[KAPLAN]
|
Altıncı Şart
KADERE İNANMAK
Ve bil-kaderi, hayrihi ve şerrihi minallahi teâlâ: Kadere, hayr ve şerlerin Allahü teâlâdan olduğuna inandım, demekdir İnsanlara gelen hayr ve şer, fâide ve zarar, kazanç ve ziyânların hepsi, Allahü teâlânın takdîr etmesi iledir
Allahü teâlânın bir şeyin varlığını dilemesine kader denilmişdir Kaderin, ya’nî varlığı takdîr edilmiş olan şeyin var edilmesine (kazâ) denir Kader ve kazâ kelimeleri birbirinin yerine de kullanılır
Allahü teâlâ kullarına (İrâde) vermiş, bu irâdelerini, dilemelerini, işleri yaratmasına sebeb kılmışdır Bir kul, bir şey yapmak isteyince, Allahü teâlâ da dilerse, o işi yaratır Kul dilemezse, Allahü teâlâ da dilemez ve o şeyi yaratmaz
Allahü teâlâ, herkese, tevekkülü emr eylemişdir (Tevekkül îmânın şartıdır) meâlindeki âyet-i kerîme, bu emrlerden biridir Sûre-i Mâidede, (Eğer îmânınız varsa, Allahü teâlâya tevekkül ediniz!), sûre-i Âl-i İmrânda, (Allahü teâlâ, tevekkül edenleri elbette sever), sûre-i Talâkda, (Bir kimse, Allahü teâlâya tevekkül ederse, Allahü teâlâ, ona kâfîdir), sûre-i Zümerde, (Allahü teâlâ, kuluna kâfî değil midir?) meâllerinde dahâ nice âyet-i kerîme vardır
Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyuruyor ki, (Ümmetimden bir kısmını, bana gösterdiler Dağları, sahrâları doldurmuşlardı Böyle çok olduklarına şaşdım ve sevindim Sevindin mi, dediler, evet dedim Bunlardan ancak yetmişbin adedi hesâbsız Cennete girer dediler Bunlar hangileridir diye sordum İşlerine sihr, büyü, dağlamak, fal karışdırmayıp, Allahü teâlâdan başkasına, tevekkül ve i’timâd etmiyenlerdir buyuruldu) Dinliyenler arasında Ukâşe “radıyallahü anh”, ayağa kalkıp, (Yâ Resûlallah! Düâ buyur da, onlardan olayım) deyince, (Yâ Rabbî! Bunu onlardan eyle!) buyurdu Biri kalkıp, aynı düâyı isteyince, (Ukâşe senden çabuk davrandı) buyurdu
Tevekkül, sebeblere yapışıp, ilerisi için zihni yormamakdır
|