|
Prof. Dr. Sinsi
|
Tefsir Dersleri...
62 DERS HABERLERİ TAHKİK ETMEK 2
Ayetlerin Laf2i Tahlili 2
Âyetlerin İcmali Manaları 2
Âyetlerin Nüzul Sebebleri 3
Âyetlerin Tefsirindeki İncelikler 4
Faydalı Btr Uyarı: 5
Ayetlerdeki Şer'ı Hükümler 5
Birinci Hüküm: Adil Bir Adamın Haberi Kabul Edilir Mi? 5
İkinci Hüküm: Şehadet Ve Rivayette Sahabllerin Adaletini Araştırmak Vaclb Midir? 5
Üçüncü Hüküm: Fasık Ve Bid'ad Ehlinin Şehadeti Kabul Edilir Mi? 6
Dördüncü Hüküm; Fasıkın Velayeti Sahih Midir? 7
Beşinci Hüküm: İmama Karşı İsyan Edenlerin Öldürülmesi Farz Mıdır? 7
Ayetlerden Alınacak Dersler 9
Ayetlerdeki Teşriî Hikmetler 9
62 DERS HABERLERİ TAHKİK ETMEK
6- Ey iman ed&nler, eğer bir fasjk size bir haber getirirse onu tah*kik «din 'i Yoksa) bilmeyerek bir kavme sataşırsınız da yaptığınıza pişmen kimseler olursunuz
7- Hem bilin ki içinizde Allanın peygamberi vardır Eğer o bir çok lş(ler)de size uysaydı muhakkak ki sıkıntıya uğrardınız Fakat Alları size İmanı sevdirdi Onu kalbinizde süsledi Küfrü, fasıklığı, isyanı size çirkin gösterdi İşte rüşdünü bulanlar da onların ta kendileridir
8- (Size küfrü, fasıklığı, fsyanı çirkin göstermesi sırf) AHahtan bir fazi (ve kerem) ve nimet olmak içindir Allah hakkıyla bilendir, yegane hü*küm ve hikmet sahibidir
9- Eğer müminlerden iki zümre birbiriyle döğüşürlerse arafannı (bulup) barıştırın Eğer onlardan biri diğerine karşı hala tecavüz ediyorsa siz, o tecavüz edente Allanın emrine dönünceye kadar savaşın Bİnnettce eğer (Allanın emrine) dönerse artık adaletfle hareket) edin Allah şüphe*siz ki adil olanı sever
10- Müminler ancak kardeştirler O halde İki kardeşinizin arasını (bulup) barıştırın Allohtan korkun Takl eslrgenesiniz
Ayetlerin Laf2i Tahlili
(Fasıkun): Şeriat hududlarından çıkan Fısk, Llsanü'İ-Arabta şöyle tarif edilmiştir: Fısk, isyan ederek Allah (cc)'ın emrini terketmektir Ragıp İsfahanî'ye göre fasık, iman ettikten sonra şeriatın ba*zı hükümlerini ihlal eden demektir
(Bİnebein): Nebe, tügatta haber manasınadır
Bazı lügatcılara göre ise, haber büyük ve önemli ise nebe denir, önemli olmayan habere nebe denilmez
(Fetebeyyenû); Tebeyyün kökünden gelir Tebeyyün, beyanı toleb etmek demektir
(Blcehalettn); Cehalet, bilgisizlik
(Nadimîn): Nedm kökünden gelen bir sıfattır
Nedm ise bir olaydan dolayı kederlenmek ve ona düşmemeyi arzu etmektir Pişmanlık
(Laanittüm): Annet kökünden gelir Annet meşakkata düşmek demektir
(Erroşldûn): Raşid'in çoğuludur Raşid, İnsanı güzel şeye götüren demektir
(Begat): Bağy kökünden geten bir fiildir Bağy, fesat çıkarmak, zulüm ve azgınlıkta haddi tecavüz etmektir Adil imamın j taatından çıkanlara bağy fırka denir «Yazık Ammar'a ki onu bağy fırka j katledeoektir » hadislndeki kullanımı da bunu gösterir
(Tefîe): Fey kökünden gelen bir fiildir Fey, dönmek demektir Buradaki anlamı taata dönmektir
(Muksttin): Aksate kökünden gelir, adiller demektir
Âyetlerin İcmali Manaları
Allahu taala müminlere hitabederek şöyle buyurmaktadır: Ey iman İle vasıflananlar, Ailah (cc)'ın kitabını tasdik ettiniz, peygamberine inandınız ve yakinen bildiniz ki, Allah (cc)'ın peygamberinin getirdiği haktır Çünkü getirdiğini Atlah (cc)'ton getirmiştir Her duyduğunuz haberi dinlemeyin Her haber getireni tasdik etmeyin Gelen haberi İyice tahkik edin Çünkü mümin kardeşlerinize bir zarar verebilirsiniz Doğruluğunu tahkik etme*diğiniz haberden ötürü kardeşlerinize yapacağınız şeylerden Ötürü pişman olursunuz Fakat bu pişmanlık bir kıymet ifade etmez
Ey müminler biliniz ki, aranızda tazim ve hürmete şayan olan Allah (cc)'ın elçisi vardır O masumdur Kendi heva ve arzusundan konuşmaz Onu Allahu taata birçok gizli şeye muttali eder Onu kendi görüşlerinize getirmeye çatışmayın Eğer o sizin işaret ettiğiniz şeylere icabet etse ve size uysa helak olursunuz Şu var ki, Allahu taala kendi fazlıyla onu da sizi de korumuştur Ona uyan müminlerin basiretlerini aydınlatmış, İmanı onlara sevdirmiş ve küfrü, fışkı ve isyanı çirkin göstermiş, onları hayır ve saadet yoluna iletmiştir
haberler! tahkik etmek *
Allahu taala yalan haberden doğacak düşmanlığı ve mukateleyi bil*direrek, müminlere hitaben şöyle buyurmuştur: Ey müminler, mümin kar*deşlerinizden iki zümreyi düşman ve döğüşüyor gördüğünüz zaman onların aralarını bulun Onları Allanın hükümlerine davet edin Eğer o fırkalardan birisi diğerine zulüm ve tecavüze devam eder, yeryüzünde fesat çıkarmayı arzu ederse o zaman siz, Allah (ccj'm hükmüne razı olana ve doğru yola gelene kadar o azgın fırka Ife savaşın Düşmanlık ve azgınlığı kökünden kaldırın O azgın fırka savaştan vazgeçtiği zaman o İki fırkanın arastnı adaletle bulun Zira onlar sizin din kordeşlerinizdir Müslümanlara vacib olan din kardeşlerinin arasını bulmaktır Yoksa insanlar arasındaki düş-manlığı olduğu gibi bırakmak değil Zira müminler İmanlarından ötürü an*cak kardeştirler Müminlerin kurtuluş ve saadet yolları da ancak iki düş*manın arasını düzeltmektir Allah (cc)'tan sakınınız, emirlerine sımsıkı sa*rılınız ki Allah (cc)'ın rahmetine nail olasınız
Âyetlerin Nüzul Sebebleri
1- İmam Ahmed (ra}, Haris bin Dırar el-Huzai'den şöyle rivayet eder: «Resulutloh (sav)'a gittim Beni İslama davet etti Davetini kabul ederek İslama girdim Beni zekat vermeye davet etti Onu da kabul ettim Resulullah (sav)'tan kavmime gidip onları Islama davet etmek için izin istedim «Kavmimden İslâmı kabul edenlerin zekatlarını da toplarım Siz bana bir elçt gönderirsiniz, topladığım zekatı ona teslim ederim » Aralarında gönderilecek elçinin vaktini tayin ettiler Haris, kavminden müslüman olanların zekatını topladı Tayin edilen vakitte elçiyi beklemeye başladı Resulullah (sav) ona birisini gönderdi
Fakat gönderdiği adam gitmedi Haris, Resulullah (sav)'ın hoşuna gitmeyen birşeyden dolayı elçiyi göndermediğini sandı Bunun üzerine kavminin ulularını çağırarak onlara, Resulullah (sav) bana, topladığım zekatı almak üzere tayin edilmiş vakitte bir adam gönderecekti Resulullah (sav) verdiği sözden dönmez Ancak benden ona karşı bir fenalık sadır olmuş olmalı ki, elçiyi göndermedi Benimle beraber Resulullaha gelir misiniz?» dedi
Halbuki Resulullah (sav) Velid bin Ukbe'yi Haris'e göndermişti Velid bir miktar gittikten sonra korkarak geri dönmüş ve Resulullah (sav)'a gelerek, «Haris zekatı vermediği gibi beni de öldürmeye -kalkıştı » demişti
Bunun üzerine Resulullah (sav) Haris'in üzerine bir birlik göndermişti
Haris ve arkadaşları Medine yakınlarında kendilerine gönderilen birlikle karşılaştılar Haris onlara nereye gittiklerini sorunca, «Senin için geliyoruz » dediler Niçin geldiklerini sorunca da, «Resululloh (sav) sana Velid bin Ukbe'yİ gönderdi Zekatı vermediğin gibi onu da öldürmeye kal*kışmışsın » cevabını verdiler Haris, cMuhommedl hak peygamber olarak gönderen Alla ha yemin ederim ki, kimseyi görmedim, bana zekat İçin de kimse gelmedi » dedt
Beraberce Resulü ilah (sav)'ın huzuruna vardılar Resululloh (sav), «Sen zekat vermediğin gibi elcimi, de öldürmeye kalkışmışsın » dedi Haris, «Hayır ya Resulullah, seni hak peygamber olarak gönderen Allah (cc)'a andolsun ki ne elçin geldi, ne de ben onu gördüm Ben elçiniz gelmeyince Allah (cc) ve Resulü bana gazab ettiler diyerek korkumdan buraya geldim » dedi Bunun üzerine, «Ey İman edenler, eğer bir fastk size bir haber getirirse onu tahkik edin (Yoksa) bitmeyerek  » âyeti nazil oldu [1]
Fahreddin Razi: «Müfessirlere göre bu âyet, Resulullah (sav)'in Velid bin Ukbe'yİ Beni Mustattk'ın zekatını atması için göndermesi hadisesi üzerine nazil olmuştur Müfessirler bu görüşleriyle, bu âyet umumi olarak gelmiştir fakat nazil oluşu Velid bin Ukbe hadisesine raslamışttr demek istiyorlarsa doğrudur Fakat bu âyet sırf Velid bin Ukbe hadisesiyle ilgili olarak nazil olmuştur diyorlarsa bu, zayıftır Zira Velid Beni Mustalık'a bir kötülük yapmayı kasdetmemiştir İmam Ahmed (ra)'in rivayetine göre, Velid kendisini bekleyen Haris ve cemaatinden korkarak geri dönmüştür Onların kendisine bir fenalık yapacaklarından korkmuştur İşte bunun İçin dönerek geri dönerek Resuiullaha, «Onlar zekatı vermediler, beni de öl*düreceklerdi » demiştir »
imam Razi sözlerine şöyle devam eder: «Bu âyetin Velid bin Ukbe ha*disesi üzerine nazil olduğunu söyleyenlerin görüşlerinin zayıflığının bir de*lili de Allahu taalanın «Ben bu âyeti şu hadise İçin İnzal ettim » dememe* sidir Bu hususta Resulullah (sav)'tan da bir rivayet varid olmamıştır Ger*çek olar] şudur ki, bu âyet o hadisede nazil olmuştur Fakat, bu, nüzul sebebi o hadisedir demek değildir Bizim görüşümüzü doğrulayan sebeb-lerden birisi de Velid bin Ukbe'ye fası klik ya kıştın I ması d ir Çünkü o, fasık-tıktan uzaktır Ancak, zannetmiştir ve zannında yanılmıştır Zannında ha*ta yapana da fasık denilemez Nasıl fasık denilebilir ki, ekseri dinden çı*kanlara fasık denilebilir Zira Allahu taala, «Allah fasıklar güruhunu mu-valf ofe etmez» (Maido: 108), «Hani biz meleklere, «Adem İçin secde edin » demiştik da İblisten başkası hemen secde etmişlerdi, O Iso efenden olduğu için Rabbtnin emrinden dışarı çıkmıştı » 'Kehf: 50) ve «Fasık olanların borinacağı yer İse ateştir » (Secde: 20} buyurmuştur Bu âyetler de göste*riyor ki, fasık diye tamamen dinden çıkmış olana denmektedir Velid bin Ukbe ise dinden çıkmış değildir Çünkü yalnızca yapmış olduğu 2anda hata etmiştir » [2]
2- «Eğer müminlerden iki zümre birbiriyle doğ üşürlerse aralarını (bulup) barıştırın » âyetinin nüzul sebebinde aşağıdaki rivayetler vardır:
a) Buharı, Müslim İbni Cerir ve diğerleri Enes (ra)'ten şöyle rivayet etmişlerdir: «Sahabe-i kiram Resulullah (sav)'a, «Sen Abdullah bin Ubey'e gitmez misin?» dediler Resulullah (sav) eşeğine binerek sahabilerle bir*likte gitti Resulullah (sav) onun yanına varınca Abdullah bin Übey, «Ben*den uzaklaş, Allah (cc)'a andolsun ki eşeğinin kokusu beni rahatsız etti » dedi Ensarîlerden birisi, «Andolsun ki Resulullah (sav)'ın eşeğinin koku*su senden daha tatlıdır » cevabını verdi Abdullah bin Übey'in kavminden birisi ensarinin bu sözüne kızdı Ensariler de kendi adamlarını destekledi Aralarında kavga çıktı Birbirlerine elle, papuçla ve hurma dallarıyla vur*maya başladılar Bunun üzerine bu âyet nazil oldu » [3]
b) Buharı ve Müslim Üsame bin Zeyd (ra)'den şöyle rivayet etmişler*dir: «Resulullah (sav) eşeğine binerek hastalanan Sa'd bin Ubade (ra)'nin ziyaretine gitti Yol güzargahında aralarında Abdullah bin Übey ile Abdul*lah bin Revaha (ra)'nın da bulunduğu bir cemaat oturuyordu Abdullah bin Übey yüzünü abasıyla Örterek, «Toz çıkarmayın » dedi Bunun üzerine Abdullah bin Revaha Ira) «Resulullah (sav)'ın eşeğinin kokusu senden daha güzeldir » dedi Her ikisinin akrabaları arasında kavga çıktı Birbir*lerine elle, papuç ve sopayla vurmaya başladılar Bunun üzerine âyet na*zil oldu »
Âyetlerin Tefsirindeki İncelikler
Birinci İncelik: Bu sureye «Hucurat» denildiği gibi «Ahlak» ve «Adabı suresi de denilir Çünkü sure birçok güzel ahlakı beyan etmektedir Bu surenin beş yerinde Allahu taala, «Ey İman edenler» hitabında bulunmak*tadır Her defasında da güzel ahlaktan birine işaret etmektedir Bu yük-sak adabı aşağıdaki fıkralarda arz edeceğiz:
1- Resulullah (sav)'ın emirlerine itaat etmek vacibtir O konuşup bir görüş beyan etmeden önce konuşmak, görüş beyan etmek yasaklan*mıştır Çünkü Allahu taala, «Ey iman edenler, Allah ve Resulünün huzurunda (söz ve İste) öne geçmeyin Allahtan korkun Çünkü Allah hakkıyla işiten, (herşeyl) bitendir (Hucurat: 1) buyurmuştur
2- Resulullah (sav)'a karşı hürmet ve saygıda bulunmak farzdır O-nurt huzurunda yüksek seste konuşmamalıdır [4] Zira Allahu taala, «Ey iman edenler, seslerinizi peygamberin sesinden yüksek çıkarmayın Ona sözle birbirinize bağırdığınız gibi bağırmayın ki âb farkına varmadan amel*leriniz boşa gldhrerir » [Hucurat: 2) buyurmuştur
3- Haberlerin sıhhati hususunda tahkikat yapmak lazımdır Boz-« guncu ve fasık kimselerin sözlerine İtlmad edilmemelidir Zira Allahu taala, '> «Ey (man edenler, eğer bir fasık size bir haber getirirse onu tahkik edin » (Hucurat: 6) buyurmuştur
4- Halkı maskaraya almak ve İnsanlara küçük düşürücü isim ve lakaplar takmak yasaktır Çünkü Allahu taala, «Ey İman edenler, bir kavim diğer btr kavim İte alay etmesin Olur ki (alay edilenler Allah indinde) kendilerinden daha hayırlıdır Kadınlar da kadınları (eğlenceye almasın) Olur kl onlar (eğlenceye alınanlar) kendilerinden daha hayırlıdır (Kendi) ken*dinizi ayıplamayın Birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın İmandan sonra fasıklık ne kötü addır » {Hucurat: 11) buyurmuştur
5- Gıybet, suizan, tecessüs ve benzeri kötü huylar yasaktır Zira ; Allahu taala, «Ey İman edenler, zannın bin çoğundan kaçının Çünkü bazı zan (vardır ki) günahtır Birbirinizin kusurunu araştırmayın Kiminiz de ' kiminizi arkasından çekiştirmesin Sizden her hangi biriniz ölü kardeşinin ' etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz Alfahtan korkun Çün*kü Allah tövbeleri kabul edendir, çok esirgeyicidir » (Hucurat: 12) buyumuştur
Yalnızca onsekiz âyetten meydana gelen bu sure birçok ohlok ve adabı biraroya toplamıştır Bundan ötürü bu sureye Ahlak ve Adab suresi de denmektedir Bu sure Allah (cc)'a Peygamber (sav)'e, nefsine, mü*minlere ve umuma karşı gösterilecek edebi ihtiva etmektedir Bunları da saydığımız sıra ile beyan etmiştir
îkinci İncelik: «Ey İman edenler» hitabı muhatabları, gelecek olan j 'emlr ve hükümlerin ehemmiyeti hususunda uyarmaktadır Muhatabları -iman ile vasıflandırmak, gelen emirlerin aynen yerine getirilmesini, ihlal fötmekten kaçınılmasını bildirmek anlamına gelmektedir [5]
Üçüncü İncelik: Ayetteki, «  Eğer bir fasık size bir haber getirirse»
ifadesi, müminlerin her zaman uyanık olmalarını ve duydukları her haberi, kaynağını araştırmadan kabul etmemelerini bildirmektedir Âyette «fasık» kelimesinin nekire olarak kullanıl ması ve âyetin «eğer» kelimesi ile baş*laması, böyle haberlerin nadir görüleceğine İşaret etmektedir Buna göre âyetin manası, «Müminlerin asıl vasıfları doğru sözlülüktür Eğer mümin*ler arasından bir fasık çıkarsa onun haberini tahkik edin » olur Resulul*lah (sav) ve ashabı ahlaken öylesine yücelmişlerdt 'ki, kimse onlara böyle yalan haber vermeye cesaret edemezdi [6]
Dördüncü incelik: «Hem bilin ki İçinizde Allanın peygamberi vardır,»
âyetinin tefsirinde Fahreddln Razi şöyle der: «Benim tercihime göre, Alla*hu taala «Ey iman edenler, eğer bir fasık size bir haber getirirse onu tah*kik edin (Yoksa) bilmeyerek bir kavme sataşırsanız da yaptığınıza, piş*man kimseler olursunuz » âyetinin peşine «Hem bilin ki İçinizde AlFahm peygamberi vardır » âyetini inzal buyurarak kullarına sanki şöyle demek*tedir: «Ey kullarım, sizin için herhangi bir müşkilln hallinde Resulullah (sav) aranızdadır Ondan sorunuz Çünkü o bilir Hicklmsenin sözüne de uymaz Onda zulüm olmadığı gibi, yalana da İnanmaz Çünkü o, sizin gö*rüşlerinize İtimad etmez O ancak Altahtan gelen vahye itimad eder » [7]
Beşinci incelik: «Eğer o birçok İş(ler)de size uysaydı  » İfadesi, sa-habilerin Resulullah (sav)'ın kendilerine uymalarını istediklerine işaret et*mektedir Âyetteki 6u farazi tabir, Resulullah (sav)'m onlara değil, onların Resulullah (sav)'a uymaları gerektiğini ifade eder «Sıkıntıya uğrardınız» ifadesi de Resulullahı kendi görüşlerine getirmelerinde büyük mahzurlar olduğuna delalet etmektedir Öyleyse sanki Allahu taala onlara, «Ey İman edenler, eğer bir fasık bir haber getirirse o haberi tahkik edin Siz o habe*rin doğruluğunu araştırmadan Resulullah (sav)'ı da kendi görüşlerine ge*tirmek İsteyenler —ki onlar hem kendilerini, hem diğerlerini sıkıntı*ya düşürürler— gibi olmayın Resulullah (sav)'ın kıymetini bilin ve böylesi hatalardan kaçının » buyurmaktadır [8]
Altıncı İncelik: «İşte rüşdünü bulanlar da onların ta kendileridir »
âyeti önceki âyetlerde olduğu gibi «siz» hitabıyla gelmeyerek haber ifadeslyle gelmiştir Bu, Allah (sav)'ın imanı sevdirdiği ve kalbierinde süsle*diği, küfrü, fasıklığı İsyanı çirkin gösterdiği kişilerin manevi bakımdan en üstün dereceye erenler olduğunu bildirmektedir Bu dereceye ermeleri de yalnız Allah (cc)'ın fazi ve keremi iledir
Yedinci İncelik: Fahreddin Razİ: «Eğer müminlerden Ski zümre bir*biriyle dönüşürlerse  » âyetinde «sizden» değil de «müminlerden» denil-mesindeki hikmet, böyle bir fitnenin müminler arasında çok çirkin oldu*ğunu göstermektedir Birkaç kölesi olan bir efendinin içlerinden en azgın olanına, «Şu işi yapanlara mani ol » demesi onu en güzel şekilde o çirkin şeyden alıkoymak demektir Bu âyette de Allahu taala, «Siz yapmazsınız, eğer müminler yaparsa mani olun » şeklinde dolaylı bir İfade kullanmıştır
Sekizinci incelik: «Müminler ancak kardeştirler » âyeti müminlerin birbirine karşı öz kardeş gibi şefkat göstermelerinin ve yardım etmelerinin vacib olduğuna delalet eder Çünkü müminler İslâmt noktadan kardeştir*ler İman ve İslâm kardeşliği, ana-baba kardeşliğinden daha kuvvetlidir Bir müslüman Arap şairi bu hususu şöyle dile getirmiştir: «Araplar Kays ve Temimle iftihar ettikleri zaman ben «Babam İslâmdır» derim, İslâmdan başka baba tanımam »
Faydalı Btr Uyarı:
Alimlerin birisinden sahabiier arasındaki savaş ve ihtilaflar sorulunca, «O bir kan idi ki Allahu taala bizim elimizi o kana bulaştırmadı Biz dilimi*zi de onunla kirletmeyelim Sahabiier in arasında cereyan eden olaylar Yusuf aleyhisselam iie kardeşleri arasında cereyan eden hadiseler gibidir » cevabını vermiştir
Haşan-ı Basrî (ra) de şöyle demiştir: «O, bizim olmadığımız, Resulul-lah (savj'ın ashabının bulunduğu bir kıtaldir Onlar dini bizden daha iyi biliyorlardı Biz bilemeyiz Onlar birleştiler biz de onlara uyduk )
Haris Muhasibî de aynı soruya şu cevabı vermiştir: «Ben de Hasan-ı Basrî (ra)'nin dediği gibi derim Biz bir görüş ortaya atamayız Kesinlikle biliriz ki, onların ihtilafları ictihadlanndan doğmuştur ve bu ictlhadlanndan maksat da yalnız Allah (cc) rızası idi »
Ayetlerdeki Şer'ı Hükümler
Birinci Hüküm: Adil Bir Adamın Haberi Kabul Edilir Mi?
Alimler, adil bir adamın getirdiği haberin kabul edileceğini, «  Eğer bir fasık size bir haber getirirse onu tahkik edin » âyetine dayanarak İki vecihle isbat etmişlerdir
Birincisi, Allahu taala fasıktn getirdiği haber hususunda tahkiki emret- mistir Eğer adil kimsenin haberi kabul edilmeyecek olsaydı, âyetteki tah*kik emri tahsis edilmezdi Zira o zaman hem adilin, hem de fosıkın ha*berinin reddedilmesi gerekirdi Fasıkın getirdiği haberin tahkikini emreden âyet, adil kimsenin getireceği haberin kabul edileceğine delalet etmekte*dir
İkincisi, fasıkın haberinin reddindeki illet fışktır Çünkü haber insanda n bir emanettir Fısk ise emaneti ibtal eder İllet olan fısk olmadığına göre, rt adil kimsenin haberi reddedilemez
Adaiet veya fışkını bilmediğimiz kimsenin haberine gelince, Hanefi fu-1 kanası, onun getirdiği haberin kabul edileceği görüşündedirler Çünkü âyetteki tahkik emri yalnız fasıkiar içindir Fasık olmayınca tahkike de lüzum f kalmaz, haberi kabul edilir Çünkü müminlerde asıl olan adalettir
Hanefllerln delilleri, müminlerdeki temel vasfın adalet olduğu kabulü-, dür
Bazı fokihlere göre İse, durumu meçhul olan kişinin haberi ancak tahkik edildikten sonra kabul edilebilir
|