Sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyacak olursan, andolsun ki, Allah'tan sana ne bir dost ne de bir yardımcı vardır
121 Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler (den bazısı) onu, hakkını gözeterek okurlar Çünkü onlar, ona iman ederler Onu inkâr edenlere gelince, işte gerçekten zarara uğrayanlar onlardır
122 Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetimi ve sizi (bir zamanlar) cümle âleme üstün kılmış olduğumu hatırlayın
123 Ve bir günden sakının ki, o günde hiç kimse başkası namına bir şey ödeyemez, kimseden fidye kabul edilmez, hiç kimseye şefaat fayda vermez Onlar hiçbir yardım da görmezler
124 Bir zamanlar Rabbi İbrahim'i bir takım kelimelerle sınamış, onları tam olarak yerine getirince: Ben seni insanlara önder yapacağım, demişti "Soyumdan da (önderler yap, yâ Rabbi!)" dedi Allah: Ahdim zalimlere ermez (onlar için söz vermem) buyurdu
125 Biz, Beyt'i (Kâbe'yi) insanlara toplanma mahalli ve güvenli bir yer kıldık Siz de İbrahim'in makamından bir namaz yeri edinin (orada namaz kılın) İbrahim ve İsmail'e: Tavaf edenler, ibadete kapananlar, rükû ve secde edenler için Evim'i temiz tutun, diye emretmiştik
126 İbrahim de demişti ki: Ey Rabbim! Burayı emin bir şehir yap, halkından Allah'a ve ahiret gününe inananları çeşitli meyvelerle besle Allah buyurdu ki: Kim inkâr ederse onu az bir süre faydalandırır, sonra onu cehennem azabına sürüklerim Ne kötü varılacak yerdir orası!
127 Bir zamanlar İbrahim, İsmail ile beraber Beytullah'ın temellerini yükseltiyor (şöyle diyorlardı:) Ey Rabbimiz! Bizden bunu kabul buyur; şüphesiz sen işitensin, bilensin
128 Ey Rabbimiz! Bizi sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de sana itaat eden bir ümmet çıkar, bize ibadet usullerimizi göster, tevbemizi kabul et; zira, tevbeleri çokça kabul eden, çok merhametli olan ancak sensin
129 Ey Rabbimiz! Onlara, içlerinden senin âyetlerini kendilerine okuyacak, onlara kitap ve hikmeti öğretecek, onları temizleyecek bir peygamber gönder Çünkü üstün gelen, her şeyi yerli yerince yapan yalnız sensin
130 İbrahim'in dininden kendini bilmezlerden başka kim yüz çevirir? Andolsun ki, biz onu dünyada (elçi) seçtik, şüphesiz o ahirette de iyilerdendir
131 Çünkü Rabbi ona: Müslüman ol, demiş, o da: Alemlerin Rabbine boyun eğdim, demişti
132 Bunu İbrahim de kendi oğullarına vasiyet etti, Yakub da: Oğullarım! Allah sizin için bu dini (İslâm'ı) seçti O halde sadece müslümanlar olarak ölünüz (dedi)
133 Yoksa Ya'kub'a ölüm geldiği zaman siz orada mı idiniz? O zaman (Ya'kub) oğullarına: Benden sonra kime kulluk edeceksiniz? demişti Onlar: Senin ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın ilâhı olan tek Allah'a kulluk edeceğiz; biz ancak O'na teslim olmuşuzdur, dediler
134 Onlar bir ümmetti, gelip geçti Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir Siz onların yaptıklarından sorguya çekilmezsiniz
135 (Yahudiler ve hıristiyanlar müslümanlara:) Yahudi ya da hıristiyan olun ki, doğru yolu bulasınız, dediler De ki: Hayır! Biz, hanîf olan İbrahim'in dinine uyarız O, müşriklerden değildi
136 "Biz, Allah'a ve bize indirilene; İbrahim, İsmail, İshak, Ya'kub ve esbâta indirilene, Musa ve İsa'ya verilenlerle Rableri tarafından diğer peygamberlere verilenlere, onlardan hiçbiri arasında fark gözetmeksizin inandık ve biz sadece Allah'a teslim olduk" deyin
137 Eğer onlar da sizin inandığınız gibi inanırlarsa doğru yolu bulmuş olurlar; dönerlerse mutlaka anlaşmazlık içine düşmüş olurlar Onlara karşı Allah sana yeter O işitendir, bilendir
138 Allah'ın (verdiği) rengiyle boyandık Allah'tan daha güzel rengi kim verebilir? Biz ancak O'na kulluk ederiz (deyin)
139 De ki: Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbiniz olduğu halde, O'nun hakkında bizimle tartışmaya mı girişiyorsunuz? Bizim yaptıklarımız bize, sizin yaptıklarınız da size aittir Biz O'na gönülden bağlananlarız
140 Yoksa siz, İbrahim, İsmail, İshak, Ya'kub ve esbâtın yahudi, yahut hıristiyan olduklarını mı söylüyorsunuz? De ki: Siz mi daha iyi bilirsiniz, yoksa Allah mı? Allah tarafından kendisine (bildirilmiş) bir şahitliği gizleyenden daha zalim kim olabilir? Allah yaptıklarınızdan gafil değildir
141 Onlar bir ümmetti; gelip geçti Onların kazandıkları kendilerine, sizin kazandıklarınız da size aittir Siz onların yaptıklarından sorguya çekilmezsiniz
142 İnsanlardan bir kısım beyinsizler: Yönelmekte oldukları kıblelerinden onları çeviren nedir? diyecekler De ki: Doğu da batı da Allah'ındır O dilediğini doğru yola iletir
Devamı: Bakara Suresi Meali
|