08-04-2012
|
#2
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Evlilik Ve Aile Terapisi
BOŞANMAYI DÜŞÜNMEMEK
Aile terapisinin başlangıcında ilk önerimiz; boşanmayı düşünmeden, sadece bugünkü sorunları çözmeye odaklanmaktır Biz evlilik terapisine ilk başvuran çiftlere meselâ altı ay gibi bir süre için ayrılmayı akıllarına bile getirmemeyi tavsiye ederiz Çünkü “Yürümezse boşanırım” fikri, problemlerin çözümünü engelleyen bir kaçıştır çoğu zaman
Eşler arasında belli bir konuda gerilim doruğa çıktığında ve ipler gerildiğinde “Bu böyle gitmez, ayrılırım daha iyi” fikri o anki problemi hasır altına atar sadece Gerilim azalır, ama problem olduğu gibi kalır Bir süre sonra gerginlik soğuyup ortalık durulduğunda da herşey ‘eski tas, eski hamam’ olur tabii Sonra film yeni baştan oynar Kavga> ayrılma fikri> küsüp susma> sakinleşme> unutma> barış> kavga   
Oysa boşanma düşünülmese, “Biz bu sorunu çözmeliyiz” mantığı ile olayların üzerine gidilse, o gergin ortam çözümün de en kolay bulunacağı ortamdır aslında Malum ya, ‘demir tavında dövülür ’ O yüzden ilk etapta kesinlikle boşanmayı akla bile getirmeden (zaten ebedî hayatta da inşaallah sürecek bir evliliği) kurtarmak amacına odaklanması lâzımdır eşlerin
DOĞRU DİYALOG
Aile terapisinin en önemli amacı eşler arası diyalogu sağlıklı hale getirmektir O yüzden terapi görüşmelerinde (ve hatta terapi haricinde baş başa konuşmalarda) belli kurallara uyulması gerekir Belki gereksiz bir vurgu ama, aslında ilk kural ‘konuşmak’tır Onca sorun yaşadığı halde birbiriyle haftada bir saat bile olsa konuşmayan nice çift vardır Oysa insanlar tabiî ki konuşa konuşa anlaşır O yüzden terapi haricinde de eşlerin belli bir zamanda (meselâ haftanın belli bir gününde bir saat gibi) baş başa konuşmayı prensip haline getirmeleri gerekir
Ayrıca, sıra ile ve belli sürelerle (örneğin beşer dakika) konuşmak gibi bir kural da faydalı olacaktır Bu konuşmalarda önce karşısındakinin ne düşündüğü, ne hissettiğine dair kendi anladıklarını ifade etmek, sonra da kendi duygu ve isteklerini dile getirmek, ardından sözü eşine bırakmak gibi bir yöntem uygulanmalıdır
Özellikle “Sen böylesin” tarzındaki suçlayıcı konuşmaların ve “Hep şöyle yapıyorsun” tarzındaki genellemelerin diyaloga çok zarar verdiği bilinmeli ve bunun yerine “Senin şu davranışın beni şöyle etkiliyor” şeklinde duygu ifadesi ağırlıklı konuşmalar tercih edilmelidir Aslında, kişiyi değil davranışı eleştirmek, Peygamberimizin de uyguladığı yöntemdir “Bazıları neden böyle yapıyor?” derdi o “Sen neden böylesin?” dediği olmamıştır hiç Zaten ‘kötüsün’ demeyle de kimse iyi olmaz
Konuşurken çok önemli olan bir nokta da ‘burada ve şimdi’ prensibidir Geçmişte olan problemleri ısıtıp ısıtıp gündeme getirmek veya geleceğe dair “Şunu düzeltince ilişkimiz yoluna girer” gibi beklentilere sığınmak yerine ‘şu an, burada’ ne yaşandığı, ne hissedildiği üzerine yoğunlaşılması lâzımdır
Kısacası, usulüne göre konuşmayı öğrenerek, kişilerin 1-kendi duygularını anlatmayı; 2-karşıdakinin duygularını anlamayı; 3-ve bunu yaparken de birbirini kırmamayı öğrenmeleri hedeflenir
DENEME AYRILIĞI
Bu gayretler başarısız olur ve ayrılık ciddi bir seçenek gibi görünürse o zaman kullanılan yöntem, ilişkinin bir süre askıya alınmasıdır Onbeş gün gibi bir süre ile eşlerin ayrı yerlerde yaşaması, asla yüz yüze görüşmemeleri, telefonla bile konuşmamaları önerilir İlginçtir ki, “Boşanmak en iyi çözüm” diye başvuran çiftler dahi bu öneriye çoğunlukla soğuk bakarlar Oysa bir ilişkiyi farklı açıdan görebilmenin en iyi yolu, ilişkiye bir süre ‘dışarıdan’ bakabilmektir Boşanmayı sağlıklı biçimde değerlendirmenin bir yolu da ayrılığı kısa süreli olarak denemektir Nitekim, Peygamberimizin bile—Talâk sûresinin indirilmesine sebep olan olayda—aile içinde yaşadığı ciddi bir problemin ardından bir süre eşlerinden ayrı kaldığı ve her iki tarafın da boşanma ihtimalini ciddi ciddi düşündüğü hadis ve siyer kitaplarında nakledilmektedir
Aslına bakarsanız, bu kısa süreli ayrılıkların her evlilikte ara sıra yapılması bile önerilebilir Meselâ, bazı tatil dönemlerini ayrı geçirmek gibi Bu tür kısa ayrılıklar eşlerin birbirlerine bakış açılarını tazelemelerine yardım eder genellikle
BOŞANMA
Eğer tüm bu gayretlere rağmen boşanma kaçınılmaz hale gelmişse (yukarıda da değindiğimiz gibi) bunun ‘medenî’ bir şekilde gerçekleşmesi çok önemlidir Eğer yapılabilecek herşey gerçekten denenmişse ve beraberlik artık yarardan çok zarar veriyorsa, evliliği sürdürmekte ısrar etmenin fazla bir anlamı yoktur Bazıları için bir tek anlamı vardır bu ısrarın: çocuklar Bazı ailelerde ‘çocukların hatırına’ evliliği sürdürmek çok başvurulan ama çoğunlukla faydasız kalan bir çaba olmaktadır Zira kötü bir evlilik, iyi bir boşanmadan çok daha fazla zarar verir çocuğa Her gün kavga, tartışma görmek, kopuk ve gergin bir ortamda büyümek, evliliği bir işkence gibi algılamak çocuk için çok daha fazla yıpratıcıdır Oysa birbirini suçlamadan, kötülemeden, “Kişiliklerimiz uyumlu değildi, yapmak istedik ama olmadı, bu haliyle hepimize hatta size de zarar veriyordu, ayrılmak daha hayırlıydı” diye anlatıldığında çocuklar da uyum sağlarlar bu yeni duruma genellikle
Yine de unutmayalım ki, Allah katında en sevimsiz helâl, boşanmaktır Nisa sûresinde de geçtiği gibi, “Barışmak mutlaka daha hayırlıdır ” (Nisâ: 128)
Peygamberlerin bile zaman zaman yaşadığı, dünya imtihanının bir parçası olan evlilik problemlerini sağduyu ile çözebilmek dileği ile
• Dr Yusuf Karaçay •
|
|
|