Yalnız Mesajı Göster

Tefsir Dersleri...

Eski 08-04-2012   #140
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tefsir Dersleri...




65 DERS RESULULLAH (SAV) İLE MAHREM KONUŞMANIN ADABI



10- Ey iman edenler meclislerde «yer açın» denildiği zaman aıı küıflenIş"k vwsin- «Kolkın» denilince de kalkıverln


11- Allah finizden İman etmiş olanlarla kendüerine ilim verilmiş bulunanların derecelerini artırır Allah ne yaparsanız hakkıyla haberdordır U'Un°nIann


12-- dUlnh Z£*J?T 8İenter' ^ P0"01"11*» mahr6m b'rşey arzetmek İste aıgıniz vakit (bu) mahrem konuşmamzdon evvel sadaka verin Bu sbi ICİn dahaihavrH daha temizdir Eğer bulamazsanız şüphe yok ki' Allah çok yarlıöayıcı, çok eslraeylcldlr


13- Mahrem konuşmanızdan evvel sadakalar vereceğinizden kork*tunuz mu? Çünkü İşte yapmadınız (Bununla beraber) Allah sizin tövbe*lerinizi kabul etti O halde dosdoğru namazı kılın Zekatı verin Allaha ye peygamberine (diğer emirlerinde de) İtaat edin Alfah ne yaparsanız hak*kıyla haberdardır


(mücadele suresi)




Ayetlerin Lafzı Tahlili



(Tefessehû): Fesh kökünden gelir Oturma yerinde)¥öracma anlamına gelir


(Ünsüzü): Neşz kökünden gelir bir fiildir Neşz, düz bir yerdeki yüksekliğe denir Buradaki anlamı «kalkın» demektir


(Derecâtin): Yüksek mevkilere denir


(Necvâküm): Necva, iki kişi arasındaki mahrem


(Etharu): Daha temiz demektir


(Eşfaktüm): İşfak kökünden gelir Işfak çirkin şeylerden korunmaktır




Ayetlerin İcmali Manaları



Allahu taala ş; 3 buyurmaktadır: Ey müminler, size, dışardan yeni gelen kardeşleriniz er açın denildiği zaman, onun da oturabilmesi için yer açın Gelene ye vermek insanlar arasında sevgiye sebeb olur, insan*ları birbirine bağlc- Onlara yer açtığınız takdirde Allahu taala da size rahmetini çoğaltır, ^alblerinizi nurlandırır Size dünya ve ohirette sıkıntı vermşz


Ey müminler, size namaza, cihada veya diğer bir hayra kalkın denil*diği zaman hemen kalkın Yerinizden kalkarak başkalarına yer vermeniz istendiğinde de emre uyarak hemen yer verin Allahu taala itaat eden kul-' lan sever Müminlerin derecelerini yükseltir Bilhassa ilimleriyle yalnız Allah (cc) rızasını taleb eden ve İlimleriyle amil olan alimleri yüceltir Çünkü alimler peygamberlerin varisleridirler Allah (cc) kime hayır dilerse onu dinde fakiri kılar Allah (cc) katında yücelik, yükseklik, meclislerde en yüksek yerde oturma ile değil, ilim ve İmanla olur


Allahu taala mümin kullarına Resulullah (sav) ile herhangi bir İşte mahrem konuşmak istedikleri zaman, konuşmadan önce Resulullah (savc*ın şanına tazim, fakirlere yardım, halis müminler ile hilekar münafıkların arasını temyiz İçin sadaka vermeyi emretmiştir Çünkü sadaka kalbi te*mizlediği gibi Allah (cc) katında da en makbul şeydir Böyle bir mahrem konuşma yapmak İsteyen mümin sadaka verme İmkanına sahip değilse, üzerine bir vebal yoktur Zira Allahu taala müminlere güçlerinin yetme*diği şeyleri emretmemiştir


Allahu taala sadaka ve benzeri hayırlı İşlerin yapılmasından korkulma-ması Icabettiğinl haber vermektedir Çünkü Allahu taala gücü yetmeyen*lerin tövbelerini kabul eder ve onlara emredilen şeyin terki hususunda ruhsat vermiştir O takdirde namazınızı dosdoğru kılın, zekatınızı verin, ibadetlerde ve bilhassa namaz İle zekatta kısaltma yapmayın Zira Allahu taala yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır




Ayetlerin Nüzul Sebebleri



1- Resulullah (sav), bir cuma günü caminin suffesinde İdi Yer dar*dı, içlerinde Sabit bin Kays bin Şemmas'ın da bulunduğu Bedire katılan muhacir ve ensardan bir cemaat geldi Resuluilah (sav) Bedir Savaşına katılan ensar ve muhacirlere çok ikram ederdi Bunlar suffeye gelince dur*dular ve Önce Resulullaha selam verdiler Resulullah (sav) selamlarını al*dı Sonra da oturan cemaata selam verdiler Oturanlar da onların sela*mını aldılar Gelen cemaat ayak üzeri bekliyor, kendilerine yer açılma*sını bekliyorlardı Fakat hiç kimse yer vermiyordu Bu Resulullah (sav)'a ağır geldi Çevresindekilerden birkaç kişiye kalkmasını söyledi Gelenle*rin sayısı kadar adam kaldırarak onları oturttu Bu hal, Resulullah (sav)'ın kaldırdıklarının ağırına gitti Bu, onların yüzlerinden belli oluyordu Müna*fıklar da, «Bu nasıl adalet, yerini alanları kaldırıyor, sonra gelenleri oturtu*yor» diye konuşmaya başladılar, işte bunun üzerine «Ey iman edenler, size meclislerde «yer acına denildiği zaman genişletin ki» âyeti nazil ol*du [18]


2- Ibni Abbas (ra) ve Katade (ra)'den şöyle rivayet edilmiştir: «Ba*zı rüslümanlar İhtiyaçları olmadığı halde, sırf Resulullahın yanında yer*lerinin büyük olduğunu göstermek için Resulullah (sav) ile mahrem ko*nuşurlardı Resululloh da cömertliğinden kimseyi reddetmezdi Bunun ü-zerine, «Ey İman edenler, siz peygambere mahrem birsey orzetmek tete-dtğiniz vakit» âyeti nazil oldu» [19]


3- Mukatil'den şöyle rivayet edilmiştir: «Zenginler Resulullah (sav)'a gelerek çokça mahrem konuşurlardı Mecliste de fakirlere fırsat vermez*lerdi Hatta Resulullah (sav) onların bu mahrem konuşmalarından, yanın*da uzun uzun oturmalarından rahatsız ofdu Bunun üzerine, «Ey iman e-denler, siz peygambere mahrem birşey orzetmek istediğiniz vakit» âyeti nazil oldu»[20]




Ayetlerin Tefsirindeki İncelikler



Birinci incelik: Allahu taala mümin kullarına aralarında düşmanlığa sebebiyet veren şeyleri yasakladığı gibi, bu âyetlerde de sevgi ve saygıyı artırmaya vesile olacak şeyleri emretmektedir Sahabe-i kiram Resulullah {sav)'ın sohbetlerine çok haris oldukları İçin onu yakından dinlemek kas-dıyla yakınına oturmayı çok İsterlerdi Bu âyetlerle, müslüman kardeşleri*nin kalblerini hoşnut etmeleri İçin meclise sonradan gelenlere yer verme*leri emredilmiştir Bu âyetlerin «Fısırtı (ile konuşmak) t an menedlltp de sonra menedildiklerl (o hale) dönmekte ve günahı, düşmanlığı ve peygam*bere İsyanı fısıldanmakta olanları görmedin mi» âyetlerinden sonra geli*şindeki sır da budur Daha önceki âyetlerde Allahu taala günah ve düş*manlığa vesile olacak şeyleri, mahrem konuşmayı yasaklamaktaydı


İkinci İncelik; Allahu taala âyete, «Ey müminler» hitabıyla başlaya*rak müminlere vermiş olduğu yeri ve değeri göstermektedir Bu hitabın hemen arkasından da ulemayı zikrederek ulemanın yer ve ehemmiyetini göstermektedir Zira «Ey İman edenler» hitabı zatan ulemayı da İçine al*maktadır Ulemanın tekrar zikredilmesiyle ilmiyle amil olan ilim ehlinin yeri*nin yüceliğine işaret edilmektedir


Üçüncü incelik: Müminlere Resulullah (sav) ile mahrem konuşma*dan Önce sadaka vermelerinin emredilmesl birkaç yönden ehemmiyeti haiz*dir:


1- Resulullah (sav)'a ve Resulullah (sav) İle mahrem Konuşmaya tazim etmek


2- Fakirlerin verilecek sadakadan faydalanması


3- Resuiullah (sav)'a çok soru sorulmasının önlenmesi


4 - Muhlis ile münafıktn, dünyayı seven İle ahreti sevenin birbirinden ayrılması


Dördüncü incelik; Kur'an-ı kerim, alimlerin Allah (cc) katında yüce bir yerleri olduğunu beyan etmiştir Alimlere şeref ve iftihar bakımından ' Kur'anda varid olan âyetler kafidir


Alimler hakkında Resulullah (sav) da, «İslâmı canlandırmak İçin İlim arayan, okuyan ve okutanlarla peygamberler arasında tek bir derece vardır» [21] buyurmuştur




Ayetlerdeki Şer'i Hükümler



Birinci Hüküm: Ayetteki “Meclisler”den Maksat Nedir?



Müfessirler bu hususta üç görüşe ayrılmışlardır:


1- Mücohid (ra)'e göre, «meclislersden maksat, hassaten Resulul*lahın mescididir


2- İbni Abbas (ra) ve Hasan (ra)'a göre, «meclisler»den maksat, harb meclisi ve savaş meydanıdır Zira sahabller şehadetl çok arzu ettik*leri için savaş saflarındaki yerlerini kimseye vermezlerdi


3- Katade (ra)'ye göre, âyetteki «meclistersden maksat, zikir ve ayin meclisleridir Bu mana daha geniştir Çünkü zikir meclisi denilince Resulullahın meclisi de, savaş meclisi de İfade edilmiş olmaktadır


Taberı şöyle diyor: «Bu hususta söylenecek en doğru söz, Resulullah (sov)'ın meclislerde müminlere «yer açın» demesi zikredildiğlne göre, bu*radaki meclisin Resulullah (sav)'ın meclisine veya savaş meclisine tahsis edilmesi gerekmektedir Âyetteki «meclislerden maksat bütün meclisler*dir» [22]


Kurtubî de şöyle der: «En sahih görüş, âyetteki «meclislerin» müslü-manların toplandığı bütün hayır ve ecir meclisleri olduğudur Bu meclisler İster harb meclisi, İster zikir meclisi, ister cuma günü toplanılan cuma meclisi olsun Bütün bu meclisler, zamanına göre en kıymetli meclisler*dir» [23]




İkinci Hüküm: Bir Şahsın Yerlnds İzinsiz Olarak Oturmak Mubah Mı*dır?



Âyeti kerime, dışarıdan yeni gelen için yer verilmesinin vacib oldu*ğuna delalet etmektedir Bu da İslâmın getirmiş olduğu en güzel huylar*dan biridir Şurası muhakkaktır ki, birisini kaldırıp onun yerine oturmak mubah değildir Çünkü Resuiullah (sav), «Birisi diğerini yerine oturmak İCİn kaldırmasın Yalnız sonradan gelene yer açınız» [24] buyurmuştur


En güzel şey mubaha koşmaktır Meclis de bu mubahlardan bir yer*dir Müslümanlar oturduğu zaman, yeni gelen kimse, yer gözetmeden bul*duğu yere oturmalıdır Ancak şurası muhakkaktır ki, içtimai terbiye kural*ları, faziletli ve ilim ehli kişilerin meclisin önünde oturmasını gerekil kılar Günümüze kadar da ilim adamları ile İslama hizmet eden faziletli kimse*lerin İslâm dairesinde yerleri mukaddem tutulmuştur Bu yüksek edeb Resuiullah (sav)'ın meclisindeki sahabilerin edeb ve terbiyesi İdi Onlar önce hicret edenleri tercih ederlerdi Hicret edenler arasında da ilk hicret edenleri sonra hicret edenlere tercih ederlerdi Ayrıca ilim ve fazileti de göz önünde tutarlardı


Resuiullah (sav)'ın Bedire iştirak eden müslümanlarm gelişinde diğer*lerini kaldırarak onları oturtması âyete muhalif değildir Bu halka fiili ola*rak güzel ahiakı ve ensar ve muhacirlerden faziletli insanlara saygıyı öğ*retmektir


İbnü'l-Arabî'nln senetleriyle Enes bin Malik (ra)'ten tesbit ettiği ha*dise göre, Resulullah (sav) mescidde oturuyordu Sahabiler de çevresin*de havalanmışlardı Ali bin Ebi Talib (ra) icerl girerek selam verdi Sonra oturacak bir yer araştırdı Bu sırada Resulullah (sav) sahabilerden hangi*sinin ona bir yer vereceğine bakıyordu Resulullahıri sağ tarafından oturan Hz Ebubekir toparlanarak yer açtı ve Hz Ali Resulullah (sav) ile onun ara*sına oturdu Resulullah (sav), «Ey Ebubekir, fazilet ehlini ancak faziletli kişiler bilir» buyurdu[25]


Sıhhatli olarak tesbit edilmiştir ki, Hz Ömer, Abdullah bin Ab bas (rafı diğer saha bile re tercih ederdi Sahabiler bu hususta dedikodu ettiler Hz Ömer dedikodu edenlerle Abdullah bin Ömer (ra)'i çağırdı Onlara, «Aİlah*ın nusreti ve fetih gelince, sen de insanların fevc fevc Allanın dinine gire*ceklerini görünce, hemen Rabbinl hamd İle teşbih et Onun yarfığamasını İste Şüphesiz ki O, tövbeleri çok kabul edendir» (Nasr: 1-3) suresinin tefsirini sordu Hepsi sükut ettiler İbnl Abbos (ra), «Bu sure Resulullaha hitab ediyor» dedi Bunun üzerine Hz Ömer, «Bu surenin tefsirinde ben de bundan başkasını bilmiyorum» dedikten sonra diğerlerine, «İşte ben bu ilminden ötürü bunu başkalarına tercih ediyorum» dedi [26]


Oturma meclisinde herhangi bir ihtiyacı için dışarı çıkan kişi tekrar döndüğünde evvelce oturduğu yerde oturması daha uygundur Çünkü Re*sulullah (sav), «Kim yerinden kalkar ve sonra yerine dönerse, o yerde otur*maya diğerlerinden daha layıktır» [27] buyurmuştur




Üçüncü Hüküm: Dışarıdan Gelen Alim, Fazıl Ve Salih Kişiye Ayağa Kalk*mak Caiz Midir?



Fukahanın cumhuru, dışarıdan gelen alim ve fazıl kişiye ihtiram kas*tıyla ayağa kalkmanın caiz olduğuna hükmetmişlerdir Çünkü müslümana hürmet etmek vactbttr Zira ona yapılan saygı onun dininden ve salahından ötürüdür Bu da İslama karşı olan saygıyı göstermektedir Çünkü Resulul*lah (sav), «İslâmtn emir ve tavsiye ettiği hiçbir şeyi hakir görmeyin Bir müslüman kardeşinizle konuştuğunuz zaman ona güleryüzle konuşun» [28] buyurmuştur


Dışarıdan gelen bir insana, eğer fasık değilse ve kibre yolaçmıyorsa ayağa kalkılması caizdir Yalnız şu var ki, meclise giren insan her giriş ve çıkışında cemaatın ayağa kalkmasını İstiyorsa o zaman kalkmak mek*ruhtur


Allame İbni Kesir şöyle der: «Fakihler, dışarıdan gelen bir adama say*gı için ayağa kalkılıp kalkamayacağı hususunda ihtilaf etmişlerdir Bazı fakihler «(Efendinize ayağa kalkınız» hadisine istinaden kalkmanın caiz olduğuna hükmetmişlerdir Diğer bazı fakihler ise Resulullah (sav)'in «Halkın kendisini ayakta karşılamasını isteyen kimse ateşte yerini hazır*lasın» [29] hadisine dayanarak dışarıdan gelene cemaatın ayağa kalk*masının yasak olduğuna hükmetmiştirler Diğer bozı fakihler ise, şöyle demişlerdir: Dışarıdan gelen kir se uzaktan gelen bir misafir ise veya o bölgenin hakimi ise ayağa kalkılmast caizdir Sa'd bin Muaz (ra)'ın kıssa*sı da buna delalet eder Resulullah (sav) Sa'd bin Muaz (ra)'ı Beni Kurayza'ya hakim tayin etti Sa'd bin Muaz oraya gelince Resuluilah (sav) «Efendinize ayağa kalkınız» [30] buyurdu Hükmettiği bölgede hakime kalkmak, onun hüküm ve emirlerinin daha geçerli olması içindir [31]


Ulemanın cumhuru, dışarıdan gelen bir adam için ayağa kalkmanın caiz olduğuna hükmetmişlerdir Ancak fasık, kibriyle meşhur veya saygı ve hürmeti seven bir kimse için ayağa kalkılmaz


Bazı fakihlerin ayağa kalkmanın caiz olmadığı yolundaki görüşlerini isbat için delil aldıkları «Halkın kendisini ayakta karşılamasını isteyen kim*se ateşte yerini hazırlasın» hadisi, bu hususta bir delil olamaz Çünkü Resulullah (sav) bu hadiste mütekebbir ve halkın kendisine ayağa kalkmasını İsteyen kimseye ayağa kalkılmamasını bildirmiştir Yoksa her gelen için ayağa kalkılmasını yasaklamamıştır


Bazı kimselerin, «Ayağa kalkmak namazın rükünlerinden bir rükündür Bundan ötürü gelen bir kimseye ayağa kalkmak haramdır Çünkü bu, ibadete benzer» demelerine gelince, bu söz tam bir cehaletin ifadesidir Şer'î hükümleri âyet ve hadislerden çıkaran kimseler böyle bir söz söylemezler Bu nasıl söylenebilir? Oturmak, Kur'an okumak, şehadet getir*mek ve Şafii mezhebine göre salat ve selam getirmek de namazın rükün-lerindendir Öyleyse kim, «Alimin huzurunda oturmak, birisinin karşısında Kur'an okumak, kelime-i şehadet getirmek, Resulullah (sav)'a salat ve selam okumak haramdır, çünkü bunlar namazın rükünleridir» diyebilir Kalkmayı namazdaki rüku ve secde ile kıyas etmek, İslâmdaki kıyas kuralla*rına uymadığı gibi batıl bir kıyastır Çünkü Allah (cc)'tan başkasına rüku ve sücud caiz değildir Nitekim Resulullah (sav), «Eğer insanların insanlara secde etmesini emretseydim, kadının kocasına secde etmesini emre*derdim» buyurmuştur Görülüyor ki, secdenin Allah (cc)'tan başkasına yapılmaması hususunda kesin nas varid olmuştur Ayakta durma, oturma ı veya uzanma ise haram olan şeylerden değildir Allah (cc) bizi cahillerin şerrinden ve ilim iddiasındaki ahmakların şerrinden korusun




Dördüncü Hüküm; Resulullah İle Mahrem Konuşmadan Önce Sadaka Vermek Vacîb Midir?



Alimler, «Peygambere mahrem birşey arz et m ek istediğiniz vokit (bu) mahrem konuşmanızdan evvel sadaka verin» âyetindekl «verin» emrinin vücubu mu, yoksa sünneti mi gerektirdiği hususunda görüş ayrılığına düş*müşlerdir




Resulullah (sav) İle Mahrem Konuşmanın Adabı



Bazı alimlere göre, âyetteki emir vücub İçindir Buna kail olanlar, «Eğer bulamazsanız şüphe yok ki Allah çok yarfığayıcı, çok esirgeyicidir! âyetine istinad etmişlerdir Çünkü bunlara göre, bu ve benzeri âyetler ter*ki sahih olmayan farzı veya vacibi emreden âyetlerden sonra gelir


Diğer bazı alimlere göre ise, âyetteki emir, sünneti ifade eder Zira Atlahu taala, «Bu, sizin için daha hayırlı, daha temizdir» buyurmuştur Bu ifadenin emrin hemen akablnden gelişi, âyetteki emrin farz değil, sünnet olduğuna delalet etmektedir Çünkü bu ifade, farzların akabinde değil, sün*neti ifade eden emirlerin akabinde varid olmuştur


Diğer bir yönden de hakikaten Allahu taala bu âyetten sonra, «Mah*rem konuşmanızdan evvel sadakalar vereceğinizden korktunuz mu? Çün*kü İşte yapmadınız (Bununla beraber) Allah tövbelerinizi kabul etti»


buyurmuştur İşte bu son âyet öncekinden farz ihtimalini tamamen orta*dan kaldırmıştır Farziyet kalkınca da, âyetin icabının sünnet olduğu or*taya çıkar


Zaten alimler bu âyetin neshedlldiğinde ittifak etmişlerdir Bu âyet bundan sonraki «Mahrem konuşmanızdan evvel sadakalar vereceğiniz-dtm korktunuz mu? Çünkü işte yapmadınız» âyeti ile neshedilmiştir, An*cak bu nasih âyetin neshedilen âyetten nekadar sonra geldiği hususunda ihtilaf edilmiştir


Bazı alimlere göre, bu emir on gün kadar kaldıktan sonra neshedil*miştir


Diğer bazı alimlere göre ise de yarım gün kadar sonra neshedümiş-tir


Hz Aliden şöyle bir nakil yapılmıştır: «Allah (cc))n kitabında bir âyet vardır ki, benden evvel ve benim dışımda hiçkimse onunla omel etmemiş*tir Benden sonra da kimse o âyetle amel etmeyecektir Bu âyet geldiği zaman, benim bir dinarım vardı Bozdurarak on dirhem aldım Resuiullah (sav) ile mahrem konuşmak istediğimde bir dirhem sadaka verir sonra konuşurdum Sonra bu âyetin hükmü neshedildl Hiçkimse de bununla da amel etmemişti»


Kurtubi: «Ey iman edenler, siz peygambere' mahrem birşey arzetmefc İstediğiniz vakit sadaka verin» âyetinin hemen akabinde «Mahrem ko*nuşmanızdan evvel sadaka vereceğinizden korktunuz mu?» âyetinin naztl olması, bir âyetin (cabatına göre amel edilmeden önce onun neshedilebile-ceğine delalet eder Hz Ali'den nakledilen rivayete gelince, bu zayıftır


Çünkü Al la hu taala, «Çünkü siz yapmadınız» Duyurmuştur Ayetteki bu ifade, hickimsenln sadaka vermediğine delalet eder» [32]




Âyetlerden Alınacak Dersler



1- Meclise dışarıdan gelen adama yer vermek vacibtlr Bu İslâmın güzel huylanndadır


2- Mümine mecliste yer vermek, Allah (cc)'ın rahmet ve rızasına sebeb olur


3- Allah (cc) katında yücelik, azizlik ve şeref ancak iman ve ilimle olur


4- Resulullah (sav)'a tazim etmek farzdır Onunla mahrem konu*şulduğunda da sıkıntı verilmemelidir


5- Resulü Hah (sav) ile mahrem konuşulmadan önce sadaka veril*mesi, Resulullah (sav)'a karşı saygının bir ifadesidir


6- Beşerin maslahatı için şer'i hükümlerin neshedilmesi Allah (cc) tarafından kullarına bağışlanan bir kolaylıktır


7- Namaz ve zekat İslâmın en büyük rükünleridir Bunun İçin de Kur'anda namaz ve zekat birlikte zikredilmiştir








--------------------------------------------------------------------------------


[1] Buhari ve Nesai


[2] Beyhaki Süyuti


[3] R;ıvı Ebu Dnvud - tmnm Ahmed mealen


[4] Razi age, C S, S 154


[5] İbni Munzır, age, Zehr maddesi


[6] Razl, age, C 8 S 149


[7] Razl, age C 8, S 153 Kurtubl, age, C 17, S 273


[8] Kurtubl, age C 17, S 269 M AH Tantavi, Ahbarül-ömer 426


[9] Tirmizi, Ebu Davud lbni Mace Hakim Cemü'l-Fevafd, C, 1, S 620


[10] Sünen sahipleri rivayet etmiştir


[11] Razi age, C 8 S 156


[12] İbnü'lArabl, Kurtubl, age, C 17 S 281 İbni Cevzl, age, C 8, S 104


[13] Gessas Bge C 3 S 821 îbni Cevzi age C 8, S 169


[14] Ahiri, age, C 28 S 14 Raz! age C 8, S


[15] Ebu Hayyan age C 8, S 234


[16] Kurtubi, age, C 17, S 287 Razl age C 8, S 158,


[17] Cesaas age, C 3, S 420 İbni Mace, Nesai, Tirmizi


[18] İbni Ebi Hatem, Mukatil bin Hayyan'dan Kurtubl age, C 17, S 2ö7 Razi, age C 8 S 164


[19] Ebu Hayyan, age, C 8, S 237 Alusi, age C 28 S 30


[20] Alusi, age, C 28, S 30 Ibni Cevzl, age G8, S 105


[21] Darimi Ömer bin Kesir Anil-Hasan'dan rivayet etmiştir


[22] Taberi Ibni Cevzi, Zadü'l-Mesir C 8 S 192


[23] Kurtubi age, C 17 S 287


[24] Buhari va Müslim Abdullah bin Ömer'den


[25] İbnü'l-Arabi, Ahkamü'l-Kur'an C 4


[26] Buhari, Abdullah bin Abbas'tan


[27] Müslim


[28] Tirmizi Ebu Davud


[29] Ebu Davud


[30] İbni Kesir, age, C 4


[31] Hakim, yönetici manasındadır (Çev)


[32] Kurtubi, age C 17, S 302 Alusi, age C 28, S 31 Cessas, age, C 3, S 428 444

Alıntı Yaparak Cevapla