Prof. Dr. Sinsi
|
Kur'an'ın Mucize Oluşu
Ancak bu iki ayet bir şiir değildir, fakat eşsiz bir nesir çeşididir Aynı zamanda Kur'an'ın bu türden bir nesirin yanında aşağıdaki ayetlerde de görüleceği üzere şiirden tamamen uzak bir nesiri de bünyesinde taşıdığını görürüz:
"And olsun göğe ve Tarık'a, nereden bileceksin sen Tarık'ın ne olduğunu? O kayıp delen yıldızdır Hiç bir nefis yoktur ki mutlaka onun üzerinde bir gözeten bulunmasın Şu halde insan bir baksın neden yaratılmıştır? O atılıp dökülen bir sudan yaratılmıştır Bel kemiği ile göğüslerin arasından çıkar "[31]
وَ "Biz hiç bir resulü Allah’ın izniyle itaat edilmekten başka bir gaye ile göndermedik Onlar kendilerine yazık ettikleri zaman sana gelip Allah'tan mağfiret dileseler ve Resul de onlara mağfiret dileseydi elbette Allah'ı Tevvab ve Rahim olarak bulacaklardı Hayır, Rabbine and olsun ki; aralarında çekiştikleri şeyde seni hakem tayin edip sonra haklarında verdiğin hükümden dolayı içlerinde bir sıkıntı duymadan kendilerini tamamen teslim etmedikçe iman etmiş olamazlar "[32]
Paragraf uzadıkça ayetler tek bir nefeste okunur Aşağıdaki ayetlerde ise paragraf ve nefes nesirde kısalır:
"And olsun güneşe ve aydınlığa, ardından gelmekte olan ay'a, onu açığa çıkardığında gündüze, örtüp bürüdüğünde geceye…"[33]
Her iki sûredeki ayetlerde de paragraf paragraf nesir bulunduğu halde birisi uzun bir nefesle okunmakta diğeri ise kısa bir nefesle okunmaktadır Bir de bakıyorsunuz ayetler mürsel nesirin zirvesinde seyrediyor;
"Ey Resul, ağızlarıyla inandık dedikleri halde kalpleriyle inanmayanlardan, Yahudilerden, yalana kulak verenler ve sana gelmeyip başka bir kavmin sözünü dinleyenlerden küfre koşanlar seni üzmesin Sözlerin yerlerini değiştirirler de; size bu verilirse alın, verilmezse kaçının derler Allah kimin de fitneye düşmesini isterse; onun için senin Allah’a karşı hiçbir şeye gücün yetmez İşte onlar Allah’ın kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir Dünyada rüsvalık onlaradır Ve onlar için ahirette büyük bir azap vardır "[34]
Yine kafiyeli nesirin de zirvesindedir Kur'an;
"Ey örtüye bürünen, kalk ve uyar Rabbini de tekbir et Elbiselerini temiz tut Kötü şeylerdense sakın Çok görerek başa kakma Rabbin için sabret "[35]
Aşağıdaki ayetlerde olduğu gibi cümle çiftlerinin birbiri ile uyumluluğunu sağlamada Kur'an'ın kendi üslûbunda yüceldiğini bulursun:
أَ "Çokluk ile böbürlenmeniz sizi öylesine oyaladı ki; mezarlıkları bile ziyaret ettiniz Hayır, ilerde bileceksiniz Hayır, ilerde bileceksiniz Hayır, eğer kesin bir bilgi ile bilseydiniz And olsun ki cehennemi muhakkak göreceksiniz "[36]
Aşağıdaki ayetlerde ise cümle çiftlenişinin uzadığı görülmektedir:
"Kahrolası insan, ne kadar da nankördür! Allah onu hangi şeyden yarattı? Nutfeden onu yarattı, ona biçim verdi Sonra onun yolunu kolaylaştırdı Sonra onu öldürdü, kabre koydu Sonra dilediği zaman onu yeniden diriltir Hayır, emrettiğini yapmadı İnsan yiyeceğine baksın Biz suyu döktükçe döktük Sonra toprağı güzelce yararak orada taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalar, iri ve sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik "[37]
Belirli bir kafiye kullanımında devam ederken bir de bakıyorsunuz ki bir başka kafiye kullanımına dönüşüm yapıyor Tıpkı şu ayetlerde olduğu gibi:
"Sur'a üflendiğinde; işte o gün, zorlu bir gündür Kâfirler için hiç de kolay değildir "[38]
Bu ifadeleri kullanırken doğrudan doğruya hemen sonraki ayetlerde başka kafiyeye değişim yapıyor:
"Bırak beni ve yarattıklarımı tek başına Kendisine bol bol mal verdiğimi, görülen oğullar verdiğimi ve onun için yaydıkça yaydığımı Sonra daha da artırmamı umar o Hayır; çünkü o, ayetlerimize karşı bir inatçı kesildi Ben onu sarp bir yokuşa sardıracağım "[39]
Bu kafiyelerin kullanıldığı ayetlerden sonra doğrudan doğruya başka kafiyelerin kullanıldığı ayetlere geçiş yapıyor:
إِ "Doğrusu o, düşündü ve ölçüp biçti Canı çıkası nasıl da ölçüp biçti Sonra baktı Sonra kaşlarını çattı, suratını astı Sonra da sırt çevirip büyüklük tasladı "[40]
İşte, böylece Kur'an ayetlerinin tamamı dikkatlice incelendiğinde her çeşidiyle ne Arap şiiri ve nesirinde kullanılan üslûba ne Arapların kullandığı sözlerden herhangi bir söze ne de herhangi bir beşerin sözüne hiçbir şekilde benzemediği ve onlarla uzaktan yakından ilgisi olmadığı görülür
Daha sonra Kur'an'ın açık kuvvetli ve güzel üslûbunun birçok manaları ifade etme keyfiyeti açısından en ince tasvir ile ifade ettiğini görebilirsin Şu ayetlerde olduğu gibi mananın çok ince olduğunu hissedersin:
"Şüphesiz ki muttakiler için kurtuluş vardır Bahçeler ve bağlar Göğüsleri tomurcuklanmış kızlar Ve dolu kâseler "[41]
Dikkat edildiğinde ayetlerin ince lafızlardan ve yumuşak cümlelerden meydana geldiği görülür Bunun yanında aynı sûre içerisinde geçen şu ayetlerde kullanılan lafızların ve cümlelerin sert ve kalın ifadelerden meydana geldiği görülmektedir:
إِ "Şüphesiz ki cehennem, bir gözetleme yeridir Azgınlar için varılacak bir yer Çağlar boyunca orada kalacaklardır Orada serinlik ve içecek tadamayacaklardır Sade kaynar bir su ve bir de irinden başka "[42]
Yine aşağıdaki ayetlerde olduğu gibi sevgi dolu ifadelerin sevgi dolu lafızlarla ifade edildiğine şahit olunur:
"Ana-babasını tahtın üzerine çıkarıp oturttu Hepsi onun için secdeye kapandılar "[43]
Şu ayetlerde olduğu üzere, çirkin olan manaya yönelik bir anlam ancak uygun bir lafızın kullanımı ile mümkün olabilmektedir:
"Demek erkekler sizin, dişiler O'nun mu? Öyleyse bu insafsız bir paylaşma "[44]
"Sesini kıs Şüphesiz ki seslerin en çirkini eşeklerin sesidir "[45]
Bu manaları aktarırken, belirtilen manaları ifade edecek kelimeleri seçiyordu Böylece seçilen kelimeler, manaları tasavvur eden ve idrak eden kişide adeta bir zil sesi gibi içini hareketlendiren ses ve tona sahip kelimeler haline geliyordu Bu nedenle bu anlamlardaki derinliği ve ifadedeki belağatı idrak eden dinleyici bu durum karşısında huşu ile eğiliyordu Hatta küfründe inat etmelerine rağmen Arap belağat ustalarından ve düşünürlerinden bazıları bu ifadeler karşısında secdeye kapanacak olmuşlardır
Sonra yine Kur'an'ın lafızlarını ve cümlelerini dikkatlice inceleyen kimse harflerin yerleştirilmesinde, harflerin çıkış mahreçlerinde bir kelimede veya cümlede mahreç yakınlığının varlığını ve bu uyumun sağladığı ses güzelliğini gözlemler Çünkü harfler arasında mahreç yakınlığı olmazsa yani mahreçler birbirinden uzak olursa, harfler ve cümleler arasındaki geçiş zorlaşır Aynı zamanda müzikte gerekli tekrarlarda olduğu gibi tekrarlarında kulağa hoş gelen hafif bir mahreçten çıkan hoş bir harf kullanılmıştır Bu nedenle; كالباعق المتدفق kelimesi yerine كصيب kelimesini ve الهعخع kelimesi yerine سندس خضر kelimelerini kullanıyor Mahreçleri birbirinden uzak harflerin meydana getirdikleri bir kelime ile uygun bir mana ifade edilebiliyor, başka bir manaya da yol açmıyorsa ضيزى kelimesinde olduğu gibi uygun olan kelime kullanılmaktadır Zira ظالمة ve جائرة kelimeleri ضيزى kelimesi ile aynı manaları ifade ettiği halde ضيزى kelimesi kullanılmıştır
Kelimelerin kullanımında bu incelikle beraber, bazı ayetlerde bazı harflerin tekrar tekrar kullanıldığını görmek mümkündür Örneğin; Ayete'l Kürsi'deki “lam” harfi yirmi üç defa tekrarlanmasına rağmen bu tekrar kulakta hoş bir etki bırakmakta hatta ve hatta dinleyenin dikkatini çekmekte ve dinleme isteğini artırmaktadır
İşte, böylece Kur'an'ın özel bir tarza sahip olduğunu, her anlamın, kendine uygun olan lafızlarla indiğini, çevresindeki lafızlarla ve beraberindeki anlamlarla uyum halinde olduğunu görebilirsin Bu özellikte hiçbir ayette farklılık göremezsin Kur'an'ın hiçbir beşerin sözüne benzememesi ve hiçbir beşerin sözünün de Kur'an'ın sözüne benzememesinden dolayı özel bir tarza sahip olan Kur'an'ın üslûbundaki mucize oluş gayet açıktır
Yine indirilen manalara uygun lafızların ve cümlelerin kullanılması açısından olsun, belağatını ve manalarındaki derinliği idrak edebilenlerin kulaklarında yankılanan lafızları karşısında Kur'an'ın önünde boyun eğip adeta secdeye kapanır gibi olanlar açısından olsun, ister manalarındaki derinliği ve belağatını idrak edemeyip ancak onun lafızlarındaki uyumun, inceliğin karşısında Kur'an'ın esiri olan, ister istemez dinleyenin kendisine boyun eğmesi açısından olsun, Kur’an’ın mucize oluşu açıktır Bu nedenle Kur'an mucizedir ve mucizevi özelliği Kıyamete kadar da devam edecektir
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Yusuf: 2
[2] Fussilet: 3
[3] Zümer:28
[4] Şura: 7
[5] Zuhruf: 3
[6] Ra'd: 37
[7] Bakara: 23
[8] Yunus: 38
[9] Hud: 13
[10] İsra: 88
[11] Sebe: 28
[12] Yunus: 38
[13] İsra: 88
[14] Zümer: 67
[15] Mü'min: 16
[16] Enfal: 58
[17] Hacc: 1,2
[18] Fussilet: 26
[19] İnsan; 17,18
[20] Nebe; 21,23
[21] Necm: 22
[22] Lokman: 19
[23] Hicr; 2,3
[24] Hacc; 8,9
[25] Hacc; 19,22
[26] Hacc -73
[27] Maide: 110
[28] Hakka; 41,42
[29] Tevbe: 14
[30] Âl-i İmrân-92
[31] Tarık-1,7
[32] Nisa; 64,65
[33] Şems; 1,4
[34] Maide-41
[35] Müddessir; 1,7
[36] Tekasür; 1-6
[37] Abese; 17-31
[38] Müddessir-8,10
[39] Müddessir; 11,17
[40] Müddessir; 18,24
[41] Nebe; 31,34
[42] Nebe; 21,26
[43] Yusuf-100
[44] Necm; 21,22
[45] Lokman-19
|