Yalnız Mesajı Göster

Tefsir Dersleri...

Eski 08-04-2012   #33
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tefsir Dersleri...




Üçüncü Hüküm: Hangi Yolculuk, Oruç Yemeyi Mubah Kılar?



Fakihler, bir kimsenin oruç yiyebilmesi için yolculuğunun uzun ol*ması gerektiği hususunda ittifak etmişlerdir Fakat uzunluğun miktarı ko*nusunda ihtilaf ederek bir kaç görüşe ayrılmışlardır


A El-Evzâi: «Oruç yemeyi mubah kılan yolculuk 1 gün olmalıdır» der


B imam Şafiî (ra) ve imam Ahmed bin Hanbel (ra) ise: «Oruç yemeyi mubah kılan yolculuk 2 gün 2 gece olmalıdır Bu müddet te 16 fersah [230] olarak takdir edilir» derler


C imam-ı Azam Ebu Hanife (ra) ve İmam Sevri (ra) de: «Oruç yemeyi mubah kılan yolculuk, 3 gün 3 gece olmalıdır Bu ise 24 fersahtır» de*mektedirler


El-Evzal'nin delili: Bir günden az olan yolculuklar, kısadır Mukim kimse çoğu kez, bir günden az yolculuk yapabilir Misafir (yolcu) ekseri*yetle evinden ayrıldığı gün tekrar evine dönmesi mümkün olmayan kim*sedir Yolculuk müddeti bir günden az olan kimsenin, oruç yemesi mu*bah değildir Bir günden fazla olursa orucunu yiyebilir


imom Şafiî (ra) ve imam Ahmed bin Hanbel (ra)'in delilleri:


1 Şer'î yolculuk, namazın kısaltılarak kılındığı yolculuktur Bir günün uzunluğuna tahammül etmek kolay, iki günün uzunluğuna tahammül etmek ise zordur Bunun için Ramazan orucunun yenilmesini mubah kılan ruh*sat, uygundur


2 imam Şafii (ra)'nin Resulullah (sav)'tan rivayet ettiği, «Ey Mokkoll lüi, yolculuğunuz 4 bürd'den [231] az olursa, namazlarınızı tam kılınız Egor M«kkeden Asfan'a kadar giderseniz namazınızı seferi olarak kılınız» [232] hadisidir


3 imam Şafii (ra)'nin, Atâ'dan: «Atâ, İbn-i Abbas (ra)'a, «Arafat'a gi*den kimsenin namazı kısaltılır mı?» diye sordu O'da «hayır» deyince, İkin ol kez, «Merrü ez-Zehran'a giden seferi olur mu?» İbn-i Abbas (ra) «Ha*yır, Cidde, Asfan ve Taife giden adam, namazını kısaltabilir» dadl» [233] rivayetidir


Kurtubi; «Buharî de, «Abdullah bin Ömer (ra) ve ibn-i Abbas (ra), yolculukları 4 bürde ulaştığında oruçlarını yer ve namazlarını da seferi ola-fak kılarlardı» denilir», [234] der


Kurtubî'nin naklettiği, Maliki mezhebinin meşhur olan görüşüdür An-60k İmam Malik (ra)'den şu rivayette yapılmıştır; «Sefer müddetinin «n 6l 1 gün, 1 gecedir Bu görüşün delili, Buharî'nin şu rivayetidir; «Allah (ec)'a ve ahiret gününe iman eden bir kadının, yanında mahremi olmak> İlim bir gün, bir gece yolculuk yapması helal değildir» [235]


Imam-ı Azam Ebu Hanife (ra) ve imam Sevri (ra)'nln delilleri


1 Ebu Hanife (ra); «içinizden kim o aya erişirse onu (orucunu) ıııuun » âyeti, oruç tutmayı farz kılmıştır Biz misafir için oruç yomu ruh-■nlını 3 gün olarak kayıtladık Çünkü bunda icmâ vardır Üç günden aı ulcın yolculuklarda oruç tutmak farzdır» der


2 Resulullah (savVın hadisidir; «Mukim kimse, 1 gün, 1 geca, aya*ğından meshini çtkarmaksızın mesh yapar Misafir ise, 3 gün, 3 goct aya*ğından meshini çıkarmaksızın mesh yapar» [236] Sâri (Resulullah) mlınfl


ı in 3 gün 3 gece mesh yapabileceğini beyan etmiştir Ruhsatlar, anoak »nılatın tayin ettiği ölçülerdir, öyleyse oruç yemeyi ve namazı kısaltarak Kılmayı mubah kılan sefer 3 gün 3 gece olmalıdır


3 «Resulullah (sav) efendimiz: «Bir kadın yanında mahremi olmadan 3 günden fazla yolculuk yapamaz» buyurdu» [237] hadisidir Bu hadisten anlaşılan, seferiliğin üç gün oluşudur Üç günden az olan yolculuk, sefer hükmüne girmez Onun İçin oruç yemeyi mubah kılan seferin, 3 gün ol*ması lazımdır


ibn-i Arabi bununla ilgili olarak şöyle der: «Resulullah (sav)ın, «Allah (cc)'a ve ahiret gününe inanan bir kadının, yanında mahremi olmaksızın bir gün bir gece yolculuk yapması haramdır» hadisi sabittir Peygamber Efendimiz (sav), diğer bir hadisi şeriflerinde de; «sefer, üç gündür» bu*yurur Ebu Hanife (ra), seferin ancak birkaç günde tahakkuk edeceği görüşündedir:


1 Evinden ayrıldığı gün


2 Yalnız yolculuk yaptığı gün


3 Gideceği yere ulaştığı gün Buna göre oruç yemeyi mubah kılan sefer, 3 gün yapılan yolculuktur» [238]


ibâdetlerde ihtiyatlı hareket etmek münasibtir Resulullah (sav), bir kadının yanında mahremi olmaksızın 3 gün yolculuk yapmasını men ettiği gibi, bir gün bir gece yolculuk yapmasını da yasaklamıştır Onun bu ha*disleri, sahih kitaplarda bulunmaktadır Bundan dolayı, yolculuk için 3 gün 3 gece ile amel etmek, ihtiyata daha uygundur İmam-ı Azam Ebu Hanife (ra)'nln görüşü diğerlerine tercih edilir Allah (cc) doğruyu en iyi bilendir[239]




Dördüncü Hüküm: Misafir Ve Hasta İçin Oruç Yeme, Ruhsat Mıdır, Yok*sa Azimet [240] Midir?



Zahirilere göre; hasta ve misafirin oruç yemesi farzdır Misafir yolculu*ğu bitirdikten, hasta da iyileştikten sonra Ramazan orucundan yedikleri gün sayısınca başka zamanda oruç tutar Hasta ve misafir iken tuttuk*ları oruç, Ramazan orucu yerine geçmez Çünkü Allah (cc), «Sizden kim hasta yahut sefer üzerinde olur (ve orucunu yemiş bulunursa) tuta*madığı günler sayısınca başka günlerde tutar» buyurmuştur «Tutamadık*ları günler sayısınca» tabiri, oruç" yemelerinin farz olduğunu beyandır Re*sulullah (sav)'ın, «Seferde oruç tutmak, sevab değildir» buyruğu da hasta ve misafirin oruç yemelerinin farz olduğunu gösterir


Zahirilerin bu beyanlarına göre hasta ve misafirin oruç yemesi ruh-•St değil, azimettir Bu görüş bazı selefi alimlerinden rivayet edilmiştir Cumhur'a göre de, misafir ve hastanın Ramazanda oruç yemeleri ruh*sattır Dilerse tutar, dilerse yer Özetle aşağıya aktardığımız delillerle gö-nişlerini isbat ederler


A «(O) sayılı günler(dir) Artık sizden kim (O günlerde) hasta yahut ••fer üzerinde olur (ve orucunu yemiş bulunur)sa tutamadığı günler sayı*lınca başka günlerde (tutar)» âyetinde, «sayılı günler» ifadesinden ön ı n «feeftere» fiili mukadderdir, yani hasta veya misafir orucunu yerse, yedi Ol günler sayısınca diğer bir zamanda orucunu tutması lazımdır Bu fiil iukdlrlnin benzeri «Asanı taşa vur, demiştik de ondan onlki pınar kay*namış ve her sınıf, su alacağı yeri öğrenmiştir» âyetidir Âyette «atanı lıişn vur» cümlesinden sonra, vurdu anlamındaki «Fedarebe» fiili mukcıd ilerdir Buna göre âyetin takdiri, «asanı taşa vur» cümlesinden sonra «O, (İl/ Musa) da asasını taşa vurdu» cümlesinde görülür


«Artık içinizden kim hasta olur, yahut başından bir eziyeti bulunursa enet oruçtan, ya sadakadan yahutta kurbandan (biriyle) fidye (voctt> olüf)ı


Aynimde de «fidye» kelimesinden önce tıraş anlamına gelen «haloga» lllll mukadderdir Buna göre âyetin takdiri şudur: «Sizden kim hasta vtyn tuışından rahatsız ise, başını tıraş etsin ve fidye versin»


Ayetlerdeki takdirlerin benzerleri Kur'an'da pek çoktur Bunları (İti ııllmler değil, cahiller inkar ederler


B «Resulullah (sav), seferde de oruç tutmuştur» [241] fiili hadisi, yol fuınun oruç yemesinin azimet değil, ruhsat olduğuna delildir


C Enes bin Malik (ra)'den rivayeti sabit olan «Resulullah (»ov) II* Hıunazan ayında sefere çıktık Oruç tutanlar tutmayanları, tutmayanını ıln intanları ayıplamadılar Bu durumu müşahede eden Resulullah («ov), mı Mit ntti» [242] hadisidir


D Hastalık ve yolculuk, aklen ve şer'an kolaylığı icabettlrsn İsidir, Onların ikinci defa, zorluğa sebep olmaları doğru olmaz Halbuki /a-hirîler, «Misafir ve hasta, Ramazan orucunu yemeyip tutsa, orucu sahili ol maz Daha sonra onları yeniden kaza etmesi farzdır» görüşündedirler Bu*na göre de hastalık ve sefer, kolaylık vesilesi değil, bilakis çetinliğe sebep olmuş olur


Zahirilerin görüşlerini isbat için naklettikleri, «Seferde oruç tutmak, sevab değildir» hadisi, özel bir sebebe istinaden varit olmuştur O da şu*dur: Resulullah (sav), bir yolculuk esnasında bir sahabinin küçük bir yerde gölgelendiğini gördü O, sahabllere «Bu kişinin sıkıntısının sebebi nedir?» diye sorunca Onlar, «Oruçtan dolayı cok susadı ve sıkıldı» dediler Bu*nun üzerine bu hadis varit olmuştur Hükümlerde hususi sebeplere is*tinaden varit olan hadisleri, umumileştlrmek ve onunla umumi bir hük*me varmak yanlıştır


ibnü'l Arabi, bu hususta şöyle diyor: «Bir kavimden Ramazanda yol*culuk yapan bir kimsenin,, orucunu İster tutsun, isterse tutmasın yolculuk*ta gecen gün sayısı kadar Ramazan dışındaki günlerde, kaza etmesi la*zımdır Çünkü o kavme göre seferde oruç yoktur Böylesine sapık bir hükmü, islâmi ilimlerden haberdar olmayan kimseler verir Çünkü âyetteki fesahat gücü, «(o) sayılı günler» ifadesinin Kur'anda karşılığı (Felddetün mln eyyâmln ühare) cümlesinden önce «yemek» (oruç açmak) anlamındaki (fe eftare) kelimesinin takdir edilmesini Ister'Resulullah (sav)'ın seferde orucunu tuttuğu, hem kavlî, hem de fiilî hadislerle sabittir


Bu hususu, Sahih-i Buhari şerhlerinde ve diğer kitaplarımızda da açıkladık» [243]




Beşinci Hüküm: Yolculukta Oruç Tutmak Mı, Yoksa Açmak Mı Daha Fazi*let İldir?



Seferde oruç açmanın ruhsat olduğunu söyleyen alimler, O'nun tutul*ması mı yoksa açılmasının mı daha faziletli olduğu hususunda ihtilaf et*mişlerdir


imamı Azam (ra), İmam Şafiî (ra) ve İmam Malik (ra)'e göre yolculukta rahatlıkla tutabilen kimse için orucunu tutmak daha faziletlidir Çünkü Allah (cc) «Oruç tutmanız sizin hakkınızda (yemenizden ve fidye varme-nlzden) hayırlıdır, bilirseniz» buyurmuştur


Seferde ise rahatlıkla tutamayan kimse ic'ın, orucunu açmak daha faziletlidir Zira Cenab-t Hakkın, «Allah size kolaylık diler, güçlük l«t«-m#z» buyruğu, bunu teyid etmektedir


imam Ahmed bin Hanbel (ra)'e göre ise, ruhsat buyruğuna dayana*rak yolculukta oruç açmak daha faziletlidir Zira Cenab-ı Hak, azimetle*rin yapılmasını nasıl isterse, verdiği ruhsatlarında yapılmasını öyle sever ve İster


Ömer bin Abdulaziz (ra) bu hususta şöyle der: «Yolculuk sırasında oruç tutmak veya yemekten hangisi daha kolaysa, onu yapmak faziletli


fllr»


Cumhur (Hanefi, Maliki-Şafii)'un görüşü daha tercih edilir Çünkıı de*lilleri daha kuvvetlidir Allah (cc) en iyi bilendir [244]




Altıncı Hüküm: Kazaya Kalan Ramazan Orucunu, Diğer Bir Zaman Ara Vtrmeden Kaza Etmek Farz Mıdır?



Hz Ali (ra), İbn-i Ömer (ra) ve Şa'bi'ye (ra) göre, Ramazan orucunu kazaya bırakan hasta ve misafirin daha sonra aralıksız olarak kaza fiilimsi (arzdır Çünkü orucu kaza etmek, onu tutmanın benzeridir Ramazan om cunu aralıksız tutmak nasıl farz ise, bilahare ara vermeden kazaon tul-mak ta öylece farzdır


Cumhur (Ebu Hanife, Şafiî, Maliki Hanbeli ve diğer ehl-i sünnol alim lerlne)'a göre Ice bir kimse için kazaya kalan Ramazan orucunu, bafka bir zamanda dilediği şekilde -aralıklı veya aralıksız- tutmak caizdir Çıın-kü Allah (cc) «Tutamadığı günler sayısınca başka günlerde (tutar) » ayetinde, Ramazan'da yenen gün sayısı kadar tutulmasını emrednr Ara lıksız tutulmasına işaret eden herhangi bir şey yoktur «Bir kac fllın» İfa*desinin Aropcadaki karşılığı «feiddetün» kelimesi, âyetin akışında nnklti Olarak isbattan sonra gelir O halde bir kimse orucunu hangi gün tutun, kaza, yerine geçer Ebu Ubeyde* (ra)'den rivayet edilen hüküm şoyloılir «Allah (cc) Ramazan orucunu kazaya bırakan özürlülerin; oruçlarını dlflnr bir vakitte kaza ederken zorlukla karşılaşmalarını istememiştir Dileyen aralıklı, dileyen aralıksız olarak Ramazan orucunu kaza eder» [245]


Cumhur'un görüşü tercih edilir Zira delilleri açıktır Allah (cc) en iyi bilendir [246]




Yedinci Hüküm: «Gücü Yetmeyenler Üzerine De Bir Yoksul Doyumu Fidye (Iczımdır)» Âyetinde, «Gücü Yetmeyenlerden Maksat, Kimlerdir?



Çoğu alimlere göre oruç tutmak, başlangıçta muhayyerdi İsteyen tu*tar, istemeyen de tutmaz, hergün için fidye verirdi Daha sonra bu hü*küm, «İçinizden kim o aya erişirse onu (orucunu) tutsun» âyetiyle nesh edilince, herkese oruç tutmak farz kılındı Bunların delili Buhari ve Müs*lim'in, selmete bin el-Ekvâ (ra)'dan rivayet ettikleri hadistir «Gücü yet*meyenler üzerine de bir yoksul doyumu fidye (lazımdır)» âyeti nazil olun*ca bazılarımız oruç tuttu, bazılarımız da oruç tutmayarak fidye verdi Daha sonrb, «İçinizden kim o aya erişirse onu (orucunu) tutsun» âyeti nazil olunca, bir önceki âyetin hükmünü neshettiğinden herkesin oruç tut*ması farz oldu» [247] Bu görüş İbn-i Meşud (ra), Muaz bin Cebel (ra), İbn-i Ömer (ra) ve bazı sahabilerden rivayet edilmiştir


Diğer alimlere göre de: «Gücü yetmeyenler üzerine bir yoksul doyu*mu fidye (lazımdır)» âyetinin hükmü, neshedilmemiştir Çünkü bu âyet çok yaşlı insanlar ile orucun cok rahatsız ettiği hasta kimseler için nazil ol*muştur Bu görüş İbn-i Abbas (ra)'dan rivayet edilmiştir O'nun görüşü ise şöyledir: «Cok yaşlı insanların Ramazan orucu yemeleri, yerine hergün için bir fakir doyurmaları kaydıyla ruhsat olarak verilmiştir Onların oruç*larını tekrar kaza etmelerine gerek yoktur» [248]


Buhari Atâ (ra)'dan, O'da İbn-i Abbas (ra)'dan: ««Gücü yetmeyenler üzerine de'bir yoksul doyumu fidye (lazımdır)» âyetinin hükmü, neshe*dilmemiştir Çünkü âyet çok yaşlı kadın ve erkekler hakkında nazil ol*muştur Onlar oruç tutmaya güçleri olmadığından yerler Yedikleri her gün için de birer fakir doyururlar» [249] rivayetini yapmıştır Buhari'nin rivayetine göre, hükmü neshedilmeyen bu âyetin icmali manası şöyledir; «Orucu zorlukla tutabilecek kişiler, tutamadıkları takdirde, her günü için birer fakir doyururlar» [250]




Sekizinci Hüküm: Hamile Ve Emzikli Kadınların, Ramazan Orucu Tutup Tutamayacağı Hakkındaki Hüküm Nedir?



Hamile ile emzikli kadın, kendisi veya çocuğundan endişe ederek kor-karsa orucunu açar Çünkü onların hükmü, hastanın hükmü gibidir


Hasan-ı Basri (ra)'ye «Kendisi veya çocuğunun hayatından korkan ha*mile ve emzikli kadın, oruç tutacak mıdır, yoksa tutmayacak mıdır?» diye sorulunca, «Hangi hastalık, hamilelikten daha ağırdır? Hasta için oruç ye*me ruhsatı olur da, daha ağır olan hamilelik için olmaz mı? Elbette olur» dedi


Fakihler, hamile ve emzikli kadınların, oruçlarını yemeleri ve bilahare kaza etmeleri hususunda ittifak, oruçlarını hem kaza edecekler, hem fidye mi verecekler yoksa sadece kaza mı edecekler? hususunda ise ihtilaf ot mislerdir


İmam-ı Azam Ebu Hanife (ra)'ye göre yalnız kaza etmeleri geroklr imam Şafiî (ra) ve İmam Ahmed bin Hanbel (ra)'e göre ise, hem kota eder, hem de fidye verirler


İmam Şafii (ra) ve İmam Ahmed bin Hanbel (ra)'in delilleri:


Hamile ile emzikli kadın, «Gücü yetmeyenler üzerine bir yoksul doyu*mu fidye (lazımdır)» âyetinin zahirine dahildir Çünkü âyet çok yuşlı er*kek ve kadını kapsadığı gibi orucunu zahmetle tutan her kişiye de şamil*dir Öyleyse hamile ve emzikli kadınların, tutamadıkları günler İçin oruç*larını hem kaza etmeleri, hem de çok yaşlı erkek ve kadınlar gibi fidye vermeleri vacibdir


İmam-ı Azam Ebu Hanife (ra)'nin delilleri:


1 Hamile ile emzikli kadın, hasta gibidir Hasan-ı Basri (ra) şöyle der: «Hangi hastalık, hamilelikten daha ağırdır? Hamile veya emzikli ka*dın, orucunu tutamadığı takdirde açar bilahere yalnız kaza eder» O'nun f/alnız koda eder» sözünden anlaşılan, sadeoe kaza etmeleridir


2 Çok yaşlı erkeğin orucunu kaza etmesi farz değildir Çünkü, yaşlı*lığından ötürü oruç ondan sakıt olur Yalnız fidye vermesi gerekir Onun gelecekte orucunu kaza edebileceği günü olmayabilir Halbuki hamile ve emzikli kadının özürleri geçicidir Onlara orucu kaza etmek, farzdır «Onların hem orucu kaza etmeleri, hem de fidye vermeleri farzdır» dediğimiz takdirde, orucu hem kaza etmeleri, hem de fidye vermeleri gerekir, ikisinin birarada yapılması ise caiz değildir Kaza etmek, orucun karşılığı olduğu gibi fidye vermekte karşılıktır Yapılması gereken, orucun ya kaza edil*mesi veya fidye verilmesidir [251]


İmam Şafiî (ra) ve İmam Ahmed bin Hanbel (ra); «Yalnız çocuklarının hayatından endişe eden hamile ile emzikli kadın, oruçlarını açarlarsa, hem kaza ederler, hem de fidye verirler Kendi hayatlarından veya hem kendi hayatlarından, hem de çocuklarının hayatlarından endişe ederek oruçla*rını açtıkları takdirde, diğer bir vakitte yalnız kaza etmeleri gerekir» [252] derler [253]




Dokuzuncu Hüküm: Ramazan Ayının Başlangıcı Ne İle Tesbit Edilir?



Oruç ayı hilali (ayı) görmekle tesbit edilir Oruca en az adil bir kim*senin ayı görmesinden veya Şaban ayının 30 gününden hemen sonra başlanır Ayı görmeksizin, matematik ve astronomik bilgilere itibar edilerek oruç tutulamaz Çünkü Resulullah (sav) «Ayı gördüğünüz zaman, oruç tu*tunuz Ramazan bayramınızı da ayı görerek yapınız Eğer hava bulutlu olur*sa ayı göremezsiniz Şaban ayını 30'a tamamladıktan hemen sonra oruç tutmaya başlayınız» [254] buyurmuştur Hilali görmek suretiyle, oruç tutma ve hacc yapma vakti bilinir ve tesbit edilir Zira Allah (cc) «Sana yeni doğan ayları sorarlar Oe ki: O, insanların foidesi için bir de hacc için vakit ölçüleridir,» (Bakara: 189) buyurmuştur Şu halde itibar edilecek olan, o-ruc tutmaya başlamak için ayı görmektir


Cumhur'o göre Ramazan ayininin başlangıcını tesbit için adil bir kişinin ayı gördüğüne dair şehaöeti kafidir Zira İbn-i Ömer (ra)'in rivayeti buna işarettir: «Halkla beraber Ramazan ayı hilalini görmeye çalışıyor*dum Ayı görerek Resulullah (sav)'a haber verdim O oruç tuttu ve halka da oruç tutmalarını emretti» [255]


Şevval ayı hilali, ay görülmediği takdirde Ramazan ayı 30'a tamam lanmak suretiyle tesbit edilir Tüm fakihlere göre, Şevval ayı hilalini tesbit için, adil bir şahidin şehadeti kafi değildir Ancak iki adil şahidin, «biz ayı gördük» demeleri lazımdır


İmam Malik (ra)'e göre ise, Ramazan ayı hilalini tesbit için iki adil görgü şahidinin «biz ayı gördük» şehadetleri lazımdır Zira ayın iki kişi tarafından görülmesi şehadettir


Tirmizî bu hususta şöyle der- «İlim adamlarının çoğuna göre, Rama*zan ayı hilalinin tesbiti için adil bir kişinin şehadeti yeterlidir»


Ed-Dârül Gudnî (ra) ise; «Bir kimse, Hz Ali'nin (ra) yanına gelerek «Ramazan ayı hilalini gördüm» diye şehadette bulundu Bunun üzerine o-ruç tutan ve halka da tutmalarını emreden Hz Ali (ra) «Benim için Şa*ban ayından bir gün oruç tutmak Ramazan ayından bir gün oruç yemek*ten daha hayırlıdır» buyurdu» [256] diye rivayet etmiştir [257]

Alıntı Yaparak Cevapla