Prof. Dr. Sinsi
|
Tefsir Dersleri...
Ayetlerin İcmali Manaları
Yahudi alimleri ve danışmanları, Allah’ın kulu ve elçisi Hz Musa’ya (a s ) inzal edilen Tevrat’a sırtlarını çevirdikleri gibi, torunları da Hz Muhammed’eindirilen ve Tevrat’ta olanları tasdik eden Kur’an’a sırtlarını çevirdiler
Onlara, dedelerinden azgınlık, inatçılık ve kibirlilik irsiyet yoluyla geçmiştir Bunda hayret edilecek bir şey yoktur Yahudiler bilmiyorlarmış gibi Allah (cc)'ın elcisine indirmiş olduğu kitaba sırtlarını çevirerek, şeytan*ların Hz Süleyman (s a v ) zamanından kalma sihirle ilgili kitap ve rivayet*lerine uydular Halbuki Hz Süleyman (sav) ne sihirbazdı, ne de sihri öğ*renmekle kafir olmuştu Şeytanlar insanlara vesvese vererek, kendilerinin gaybı bildiklerini zannettiriyorlar Ve sihri onlara öğretiyorlardı Böylece sihir halk arasında iyice yaygınlaştı Cenab-ı Hak, sihrin böyle yaygın*laştığı bir zamanda Babil'p iki melek (Harut ve Marut) gönderdi Yahudi büyüklerinin bazıları bunlara uydular Bu iki melek halka sihri, sihir yap*mak için değil, sihri bozmak ve mucize ile sihir arasındaki farkı açıklamak için öğretmeye başladılar
Cenab-ı Hak, kullarını istediği gibi imtihan edebilir Nitekim «Tâlût»un kavmini akarsu ile imtihan ettiği gibi
Hz Süleyman (sav) devrinde sihir o kadar yaygınlaştı ki sihirbazlar, halka görmediği ve bilmediği bazı şeyleri gösterdiler Bundan dolayı halk gönderilen peygamberlerin mucizelerinden şüpheye düştü, işte o zaman Allah (cc), Babil'e sihir yapma yollarını öğreten, iki melek gönderdi Bu iki melek, halkın şüphesini ortadan kaldırdılar, ve halka sihir yapmayı öğ*rettiler Yalnız, sihir öğrenenlere bunları kötü yolda kullanmamalarını tav*siye eder ve şu telkinatta bulunurlardı: «Sihir yapmakla kafir olmayın Bu Cenab-ı Allah'ın bir imtihanıdır Allah (cc)'tan sakının O'nu halka zarar verecek şeylerde kullanmayın» Her kim sihrin zararlarından korun*mak için öğrenir ve halkı da zararlarından korursa, kurtuluş yolunda ve iman üzerinde sabit kalır Eğer bir kimse de sihrin sahih olduğuna ina*narak öğrenir ve onunla halka zarar verirse, doğru yoldan sapar ve kafir olur Sihri iki türlü kullanmak böylelikle mümkündür, iyi niyetle kullanan*lar, onun zararlarından hem kendilerini hem de halkı korumuş olurlar Kötü maksatla kullananlar, karı-koca arasını acar, halkın arasına kin ve düşmanlık tohumlarını atarlar Bunlar, böylelikle hem dünyalarını, hem ae ahiretlerini yıkmış olurlar Her kim bu tür kötü işlere tevessül ederse ahi-retten nasibi olmayacağını bilir Bunlarda anlayış ve idrak bulunsa, ebe*dî hayatlarını dünyadaki küçük menfaatler karşısında satmazlardı Eğer sihir öğrenenler, Allah (cc)'o iman edip O'nun azabından korksalardı on*lara daha büyük mükafatlar verilirdi [12]
Ayetlerin Nüzul Sebebleri
Bununla ilgili olarak İbn-i Cevzî: «Ayetin nüzul sebebiyle alakalı iki rivayet vardır:
Birincisi: Yahudiler Resulullah (SAV)'dan ne sorarlarsa cevabını a-lırlardı Bir gün «sihri» sordular ve tartışmak istediler Bu esnada bu âyet nazil oldu Bu rivayeti Ebul Âliye (ra) demiştir
ikincisi: Hz Süleyman (sav)'in ismi Kur'anda geçince Medine yahu-Hllorl; «Muhommed (sav), Hz Davud (sav)'un oğlu Süleyman (sav)'ı pey*gamber zannediyor Allah (cc)'a andolsun ki o sihirbazdı Başka birşey değildi» dediler, işte bunların sözlerini tekziben bu âyet nazil oldu Bu rivayeti İbn-i İshak demiştir» [13] demektedir [14]
Âyetlerin Tefsirindeki İncelikler
Birinci incelik: Bu ayetler, yahudilerin ne kadar kötü bozguncu ve iararlı olduklarını göstermektedir Sihri yalnız yahudiler bilirdi Sihrin ta*rihi, yahudilerin yeryüzüne yayılmasıyla başlar Onlar, Allah (cc)'ın kita*bını sırtlarının arkasına atarak sihir yoluyla halkın inançlarını yok etmeğe ve akıllarını bozmaya çalışmışlardır Her fitnenin ve şerrin arkasında ya*hudiler vardır Kur'anı Kerim, yahudilerin o kötü hallerini, engüzel bir şe*kilde tasvir eder: «  Onlar ne zaman harb için bir ateş tutuşturdularsa Allah, onu söndürdü (Kendilerini daima yenilgiye uğrattı) Yeryüzünde h«p (fesatçılığa koşarlar onlar Allah im fesatçı olanlan sevmez» (Mâide: 64)
İkinci incelik: Ebu Hayyan: «Kim Allah'a, meleklerine, peygamberleri-n«, Cebrail'e Mikail'e düşman olursa şüphesiz Allah ta o gfci kafirlerin düşmanıdır » (Bakara 98) «Andolsun biz sana apaçık âyetler indirdik On*ları fasıklardan başkası inkar etmez» (Bakara: 99) gibi ayetler ile yahudile-rn ahiretlerini bozmaları, Allah'ın kitabına sırt çevirmeleri, şeytanlara uy*maları, hic menfaati olmayan her yönüyle zararlı olan bilgileri öğrenmeleri hususlarını ihtiva eden âyetler, nasıl Allah (cc)'ın vaid (kötü İşler yapan*ları korkutmasını kapsıyorsa bu ayetlerin hemen arkasından Allah (cc)'ın •n güzel vaadini iman edip takva üzere yaşayanlara müjdeleyen ayeti gel*miştir Tüm bu âyetlerin vaid'i, vaadi talep etmeyi, korkutmayı ve müj*deyi bir araya toplaması, bir gaybdan sonra başka bir gaybdan haber ver*mesi ve kafirlerin bozuk inançlarından doğan kötü hal ve hareketlerini sıralaması insanların aklına hayret veren harika bir ahengi göstermek*ledir Yine bu ayetler hiçbir kitap okumayan, hiçbir hocadan ders almayan, bilgi toplamak için hiçbir yere gitmeyen hiçbir danışman ile arkadaşlık, yapmayan ve ümmi olan Resulullah (SAV)'a her zaman vahiy geldiğini ve her konuştuğunun vahiy gereği olduğunu gösterir: «Kendi (rey'ü) hevasıntfan konuşmaz, O O, kendisine (Allah'tan) lika edllegelen bir vahiyden başkası değildir » (Necm: 3-4) Resulullah (SAV)'a engüzel tahiyye (sena ve dua)yı sunmakla şeref duyarım» [15] demektedir
Üçüncü incelik: «Kitap ehli olan kimselerden bir güruh, Allah kita*bını sırtlcrmın arkasına erimiş (ondan yüz çevirmişidir» Ayette «atma» an*lamına gelen «nebz» tabiri yahudilerin haddi fazlasî ile aştıklarını ve çir*kin bir vaziyette bulunduklarını gösterir Çünkü onlar, Kitabullah'a tama*men yüz çevirip emirlerini yaşamaz olmuşlardır Hatta yahudiler, sihrin ve hokkabazlığın çeşitli türlerini gösteren batıl şeyleri tutarak onlarla a-mel ediyorlardı Dolayısıyla Kitabullah'ı beğenmiyor ve Onunla alay eden bir tutum içersinde oluyorlardı
Seyyid Kutub bu âyetin tefsiriyle ilgili olarak «Kendilerine kitab ve*rilenler Allah'ın kitabını sırtlarının arkasına üzerine atanlardır» âyetinin manası, gayet tabii ki inkâr edip amel etmekten uzaklaşmaktır Âyetin üslûbu, manayı zihin sahasından hayat sahasına intikal ettiriyor Ve on*ların hareketini gözle görülür bir şekilde canlandırıyor Yahudilerin, Allah'*ın kitabını arkalarına atmalarını, nankörlük ve inkarla dolu ahmaklık ve katılığın belirdiği sui edeb ve hamlığın birleştiği çirkin bir tablo halinde beyan ediyor, öyle ki bu çirkin tabloyu tefekkür etmeye dahi zaman bırak*mıyor "El ile hareket ederek sırt üstü atma» yı «nebz» kelimesi ifade edi*yor » [16] demektedir
Dördüncü incelîk: Ayette sihrin, şeytanla beraber anılmasından, si» hirde, cinlerin kötülerinden yardım istendiği anlaşılıyor Şeytanlar, halka} gaybı bildiklerini ihsas ettiriyorlar Halktan bir kısmı da onların İddiaları' nı onaylayarak sıkıntılı günlerinde onlara sığınıyor ve yardım bekliyorlar Cenabı Allah (cc)da bu görüşü: «Filhakika şu da var: insanlardan bazı k'mseler, cinlerden bazı kişilere sığınırlar Demek bu suretle onların ar*gınlıklarını (şımarıklıklcrını) artırmışlcr » (Cin: 6) âyetiyle teyit ediyor Bun*dan dolayı sihirde, habis ruhlar (cinler)'den faydalanma meşhurdur
İbn-i Cerir ve Hâkim, İbn-I Abbas (r a )'tan şu hadis-i şerifi nakle*derler: «Şeytanlar göklere çıkıp oradaki alemde konuşulanları dinlerler*di Orada bir söz duyduklarında, ona bin tane yalan ilave ile halkın kalb-lerine atarak, onları iğfal ederlerdi Daha sonra bu sözleri ile yalanlarını derleyerek kitab halinde tedvin etmişlerdi Cenab-ı Allah (cc), bunların yaptıkları bu çirkin İşleri Hz Davut (sav)'ın oğlu Hz Süleyman (sav)'a bilıllrdl Hz Süleyman (sav), onların derledikleri kitabı alarak kürsüsünün altına koydu Hz Süleyman (sav)'m vefatından sonra kitabını tekrar ele unçiren şeytan, halkın içerisinde konuşarak «Size Hz Süleyman (sav)'ın hiç kimsede benzeri bulunmayan ve muhafaza edilen hazinesini çıkara*yım mı?» diye sordu Halk: «Evet bize çıkar» dediler Halk, şeytanın hazine diye çıkardıkları şeyin sihirle ilgili bir kitab olduğunu gördü » [17] Ve halk onu, çoğaltarak her tarafa yayılmasına yardımcı oldu
Allah (cc) da, Hz Süleyman (SAV)'ın sihirle ilgili görüş ve hareketle*rini dersimizin başındaki ayetlerle bize bildirmektedir
Beşinci incelik: Ayetin «Halbuki Süleyman asla sihir yapmadı» yerine •Halbuki Süleyman asla kâfir olmadı» şeklinde gelişi, sihrin çok kötü v« çirkin olduğunu göstermektedir Buradaki küfürden maksat da sihirdir
Haccı emreden ayette, Haec yapmaya gücü yetipde yapmayanlar hak*kında (terk etti) yerine «Kim küfrederse şüphesizki Allah âlemlerden gani (müstafini)dir» cümlesinde (Küfrederse) tabiri kullanılmıştır Halbuki küfür tabiri, gücü yetipte Haccı terk etmenin çok çirkin bir şey olduğunu gös-lermek için kullanılmıştır
Âyette sihir keiimesi yerine küfür [18] kelimesinin kullanılması, halkı nlhlrden nefret ettirmek, sihrin büyük günahlardan olduğunu göstermek ve küfre yaklaşmaya vesile olacağını açıklamak içindir
Nitekim: «Biz ancak fitneyiz (imtihan için gönderilmişedir) Sakın (si*hir, büyü yapıpta) kâfir olma» ayetinde de sihrin küfre götüren sebepler den olduğu gösterilmiştir
Altıncı İncelik: «Bir gün Resulullah (SAV)'ın huzuruna iki kişi geldi Onlardan birisi öyle bir konuşma yaptı ki oradakiler bu hitabet karşısın*da adeta büyülenmiş gibi oldular ve hayrete düştüler Resulullah (SAV) yanındaki sahabelere: «Gerçekten bazı konuşmalar sihirdir» buyurdu Bu luıdis-l şerif sihrin insanları hayrete düşürdüğü gibi güzel konuşmanın da hayrete düşüreceğini gösterir Çoğu kez basit bir mevzuuda dahi ly| bir hitap, halkın dikkatini çeker
Resulullah (sav) güzel konuşmayı, kötü olan sihre niçin benzetmiştir? Hasulullah (sav)'ın bu benzetişi hakiki olmayıp mecazidir Çünkü Hatip, halkın kalbini güzel konuşmasıyla kendine doğru çeker Sihirbazın, sihriy*le cahil ve bilgisiz kişilerin kalbini kendine doğru çektiği gibi Bundan ötürü Resuluilah (sav), iyi bir konuşmayı sihre benzetmiştir
Yedinci incelik: Sihri, inanarak yapmak küfür, inanmayarak yapmak haram olduğuna göre, Babil'e gönderilen melekler (Harut ve Marut) onu halka niçjn öğretmişlerdir? Bu soruya şöyle cevap verilebilir Onlar sihri insanlar yapsınlar diye değil, zararlarından korunsunlar diye öğretmiş*lerdir Zira serden kaçınmak için şerri öğrenmek ve öğretmek, İyi bir şey*dir [19] Nitekim şair şiirinde bunu şöyle dile getiriyor: «Şerri şer için de*ğil, serden korunmak için öğrendim Zira şerri bilmeyen kişinin şerre düş*mesi her zaman mümkündür »
Hz Ömer (ra)'e; «filan kişi şerri bilmiyor» denilince O «O'nun şerre düşmesi daha iyidir» diyor
Âlûsî ise «O meleklerin sihri öğretmeleri, halkı imtihan etmek ve si*hirle mucize arasındaki farkı göstermek içindir» der [20]
|