08-04-2012
|
#4
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Kuran-İ Kerim Lütfen Okuyunuz
20 / TAHA - 123
Kâlehbitâ minhâ cemîan ba’dukum li ba’dın aduvv(aduvvun), fe immâ ye’tiyennekum minnî huden fe menittebea hudâye fe lâ yadıllu ve lâ yeşkâ
(Allahû Tealâ şöyle) dedi: “İkiniz oradan (aşağı) inin! Hepiniz (şeytan ve siz), birbirinize düşman olarak Bundan sonra Benden size mutlaka hidayet gelecek O zaman kim hidayet ime tâbî olursa artık o, dalâlet te kalmaz ve şâkî olmaz ”
6 / EN'AM - 90
Ulâikellezîne hedallâhu, fe bi hudâyuhumuktedih, kul lâ es’elukum aleyhi ecrâ(ecren), in huve illâ zikrâ lil âlemîn(âlemîne)
İşte onlar, Allah'ın hidayet e erdirdiği kimselerdir Öyleyse onların hidayet ine tâbî ol! “Ben, ona karşılık sizden bir ücret istemiyorum O ancak âlemler için bir zikirdir ” de
PEKİ HİDAYET NEDİR? BİZE NASIL GELECEK VEYA NASIL BEYAN EDİLECEK?
Hidayet bu günkü din adamları ve din hakkında biraz bilgi sahibi olanlar Daha önceki alimlerden öğrendikleri gibi tarif ederler << DOĞRU YOLDUR>>
Hidayet doğru yol değildir Yol değildir çünkü Allah (c c) ayetlerinde Hidayetin yol olmadığını ortaya koyuyor
1 / FATİHA - 6
İhdinas sırâtel mustakîm(mustakîme)
(Bu istiane 'n ile) bizi, SIRATI MUSTAKÎM 'e (Allah'a ulaştıran yola) hidayet et (ulaştır)
Eğer hidayet doğru yol ise sıratı mustakimde doğru yol olarak biliniyor<< doğru yolu doğru yola eklemi>> buyuruyor
46 / AHKÂF - 30
Kâlû yâ kavmenâ innâ semî’nâ kitâben unzile min ba’di mûsâ musaddikan li mâ beyne yedeyhi yehdî ilel hakkı ve ilâ tarîkın mustekîm(mustekîmin)
Onlar: “Ey kavmimiz! Muhakkak ki biz, Hz Musa'dan sonra indirilen, onların elindekini tasdik eden Hakk'a ulaştıran ve Tarîki Mustakîm'e hidayet eden bir kitap dinledik ” dediler
Burada tariki mustakim ;istikamet üzere olan yol , hidayetide yol olarak alırsak Yolu yola
Ekledikmi diyeceğiz
29 / ANKEBUT - 69
Vellezîne câhedû fînâ le nehdiyennehum subulenâ ve innallâhe le meal muhsinîn(muhsinîne)
Ve Bizim uğrumuzda (nefsleri ile ve Allah'ın düşmanları ile) cihad edenleri, mutlaka Bizim yollarımıza ( Sıratı Mustakîm ler'e) hidayet ederiz (ulaştırırız) Ve muhakkak ki Allah, mutlaka muhsinlerle beraberdir
Burada yollarımıza yol mu ekleyeceğiz diyeceğiz
37 / SAFFAT - 23
Min dûnillâhi fehdûhum ilâ sırâtıl cahîm(cahîmi)
Allah'tan başka (taptıkları) Artık onları cahîm (cehennem) yoluna hidayet edin (ulaştırın)
Burada cehennem yoluna Doğru yolmu diyeceğiz
Demek oluyorki Hidayet kesinlikle YOL, Doğruyol değildir
Peki nedir? Ulaşma ,ulaştırma,seyri sülük, harekettir
Allahu Teala nasıl açıklamıştır: önce insanlarınKuran’dan uzak olarak bilgisizliğinden kaynaklanan<< kavram kargaşasınıda dile getirerek>> şöyle buyuruyor
6 / EN'AM - 71
Kul e ned’û min dûnillâhi mâ lâ yenfeunâ ve lâ yadurrunâ ve nureddu alâ a’kâbinâ ba’de iz hedânâllâhu kellezîstehvethuş şeyâtînu fîl ardı hayrâne lehû ashâbun yed’ûnehû ilel hude’tinâ, kul inne hudallâhi huvel hudâ, ve umirnâ li nuslime li rabbil âlemîn(âlemîne)
De ki: “Bize fayda ve zarar vermeyen Allah'tan başka şeylere mi dua edelim? Bizi Allah'ın hidayet e erdirmesinden sonra, yeryüzünde şeytanların kandırıp, şaşkın bıraktığı arkadaşlarının “bize hidayet e gel” diye çağırdığı kimse gibi topuklarımızın üzerinde geriye mi döndürülelim?” De ki: “Muhakkak ki; Allah'a ulaşmak, o, hidayet tir ve biz âlemlerin Rabbine teslim olmakla emrolunduk ”
Bu ayette Allah’u Teala Hidayetin gerçek anlamını bilmeyenlerin Bizim
Cemaatimize gel hidayette olursun veya 3-5 Farzı yerine getir Hidayette
Olursun diye çağırdıklarını buyuruyor Çünkü şeytan onlar vasıtasıyla
Hidayeti gizleyerek Araf 16 da belirtildiği gibi hedefine ulaşmak istiyor
7 / A'RAF - 16
Kâle fe bimâ agveytenî le ak'udenne lehum sırâtekel mustekîm(mustekîme)
(İblis): “Bundan sonra, beni azdırman sebebiyle, mutlaka Senin Sıratı Mustakîm in'e onlara karşı (mani olmak için) oturacağım ” dedi
Hidayetin Allah’a(c c) ulaşmak olduğu ortaya çıkarsa herkez sıratı mustakim üzere olacak
Şeytanda çatlayacak Onu önlemek için insanları kandırıp şaşkın bırakacaktır Bu güne kadar
Bunu başarmıştır
Daha öncede böyle olmuştur hangi kavme Peygamber,Resul veya Mürşidler hidayeti açıklamışsa onlar atalarının dinine (inandığı şeylere) sarılmış ve hep yalanlamışlardır veya
İnkar etmişlerdir
2 / BAKARA - 170
Ve izâ kîle lehumuttebiû mâ enzelallâhu kâlû bel nettebiu mâ elfeynâ aleyhi âbâenâ e ve lev kâne âbâuhum lâ ya’kılûne şey’en ve lâ yehtedûn(yehtedûne)
Ve onlara: “Allah'ın indirdiği şeye tâbî olun!” denildiğinde; “Hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz (yola) tâbî oluruz ” dediler Ve eğer, onların ataları hiçbir şeyi akıl etmiyor ve hidayet e ermemiş olsalar bile mi?
5 / MAİDE - 104
Ve izâ kîle lehum teâlev ilâ mâ enzelallâhu ve iler resûlî kâlû hasbunâ mâ vecednâ aleyhi âbâenâ e ve lev kâne âbâuhum lâ ya’lemûne şey’en ve lâ yehtedûn(yehtedûne)
Ve onlara: “Allah'ın indirdiğine (Kur'ân'a) ve Resûl'e (itaate) gelin ” denildiğinde; “Babalarımızı üzerinde bulduğumuz şey (din) bize yeter (kâfi)” derler Ya onların babaları (bu gerçeklere ait) bir şey bilmiyorlarsa ve hidayet e ermemişlerse de mi  ?
31 / LOKMAN - 21
Ve izâ kîle lehumuttebiû mâ enzelallâhu kâlû bel nettebiu mâ vecednâ aleyhi âbâenâ, e ve lev kâneş şeytânu yed’ûhum ilâ azâbis saîr(saîri)
Ve onlara "Allah'ın indirdiği şeye (Kitaba) tâbî olun!" denildiği zaman: "Hayır, babalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye (putlara) tâbî oluruz " dediler Ve şeytan onları, alevli ateşin (cehennemin) azabına çağırıyor olsa da mı?
43 / ZUHRUF - 22
Bel kâlû innâ vecednâ âbâenâ alâ ummetin ve innâ alâ âsârihim muhtedûn(muhtedûne)
Hayır, (onlar) dediler ki: “Gerçekten biz, babalarımızı bir ümmet (dîn) üzerinde bulduk Ve muhakkak ki biz, onların izi üzerinde hidayet e erenleriz ”
43 / ZUHRUF - 23
Ve kezâlike mâ erselnâ min kablike fî karyetin min nezîrin illâ kâle mutrefûhâ innâ vecednâ âbâenâ alâ ummetin ve innâ alâ âsârihim muktedûn(muktedûne)
Ve tıpkı bunun gibi, senden önce bir ülkeye bir nezir göndermiş olmadık ki, onun (o ülkenin) refah içinde olanları: “Muhakkak ki biz, babalarımızı bir ümmet (dîn) üzerinde bulduk Ve mutlaka biz, onların izlerine tâbî olanlarız ” dememiş olsunlar
43 / ZUHRUF - 24
Kâle e ve lev ci’tukum bi ehdâ mimmâ vecedtum aleyhi âbâekum, kâlû innâ bi mâ ursıltum bihî kâfirûn(kâfirûne)
(Nezirlerin hepsi): “Size babalarınızı üzerinde bulduğunuz şeyden (dînden) daha çok hidayet e erdirecek olanı getirmiş olsam da mı?” dediler (Onlar da): “Muhakkak ki biz, sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyi inkâr edenleriz ” dediler
İtikat imamlarından MATURİDİ’de şöyle söylüyor
*Ehli Sünnet şöyle dedi: Allah’u Tealanın HİDAYETE erdirmesi demek <<Kulun nefsinde HİDAYETLENMEYİ yaratması demektir
Saptırmakta (DALALET) da onda DALALETİ meydana getirmesi demektir MATURUDİ AKAİDİ -157
Yukarıda söylediğimiz gibi bütün insanlar zaten dalalettedir HİDAYETE erdirmek Allah’a aittir Ancak kul ilk adımı atmadan(Allah’a ulaşmayı dilemeden) onunla ilgilenmez Çünkü insan serbest iradenin sahibidir ve Allah (c c) kendi rızası olmaksızın kimsenin iradesine karışmaz
Ancak Allah’u Teala hidayetin gerçek anlamını aşağıdaki ayetlerde şöyle buyurmuştur
|
|
|