Prof. Dr. Sinsi
|
Babaya Mektup
BABAMA MEKTUP
Bu sana ilk mektubum babam!
Bunca zaman İki satır olsun yazmadım diye, sitem etme bana
Yazamadım Babam  
Hafif duyguları dile getirmek kolay,
Ağır duyguları dile getirmek zormuş…
Ne zaman alsam kalemi defteri elime,
Hıçkırıklardan yazamadım…
Babasızlığın zorluğunu anlatmaktan yazamadım…
Okuduktan sonra bunları duymasaydım,
Demenden yazamadım…
Biliyorum ki beni üzen her şey seni daha fazla üzer
İncitmek istemedim o ince ve zarif yüreğini…
Sırtımın dayanağı, omuzlarımın direği babam
Sen gittin  Sırtımı yaslayacak dağ bulamadım
Sen gittin, direğim gitti babam! Omuzlarım dik durmuyor artık
Sen yanımdayken, ruhumun her acıdığında, merhemim olurdun
Sen gittin ilacım da gitti babam Ruhum hep acılarla dolu
Meğer Baba demek, dağ demekmiş Baba demek dayanak demekmiş
Sen yanımdayken ALLAH’tan gayrı korku bilmezdim
Sen gittin… İnsanlar beni korkutuyor artık babam…
Sen varken, dünyam koskocamandı,
Sen gittin dünyaya sığamaz oldum babam
Sen saçlarımı okşadığında, bahar yağmurları yağardı
Şimdi karlar erimez oldu babam
Sen gittin dünya değişti babam
Beni, Fatih’in, Yavuz’un kahramanlık destanları ile büyüttün
Damarlarımdaki kanı doğruluk, dürüstlük, inançla besledin babam…
Sen gittin ama anlattığın destanlar gitmedi, hâlâ yüreğimde babam…
O destanlar ki, bana ışık oldu yolumu aydınlattı,
O destanlar ki unutulan değerleri unutturmadı,
Hayat beni her zorladığında rehberim oldu
Mertliğin dürüstlüğün, insanlığın atmosferinde tuttu beni
Şimdiki çocuklar televizyonlarla büyüyor babam,
Hem de yalancı masallarla…
Biliyor musun babam!
Artık babalar destan anlatmayı değil, masal anlatmayı dahi bilmiyor
Babalar artık konuşmayı unutmuş,
Akşam yemeklerinden sonra tatlı aile sohbetlerini bilmiyor
İlk önce Hangi vaziyette olursak olalım,
ALLAH’a hamdetmeyi öğrettin bana
Tevekkülü öğrettin,
Rabbimi öğrettin
Okumaya başladıktan sonra ilk hediye ettiğin kitaplar
Hala duruyor başucumda,
Dertli Dolap’tı Yunus’u anlatan ve adabı muaşeret
Yunus… Yunus…
Yüreğimde çağlayan engin bir deniz oldu Yunus
Biliyor musun baba çocuklar artık tanımıyorlar Yunus’u…
ALLAH sevgisini, ALLAH korkusunu bilmiyorlar
İbretli masallar, hikayeler anlatılmıyor artık
Anlatılsa da, Masallar kötü, hikayeler can yakıcı
Çocuklar… gençler … Ah baba bir bilsen içler acısı haldeler
Bunları hiç duymak istemeyeceksin biliyorum
Sana çok ağır gelecek…
Evlatlar artık anne ve babalarını dövüyor, öldürüyorlar
Çocuklar artık anne ve baba kıymeti bilmiyorlar
Hani sen anlatmıştın babam… Eskiden emekli maaşları yoktu…
Yaşlı babalar, dedeler kahvelere giremezler,
Kahve önünde bir köşede çömelip otururlarmış
Evlat eline bakan babalar çekindiklerinden harçlık isteyemezlermiş
Şükrederdin artık emekli maaşları var,
Babalar eski sıkıntıları çekmeyecek derdin…
Ah babam Ah!
Babaların sıkıntısı daha da arttı
Şimdi kazancı olan babaya da evlerde yer yok
Sofraya konacak bir fazla tabağa da,
Yatırılacak bir kanepeye yer yok…
Babalar artık huzur evlerinde…
Evlatlar, babaları ölmeden miras kavgasında
Çocuklar artık, babanın bir dağ olduğunu,
Bir dayanak olduğunu bilmiyor
Çocuklar, ana-babanın evin bereketi olduğunu bilmiyor
Babacım bu hafta babalar günü
Yanımdayken, babalar gününde hediyemi verirken sana duygulanır,
Sımsıkı sarılır, ağlardın Gözyaşları yağmur misali dökülürdü yüreğinden
Sen daha iki yaşındayken kaybettiğin babanı düşünür,
Ona hiç hediye alamamış olman yüreğini acıtırdı
Ama artık ağlama babacığım
Her gün ağlanmaz ki…
Hediyelerim her gün artık sana
Yanımdayken hediyeyi ihtiyacın olduğu için değil,
Seni sevindirmek için alırdım
Ya şimdi… Göndereceğim hediyelere çok ihtiyacın var biliyorum
Dünya hediyelerinden çok daha kıymetli
Fatihaları, Yasinleri, Tevhidleri, Salavatları
Adına vereceğim sadakaları, hayırları,
Her gün beklediğini biliyorum babam…
Babam!  BABA demeyi ne kadar da özlemişim
|