[KAPLAN]
|
Cezâ ve Mükâfâtta Eşitlik
Kadın, suçlu olduğu takdîrde erkek gibi cezâ görür Kötülük yaparsa günâh, iyilik yaparsa sevâb alır Cennet veyâ cehennemlik olmakta da erkekle aynıdır (70) Mâide Sûresi’ndeki şu âyet-i kerîme bu konuya açıklık kazandırmaktadır: "Hırsızlık eden erkek ve kadının yaptıkarına karşılık bir cezâ ve Allâh’dan bir ibret olmak üzere ellerini kesin! Allâh izzet ve hikmet sahibidir " (71) İslâmiyet, kadına mânevî sahâda erkekle eşit haklar verdiği gibi dünyevî hükümlerde de gereken hak ve eşitliği sağlamıştır
Kadın-erkek eşitliğinde, Dünyâ’ya âid cezâlarda fark yoktur Kadına karşı işlenen suçlar, ister kadının şahsına, ister malına, ister şerefine olsun, erkeğe karşı işlenen şuçlar gibi cezâ gerektirir Hattâ bu husûsda kadının lehine bazı durumlar bile vardır Meselâ, bir erkek bir kadına fuhuş isnâd eder ve bu iddiâsını isbât edemezse, iftira cezasına çarptırılır Ayrıca ömrünün sonuna kadar da şâhidliği kabûl edilmez (72) Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de: "Namuslu kadınlara zinâ isnâdında bulunup, sonra (bunu isbat için) dört şâhid getiremeyenlere seksener sopa vurun! Ve artık onların şâhidliğini hiçbir zaman kabul etmeyin (Artık) onlar tamamen günahkârdırlar " (73) buyurulur Yine yüce dînimize göre, müslüman olduktan sonra başka dîne dönen mürted kimse tevbe etmezse, ölüme mahkûm edilir Hanefî mezhebine göre, mürted kadın ise öldürülmez, tevbe etmesi amacıyla hapsedilir (74)
Kız Erkek Ayırımı Yok
İslâm Dîni’ne göre, çocuklar arasında kız ve erkek ayırımı yapmak, birini diğerinden üstün tutmak, câiz değildir Çünkü kız evlâdı da, erkek evlâdı da insana veren Allâh’dır Kulun burada hiçbir rolü yoktur Kur’ân-ı Kerîm’de:
"Göklerin ve yerin mülk ve tasarrufu Allâh’ındır O, dilediğini yaratır Kimi dilerse, ona kızlar bağışlar, kimi dilerse ona erkekler lutfeder Yahut (çocukları) erkekler-dişiler olmak üzere çift verir Kimi de dilerse, onu kısır bırakır Muhakkak ki, O âlimdir, herşeyi bilir Kâdirdir, herşeye gücü yeter " (75) buyurulur Hiç bir müslüman, çocuğunun erkek olmasıyla övünemeyeceği gibi, kız olmasıyla da yerinemez Çünkü önemli olan, çocuğun "kız veya erkek" olması değil, "hayırlı bir evlâd" olmasıdır (76)
İslâmiyyet’ten önce Arabistan’da yaygın olan kız çocuklarını diri diri gömme âdeti, İslâmiyyet’le tamamen ortadan kaldırılmıştır Kur’ân-ı Kerîm, kız evlâdının öldürülmesini şiddetle yasaklamıştır:
"Evlâdlarınızı fakirlik korkusuyla öldürmeyin; onları da, sizi de biz rızıklandırırız! Muhakkak ki onları öldürmek, büyük bir suçtur " (77)
Ayrıca Kur’ân-ı Kerîm’de kıyâmetin dehşeti tasvir edilirken şöyle buyurulur:
"  diri diri gömülen kızın hangi suçundan dolayı öldürüldüğü sorulduğu zaman  " (78)
Hz Peygamber (s a v ) de bir hadîs-i şerîflerinde:
"Çocuklarınız size Allâh (c c )’ın bir hîbesi (hediyyesi) dir; dilediğine kız, dilediğine erkek verir " (79) buyurmuşlardır
O halde Allâh (c c ) ’ın bu bağışına karşı çok şükretmeli ve O’nun emâneti olan çocuklarımızı en güzel bir şekilde terbiye etmelidir
İslâm Dîni, ana-babaların çocuklar arasında kız-erkek ayırımı yapmadan eşit muâmelede bulunmalarını emreder
Peygamber (s a v ) Efendimiz:
"Kimin kızı doğar da, onu gömmez, horlamaz, oğlan çocuğunu ona tercih etmezse, Allâh o kimseyi, bu kızı sebebiyle cennetine kor "(80) buyurur
Ebû Hüreyre (r a )’ın haber verdiği bir hadîs-i şerîfde:
"İçinde kız çocukları olan eve, hergün gökten on iki rahmet iner Ve meleklerin o evi ziyâreti hiç kesilmez Her gece-gündüz anne ve babalarına bir senelik ibâdet sevâbı yazarlar " (81) buyurulur
Hz Enes (r a ) ’ın rivâyet ettiğine göre:
"Bir adam Hz Peygamber (s a v )’in yanında otururken, oğlunun biri gelir Adam çocuğu öper ve dizinin üstüne oturtur Az sonra kızı gelir Adam onu öpmeksizin önüne oturtur Bunun üzerine Rasûlullâh (s a v ) Efendimiz;
"Aralarında eşit davranmıyor musun?" diye adamı uyarır " (82)
Çocuklara eşit davranmaya çok önem veren Peygamber (s a v ) Efendimiz: "Bağış ve ihsanda çocuklarınızın arasını eşit tutun Eğer ben birini üstün tutacak olsaydım, kızları üstün tutardım " (83)
buyurarak, erkek çocuklarını kız çocukarından üstün tutan ve kızları hor gören zihniyeti tamâmen yıkmıştır
Fizyolojik ve Psikolojik Farklılık
Cenâb-ı Hakk, erkek ve kadına farklı husûsiyetler ve meziyetler vermiş ve onların toplum içindeki mevkîlerini de farklı kılmıştır Haklar ve mes’ûliyetler, bu farklı husûsiyetlere göre tanzîm edilmiştir Erkek ve kadın, aynı zamanda birbirlerinden farklı, güzel kabiliyetlerle de donatılmıştır
Allâh Teâlâ, erkeğe; güç, kuvvet, metânet, mihnet ve meşakkatlere tahammül, tedbir, temkin ve sebat, hâdiseler karşısında dayanma ve direnme, sevinç ve hüzünde muvâzene ve îtidâl, savaş gücü, irâdî ve aklî üstünlük gibi özellikler vermiştir
Hanımlara ise; duygu derinliği, incelik, şefkat, merhamet, hayâ, fedâkârlık, çocuk bakımı ve neslin muhâfazası gibi meziyetler ihsân etmiştir Onlar, bünye olarak nârin olduklarından hayâtın çeşitli safhalarında birtakım süprizlerle karşılaştıklarında bazen bedenî ve rûhî zaaflara düşerler Zîrâ hisleri, fevkalâde kuvvetlidir Merhamet duyguları yüksektir (84)
Görülüyor ki erkek; kadından daha kuvvetli, zorluklara daha dayanıklı, hâdiseler karşısında daha soğukkanlıdır Hareketlerinin neticelerini daha iyi düşünür Kadın ise, fıtraten zaîf, hılkaten nahîftir His yönünden çok zengin, şefkat yönünden de engin bir deryâ gibidir Mutlaka bir erkeğin himâye ve desteğine muhtaçdır Erkeğin kadına göre üstün tarafları olduğu gibi, kadının da erkeğe göre üstün tarafları bulunmaktadır Her biri ancak bu farklı yaratılışının îcâbını yapabilir
Çocuğun çeşitli ihtiyaçları karşısında annedeki değişken duyguları ve imkanları erkekte bulamazsınız Erkekdeki, tabiatın dâimî sert tezâhürlerine ve hayatın sayısız güçlüklerine karşı koyacak bir yaratılış husûsiyetini de kadında bulamazsınız Bunun için İslâm Dîni, âile müessesesinde, kadınla erkek arasında kendi maddî ve mânevî kabiliyetlerine göre vazîfe taksîmi yapmıştır Her cinse görebileceği işi vermiş; kadına, yapamıyacağı işi teklif etmemiş, taşıyamıyacağı mes’ûliyyeti de yüklememiştir (85)
|