Prof. Dr. Sinsi
|
Tefsir Dersleri...
21 DERS FAİZİN SOSYAL ZARARLARI
275 — Riba (faiz) yiyenler, kendilerini şeytan çarpmış (birer mecnun) dan başka bir halde (kabirlerinden) kalkmazlar Böyle olması da onların; «alım satım da ancak riba gibidir» demelerindendir Halbuki Allah alış*verişi helal, ribcyı (faizi) haram kılmıştır (Bundan böyle) kim Rabbinden kendisine bir Öğüt gel ipte (faizden) vazgeçmezse ona ve işi (hakkındaki hüküm) de Allah'a aittir Kim de tekrar (faize) dönerse onlar o ateşin ya*nanıdırlar ki orada onlar (bir daha çıkmamak üzere) ebedj kalıcıdırlar
276 — Allah ribanın bereketini tamamen giderir Sadaka(sı verilen)-lerl ist arttırır Allah (haramı helal tanımakta ısrar eden) çok kafir, çok günahkar hiç bir kimseyi sevmez
277 — İman eden, iyi iyi amel (ve hareketlerde bulunan, namazı(nı) dosdoğru kılan, bir de zekatı(nı) veren kimselerin (evet), onların Rableri İndinde mükafatları vardır Onlara hiçbir korku yoktur Onlar mahzun da olacak değillerdir
278 — Ey iman edenler, (gerçek) müminler iseniz Allah'tan korkun, faizden (henüz alınmamış olupta) kalanı bırakın (almayın)
279 — İşte (böyle) yapmazsanız Ailaha ve peygamberine karşı harb(e girmiş olduğunuzu) bilin Eğer (tefeciliğe) tevbe ederseniz, mallarınızın başları (sermayeleriniz) yine sizindir (Bu suretle) ne haksızlık yapmış ne de haksızlığa uğratılmış olmazsınız
280 — Eğer (borçlu) darlık İçinde bulunuyorsa ona geniş bir zamana kadar mühlet (verin) Sadaka olarak bağışlamanız ise sizin için daha hayırlıdır Eğer bilirseniz
281 — öyle bir günden sakının ki (hepiniz) o gün Allah'a döndürü*leceksiniz Sonra herkese kazandığı tastamam verilecek, onlara haksızlık edilmeyecektir
Âyetlerin Lafzî Tahlili
(Erribâ): Lügatta riba, mutlak artış manasınadır' Şeriat*ta İse, para sahibinin, borçludan ana paranın dışında aldığı fazla paraya denir,
(Yetehabbeduhû): Tehabbüd Kökünden türeyen yetehabbedühû fiili, dengesiz vuruşa denir
(El messi): Lügatta messi kelimesinin asıl manası, ot sürmektir Âyette ise, deli anlamında kullanılmıştır
(Mevızatün): Hayrı hatırlatma manasındadır
(Selefe); Geçmiş demektir
(Yemhagu): Bir şeyin azar azar tükenmesine denir
(Ve yürbî essadakâti): «Allah, sadakayı arttırır ve ürettirir »
(Esimin): Günahtan dönmeyen ve İsrar eden kimse anlamındadır
(Fe'zenû biharbin): ilan etmek manasınadır
(Zû usretln); Lügatta usret, fakirlik ve yoksulluk manasınadır
(Feneziretün): Ertelemek anlamındadır
(Meyseretin): Zengin olmak manasınadır [517]
Âyetlerin İcmali Manaları
Allah (cc) icmâlen buyurur: «Ailah (cc), halkın kanını emen faizcilerin kıyamet günü kabirlerinden, şeytan çarpmasıyla sara'ya tutulan insanlar nasıl kalkarsa, öyle kalkacaklarını haber veriyor Çünkü onlar şeytanla-
rın aldatması sonucu yedikleri faiz yüzünden, adeta deli gibi olurlar O gündeki baygınlık halleri İse, haram olan faizi helal bilerek yemeleri ve, «Faizde ne var? O, alış-veriş gibidir Alış-veriş haram değil de o, neden haram olsun?» demelerindendir
Onların dayanmış oldukları şüpheli nokta şurasıdır: Alış-verîşte bir takım kârlar vardır Faiz de aynen onun gibi kâr getirmektedir Aslında bu boş bir şüpheden ibarettir Ticari muamelelerde kâr olduğu kadar, zararında bulunması muhtemeldir Ticarette kar ve kazanca tesir eden sebepler farklıdır Halbuki faiz böyle değildir Faiz de her halükarda ka*zanç mevzubahistir İşte alış-veriş ile faiz arasındaki en Önemli fark bu*radan doğmaktadır Birinin helal, diğerinin haram kılınmasına sebep olan da bu husustur Yalnız kazanç mevzuu bahis olan alış-verişlerin tümü de faizin kapsamına girer ve haramdır Çünkü kazanç mahdut ve garantilidir Alış-veriş ile insanların alınteri, kanı pahasına kazanılan paranın faiz ola*rak alınması eşit olabilir mi?
Kim Ailah (cc)'tan gelen öğüdü dinler ve faizden vazgeçerse, daha önce almış olduğu faizler kendisinden tekrar alınmaz Eğer daha önce faizcilik yaptıysa Allah (cc), onu muaheze etmez Allah (cc)'ın faizciliği ya*sakladığını bilerek yapanlar, ahirette şiddetli bir azaba duçar olacaklar ve orada ebedi kalacaklardır Çünkü onlar, Allah (cc)'ın keslnllkie yasak*ladığı bir şeyi helal kılmışlardır
Muhakkak Allah (cc), faizi ve faizle uğraşan kimselerin servetlerini eksiltir ve yok eder Bu yokoluş, ya servetin tamamen elden çtkması veya bereket ve huzurun kayboluşu şeklinde tezahür eder Tecrübeler göster*miştir ki, faizle iştigal ederek kazanılan servetler mutlaka yok olmaktadır Nitekim Resulullah (sav), bu hususu açıkça bildirmiştir Allah (cc)'ta: «De*ki: Murdarla temiz -murdarın çokluğu hoşunuza gitse d9- (hiçbir 2aman) bir olmaz Onun için ey salim akıl sahipler) (murdarı İhtiyar etmek hususun*da) AHahtan korkun (temiz olun) Olur ki kurtuluşa erersiniz» (Mâide: 100) âyetinde faizin murdar olduğunu, hiçbir zaman temiz ve helal kazanılan bir servetle ölçülemeyeceğini, faizle kazanılan malın ilk bakışta çok gibi görünse de, mutlaka yok olacağını kesin bir İfade ile zikretmiştir
Zekat ve sadaka ile ortaya çıkan islâmi yardımlaşma ve dayanışma neticesi, ferdin malı azalıyor gibi görünse de gerçekte bereketli, sıhhati yerinde, gönlü huzurlu, zihni sükunetti olur Bu durum nesilden neslle bile İntikal eder
Şüphesiz Allah (cc), küfranı nimette Dulunan günahkarları sevmez Allah (cc)'m haram kıldığı şeyleri helal kabul edenler için en uygun vasıf, küfranı nimet ve günahkarlık sıfatlarıdır Faizi helal kabul edipte cemiyet hayatını faiz esası üzerine İkame etmek, günahkarlıktan ve küfürden baş*ka bir şey değildir Çünkü iman ile küfür bir arada bulunmaz Netice de Allah (cc), faizle iştigal eden ve cemiyet hayatını faizli nizam temelleri üzerine oturtanlara savaş açmıştır: «İşte (böyle) yapmazsanız Allah'a ve peygamberine karşı harb(e girmiş olduğunuzu) bilin Eğer (tefeciliğe) tev-be ederseniz mallarınızın başları (sermayeleriniz) yine sizindir (Bu suretle) ne haksızlık yapmış ne da haksızlığa uğratılmış atmazsınız»
Hangi müslüman, bu âyeti duyduktan sonra faizle iş yapabilir? Yarab-fei bizi böylesine murdar bir iş yapmaktan muhafaza eyle Yediğimiz mur*dar, pis şeyler varsa, bizi temizle! Şüphesiz duamızı işiten ve cevap veren*sin [518]
Âyetlerin Nüzul Sebebi
Cahiliyet devrinde Abbas (ra) ve Halid bin Velid (ra), ortak olarak Sakjf kabilesinden bazı kişilere faizle para veriyorlardı «Ey iman edenler (gerçek) müminler iseniz Allah'tan korkun, faizden (henüz alınmamış olup ta) katanı bırakın (almayın)» âyeti nazil olduğu sırada onların faize veril*miş büyük paralan vardı Bunun üzerine Resulullah (sav) müminlere, «Ha*berdar olunuz Faizle para alış-veriş usulleri, cahiliyet devrinde tesis edilmiştir Bunu Allah (cc), yasaklamış (haram kılmış)tır Şimdi Abbas (ra)'a faizden gelecek (artan) parayı aldırtmayacağım Cahiliyet devrindeki kan gütme davası da İslömda yoktur İslâmda ilk kaldıracağım kan davası, Rebia bin el-Harls bin Abdulmuttalib'in kan davasıdır» buyurdu [519]
Âyetlerin Tefsırindeki İncelikler
Birinci incelik: (Mevzumuz) âyette, sriba yiyenleri ifadesinden mak*sat, faiz almak ve tasarruf etmektir Bu İfadenin kullanılmasındaki asıl amaç, servetten yemek, yani harcamaktır Çünkü servetten yemekten gaye, yemek ve yedirmektir Tasarruf dahi yapılsa, sonuçta yemek, harcamak İçin tasarruf yapılır Âyetin başlangıcında da bu tabirin kullanılması bun*dandır" Gasp ve dolandırıcılık yoluyla halkın parasını, tasarrufuna geçi*ren kimseye de, «halkın parasını yedi» denir
İkinci incelik: Allah (cc), faizcileri, cin ve şeytanlar tarafından çarpı*lan insanlara benzetir Bu benzetişte bir incelik vardır Dünyada faizli pa*ra yiyenlerin kıyamet günü haşir meydanına çağrıldıklarında, kabirlerinden kalkmak İstedikleri zaman, Cenab-ı Hak tarafından karınları o kadar büyü*tülüyor ki, taşımaya güçleri yetmiyor, düşüyor ve sürünerek gidiyorlar İşte kıyamet günü onların bu halleri, herkes tarafından görülecek ve bl-Ünecektir Sahabi Said bin Cübeyr'den varit olan rivayete göre Kıyamet günü karınlarının taşınamayacak kadar büyük olması, faizcilerin alamet-l farikasidır [520]
Üçüncü incelik: «Alım satım da, ancak riba gibidir» cümlesinde yük*sek seviyede çok güzel bir teşbih vardır Çünkü ribanın alış-verişe teşbih edilmesi gerekirken aksine helal olan alış-verişin ribaya teşbih edildiği görülür Onlar, «Faiz, saf ve temizdir Bunda haram olacak taraf neresi*dir?» diyorlardı Hatta faizin helal olduğuna İnanan kişiler, kıyas yaparak alış-verişinde riba gibi helal olduğuna hükmediyorlardı
Dördüncü İncelik: Şüphesiz faizci, alacağı faiz ile malının artmasını ister Zekat vermeyen de, malının çoğalması için vermez «Allah ribanın bereketin) tamamen giderir Sadaka(sı verilen mal)ları İse arttırır» âyeti ise, faizin malın artmasına değil, noksanlaşacağına İşaret eder Sadaka*lar, malların noksanlaşma değil, bereketlenip çoğalmalarına sebeptir Ar*tış veya noksanlık, dünya ve ahirette verilecek menfaat ile göz önünde tutulur Bugün çok büyük müesseselerin faiz belası yüzünden küçüldük*leri ve zamanla yok oldukları görülmektedir Hatta faiz yüzünden cemi*yette bunalım ve ekonomik buhranların olduğu müşahede edildikçe, âyete inanç daha da kuvvetlenir
Beşinci incelik: «İşte (böyle) yapmazsanız Altaha ve peygamberine karşı harb(e girmiş olduğunuzu) bilin» âyetindeki «harb» İfadesi, Kur'an-daki yasakların hiçbirinin sonunda yoktur ve görülmez Çünkü parasını faiz*le çalıştıran insan, islâmın getirmiş olduğu kardeşlik, eşitlik, adalet ve yardımlaşma kurallarına baştan sona kadar karşı olduğu gibi, Allah (cc)'a da savaş açmıştır İslâm, yardımlaşmayı tavsiye ederken, karşılıksız alı*nan paranın da zulüm olduğunu bildirmektedir Zulüm İse haramdır
Faizciler, ölünceye kadar çok kötü bir akibetle karşılaşırlar Hatta İbn-İ Abbas (ra); «Kıyamet günü faiz yiyenlere, «Silahlarınızı alın da savaşın bpkglım Çünkü sizler, dünyada Allah (cc) ve Resulüne (sav) harb ilan etmiştiniz» denilecek» diyor
Altıncı incelik: «Allah (haramı helal tanımakta ısrar eden) çok kafir, çak günahkâr hiçbir kimseyi sevmez» ayeti, faizin çok çirkin birşey oldu*ğunu, faizciliği de ancak müslümanların değil, çok kâfir kimselerin yapa*cağını bildiriyor
Yedinci incelik: Allah (cc) alacaklıdan; ödeyemeyecek kadar yoksul olan itişinin borcunu, Ödeyecek güce yetişeceği zamana kadar tehir etme*sini istemektedir Çünkü Allah (cc), «Eğer (borçlu) darlık içinde bulunu*yorsa ona geniş bir zaman kadar mühlet (verin)» buyurmuştur Allah (cc), önce borç sahibini isterse gönüllü olarak borcunu sadaka yerine say*maya davet eder Borcunu sadaka olarak kabul etmesi, hem borç sahibi için hem de borçlu bulunan kimse için daha hayırlıdır Borç sahibi (ala*caklı) için, onu bağışlamak büyük sevaptır (Mevzumuz) âyette, şart ve ^evap şeklinde olan ifade bir taraftan borçluya, bolluğa ulaşıp ödeye*bilecek duruma gelinceye kadar beklemeyi emrederken, diğer taraftan darda kalan müslüman kardeşinin borcunun bir kısmını veya tamamını sadaka mukabilinde düşmeyi de hoş göstermektedir Resulullah (sav)'ın hadisleri de bize bunu bildirmektedir Çünkü Buharî'nin Ebu Huzeyfe'den yaptığı rivayete göre, Resulullah (sav), «Bir kimse, halka borç para verdi Daha sonra bunları toplamak için göndereceği elçisine, «Borçluların yanına gittiğiniz de, Ödeme gücü olmadığını gördüğünüz takdirde, borçlarını be*nim hesaba yazarak almaktan vazgeçin Kj Allah (cc)'ta bizim günahları*mızı affetsin» dedi Bu alacaklı kimse ölüp Allah (cc)'ın huzuruna çıktığın*da, onun affıyla karşılaşacak ve kendi günahlarının affedildiğini görecek*tir,» buyurdu 
Alim Muhâyimî; «Alacaklı kimse, yoksul bir borçluyu sıkıştırarak uta*cağını alırsa, Allah (cc)'ta kıyamet günü, alacaklının hesabını görürken sıkıştırarak alır Eğer alacaklı kimse, yoksul ve Ödeme gücü olmayan borç*luya müsamaha eder, borçlarını ertelerse Allah (cc)'ta hesap günü elbet*te müsamaha edecektir» der [521]
Sekizinci incelik: Bazı alimlere göre bir kimse, faizcilerin görecekleri cezayı, helal bilerek yiyenlerin sonlarını âyetlerin ışığında düşünürse, kı*yamet günü kabirden kalkıp haşir meydanına gidecekleri zaman, şeytan çarpmasıyla sara'ya tutulup ayakta duramayacak hale geleceklerini,- ce*hennem azabına devamlı duçar olacaklarını ve üzerlerine devamlı lanet yağdırılacağım elbette bilir, Çünkü faizci, öleceği güne kadar tevbe etme*diği takdirde Allah (cc) ve Resulü (sav) ile savaşmıştır Ondan Allah'ın adalet sıfatı düştüğünden, halka karşı çok katı davranan, yalntz kendini düşünen, hiç kimseye acımayan bir insan tipi ortaya çıkar Faizcilik, kişinin malından hayır ve bereketin silinmesine sebep olur Kendisine borcu olan kimsenin daima beddualarına maruz kalır Faizciyi bu kadar çtrkinleştiren, günahını büyüten ve sonunu kötüleştiren sebep nedir? Elbette onun gad*darca, hiç bir şeyi düşünmeksizin faiz yoluyla insanların kanını emme*sidir
Dokuzuncu İncelik: Faiz âyetlerinin, «Öyle bir günden sakının W (he*piniz) o gün Allah'a döndürüleceksiniz Sonra herkese kazandığı tasta*mam verilecek Onlara haksızlık edilmeyecektir » âyetiyle [522] son bulması, Allah (cc)'tn huzurunda ifade vermeyi hatırlatma içindir Çünkü Allah {cc), «O günde ki, ne mal faide eder, ne de oğuttar Meğer ki Allaha tamamen salim bir kalb ile gelenler ola» (Şuarâ: 88-89) buyurmuştur Bu emri ilahi, dünya için kazanılan şeylerin dünyada kalacağını, yalntz Allah (cc) hu*zurunda insana menfaat verecek olan şeyin, sallh amel olduğunu bildir*mektedir
İnsanların Allah (cc)'a döndürüldüğü, herkesin kazandığının tama*mıyla ödendiği o gün çok zor bir gündür O günün, mümin kalblere apayrı bir tesiri vardır O günün manzarası, müminin kalbine girince harama girebilir mi? Ancak ahirete inanmayan, ölümden sonrasını düşünmeyen*ler istediklerini yaparlar Ama neticede herkes, yaratıcı Allah (cc)'ın hu*zuruna çıkıp hesap verecektir [523]
Faizin, Haram Oluş Merhaleleri
Faizin haram oluş dönemlerini, şer'i kanunların sırlarını ve içtimaî hastalıklara karşı tedavi usullerini idrak etmek İçin, hatırlamamız ve ha*tırlatmamız gerekmektedir
Bilindiği gibi islâm kanunları, hükümlerin karara bağlanması süresin*de kademeli bir yol izlemiştir İçkinin, dört dönemde kademeli olarak ha*ram edilişi gibi, faizin de, dört dönemde kademeli olarak haram kılındığı görülür [524]
Birinci Merhale:
«insanların mallarında artış olması İçin faiz (cinsinden) verdiğiniz şey nakd, mal, sadaka ve saire) Allah katında artmat Allah in rızasını dfleyerefc verdiğimiz zekat ise, sevaplarını kot kat artıranlar onlar (onu veren-
leerjdir» (Rum Suresi: 39) âyeti, Mekke'de nazil olmuştur Âyette, faizi ha*ram kılacak herhangi bir işaretin olmadığı, yalnız Allah (cc)'ın faizi ve faizciyi sevmediğine ve buğzettiğine bir işaret vardır Şüphesiz faizle ka*zanılan bir paradan, hayır işlerine yapılan harcamalara Allah (cc) katın*da sevap yoktur Bu âyet, ancak insana faizden sakınmak için bir Öğüttür Faizle kazanılan para ile hayır işlerine yapılan harcamalarda bir sevap ol*madığını düşünen müslümanlar, elbette faizle iş yapmaktan çekinecekler*dir [525]
İkinci Merhale:
«Yahudilerden (taşan) bir zulüm, onların (İnsanlardan) bir çoğunu Al*lah yolunda alıkoymaları, (Tevrat'ta) nehiy edilmelerine rağmen riba (faiz almaları), halkın mclfanm haksız yere yemeleri sebebiyledir ki, biz (evvel*ce) kendileri için, helal kılınan temiz ve güzel şeyleri üzerlerine haram ettik İçlerinden kafirlere pek acıklı bir azab hazırladık» (Nisa: 160-161) âyetleri, Medine'de nazil olmuştur Âyet, kendilerine haram kılınan faizi yiyen yahudilerin, Allah (cc)'ın lanet ve gazabına uğradıklarını bildiren bir derstir Burada faizin haram olduğu acık olarak değil, imâ yoluyla bil*dirilmektedir Ancak müslümanlara faizin kesinlikle haram olduğuna bir işaret yoktur Bu âyetin faizi imâ yoluyla haram kılışt, içkinin ikinci mer*halede İma yoluyla haram kılınışına benzer Allah (cc) içki hakkında da, «Sana içkiyi ve kuman sorarlar De ki: Onlarda hem büyük günah, hem İnsanlar için faidsler vardır Günahları ise fatdelerinden daha büyüktür » buyruğuyla açıktan değil, imâ yoluyla haram olduğuna işaret etmiştir İşte faiz hususunda gelen ikinci âyet, hernekadar yahudilerin inanç, yaşayış vs amellerini bildiriyorsa da, faizin müslümanlara haram olduğuna İmâ yoluyla işaret etmektedir [526]
Üçüncü Merhale:
«Ey İman edenler, ribayı öyle kat kat artırılmış olarak yemeyin, AJlah-tan korkun Tâ ki, muradınıza ereslnlz » (Âli İrnrân: 130) âyeti, Medine'de nazil olmuştur Bu âyet, açıklıkla az faizi değil, yalnız çok yüksek faizi ha*ram kılmaktadır Ana paraya eklenen faiz, asıl parayı çok geçtiğinden borçlu kimse, hiçbir zaman ödeyemeyecek duruma düşer İşte faizin bu şekilde haram oluşu, İçkinin üçüncü merhalede haram oluşuna benzer Çünkü içki de, yalnız namaz vakitlerinde içilirse haram oluyordu Bunu, «Ey iman edenler, siz sarhoşken ne söyleyeceğinizi bİİİnceye  kadar na-maza yaklaşmayın  » (Nisa: 43) âyeti bildirmektedir Üçüncü merhalede1 İçki ve faizin haram kılınışı, tıpkı birbirine benzemektedir [527]
Dördüncü merhale:
Faizin azı da, çoğu da bu son merhalede tamamen haram kılınmak*tadır İşte faizin haram oluşuna delalet eden âyetler: «Ey iman edenler (gerçek müminler) iseniz Allah'tan korkun, faizden (henüz alınmamış olup-ta) kalanı bırakın (almayın), işte (böyle) yapmazsanız Allah'a ve peygam*berine karşı harb(e girmiş olduğunuzu) bilin Eğer (tefeciliğe) tevbe eder*seniz mallarınızın boşları (sermayeleriniz) yine sizindir (Bu suretle) ne haksızlık yapmış, ne de haksızlığa uğratılmış olmazsanız» Faizi tamamen haram kılan bu âyetler, içkiyi tamamen haram kılan âyetler gibidir Çün*kü Allah (cc), içki hakkında dördüncü merhalede; «Ey İman edenler içki, kumar, dikili taşlar, fal ok I an, ancak şeytanın amelinden birer murdardır Onun için bunlardan kaçının ki muradınıza ereslnlz» (Mâide: 90) buyur*muştur İşte İçki ile faizin kademeli olarak İslârnda haram kılınması, Allah (cc)'ın sosyal hastalıkları nasıl tedavi ettiğinin hikmetini açıkça göster*mektedir [528]
Âyetlerdeki Şer'ı Hükümler
Birinci Hüküm? İslâm'da Haram Kılınan Riba Nedir?
Islâmın haram kıldığı faiz şekli, iki türlüydü
1 Riba nesie
2 Riba fadl[529]
1 Riba Nesie:
Cahiliyet devrinde halk içersinde en meşhur olan faiz şeklidir Cahiliyet devrinde bir adamın borcu olurdu Adam «Borcumu te*hir edersen sana şu kadar fazla para veririm» derdi Bunun üzerine de borç sahibi alacağını tehir ederdi, fbn-i Cerir et-Taberi, bu hususta şöyle der: «Cahiliyet devrinde faize para veren kimse, tayin edilen süre için borçludan bir ücret alırdı Eğer borçlunun vade sonunda Ödeme gücü ol*mazsa, alacaklıya, «Ödeme gücüm yok, borcumu yeniden ertelersen faz*la para veririm» derdi Alacaklı kabul ettiği takdirde borç, ilave edilen yeni faizle birlikte tehir edilirdi İşte buna kat kat faiz denmektedir Çünkü va*de uzadıkça alınan faizin yüzde oranı da yükselmektedir Allah (cc), bu tür faizi kesinlikle haram kılmıştır » [530] Günümüzde faiz müesseselerinde takip edilen faiz uygulaması, cahiliyet devrindeki faiz uygulamasına ben*zemektedir [531]
2 Rlba Fadl:
Bir eşyayı nevi nevine fazlasıyla satmaktır Resulullah (savj'ın izah ettiği faiz şeklidir Bir ölçek buğdayın, diğer bir buğday türünden iki ölçeğe, tereyağının, diğer bir tereyağı türünden iki kata sa*tılması gibi Usul-ü fıkıh teamülünde satılan malın satış bedelinin aynı olma*sı ve satışta bedel veya malın fazla alınması kesinlikle haramdır Çünkü Resulullah (sav), aynı cinsten iki şeyin fazlasıyla değiştirilmesini rlba olarak tavsif buyurmuştur Ve katiyyetle nehyetmiştir Değiştirilmek İste*nen aynı cinsten iki şeyin önce birisinin paraya tahvil edilmesini, sonra aranan şeyin para ile alınmasını emrederek alış-verişteki riba şüphesini tamamen ortadan kaldırmıştır Zeytinin zeytinle, buğdayın buğdayla, üzü*mün üzümle, hurmanın hurmayla eşit olarak değiştirilmesi helaldir Yal*nız araya bir fazlalık girerse haram olur Cinsleri muhtelif olan malların satışında bedel eşit oiduğu gibf fazla, da olabilir Bir Ölçek buğdayın, iki Ölçek arpa ile satılması veya satınalınması gibi Bu tür ahş-verlşlerin pe*şinen, anında teslim edilmesi veya alınması şarttır Çünkü Resulullah (sav), «Altın'ın altın'la, gümüş'ün gümüş'le, buğday'm buğday'la, arpa1-nın arpa'yfa hurman'ın hurmay'la, tuz'un tuz'la aynı ölçüde, aynı evsaf ve aynı kalitede alınması ve satılması mubahtır Artık kim bundan fazla ar-tırırsa veya artırmak İsterse faiz istemiş olur Ve faizi alan da, veren de bunda ortaktır» Diğer bir hadisi şerifinde de, «Altın gümüş'le, buğday arpa İle satıldığı veya alındığı takdirde, mal ve bedel aynı anda alınıp verilirse helaldim [532] buyurdu [533]
|