Prof. Dr. Sinsi
|
Sevgi İletişiminin Olmazsa Olmaz &Quot;Üç S&Quot;Si
Sabır Timsali Hanımlar
Seminerlerimden birinde; hanımlar eşlerinden şikâyet edi*yorlardı Bir hanımefendi, şikâyet eden hanımları dinledikten sonra hiçbirine hak vermedi ve dedi ki:
"10 senedir felçli ve yatalak hâlde bulunan eşime bakıyo*rum Sabrediyorum, hiç şikâyet etmiyorum
Bu hanımlar, ne*lerden dertleniyorlar, doğrusu çok şaşırdım Lütfen, bu ha*nımlar, minicik dertlerini dev bilmesinler; bir damla yağmuru sel sanmasınlar "
O hanımı dinleyince sabır kahramanlarından birkaç örne*ği kaleme almak istedim Çünkü aileyi, dolayısıyla toplumu ayakta tutan sevgi ve şefkat kahramanı hanımlar arasında, çok sabırlı olanlar var
Çok şükür ki hâlâ varlar Rabb'im sayı*larını çoğaltsın  
Sabır ve şefkat kahramanı bir hanımefendi
Üç çocuk anası bir hanımefendi, Ahmet Şahin Hoca'mızın yanına geliyor ve "Hocam, derdim derindir,
bana bir yol gös*terin!" diyerek yardım istiyor ve yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
"Kocam, içki bağımlısı; gece yarılarına kadar meyhanede içiyor Sonra da geliyor, kapıyı yumruklamaya başlıyor Ço*cuklar duyup da huzursuz olmasınlar diye, hemen kalkıp ka*pıyı açıyorum
"Buyur, deyip saygıyla karşılıyorum Bazen, gecenin o saa*tinde yemek istiyor Akşamdan hazırladığım yemekle sofra kuruyorum Bu defa beğenmiyor, bunlar beklemiş, bana ye*niden yemek yap, diyor
"Çocuklar okula gidecekler, uyanıp da rahatsız olmasınlar diye, yine mutfağa giriyor, yeniden yemek yapmaya başlıyo*rum Arkamdan geliyor, hazırladığım yemeğe bakıyor, 'Ben bunları yemem, başka yemek yok mu?' diye bağırıp çağırma*ya başlıyor Ben de 'Kazanabildiğim parayla, ancak böyle ye*mek yapabiliyorum; sen yardımcı olursan istediğini yaparım' deyince kıyamet kopuyor
"Kazandığını başıma mı kakıyorsun, diyerek tencere tabak ne varsa havada uçuşuyor Yine çocuklar duymasın diye se*simi çıkarmamaya gayret ediyorum; ama nafile! Başıma fırla*tılan tencere-tava sesine çocuklar uyanıp geliyor, ortalık ana-baba günü oluyor Bağrışmalar, ağlaşmalar, bir kıyamettir gidiyor "
Hocamız soruyor: "Kocanızın işi ne? Nerede çalışıyor?"
Hanımefendi, "Ne çalışması Hocam? Geceyi meyhanede geçiren adam, gündüz çalışabilir mi?
Akşama kadar horul horul uyuyor Akşam,tekrar arkadaşlarının yanına çıkıyor" diyor
"Peki, öyleyse, evin ihtiyaçlarını kim karşılıyor?" deyince Hocamız, bu şefkat kahramanı her şeyi kendisinin karşıladı*ğını ifade ediyor:
"Kocamdan ümidimi kesince komşuların ev temizliğine gitmeye başladım Kocamın durumunu bilenler, sağ olsunlar, ev işlerini bana yaptırıyorlar Yani evin ve çocuklarımın ihti*yaçlarını ben karşılıyorum; hatta kocamın masraflarını da ben temin ediyorum "
Ahmet Şahin hayretler içinde kalıyor: "Yani meyhane masraflarını da mı sen veriyorsun?"
"Ne yazık ki öyle oluyor Evden çıkarken para istiyor Ver*mezsem ev başıma yıkılacak hâle geliyor Çaresiz kalıp mey*hane harçlığını da ben vermek zorunda kalıyorum Benim için bunların hiçbirisi mühim değil Ben kapıcı olarak da ça*lışmaya razıyım Allah'a şükürler olsun, elim ayağım tutuyor, çalışabiliyorum; hatta onun harçlığını da verebiliyorum" di*yor fedakâr kadıncağız
Hocamız da bu sefer "Öyleyse bana neyi sormak istiyor*sun?" diyor ve şok edici bir cevap alıyor:
"Korkarım, bu hâli onu Cehenneme götürecek İşte buna razı olamıyorum Kocamı Cehennemden kurtarma çaresi yok mu? Acaba, diyorum; temizlik yaparak kazandığım üç beş kuruştan artırıp da kocamın adına sadaka versem Cehen*nemden kurtulmasını sağlayabilir miyim? Ne de olsa bu adam benim çocuklarımın babası  Düşünsenize herkes tek*me atıyor, ben de tekme atanlardan olmayayım diye düşünü*yorum "
Bu düşünceleri dinledikten sonra hocamız, hanımlara şöy*le sesleniyor:
"İşte size eli öpülecek insan ve duası alınacak yılın hanı*mefendisi! Gelin görün sabır nedir? Sadakat nedir? Kötü gün dostu vefalı eş nasıl olur?
"Ne dersiniz hanımefendiler! Sizin sabrınız, sadakatiniz, düşene tekme vurmayıp kaldırma vefanız da böyle mi? Siz de aynı sabır kahramanlığını gösteriyor, şefkatli eş örneğini ve*riyor musunuz?
"Yoksa böyle biriyle imtihana tabi tutulmadığınız için size hâlinizden dolayı şükretmek mi kalıyor?"( Ahmet Şahin, Ailem, s 14-15 )
Hayatını eşine adayan doktor
Bir konferans için gittiğim küçük bir Anadolu şehrinde, engin ve zengin bir gönül taşıyan bir doktor hanımefendi ta*nıdım Yatalak hâlde bulunan emekli albay eşine, tam on beş yıldır yüksünmeden bakan bu doktor hanım diyordu ki:
"On beş yıldır, bütün hayatımı onun bakımına, rahatına ve huzuruna adamış durumdayım Onun mutluluğu, benim mut*luluğum oluyor Onunla gülüyor, onunla üzülüyorum
"İşimi sınırlı tutuyorum Kariyerimi rölantide götürüyo*rum Çünkü benim asıl işim, eşimin rahatı ve huzurudur Yemem, içmem, uyumam, uyanmam, hep ona ayarlı  Hava- sı, suyu ona iyi gelecek, burada daha rahat edecek diye, bu ilçeye tayinimi istedim Ama bu hayat tarzımdan asla şikâ*yetçi değilim Beyimin başına geleni, ben de yaşayabilirdim O durumda, onun bana nasıl davranmasını isterdim, diye dü*şünüyorum ve ona öyle davranıyorum "
Toplumumuzda hâlâ böyle eşler var; yani hâlâ gerçekten aşk var, muhabbet var Demek ki kıyamet çok yakın değil!
|