Yalnız Mesajı Göster

Hadisler - Allah´A Ulasmayi Dilemek

Eski 08-04-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hadisler - Allah´A Ulasmayi Dilemek




(Devamı)


“Kim Allah’a âmenû olursa, Allah’a ulaşmayı dilerse; onun kalbine ulaşırız


Allahû Tealâ daha sonra o kişinin kalbini Kendisine çevirir ve sonra onun göğsünü yarar, göğsünden kalbine nur yolu açar Sonra o kişi zikir yapar Allah’ın rahmeti ve fazlı göğsüne gelir Göğsünden Allah’ın açtığı o yoldan geçerek kalbe ulaşır Kalbe rahmet nurları sızar Bu nurlar %2’yi bulduğu zaman kişi huşû sahibi olur Kişi huşû sahibi olursa hacet namazı kılarak irşad makamını sorma yetkisi doğar Allah’tan mürşidinin kimliğini sorar Allahû Tealâ bu şartların sahibi olan kişiye mutlak mürşidini gösterir ve kişi 14 basamakta mürşidine ulaşır ve tâbiiyetini gerçekleştirir


Bu tâbiiyetini gerçekleştiren insan kimdir? Özelliği nedir? Özelliği, Allah’a ulaşmayı dilemiş olmasıdır Dilemeseydi ne olacaktı? Dilemeseydi, Allah ona yardım elini uzatmayacaktı Allah’a ulaşmayı dilemeleri için, dileyeceklerin 10 katından daha fazlası seçilir Seçilen insanların %10’dan daha azı Allahû Tealâ’ya ulaşmayı dilediklerine göre ortaya böyle bir orantı çıkıyor Kişi, Allah’a ulaşmayı eğer dilerse, o kişinin ruhunu Allah’a ulaştırması söz konusu değil, Allah’ın o kişinin ruhunu Kendisine ulaştırması söz konusudur


Allahû Tealâ’nın İndi’nde böyle bir olay cereyan ediyor Kimin hangi mürşide tâbî olacağını Allah tayin eder ve hacet namazı kılındığı zaman mutlaka o kişiye gösterir Allah’a ulaşmayı gerçekten dilemişse, Allah onu bilir


Tâbiiyet, kişinin o ana kadar aldığı 12 tane ihsana, 7 tane de ni’met eklenmesine sebebiyet verir O kişinin başının üzerine devrin imamının ruhu gelir O kişinin kalbinin içine îmân kelimesi yazılır Allah’a ulaşmayı dilediği an kişinin bütün günahları örtülmüştü Burada, tâbiiyette de sevaba çevrilir


Bu kişi nefs tezkiyesine başlar Nefs tezkiyesi “Allah, Allah, Allah…” diye Allah’ın ismini zikretmek suretiyle Allah’ın katından, rahmetle fazl ve rahmetle salâvât isimli iki grup nurun o kişinin göğsüne gelmesini temin eder Bu kademede tâbiiyetin gerçekleşmesiyle birlikte o kişi zikir yaptığı zaman, başlangıçtaki %2 rahmetin ötesinde onun kalbine rahmetle fazl, rahmetle salâvât beraberce girer


Kişinin nefsinin kalbinde %2 rahmet birikiminden sonra hep fazıllar birikmeye başlar Bu fazıllar %7’yi bulduğu zaman kişinin vücudundan ayrılan ruhu 1 gök katına ulaşır, burası Nefs-i Emmare’dir 2 bir %7 fazl birikimi Nefs-i Levvame, ruh 2 gök katındadır 3 defa %7 nur birikimi Nefs-i Mülhime, ruh 3 gök katındadır 4 gök katında Nefs-i Mutmainne 5 katta Nefs-i Radiye, 6 katta Nefs-i Mardiyye 7 katta, Nefs-i Tezkiye olmak üzere kişide, 7 kademede %7’den %49 fazl birikimi gerçekleşir


Önce giren %2 rahmetle beraber nefsin kalbindeki nurlar karanlıkları aşar O noktada nefsin kalbinde %51 nur vardır, %49 da karanlık kalmıştır Karanlıklar %100’den %49’a düşmüştür ve ruh, her nefs kademesinde bir gök katı yükseldiği için 7 seferinde, 7 gök katını aşar, 7 tane âlemi geçerek Allah’ın Zat’ına ulaşır Allah’ın Zat’ında ruh yok olur, ifna olur İşte burada ruh Allah’a ulaşmıştır Kişi fenâfillâh olmuştur Allah’ta ruhun yok olması anlamındadır (Fenâ: yok olmak, Fi: içinde)


O ruh zaten Allah’a aitti Allah’ın bize gönderdiği, üflediği ruhtu, sahibine geri dönme emri almıştı Ruh hep bu taleple yaşar sonunda da eğer insanoğlu Allah’ın kendisine verdiği emri idrak ederse ve Allah’a ulaşmayı dilerse, mutlaka ruhunu Allah’a ulaştırır


Böyle bir olguyla karşı karşıyayız Kişinin ruhu Allah’a ulaştığı zaman, Allah’ın Zat’ında yok olduğunda, Allah’ın bütün insanlara verdiği söz gerçekleşir Allahû Tealâ diyor ki: “Kim Bana ruhunu ulaştırmayı dilerse Ben onun ruhunu Kendime ulaştırırım


Allah’a ulaşmayı dilemezse ne olur? O zaman Allahû Tealâ dalâlette olan o kişiyi bulunduğu yerde bırakır, onları Kendisine ulaştırmaz Allahû Tealâ diyor ki:




-13/RA'D-27: Ve yekûlullezîne keferû lev lâ unzile aleyhi âyetun min rabbih(rabbihi), kul innallâhe yudillu men yeşâu ve yehdî ileyhi men enâb(enâbe)

Ve kâfirler: “Ona, Rabbinden bir âyet (mucize) indirilse olmaz mı?” derler De ki: “Muhakkak ki Allah, dilediği kimseyi dalâlette bırakır ve O’na yönelen kimseyi Kendine ulaştırır (hidayete erdirir)





“Allah dilediğini dalâlette bırakır” Yani kişi dalâlettedir Allah onunla ilgilenmez Allah’a ulaşmayı dilemeyen herkesin dalâlette olduğunu bu âyet-i kerimeden çıkartıyoruz “O dalâlette olanlardan kim Allah’a ulaşmayı dilerse, Allah onları mutlaka Kendisine ulaştırır (hidayete erdirir)


Allahû Tealâ buyuruyor:




-3/ÂLİ İMRÂN-73: Ve lâ tu’minû illâ li men tebia dînekum, kul innel hudâ hudallâhi en yu’tâ ehadun misle mâ ûtîtum ev yuhâccûkum inde rabbikum, kul innel fadla bi yedillâh(yedillâhi), yu’tîhi men yeşâ’(yeşâu), vallâhu vâsiun alîm(alîmun)

Ve sizin dîninize tâbî olandan başka kimseye inanmayın (Habibim) de ki: “Hiç şüphesiz HİDAYET, Allah’ın (Kendisine) ulaştırmasıdır (İnsan ruhunun ölümden evvel Allah’a ulaşmasıdır) Size verilenin bir benzerinin başka birine verilmesi (sebebiyle mi) veya Rabbinizin katında (sizlerle) tartışacakları için mi (böyle söylüyorsunuz)?” De ki: “Hiç şüphesiz fazl, Allah’ın elindedir Onu dilediğine verir” Ve Allah, Vâsi’un Alîm’dir (Allah herşeyi kuşatan ve herşeyi bilendir)





“inne hudâllâhi huvel hudâ”


“inne: muhakkak ki,


el hudâ: hidayet,


hudâllâhi: Allah’a ulaşmaktır


İnsan ruhunun vücudundan ayrılarak Allah’a doğru seyr-i sülûk isimli bir yolculuğunu tamamlaması ve ruhunun Allah’ın Zat’ına ulaşıp Allah’ın Zat’ında yok olması, o kişinin hedefe ulaşmasıdır Aslında o kişi ulaşmamıştır O kişi sadece Allah’a ulaşmayı dilemiştir Allah onları Kendisine ulaştırır İşte Allah’ın verdiği söz buraya kadardır Bundan sonrası kişisel gayrete dayalıdır Peki ama ne oldu da kişi ruhunu Allah’a teslim etti?


Görüyorsunuz ki; bırakınız fizik vücudun teslimini, nefsin teslimini, iradenin teslimini daha ruhun teslimi için ne kadar çok işlev gerekiyor Mutlak olarak kişinin Allah’a ulaşmayı dilemesi gerekiyor Peki, bu kişi Allah’a ulaşmayı dilemezse? Dilemezse söylediğimiz Rad Suresinin 27 âyet-i kerimesi gereğince o kişi dalâlettedir, Yunus-45’e göre de hüsrandadır, hidayette değildir Allahû Tealâ diyor ki:




-10/YÛNUS-45: Ve yevme yahşuruhum keen lem yelbesû illâ sâaten minen nehâri yete ârefûne beynehum, kad hasirellezîne kezzebû bi likâillâhi ve mâ kânû muhtedîn(muhtedîne)

Ve o gün (Allahû Tealâ), gündüzden bir saatten başka kalmamışlar (bir saat kalmışlar) gibi onları toplayacak (haşredecek) Birbirlerini tanıyacaklar (aralarında tanışacaklar) Allah’a mülâki olmayı (Allah’a ölmeden önce ulaşmayı) yalanlayanlar, hüsrandadır (nefslerini hüsrana düşürdüler) Ve hidayete eren kimse(ler) olmadılar (ruhlarını ölmeden evvel Allah’a ulaştıramadılar)





“Kim Allah’a mülâki olmayı inkâr ederse (ki bunların Allah’a ulaşmayı dilemeleri mümkün değildir, inkâr ettiği bir şeyi bir insanın dilemesi söz konusu değildir), onlar hüsrandadır ve hidayette değildir


Allahû Tealâ daha pek çok şeyler söylüyor Allah’a ulaşmayı dilemeyenlerin, takva sahibi olmadıklarını ve şirkte olduklarını söylüyor Allah’a ulaşmayı dilememek teslim olmamanın temelidir Teslimin de ilk adımı mutlaka Allah’a ulaşmayı dilemekten geçer




-30/RÛM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne)

O’na (Allah’a) yönelin (Allah’a ulaşmayı dileyin) ve takva sahibi olun Ve namazı ikame edin (namaz kılın) Ve (böylece) müşriklerden olmayın



-30/RÛM-32: Minellezîne ferrakû dînehum ve kânû şiyeâ(şiyean), kullu hızbin bimâ ledeyhim ferihûn(ferihûne)

(O müşriklerden olmayın ki) onlar, dînlerinde fırkalara ayrıldılar ve grup grup oldular Bütün gruplar, kendilerinde olanla ferahlanırlar





Allah ile olan ilişkilerinizde Allah’a ulaşmayı dilemezseniz, o zaman dalâlette kalmak söz konusu, hüsranda kalmak söz konusu ve Allah’ın cennetine girmek hiçbir şekilde mümkün değil


İslâm’ın 5 şartı dediğimiz namaz kılmak, istediğiniz kadar namaz kılın Oruç tutun, isterseniz daima oruç tutun Zekât vermek, söylenilenden daha fazlasını verin Hacca gitmek, 2 defa, 3 defa, 10 defa gidin ve kelime-i şahadeti defalarca getirin Bunların hepsinin toplamı, sizi asla Allah’a ulaştırmaz, bunun için yeterli değillerdir Şartlar sizde oluşmamıştır


Allah’a ulaşmayı dilemediniz Dilemedikçe hidayette olamazsınız Hidayete eremezsiniz ve ne ruhunuzu ne vechinizi ne nefsinizi ne de iradenizi Allah’a teslim edemezsiniz Hedeflerden birincisi ruhunuzu Allah’a teslim etmekti Nasıl teslim edeceğinizi söyledik


Fizik vücudun teslimi bundan sonraki aşamadır Nefsin teslimi ondan da sonraki aşamadır İradenin teslimi ise son aşamadır Birincisinin oluşması hiçbir zaman o kişi İslâm’ın 5 tane şartını gerçekleştirdi diye gerçekleşemez İslâm’ın 5 şartı hedef değildir, vasıtadır Şeytan hedefleri de vasıtaları da yok etmiştir O yok ettiği hedeflerin yerine ikame etmiş ve biz insanlar Allah’a ulaşmayı dilemeyi asırlar sonra unutmuşuz ve tabiatıyla gideceğimiz yer cehennemdir


Öyle mi? Allah’a ulaşmayı dilemeyenler cehenneme mi girer? Ne yazık ki öyle Allahû Tealâ şöyle buyuruyor:




-10/YÛNUS-7: İnnellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatme'ennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne)

Muhakkak ki onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allah’a ulaştırmayı) dilemezler Dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaşmışlardır ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır



-10/YÛNUS-8: Ulâike me'vâhumun nâru bimâ kânû yeksibûn(yeksibûne)

İşte onların kazandıkları (dereceler) gereğince varacakları yer ateştir (cehennemdir)





“Onlar, muhakkak suretle Bize ulaşmayı dilemezler, Bize mülâki olmayı, ruhlarını hayattayken Bize ulaştırmayı dilemezler Onlar dünya hayatından razıdırlar Dünya hayatıyla mutmain olurlar Onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır Gidecekleri yer, kazandıkları dereceler itibariyle cehennemdir


İşte herşeyin sonu burası Görülüyor ki İslâm’ın 5 tane şartını bir kişi hangi ölçüde yerine getirirse getirsin, Kur'ân-ı Kerim’in koyduğu şartların hiçbirisi tahakkuk etmiyor O kişinin cehennemden kurtulması hiçbir şekilde mümkün değildir Küfürden kurtulması mümkün değildir Dalâletten kurtulması mümkün değildir Hüsrandan kurtulması mümkün değildir Şirkten kurtulması mümkün değildir O kişinin gideceği yer de cehennemdir


Sonuç; İslâm’ın 5 şartı kimseyi kurtaramıyor Ne yazık ki insanlar Kur'ân’ı tamamen devreden çıkarmışlar, unutmuşlar ve kurtuluşu İslâm’ın 5 şartına bağlamışlar İblis kurtuluşu onlara bu 5 şarta bağlatmıştır ve de hiçbirinin cehennemden kurtulması mümkün değildir Allah bize bu ilmi öğretti Biz de sizlere…


Allahû Tealâ’nın huzurunda hepinizi hem cennet saadetine, hem de dünya saadetine ulaşması konusunda, hepiniz için o hedefe ulaşmanız için duada bulunurken sözlerimizi burada tamamlıyoruz Allah hepinizden razı olsun

Alıntı Yaparak Cevapla