Prof. Dr. Sinsi
|
Daha Kur' Ân Ne Desin!..
“
Ey insan! Yaşıyorken, hem de Kur' ân çağında;
Çırpınıp duruyorsun, cehâlet batağında
Kalbin katı  Gözün kör  Başın kibir dağında
Kur' ân sana gel diyor, bak bendedir adresin
Ey eşref-i mahlûkat! Daha Kur' ân ne desin! 
Özgürce seçmen için, iki yoldan birini;
Apaçık bildiriyor, bütün ayetlerini
Ya Peygamber, ya şeytan  Seç diyor rehberini;
Öyle seç ki; sırattan rüzgar gibi geçesin,
İlle şeytan diyorsan Daha Kur' ân ne desin!
Ya Cennet bahçesidir, ya ateştir o mezar,
Mekân var mı dünyada, öyle derin, öyle dar?
Hiçbir şey yakın değil, insana ölüm kadar
Diyor ki; hesabı var, aldığın her nefesin;
Mezarlar konuşurken Daha Kur' ân ne desin! 
Malın, mülkün, şöhretin, dünyada herşeyin var;
Ya dünyadan Rabb' ine, götürecek neyin var?
Bana yeter diyorsan, şu üç günlük itibar;
Bir dördüncü gün var ki; çok çetindir bilesin,
Bunlar masal diyorsan Daha Kur' ân ne desin!
Âyet diyor ki; eğer, dağa inseydi Kur' ân;
Paramparça olurdu Dağ, Allah korkusundan
Hangi insan durup da, ibret almaz ki bundan?
Sen ki, bir dağ yanında, ne kadar da cücesin,
Haddini bilmen için Daha Kur' ân ne desin! 
O münezzeh ruhundan, ruh vermekle insana;
Erişilmez bir şeref, bahşetti Allah sana,
Ne kadar sevdiğini, buradan anlasana !
Sen ki; taparcasına, kendine kul kölesin,
Nefsini put yapana Daha Kur' ân ne desin! 
Bir gün var ki; çok yakın, dağların yürüdüğü,
Göklerin, güneşleri önünde sürüdüğü,
Kâinatı toz duman, dehşetin bürüdüğü;
Kıyâmet senaryosu, oyun değil bilesin;
Hâlâ ürpermiyorsan Daha Kur' ân ne desin! 
O büyük mahkemede, bütün diller susacak;
Konuşacak bu defa, göz, kulak, el, kol, bacak
Uzuvlar birer birer, haramları kusacak;
Açılacak önünde, defterleri herkesin;
Kendine gelmen için Daha Kur' ân ne desin! 
O gün, buyruk verenler, buyruğa baş eğecek,
Cehennem öfkesinden, köpürüp kükreyecek,
Ve doldun mu dedikçe, daha yok mu diyecek;
Yandıkça o deriler, değişecek bilesin;
Hâlâ secde yok ise Daha Kur' ân ne desin! 
Gör ki, dünya sırtında, nice insan taşıyor;
Kimi yaşarken ölmüş, kimi ölmüş yaşıyor
Kimi Arş-ı Âlâ' ya dolu dizgin koşuyor;
İşte Cennet İşte sen Gayret et ki giresin;
Ey! Eşref-i mahlûkat! Daha Kur' ân ne desin! 
|