Yalnız Mesajı Göster

Sevgi İletişiminin Olmazsa Olmaz &Quot;Üç S&Quot;Si

Eski 08-04-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sevgi İletişiminin Olmazsa Olmaz &Quot;Üç S&Quot;Si



Sevgi ve sabırda öncelik




Yıllar önce sevgi konulu verdiğim bir seminerde bir buçuk saat konuşmuştum Bu konuşmanın ardından beni dinleyen*ler arasından bir ses:




"Hocam, sürekli sevgi dediniz, sevgisiz olmaz, dediniz Ben bu düşüncenize hiç katılmıyorum Sevgi nedir ki" dedi ve devam etti:




"Ben bu yaşıma kadar ne sevdim ne de sevildim Bununla beraber, iyi kötü yaşayıp gidiyoruz Karnımız tok, sırtımız pek"




Ben bu sözlere çok şaşırmıştım Sözlerin sahibi olan Gömlekçi lakaplı Mahmut Bey'di Kırk yasini aşmış bu kardeşimi incelemeye aldım Çünkü o güne kadar, "Sevgi ne ki? Sevgi*siz de olur!" diyen birine rastlamamıştım




Telefonunu ve adresini aldım İlk fırsatta da ziyaretine git*tim Mahmutpaşa'da gömlekçi Mahmut ne sevmiş ne de se*vilmiş Peki, nasıl yaşıyor, nasıl mutlu oluyor? Eşiyle, ço*cuklarıyla arası nasıl? Böylesine sevgisiz bir adam, nasıl es*naflık yapıyor, müşterilerine nasıl gömlek satabiliyor?


Kafamda uçuşan bu sorularla, gömlekçi Mahmut Bey'e ulaştım Beni çok kibar ve sevecen bir tavırla karşıladı He*men içimde şu soru uyandı:




"Bu nasıl sevgisiz adam ki beni böylesine kibar, efendice, sevecen karşılıyor?"




Hoşbeşten sonra bana çay da ısmarladı O sırada bir müş*teri geldi Ben hem çayımı yudumluyor hem de Mahmut'un bu müşterisine nasıl davranacağını dikkatle ve tabii büyük bir merakla takip ediyordum




Beklediğimin tam tersine, Mahmut müşterisine çok kibar, çok yumuşak davranıyordu Müşteri, kelimenin tam anlamıy*la huysuzluk ediyordu Yarım saate yakın, o marka, bu mar*ka, renk, desen, ebat, o kadar çok gömleğe baktı ki uzun tez*gâhın üstü, kutularla doldu




Müşterinin her yeni talebi beni korkutuyordu; çünkü sev*giye inanmayan Mahmut Efendi birden parlayabilirdi Hele de onca yorgunluktan sonra müşteri, keyifsiz bir yüz ifadesiy*le "Cık, bunlar olmaz, hiçbiri aradığım gibi değil!" deyince ben de muhtemel bir kavgayı önlemek üzere hemen ayağa kalktım




Ama o an yanıldığımı anladım Gördüklerime ve duydukla*rıma inanamıyordum Çünkü bizim sevgiye inanmayan Mah*mut Bey, bu huysuz müşteriye etmediği iltifatı bırakmadı




"Çok memnun oldum efendim, yine beklerim; haftaya yenli çeşitlerimiz gelecek" diyor, adamı kapıya kadar sempatik tavırlarla uğurluyordu




Benim bile sabrım taşmışken gömlekçi Mahmut'un sabrına hayran kalmıştım Tezgâhın üzeri birbiri üstüne rasgele yı*kılmış gömleklerle, kutularla karmakarışık olmuştu; ama bundan âdeta memnun görünüyordu Üstelik bu kadar yor*gunluğa sebep olan adama iltifatlar etti, teşekkürde bulundu ve haftaya tekrar çağırdı




O gömlekleri tek tek kutularına yerleştirirken ben dedim ki:




"Mahmut Bey, bir daha, 'ben sevgi nedir?' bilmem deme!"




"Ne sevdim ne sevildim cümlesini de ağzına alma Yahu sen ne kadar sabırlı bir insansın Seven sabreder Bu huysuz müşteriye ne kadar sabrettin Durduk yere benim sabrım taştı, maşallah sen dayandın




"Adamı çok güzel karşıladın, sevecen ve dost tavırlarla da uğurladın Bu mu sevgisizlik, bu mu sevmemek? Eminim, bu hâlinle o zat da seni sevmiştir




"Eğer sen bu sabrı ve sevgiyi evde eşine gösteriyorsan ka*dın melek olur Çocuklarına böyle ilgi göstersen onların yürek*leri hiç kopmaz yüreğinden Eviniz, sevgi cennetine döner"




"Ama Hocam, evdekiler müşteri mi? Dükkânda ister istemez böyle davranıyoruz Çünkü bu bizim işimiz, ekmek teknesi başka türlü ayakta kalamaz"




"Çok güzel söyledin Sadece bir gömlek satıp üç kuruş ka*zanmak için böyle davranmaya kendini mecbur hissediyorsun Tamamen doğru Yüzü gülmeyen adamdan ben de alış veriş yapmak istemem Bu yüzden, gülmesini bilmeyen bak*kal dükkânı açmasın, derler




"Evde de ailen var, eşin ve çocukların Onların da ayakta kalması lazım Bu da sevgiyle ve sabırla mümkündür Sen şimdi burada esnaflığın gereği olarak müşteriye gösterdiğin bu tavrı, evde eşine ve çocuklarına göstermezsen olur mu?




"Sana göre, müşteri mi daha önemli, eşin ve çocukların mı?"




"Tabii ki eşim ve çocuklarım daha önemli Kazancımız da onlar için değil mi?"




"Peki, öyleyse daha çok önemsediğin ailene, müşterine gösterdiğin ilgiyi, sevgiyi ve sabrı göstermiyorsun? Bunda bir yanlışlık yok mu sence?




"Sen ki evinde sevgi olmadığını söylüyorsun Neden bura*da müşterine gösterdiklerini, evde daha yoğun ve daha sa*mimi olarak ailene göstermeyesin?




"Üstelik evde göstereceğin sevginin, ilginin, sabrın sana kazandıracakları, müşterinin kazandıracaklarıyla kıyaslana*mayacak kadar çok ve değerlidir"




"Hocam, aslında çok haklı konuşuyorsunuz"




"Madem haklıyım, bu haklılığımı eyleme dökerek uygu*lamaya koyup göstermeni bekleyeceğim senden"




"Hocam, bu iş evde biraz zor olur"




"Haklısın, başlangıçta biraz zor olur; ama kısa bir süre içinde hem kolaylaşır hem de ektiğin sevgi tohumlarının nasıl ortamı mutluluğun rengine boyadığını görürsün ve artık bu mutluluk vesilesinden asla ayrı kalamaz, hiç başka türlü dav*ranamazsın"




"Yani denemeye değer diyorsunuz"




"Hem de nasıl!


Ancak ben, 'Hayırlı işlerde acele ediniz' di*yen Efendi'mize uymanı istiyorum"




"Anlıyorum hocam, inşallah hemen bu akşam, eve, sizin tabirinizle, sadece gövdemle değil, gönlümle de gideceğim"




'Ve o evden sevgi dolu bir gönülle çıkacaksın Verdiğinden daha fazlasını aldığın gönül dolusu sevgiyle işine geleceksin Böylece müşterilerini de daha çok mutlu edeceksin




"Evde eşini ve çocuklarını mutlu eden, iş yerinde de mesai arkadaşlarını ve müşterilerini sevindirir




O gün bu gün, gömlekçi Mahmut, hem evinde hem de dükkânında çok mutlu ve çok başarılıdır




Eşini mutlu edemeyen, müşterisini mutlu etmekle mutlu olamaz




Dışarıda ve iş yerinde kibar ve beyefendi olan, evde kaba, kırıcı ve sabırsız olmamalıdır Asıl kibarlığını, sabrını, sevgi*sini, ilgisini ailesine göstermelidir




Evde kaba, dışarıda kibar olan, olgun bir insan sayılamaz Güzeller Güzeli şöyle buyurmuştur:


"Sizin en hayırlınız, eşine ve çocuklarına hayırlı olanınızdır Ben eşime ve çocuklarıma en hayırlınızım"




Hepimizin görevi, en hayırlı olana benzemek değil midir?




Öyleyse eşimize ve çocuklarımıza hayrımızı, faydamızı, iyiliğimizi her gün biraz daha artırmak, en temel görevimiz olmalıdır




Bu konu üzerinde fazlaca durmamın sebebi, yıllardır aldı*ğım yoğun şikâyetlerdir Hanımlar beylerinden, çocuklar da babalarından yakınarak derler ki:




"Dışarıda çok ince nazik, sevecen, eve girince tam tersine kaba, katı; hatta kırmaktan zevk alan bir canavar"




Böyle bir tavrın, sizce haklı, gerekli ve geçerli bir sebebi olabilir mi?

Alıntı Yaparak Cevapla