Prof. Dr. Sinsi
|
...İslamda Nikah'ın Önemi...
A B D 'de, İngiltere'de ve İskandinav ülkelerinde ise toplum dinî veya medenî nikâhtan dilediğini seçme hakkına sahiptir Eşlerin tercihine göre kilisede veya resmî nikâh memuru önünde akdedilen nikâhla ilgili belgeler nüfus kütüklerinde birleşmiş olur
Bazı ülkelerde medenî evlenme şekli zorunlu hale getirilmiştir Hollanda, İsviçre ve Türkiye gibi ülkeler bunlar arasındadır Bu gibi ülkelerde resmî memur önünde kıyılmayan nikâh yok hükmünde sayılmaktadır (Halil Cin, a g e , s 134; Hamdi Döndüren, a g e , s 244, 245; T M K mad 108)
Nikâh'ın Rükünleri Bir şeyin varlığı kendi varlığına bağlı olan ve onun yapısından bir parça teşkil eden ana unsura "rükün" denir Evlilik akdi için "icap ve kabul" bir rükündür Çünkü evlenme akdinin varlığı, icap ve kabulün varlığına bağlıdır ve bu akdin bir parçasıdır Bir şeyin varlığı kendi varlığına bağlı olmakla birlikte, onun yapısından bir parça teşkil etmeyen iş veya niteliğe ise "şart" denir Meselâ, namaz işin abdest bir şarttır Abdestsiz namazın varlığından söz edilemez, fakat bununla birlikte abdest, namazın niteliğinden bir parça değildir Evlilik akdinde şahitlerin bulunması, akdin şartıdır
Hanefîlere göre evlilik akdinin rükünleri icap ve kabulden ibarettir Çoğunluk müctehitlere göre ise evliliğin rükünleri dört tane olup; sîyga (icap ve kabul), kadın, koca ve veli'dir
Akdin konusu; eşlerin evlilikten amaçladıkları birbirinin cinsel yönlerinden yararlanmadır Bu nedenle, yalnız ev hizmetlerini görmek üzere yapılacak bir akit bir iş akdi olabilir Nikâh akdinde karı koca hayatı yaşamı asıldır Mehir, akdin kendisine bağlı olduğu bir unsur değil; nafaka gibi evliliğin hükümlerindendir
İcap, evlenme akdi taraflarından birisinin ilk olarak yaptığı tekliftir
"Benimle şu anda evlenmeyi kabul ediyor musun?" teklifine, diğer tarafın "Kabul ettim" şeklindeki cevabı "kabul" niteliğindedir Burada ilk teklifin karı veya koca tarafından yapılması sonucu etkilemez İlk teklif icap, ikincisi kabul niteliğindedir
Çoğunluk İslâm fakihlerine göre icap, kadının velisi veya vekili tarafından erkeğe yapılan evlendirme teklifidir Kabul ise, kocanın bu teklife verdiği olumlu cevaptan ibarettir (el-Kâsânî, el-Bedâyi', II, 229 vd , V, 133; İbn Manzûr, Lisânül-Arab, XIII,185; Hamdi Döndüren, a g e , s 187, 188)
İcap ve Kabulde Bulunurken Uyulacak Şartlar
1 Taraflar evlenme iradelerini nikâh meclisinde açıklamalı ve icapla kabul hemen birbirini izlemelidir Taraflardan birisi normal konuşma işitilemeyecek şekilde diğerinden uzaklaşmışsa, nikâh meclisi terkedilmiş sayılır Ebû Yusuf'a bir taraf nikâh meclisinde hazır değilken, diğer taraf şahitlerin önünde icapta bulunsa, akit, bulunmayan tarafın icazetine bağlı olarak meydana gelir Karşı taraf bunu öğrenince olumlu cevap verirse akit kesinleşir; aksi halde ortadan kalkar (el-Kâsânî, a g e , II, 232, 233; el-Cezîrî, Kitabül-Fıkh Alel-Mezâhibil-Erbaa, Mısır 1969, IV,14 vd )
2 İcap ve kabul her bakımdan birbirine uygun bulunmalıdır İcap ve kabul arasında yanılma, hile yüzünden bir ayrılık varsa evlenme meydana gelmez
3 İcap ve kabul taraflarca işitilmeli ve anlaşılmalıdır Ancak sağır ve dilsizler özel işaretleriyle irade beyanında bulunabilecekleri gibi, İslâm hukukunda mektupla evlilik akdi yapma kolaylığı da getirilmiştir Mektup diğer taraf ve şahitler huzurunda okunur, bu tarafın da kabulü ile nikâh akdi tamamlanır Burada nikâh meclisi hükmen bir sayılır (el-Kâsânî, a g e , II, 231; el-Cezîrî, a g e , IV, 16)
4 İcap ve kabul için kullanılan sözler açık veya kinayeli olur Yalnız evlilik akdi meydana getirmede kullanılan "inkâh" ve "tezvîc" sözcükleri ile bunların başka dildeki karşılıkları açık sözlerdir "Tezevvüc ettim, nikâhladım, nikâh ettim, nikâhla aldım, nikâhla verdim, tezvic ettim, evlendim, evlendirdim" sözcükleri gibi (en-Nisâ, 4,'22; el-Ahzâb, 33/37) Buna karşılık mülkiyetin nakli sonucunu doğuran satış, hibe, sadaka ve temlik gibi sözler de, nikâh konusunda mecâz olarak icap ve kabul için kullanılabilir "Kendimi sana şu kadar mehir karşılığında hibe ettim" diye icapta bulunmak gibi Burada mehrin zikredilmesi, şahitlerin hazır bulunması, meclisin bir nikâh meclisi olması tarafların gayelerinin evlenmek olduğunu açıkça gösterir Buna karşılık kira, rehin, ibra, vedia gibi deyimler evlenmede icap ve kabul için kullanılmaya elverişli değildir Çünkü bunlar mülkiyetin nakli sonucunu doğurmayan terimlerdir (el-Cezîrî, a g e , IV, 14 vd ; ez-Zühaylî, a g e , VII, 39; İbn Âbidîn, a g e , II, 364, 365, 369 vd )
Şâfiî ve Hanbelîlere göre ise evlilik akdi yalnız nikâh ve tezvic sözcükleri ile meydana gelir Delil, Kur'an-ı Kerim'de bu akit için yalnız belirtilen sözcüklerin kullanılmasıdır (bk en-Nisâ, 4/22; el-Ahzâb, 33/37; İbn Rüşd, Bidâyetül-Müctehid, Kahire (t y ), II, 4,5)
5 İcap ve kabulün şarta bağlanmaması ve kullanılan siyganın da "gelecek zaman" olması gerekir
Evlilik akdinin geçmiş zaman siygasiyle oluşması konusunda görüş birliği vardır Kadının "şu kadar mehirle kendimi sana nikâhladım" icabına, kocanın; "Kabul ettim" diye cevap vermesi gibi Çünkü bu siyganın anlamı, akdi o anda meydana getirmektir Bununla akit bir niyet ve karineye ihtiyaç olmaksızın o anda meydana gelir
Şimdiki zaman siygası ise Hanefi ve Mâlikîlere göre akdi o anda meydana getirmeye delâlet eden bir karînenin bulunması halinde evlilik akdi meydana getirmeye elverişli sayılır Erkek kadına, "Şu kadar mehirle seni kendime nikâhlıyorum" dese, kadın da, "Kabul ediyorum" veya "Razı oluyorum" diye cevap verse, bu geleceğe ait bir va'd olmaması ve bir nikâh meclisi bulunması şartıyla akit meydana gelir Ancak nikâh meclisi olmaz ve akdin o anda yapıldığını gösteren bir karine de bulunmazsa bu bir nikâh değil, geleceğe ait bir "söz verme" niteliğindedir
Evlilik akdinde emir siygası da kullanılabilir Erkek kadına "Beni kendine nikâhla" dese ve bununla o anda evlilik akdi yapmayı kasdetse; kadın "Sana kendimi nikâhladım" diye cevap verince akit tamam olur Hanefîlere göre buradaki emir siygası ile erkek kadına evlenme için vekâlet vermiş olur Böylece kadın kendisinden asîl, erkekten vekil sıfatıyla icap ve kabulde bulunmuş olur Mâlikîlere göre ise burada emir siygası icap niteliğindedir
Soru siygası icap sayılmaz, belki icaba çağrı niteliğindedir (bk el-Kâsânî, a g e , II, 231; İbnül-Hümâm, Fethul-Kadîr, II, 344, 345; İbn Abidîn, Reddül-Muhtâr, II, 371; İbn Kudâme, el-Muğnî, VI, 532-534; Hamdi Döndüren, a g e , s 188,189)
Evlilik Akdinde Velînin Rolü: Akıllı ve ergin erkek, velisi olmaksızın kendi irade beyanı ile evlenebilir Onun bir vekil aracılığı ile evlenmesi de mümkündür Hanefîlere göre hür, akıllı ve ergin kadın da evlenme akdinde bizzat taraf olabilir Çünkü burada velinin bulunması evliliğin sıhhat şartlarından değildir
Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Eğer mümin bir kadın kendisini Peygamber'e hibe edip de, Peygamber de onu nikâhla almak isterse  " (el-Ahzâb, 33/50) Bu ayet-i kerime kadının nikâh akdinde bizzat taraf olabileceğini gösterir Hulle bildiren ayette de aynı anlamı görmek mümkündür: "Yine erkek, karısını (üçüncü defa olarak) boşarsa; ondan sonra kadın, kendinden başka bir erkeğe nikâhlanıp varıncaya kadar ona helâl olmaz" (el-Bakara, 2/230) Bu ayette de, başka bir erkekle evlenmede kadın taraf olarak gösterilmiştir Hz Peygamber'in şu hadisleri de yukarıdaki ayetlerin açıklaması niteliğindedir "Dul kadın hakkında velinin yapabileceği bir iş yoktur" (Ebû Dâvud, Nikâh, 25; Ahmed b Hanbel, I, 334) "Bekâr kadın, kendisi hakkında velisinden daha fazla hak sahibidir" (Ebû Dâvud” Nikâh, 25; Tirmizî, Nikâh, 18; İbn Mâce, Nikâh, 11; Dârimî, Nikâh,13)
İmam Şâfiî, Mâlik ve Ahmed b Hanbel'e göre, kadın için nikâhta erkek bir velinin bulunması şarttır Veli, kadının asabesinden en yakın olan erkektir (bk "Asabe" mad ) Kadının nikâhta doğrudan taraf olması caiz değildir Yaşının küçük veya büyük olması, kendisinin dul veya bâkire bulunması, sonucu değiştirmez Bu müctehitlere göre kadının kadını evlendirmesi de caiz değildir Dayandıkları deliller şunlardır:
Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur: "Kadınların kendilerini, kocalarına nikâh etmelerine engel olmayın" (el Bakara, 2/232) Burada velilerin, boşanan kadının yeniden evlenmesine engel olmaması istenmektedir Eğer kadının bizzat evlenmeye yetkisi olsaydı, velisine böyle bir yasak koymanın anlamı kalmazdı "İçinizden bekârları evlendirin  " (en-Nûr, 24/32) ve İslâm'ı kabul etmedikçe (mümin kadınları) Allaha ortak koşan erkeklere nikâhlamayınız" (el-Bakara, 2/221) ayetlerinde de erkeklere hitap edilmekte ve velâyet yetkisi onlara verilmektedir
Çoğunluk hukukçular bu konuda bazı hadis-i şeriflere de dayanmışlardır Ezcümle Herhangi bir kadın, velisinin izni olmadan evlenirse, onun nikâhı batıldır, batıldır, batıldır" (Ebû Dâvud Nikâh,19; Tirmizî, Nikâh, 14; Dârimî, Nikâh, 11; Ahmed b Hanbel, VI, 166) "Kadın kadını evlendiremez, kadın bizzat kendisini de evlendiremez" (İbn Mâce, Nikâh, 15) "Nikâh ancak veli ile olur" (Buhârî, Nikâh, 36; Ebû Dâvud, Nikâh, 19; Tirmizî, Nikâh, 14)
Hanefiler çoğunluğun bu görüşünü ve delillerini şu şekilde eleştirmişlerdir:
Yukarıda zikredilen el-Bakara, 232 ayet, nikâh fiilini kadına isnat eder Çünkü bu ayet Sahabe'den Ma'kıl b Yesar (r a)'ın, dul kız kardeşinin yeniden eski kocasıyla evlenmesine karşı çıkması üzerine inmiştir Ayet baş tarafı ile bir bütün olarak ele alınınca; böyle bir kadının velinin müdahalesi olmaksızın serbestçe evlenebilmesi anlamı ortaya çıkar Bekârları evlendirmeyi emreden âyetler ise yalnız velilere değil İslâm toplumuna hitap etmektedir Hanefiler velisiz nikâh olmayacağını bildiren hadislerin zayıf, hattâ bazısının mürsel olduğunu ortaya koymuş ve velisiz evlenme konusunda "Bekâr kadının kendini evlendirme hususunda velisinden daha fazla hak sahibi olduğunu" bildiren Ebû Dâvud hadisine dayanmışlardır Çoğunluğun delil olarak aldığı hadisleri sahih kabul etsek bile, bunların nedb'e (bk "müstehap", "mendub" maddeleri) de ihtimali vardır Onun için akıllı ve ergin kadının evlenmesinde velinin bulunması vacib değil mendub hükmündedir
Evliliğin Tek Kişi Tarafından Akdedilmesi:
Evlilikte tek kişinin asîl veli veya vekil sıfatıyla iki tarafı birlikte temsil ederek, şahitlerin önünde akdi meydana getirmesi mümkün ve caizdir Şu durumlarda temsil tek kişide toplanır:
1 Bir kimsenin her iki tarafın velisi olarak hareket etmesiyle akit oluşur Bir dedenin veli olarak oğlunun küçük yaştaki oğlunu, diğer oğlunun yine küçük yaştaki kızı ile evlendirmesi gibi
2 Asil ve veli sıfatının tek kişide toplanması Veli durumunda amca oğlunun, amcasının kızını kendisine nikâhlaması gibi
3 İki tarafın vekâletinin tek kişide toplanması mümkündür Ukbe b Âmir (r a)'den rivayete göre, Hz Peygamber bir adama "Seni filanca kadınla evlendirmeme razı mısın?" diye sordu Adam "Evet" dedi Kadına da "Seni filanca erkekle evlendirmeme razı mısın?" diye sordu Kadın da; "Evet" deyince, onları birbiri ile evlendirdi (Ebû Dâvud Nikâh, 31)
4 Asil ve vekil sıfatlarının tek kişide toplanması mümkündür Abdurrahman b Avf (r a), Ümmü Hakîm (r anhâ)'ya "Evlenmek için bana yetki veriyor musun?" diye sordu Kadın "Evet" deyince de; "Seni kendime nikâhladım" dedi (Buhârî, Nikâh, 37)
|