Prof. Dr. Sinsi
|
Ey Su, Çık Yerden!
Ey su, çık yerden!
Bir yaz günü, Ankara-Çamlıdere beldesinde kadınlar tarlada çalışmakta, Ali Semerkandi hazretleri ise sığır otlatmaktadır kırlarda
Ancak namaz vakti geçmek üzeredir
Büyük Velî abdest almak ister
Ama su yoktur
Asasını yere vurur
- Ey su! Çık yerden! buyurur
O anda gövde kalınlığında bir su çıkar
Süratle yayılmaya başlar
Kadınlar telâşlanır
- Bu su da nerden çıktı? Ekinler zarar görecek, derler
Büyük Velî, suya bakarak;
- Ey su! Şöyle belli belirsiz ak! diye seslenir
O anda suyun hızı kesilir
Öyle ki, aktığı belli belirsizdir
ÇEKİRGE ÂFETİ
Bursa’da bir “çekirge afeti” zuhur eder
Hububata çok zarar verirler
Uğraşır, netice alamazlar
Ali Semerkandi hazretlerine gelir;
- Çare nedir? derler
O, asasıyla çıkardığı “su”dan verir
- Bundan serpin, kâfi, buyurur
Hakikaten o sudan serperler
Çekirgeler, orayı terkederler
Padişah çok sevinir
Büyük zatı Bursa’ya davet eder
Kendi bizzat karşılar, iltifat eder
Büyük Velî;
- Bana müsaade, der, izin ister
Padişah üzülür:
- Az daha kalsaydınız, der
Lakin O;
- Mazur görün sultanım, buyurur
Padişah;
- Bir emriniz varsa yapalım, der
Buyurur ki:
- Çamlıdere insanı fakirdir sultanım Onlara bir ihsanda bulunsanız
- Hayhay efendim, ama nasıl?
- Mesela, askerlikten af, vergiden muaf olsalar
- Emriniz olur efendim, der
Ve bir ferman yazdırıp, arzeder
Durun! Gelmeyin!
Ali Semerkandi hazretleri “rahime-hullahü teâlâ”, Ankara’nın Çamlıdere beldesinde yaşar Oranın halkını irşad eder
Halk fakirdir
Hayvancılıkla geçinirler
Ve bir çobana ihtiyaçları vardır
Büyük Velî bunun farkındadır
- Ben size çobanlık yaparım, buyurur
- Sana verecek paramız yok, derler
- Mühim değil, duanız yeter
Köylüler;
- Tamam öyleyse der, hayvanlarını getirip teslim ederler
Akşam hayvanlar dönerler geri
Bakarlar ki, sütle dolu memeleri
Hakikati biraz sezer;
- Bu zat, bize benzemiyor, derler
EY KURT, MAKSADIN NEDİR?
Büyük Velî, sığırları kıra salar
Bir kurt gelir, bir sığıra fena bakar
Büyük Velî seslenir:
- Ey kurt, maksadın nedir?
Kurt dile gelir:
- Maksadım, parçalayıp yemektir
- Şimdi git, yarın gel ye! buyurur
Ve o akşam vaziyeti sahibine söyler
Ama inanmaz adam
Ertesi gün kurt gelir, o sığıra yakın durur
Büyük zat;
- Ye ama, deriyi delme! buyurur
Kurt, sığırı yer, dokunmaz deriye
Akşam, yalnızca “deri gider geriye
Adam, bunu görünce deliye döner
Koşar kadıya, şikâyet eder
Kadı, iki tarafı dinleyip geçer zabta
- Şahidin var mı? diye sorar bu zata
- Ağaçlar ve taşlar şahidimdir, buyurur
O böyle söyler söylemez muazzam bir gürültü duyulur
Bayırdaki bütün ağaçlar ve taşlar, yerlerinden kopup mahkemeye doğru gelmeye başlar
Halk korkudan etrafa kaçar
Büyük Velî;
- Durun! Gelmeyin! diye seslenir
O anda dururlar
Köylülerin hepsi görür bunu
İyice anlarlar “büyük Velî” olduğunu
|