08-05-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Kur’Ân Ahlâkına Sahip Osmanlı Toplumundan Doğruluk Örnekleri
Çeşitli vesilelerle Türkiye’de bulunan yabancıların ortak bir görüşü vardır Müslüman bir Türk ile iş yaptıklarında mukaveleye gerek olmadığını, sözün yeterli olduğunu ifade ederler
Elbette bu durun Türk-İslâm ahlâkının doğal bir sonucudur Kur’ân ahlâkına sahip olan Müslümalar Bakara Sûresi’nde ’’  ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler  ’’ şeklinde tarif edilir Ayetin devamında ise ’’İşte bunlar, doğru olanlardır ve muttaki olanlar da bunlardır ’’ (Bakara,2/117)
şeklinde buyrulur
Fransız generallerinden Comte de Bonneval, Türkler’in dürüstlüğüne hayran kaldığını şöyle belirtmiştir:
’’ Haksızlık, tekelcilik, hırsızlık gibi suçlar Türkler arasında adeta yok gibidir Kısacası ister vicdani bir akideden, ister ceza korkusundan mütevellit olsun, o kadar dürüstlük gösterirler ki, insan çok defa Türklerin doğruluğuna hayran kalır ’’
Bir Türk tüccarın dürüstlük konusundaki titizliği başka bir kaynakta şöyle dile getirilir:
’’ Yabancı bir kumaş tacirinin Osmanlı ülkesine gelerek bir kumaş imalathanesinin mallarını beğenip hepsini almak istedikten sonra mal sahibinin kumaş toplarını denklerken bir top kumaşı ayırdığı görüp bu hareketinin sebebini sorması üzerine, Osmanlı esnafı ’’ Onu sana veremem, kusurludur ’’ cevabını vermiştir
Yabancı tacirin ’’ Ziyanı yok, önemli değil’’ demesine rağmen Osmanlı esnafı o kumaş topunu vermemekte direterek, ’’ Benim malımın kusurlu olduğunu söyledim biliyorsunuz Fakat siz onu kendi memleketinizde satarken, alıcılarınız orada benim bunları size söylemiş olduğumu bilmeyeceklerdir Böylece de müşterilerinize kusurlu mal satmış olacağım Neticede Osmanlı’nın gururu, şeref ve haysiyeti rencide olacak, bizi de hilekâr sanacaklardır Onun için bu sakat topu asla size veremem  ’’ diyerek kumaşı vermeyişinin sebebini izah etmiştir ’’
Türkleri diğer milletlerden ayıran özelliklerden birisi Türklerin hile ve yalan bilmemeleridir İslâm dini, Türkler’in güzel ahlâkî nitelikleri benimsemelerini, kötüleri reddetmelerini sağlamıştır Bu gerçek 19 yüzyıla ait bir kaynakta şöyle anlatılır:
’’ Milli seciyeyi halkın orta tabakasında, yani sanatlarıyla yaşayan ve zengilerle fakirler arasındaki zümreyi teşkil eden insanlar arasında aramalıyız İşte bu tabakaya mensup olan Türkler arasında içtimaî ve ailevi faziletler, kendi ihtiyaçlarına ve nazikâne muaşeret kaidelerince uygun bir tahsil seviyesiyle birleşir Namuskârlık Türk tüccarlarının vasfıdır  Rumlarla karışık olmayan Türk köylerinde hayatın masumiyetiyle örf ve adetlerin sadeliği pek şayanı dikkattir ve hilekârlık dolandırıcılık oranlarda tamamıyla meçhuldür ’’ (İngiliz yazar T Thornton)
Fransız seyyah Du Loir’ın 17 yüzyıldaki şu tespiti konuyu özetler mahiyettedir:
’’ Hiç şüphesiz ki ahlâk bakımından Türk siyasetiyle medenî hayatı bütün cihana örnek olabilcek vaziyettedir ’’
alıntıdır
|
|
|