Konu
:
Fatih Sultan Mehmed’Ten Muhteşem Sözler
Yalnız Mesajı Göster
Fatih Sultan Mehmed’Ten Muhteşem Sözler
08-05-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Fatih Sultan Mehmed’Ten Muhteşem Sözler
Sultan İkinci Mehmed henüz yedi
yaşlarında iken hocası Molla Ak Şemsüddin kulağına eğildi ve başarının en önemli kuralını fısıldadı:
“Hedefini tespit etmelisin
”
Önce hedef belirlendi: “Kostantiniyye mutlaka fethedilecektir
”
Ak Şemsüddin hedef tespitinden sonrasını da söyledi:
“Dağ ne kadar yüksek olursa olsun yol onun üzerinden geçer
Sen dağ olmaya heveslenme asla gururlanma; yol ol ki herkes senin üzerinden geçerken sen dağların bile üzerinden geçesin
”
“Hocam ya şartlar elverişli olmazsa?” diye sordu
Ak Şemsüddin hiç duraksamadan cevap verdi:
“Şartlara teslim olmazsan şartlar değişir sana teslim olurlar
Çok çalışır çok dua eder ve çok istersen
’ın rahmeti tecelli eder rahmet tecelli ettiğinde nice olmazlar tahakkuk eder
(gerçekleşir)”
Ve günü gelince çocuk yaşına bakmadan Bizans’ın fethini düşünmeye başladı
Çandarlı Halil Paşa gencecik padişahın niyetini duyar duymaz telaşlandı
Sadrazamdı
Sadrazam olarak genç padişaha yol göstermek gibi bir sorumluluğu vardı
Bu çocuk (Padişah) bir çocukluk edip Bizans’ın üzerine yürümeye kalkarsa alim
Osmanlı mülkü pâymâl olabilir hatta elden gidebilirdi
Ümmet-i Muhammed’i bir aceminin acemiliğine kurban etmeyecekti
İkaz görevini yapacak kelle pahasına olsa bile Padişahı bu maceradan vaz geçirecekti
Bir gün hışımla genç padişahın huzuruna girdi ve selamı bile unutup sordu:
"Sen ümmet-i Muhammed’i hisar önünde telef etmek mi istersin?"
Genç Hünkâr baba yadigârı Sadrazamının öfkelenmesinin sebebini az çok tahmin etmişti
Fakat ağzından duymak istiyordu:
“hangi sebepten ümmet telef olurdur koca vezirum?”
“Bizans’ı feth etmeğe and vermişsin
Ümmetun telefatine başkaca sebep ne lâzım?”
“Beli and verdik
Ya biz Bizans’ı ya Bizans bizi alacak dedik! Bir mahzuru mu var?”
“Elbette!” diye cevap verdi Sadrazam konuşurken uzunca sakalı titriyordu: “Elbette ki mahzuru var olmayacak duadır ki akl-ı selim olmayacak duaya hiç bir vakit amin dimez
”
Sultan İkinci Mehmed gülümsedi:
“hangi duayı kabul edeceğini ancak Hak Tealâ bilür
Biz sadece arzımızı yapar hükm-i İlâhiyi bekleriz
”
Kalktı Sadrazamına doğru birkaç küçük adım attı
Gözlerine baktı:
“Her daim dimez misin ki kul kısmı gaza yolunda elinden geleni yapmakla mükelleftur
Biz dahi muştunun (fetih müjdesinin) tahakkuku cihetinde say edeceğiz
İnşa
-ü Tealâ fetih mukarrerdir
”
“Nereden belli ki?”
“Doğru henüz belli değil
Zaten teşebbüs olmadan tahakkuk olmaz
Biz dahi teşebbüs üzereyiz
”
Koca Sadrazamın aklı bu işe bir türlü yatmıyordu
İkna olmamıştı
“Baban alamadı ondan öncekiler de alamamıştı sen nasıl alacaksın?” dedi hafiften alaycı
Genç hükümdar hışımla pencereye döndü
Bir süre yeniçerilerin koşturmasını seyretti
Onlar fethe inanıyordu
Ama yaşlı Sadrazamını henüz inandıramamıştı
Yüreğine ince bir sızı girdi
Bir an için endişelendi
Ne de olsa yaşlı Sadrazamın müthiş bir tecrübe birikimi vardı
Onbeş yaşından beri devlet hizmetindeydi
Kendisi ise onbeş yaşını geçeli ancak birkaç yıl olmuştu
Bu açıdan şartlar aleyhine görünüyordu
Fakat şartlara teslim olmayacaktı
Çandarlı’ya döndü:
“Bak a vezirim” diye söze başladı öfkesini tereddüdüne sarıp yutkunarak; “ben ne babama benzerim ne babamdan öncekilere
Şimdiki zaman başkaca zamandır
Çaresi yok fetih olacak
”
İhtiyar Sadrazam tezini savunma kararlılığı içinde tek geri adım atmadı:
“O zaman bil ki bunun mes’uliyeti tamamiyle sana aittur çünkü akıbeti hayır görmüyorum
Bizans İmparatoru ünvanını alayım derken korkarım padişahlıktan da olacaksın
Bu ne hırs!”
Padişah ilk defa öftkelendi:
“Hırs değil iman!
” diye bağırdı “dedik ya biz onu ya o bizi! Hakikatli hükümdar olmanın başkaca çaresi yoktur
”
“Elinde olanla yetinsene
”
“Elimdekiyle yetinirsem elimde olan da gider Çandarlı ne belledin
Zirvede durulmaz ya devamlı tırmanırsınız ya da aşağı kayarsınız
Ben gencim tırmanacağım
”
Çandarlı çıkmak için toparlanırken:
“Ben söylemiş olayım Hak Tealâ ve kulu nezdinde mes’uliyetten kurtulayım da sen yine ne ki istersen yap padişah sensin
”
“Şükrolsun biz padişah-ı cihanız ve Kostantiniyye’yi feth edeceğiz
”
“İmkânsız” diye dudak büzdü Çandarlı Halil Paşa
“Neden koca vezir?”
“Çünkü surlar çok muhkemdir muhkem surları yıkacak cesamette (büyüklükte) topumuz yoktur
”
Genç hükümdarın karşısına yine şartlar ve sebepler çıkmıştı
Ak Şemsüddin Hoca’nın sözlerini hatırladı
Gülümseyerek sordu:
“Surları yıkacak toplar günün birinde yapılacak mı?”
“Evet” dedi Sadrazam “günün birinde herhal yapılır
”
Genç hükümdar kükredi:
“İşte bu gün o gündür vezirim! Topları kullanarak surları tar ü mar edecek Padişah da karşında duruyor
”
Ne demişti Ak Hoca:
“Şartlara teslim olmazsan şartlar değişir sana teslim olurlar
Çok çalışır çok dua eder ve çok istersen
’ın rahmeti tecelli eder rahmet tecelli ettiğinde nice olmazlar tahakkuk eder
(gerçekleşir)”
Şartlar değişti Bizans teslim oldu çünkü rahmet inmişti
Bakın nasıl?
Bizans İmparatoru Konstantin Dragazes’in hizmetinde Macar asıllı bir top dökümcüsü (mühendis diyebiliriz) vardı: Urban Usta
Tam o sırada İmparatorla arasında küçük bir ücret anlaşmazlığı oldu
Bu yüzden Urban Usta pılısını-pırtısını topladı ve Edirne’ye gitti
Padişah’la görüşmek istedi
Topçu olduğunu söyleyince Padişahın bu işle çok ilgilendiği bilindiğinden hemen huzuruna çıkardılar
Urban Usta yanında getirdiği plânları Padişahın önüne koydu
ANLATSAN İNANMAZLAR OĞUL, MASAL DERLER MASALA İNANMAZLAR,MASALI YALNIZCA DİNLERLER SANKİ HAKİKATI BİLİRMİŞ GİBİ
SANKİ HAKİKATIN SIRRINA ERMİŞ GİBİ
"MASALA İNANMAYAN GERÇEĞE İNANIR MI?"
alıntıdır
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul