Prof. Dr. Sinsi
|
İnandığımızı Yaşıyor Muyuz?
Ameli olmadığı halde müslümanlığı kimse elden bırakmıyor
İman, Dil Bilimcilerine göre (Kesb/çalışma ve ihtiyar/özgür iradeyle seçim ile kalpte hasıl olan tasdik)demektir
Yani iman, kelime anlamı olarak (verilen haberi kabul ve itiraf ederek, haber sahibini yalanlamamak) tır
Dini terim olarak ise iman, sadece tasdik olmayıp, (Hz Peygamberin Allah tarafından getirdiği ve dinden olduğu zaruri ve kesin olarak bilinen haber ve hükümleri kendi irade ve ihtiyariyle tasdik ederek bunları kabul ve itiraf etmektir)
Bizim üzerinde duracağımız nokta, bu tasdik, kabul ve itirafın nasıl olacağıdır
Kalben kabul ve itiraf yeter mi ?  
Sadece dil ile kabul ve itiraf yeter mi ?  
Yoksa hem kalben hem de dil ile kabul ve itiraf mı gerekir ?  
Ya da bu ikisiyle birlikte pratikte de uygulamaları olması mı lazım ?  
Bu noktalarda geçmişte İslâm bilginleri arasında bir çok tartışmalar olmuş ve bu husus ile ilgili, bir çoğu ifrat ve tefrit ölçülerinde Kerrâmiye, Havâriç, Mu’tezile, Selef/Muhaddisün gibi mezhepler/ekoller ortaya çıkmıştır 
Bunlardan kimisi ameli olmayan bir müslümana çekinmeden KAFİR demiş, (Halbuki amelinin olmamasının imansızlıktan başka bir sebebi olabilir)
Kimisi de ameli olmayan bütün müslümanları cennetle müjdelemiştir
Böylece günahkarlığı cesaretlendirmiştir (!)
Bu geniş mevzu İlm-i Kelam kitaplarında duradursun Biz iman-amel ilişkisini zoraki yorumlara tevessül etmeden, temel kaynağımız KUR'AN’dan görelim
KONUYLA İLGİLİ YÜCE RABBİMİZİN AÇIK BEYANLARINA DİKKAT EDELİM
MÜ'MİNÜN SÜRESİ 1-2-3-4-5-6-7-8-9-10-11 AYETLER  
Kesinlikle, inananlar kurtulmuşlardır
Onlar ki, namazlarında huşuludurlar
Ve boş şeylerden yüz çevirirler
Ve iffetlerini korurlar
Eşleri veya ellerinin sahip olduğu kölelere karşı ayrı, çünkü bundan dolayı kınanamazlar
Oysa, bunun ötesine gitmek isteyenler, işte onlar, sınırları aşanlardır
Ve onlar, emanetlerine ve sözleşmelerine bağlılık gösterirler, ve namazlarını korurlar
İşte onlar varislerdir
Temelli kalacakları Firdevs cennetine varis olurlar  
Allahü Teâla elli civarında âyette İMAN EDENLER VE SALİH AMEL İŞLEYENLER şeklinde bir ifadeyle iman ile sâlih ameli yani iman ile davranışı birbirine yapıştırmış, bir daha tefrik edilmeyecek bir şekilde birbirine bağlamıştır 
Bahsedilen iman ve sâlih amel aynı şey gibidir
Hatta o kadar ki mesela Mâide suresinin 44, 45, ve 47 âyetlerinde;
Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler KAFİRLER, ZALİMLER ve FASIKLAR olarak değerlendirilmiştir
ENFAL SURESİ 2-3-4 AYETLER  
Gerçekte inananlar, o kimselerdir ki, ALLAH anıldığında, kalpleri ürperir
Ve âyetleri onlara okunduğunda, bu, onların inançlarını artırır
Ve Rab’lerine güvenirler
Onlar, namazı kılarlar ve kendilerine verdiklerimizden bağışlarlar
İşte gerçek inananlar onlardır
Onlara Rab’leri katında mertebeler, bağışlama ve güzel bir pay vardır  
TEVBE SURESİ 111 AYET  
Evet, ALLAH, İnananların canlarını ve mallarını Cennet karşılığında satın almıştır
Onlar, ALLAH yolunda savaşırlar
onra öldürürler ve öldürülürler
Bu, ALLAH’ın Tevrat, İncil ve KUR'AN’daki gerçek bir sözüdür
Ve sözünü, ALLAH’tan daha çok tutan kim vardır?
Öyleyse, yaptığınız alışverişle sevinin
Büyük başarı, işte budur 
SAFF SURESİ 10-11 AYET  
Ey inananlar Sizi, can yakıcı bir cezadan kurtaracak, kazançlı bir alış-verişi göstereyim mi size?
ALLAH’a ve Elçi’sine inanacaksınız
ALLAH yolunda canlarınızla, mallarınızla savaşacaksınız
bilseniz, bu, sizin için daha iyidir  
İBRAHİM SURESİ 24-25 AYET  
ALLAH’ın Güzel Söz’e (imana) nasıl örnek verdiğini görmedin mi?
O, kökü sağlam, dalları gökte, güzel bir ağaca benzer
o, Rabb’inin izniyle, her an ürün verir
ALLAH, insanlar için örnekler vurur/verir Belki ders alırlar 
Ve Fürkan suresi âyet 63-77 âyetlerde nitelenen (Yeryüzünde kibirlenmeden yürümeyi, geceleri secde ve kıyam etmeyi; duada bulunmayı, malı harcarken savurgan ve cimri olmayıp orta bir yol tutmayı, haksız yere adam öldürmemeyi, zina etmemeyi, yalana tanıklık etmemeyi, boş lakırdıya kulak asmamayı, okunan âyetlere duyarlı olmayı      ) özellikleri de göz önüne alınız
Bütün bu âyetler imanın amelden bağımsız, soyut bir şey olmadığının altını çizmektedir 
ALLAH yolunda mücadele, iyiliği emir, kötülükten nehy, salat, oruç, infak, tevbe, vb 
kulluk görevleri iman ile aynı kefede tartılmaktadır
ALLAH insan için iki yol bulunduğunu bildirir
İman edenlerin ALLAH yolunda, etmeyenlerin ise Tağut yolunda mücadele vereceklerini açıklar
Müminlerle fâsıkları bir tutmayacağını bildiren Rabbimiz, imanı yüceltmiş ve kalplerimize hoş göstermiş küfür, fısk ve isyandan nefret ettirmiştir 
BAKARA SURESİ 214 AYET  
Yoksa, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenin benzeri, sizin de başınıza gelmeden, Cennet’e gireceğinizi mi sandınız? Yoksulluk ve sıkıntı, onlara öylesine dokunmuş ve öylesine sarsılmışlardı ki, Rasül ve onunla birlikte inananlar, ALLAH’ın yardımı ne zaman? demişlerdi
Gözünüzü açın şüphesiz ki ALLAH’ın yardımı çok yakındır 
AL-İ İMRAN SURESİ 142 AYET  
Yoksa ALLAH, içinizden savaşanları ayırt etmeden ve sabredenleri ortaya çıkarmadan Cennet’e gireceğinizi mi sandınız 
TEVBE SURESİ 16 AYET  
ALLAH, içinizden savaşanları, ALLAH’tan, Elçi’sinden ve inananlardan başka dost/yardımcı edinmeyenleri ortaya çıkarmadan bırakılacağınızı mı sandınız? Ve ALLAH, yaptıklarınızdan haberdardır 
YUNUS SURESİ 62-63 AYETLER  
Uyanın (!) ALLAH’ın Yakınlarına kesinlikle kaygı yok onlar üzülmeyecekler de Onlar, inanan ve takvâlı davranan kimselerdir 
A'RAF SURESİ 156 AYET  
Ve bu dünyada da, öteki dünyada da bizim için bir iyilik yaz Kuşkusuz biz sana tevbe etmiş olarak geldik Ve ALLAH buyurdu: Cezama dilediğim kimseyi çarpıtırım, rahmetim ise her şeyi kuşatmıştır Onu takvâlı olanlara, zekat verenlere, âyetlerimize inananlara yazacağım 
BAKARA SURESİ 103 AYET  
Evet, ve eğer inansalardı ve takvâlı olsalardı, ALLAH’tan bir ödül daha iyi olacaktı Keşke bilselerdi  
MAİDE SURESİ 93 AYET  
İnanan ve iyi işler yapanlara, tatmış olduklarından dolayı bir sorumluluk yoktur Yeter ki takvâlı davransın, inansın, iyi işler yapsın, sonra takvâlı davranıp inansın ve sonra takvâlı davranıp iyilik yapsınlar Ve ALLAH iyilik yapanları sever 
ANKEBUT SURESİ 1-2-3-4-5-6-7 AYETLER  
Elif, Lâm, Mim
İnsanlar, sınanmadan, yalnızca İNANIYORUZ demeleriyle bırakılacaklarını mı sanıyorlar?
Oysa biz, hiç kuşkusuz, bunlardan öncekileri de sınamıştık Öyleyse ALLAH, elbette gerçeği söyleyenleri bilir ve hiç kuşkusuz yalancıları da bilir Yoksa kötülük yapanlar, bizden kaçabileceklerini mi sanıyorlar? Karar verdikleri şey, ne kötüdür! Kim Allah’a kavuşmayı umuyorsa, evet, ALLAH’ın belirlediği zaman yoldadır O duyandır, bilendir Ve kim savaşırsa, ancak kendisi için savaşır Evet, ALLAH, gerçekten dünyalara karşı zengindir Ve inanan ve iyi işler yapanlara gelince, onların kötülüklerini, elbette sileceğiz ve onlara yaptıklarının daha güzeli ile karşılık vereceğiz 
HUCURAT SURESİ 14-15-16 AYETLER  
Bedeviler, İNANDIK dediler DEKİ: İnanmadınız, ama TESLİM OLDUK deyin; inanç henüz kalplerinize girmedi Eğer ALLAH’a ve Elçisi’ne boyun eğerseniz, O, yaptıklarınızdan hiçbir şeyi eksiltmez Gerçekten ALLAH, bağışlayıcıdır, merhametlidir! İnananlar, ancak, ALLAH’a ve Elçisi’ne inanırlar, sonra da kuşku duymazlar; bunlarla birlikte, ALLAH yolunda mallarıyla, canlarıyla savaşmış kimselerdir Doğru olanlar, işte bunlardır DEKİ: Siz dininizi mi Allah’a öğretiyorsunuz? Oysa ALLAH, göklerde olanları da, yerde olanları da bilir Ve ALLAH, her şeyi bilir  
Ayetleri gördünüz İnsanlar, kesinlikle, İNANDIK demekle kurtulamayacaklardır
ÇÜNKÜ İMAN AYNI ZAMANDA YAŞAMAKTIR Yaşanmayacak bir kuru imanın bir anlamı ve önemi olmaz
İSLAM’dan başka bir din arayanların, buldukları dinlerinin kabul edilmeyeceğini hatırlatan Rabbimiz,
BİZ İMAN ETTİK diyen bedevilerin imanlarını yüzlerine çarpmaktadır 
HAYIR SİZ HENÜZ İMAN ETMEDİNİZ İMAN HENÜZ KALPLARİNİZE YERLEŞMEDİ buyuruyor
Zira eğer ki siz gerçekte iman etmiş olsaydınız, ALLAH yolunda canınızla, malınızla mücadele edersiniz, ama siz (eslemna) diyebilirsiniz diyor
Yani tabiri caizse, KAFA KAĞIDINIZDA MÜSLÜMAN YAZDIRMANIZDA BİR SAKINCA YOK Kimliğinizi tespit etme babından, Mecusi, Hıristiyan, Yahudi, Zerdüşt vs 
bir toplumdan olmayıp, Medine’deki Müslüman toplumdan olduğunuzu söylüyorsunuz ki bu doğrudur
AMA SİZE GERÇEK ANLAMDA MÜMİN DENEMEZ buyuruyor, Rabbimiz
Açıkça, bize, YA BU DEVEYİ GÜDERSİNİZ YA DA BU DİYARDAN GİDERSİNİZ deniliyor
AHZAB SURESİ 36 AYET  
ALLAH ve Rasülü bir işte hüküm verdiklerinde, hiç bir mü’min erkeğe ve mümin kadına işlerine kendi isteklerine göre belirleme hakkı yoktur ALLAH’a ve rasülüne isyan eden, açık bir sapıklığa batıp gitmiş demektir 
KUR'AN’ın üzerinde durduğu mesele, inandığımız doğruların hayatımızda uygulanmasıdır
İman ile ameli birbirinden ayırıp ayrı ayrı kategoride değerlendirmek KUR'AN’a göre uygun değildir
KUR'AN BİZDEN İŞ DAVRANIŞ İSTİYOR  
İNANDIĞIMIZI YAŞAMAMIZI İSTİYOR  
yani ben şunu şunu yapmıyorum amma benim kalbim temiz ifadeleri eyleme dökülmedikçe hiç bir anlam ifaade etmiyor sadece dil ile söylemler fiiliyata dökülmediğinde bu yetersiz kalıyor
Ayetlerde gördüğünüz gibi cennet salt inanmışlara değil, imanla birlikte salih amel işleyenlere; takvâ sahiplerine, sâlihlere, muhsinlere, ebrâra vadediliyor 
İnandığı halde (mazeretsiz) amel işlemeyen insanlar kâfir mi, değil mi tartışması yerine onların mümin olup olmadıklarının cevabı araştırılmalıdır 
Her ne kadar (amel imandan bir cüzdür) deyimi doğru değilse bile kesinlikle (amel imanın bir gereğidir, icabıdır, dışa vurumudur )
Kusursuzluk sadece ALLAH'a mahsusdur 
Doğrusunu en iyi bilen ALLAH'tır
|