08-04-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
~ Çağlari Aşan Çağri ~

Kutsal sesin ilk çağrısı ''oku''maktır!
Okumak bahar görmemiş gönüllere kırkikindiler yağdırmaktır Işığa hasret yanağı gamzeli gecelere güneş yüklü kervanlar yollamaktır Susuzluktan damarı çatlamış toprağa gözyaşı akıtmaktır
En güzelinden bir okumadır, melek yüzlü bir bebeğin annesini tanıması Hayata atılan umut yüklü ilk adım, dudaklarda beliren ilk tebessüm  Ve gurbet diyarı olan yeryüzünde, yalnızlığın yıkılış gümbürtüsü
Maddî gıdasını önce anne sütüyle alan çocuğun ruh iklimine de anne sütü berraklığında rahmet yağdırılmalı, istikbalin hazan yüklü mevsimlerinden korunmak için
Kutsal sesin ilk çağrısı ''oku''maktır!
Her okuma kendi derinliğinde bir konuşmadır En güzel okuma, en ''GÜZEL''le konuşmadır Kitaplar kitabını okumak, Tur'da Musa oluştur O kitabın teslimiyetiyle besleniş, bıçak altında İsmail oluştur O ilahî beyanın masumiyet burcuna tutunan Meryem, çarmıhta zannedilen gökyüzü soluklu İsa oluştur
Ve Meryem'i de İsa'yı da hakkıyla anlayanlar, okumaktaki gerçek manayı bilenlerdir
Gönül kitabına Cibril soluklarıyla yazılan harfler, iffet dersini verir Meryem'ce okuyanlara
Kutsal sesin ilk çağrısı ''oku''maktır!
Kâinat; harf harf, satır satır büyük bir kitap olarak durmakta karşımızda Her kelimesi, diz çöküp okunacak bir kitap  Kâinat kitabını okuyabilmek için de aklın yanı sıra kirlenmemiş bir gönül lâzım
Kâinatın idraki; derslerden bir ders, en güzel bir ders 
Serin servilerle dost olmuş mezar taşları, hece hece ölüm dersi vermekte hayat mektebinde Ders alışlar, diz çöküp oturuşlar kutlu bir kabullenişle başlar Tıpkı Hira mağarasında olduğu gibi, Rıdvan'ın gölgesinde yaşanan ruh serinliği gibi 
Kutsal sesin ilk çağrısı ''oku''maktır!
Bazı kitaplar da vardır ki, Yunus olup Taptuk'un kapısında sadakatle okunur Okuyanı ancak öyle olgunlaştırır Sabır ister, vefa ister talebesinde Yunus'un okuması kendini bilmek içindir Ve ''kendini bilen RABBİNİ bilir '' Ancak, ''Bir ben vardır bende benden içeri '' diyenler kendini bilir ve RABBİNE yönelir
Okuduğu kitabın harflerini ruh tezgahında dokuyanlar, düğümünü gözyaşıyla atar Ruh inceliğinin yansıması olan damlalar, bağrına düştüğü toprağa Cibril'in nefesi gibi hayat bağışlar
Toprak yağmuru okur, gönüller gözyaşını  İkisi de hayattır Biri yeryüzü toprağına, diğeri gönül toprağına
Ve bazı dersler de vardır, onu ne kelimeler anlatabilir, ne nağmeler  Mevlâna'nın dediği gibi, ''Ben ol da bil!'' makamını tutanlar ancak idrak edebilirler o dersi Miraca yükseliş, böyle bir derstir Miracın kutlu konuğu, yüklendiği muştularla en büyük dersi veriri insanlığa, çağları aşan çağrılarıyla İnsanlık, o kutsal çağrının gölgesinde yürüme bahtiyarlığına ermekle almış olur derslerden en güzel nasibini
Eğer o kutlu rehbere getirilen çağrıya ve müjdeye kulak vermeseydi insanlık, hazan vurmuş gönül bağlarımız hiç yeşerir miydi?
Çağları aşan çağrıya yöneldik Allah(c c )'ım Kullarına ilk hitabın ''oku!'' O ne tatlı kelâm 
Senini adınla okuyacağız Ve biliyoruz ki, ilk okuma nefsin kendini bilip okumasıdır
Değil mi ki, kendini bilen RABBİNİ bilir  
Gönül kirini, gözyaşlarıyla yıkayacak; bağrımıza attığın rahmet tohumlarına, Nebi'nin ızdırap aşısını ve uğradığımız her muhtaç gönle Seni anlatacak, Senin o muhteşem sanatını okutacağız
Zira, kutsal sesin ilk çağrısı ''oku''maktır!
Ve
Hüzünle indi bu kitap, hüzünle okunmalı  
|
|
|