Yalnız Mesajı Göster

İslam Ahlak’Tır Veya Müslüman’İn Ahlak’İ İslam’Dır

Eski 08-04-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslam Ahlak’Tır Veya Müslüman’İn Ahlak’İ İslam’Dır



Kur'an’ın Hz Muhammed’in ahlakı olduğu rivayetlerinde belirtildiği gibi, İslam ahlakı, vahyin kendisidir

Bunu herkesten önce Hz Muhammed’in ahlakında görüyoruz Peygamber olmadan önce doğruluk, güvenilirlik, dürüstlük, sadakat, iyilikseverlik, misafirperverlik, paylaşmak ve haksızlıklara karşı çıkmak gibi, vahyin de öğreteceği birtakım güzel hasletlere sahip olmakla beraber, Hz Muhammed’in önceden vahyin/Kur'an’ın ahlakına sahip olduğu söylenemez

Çünkü “ İman nedir, kitap nedir bilmiyordun…”(42 Şûra/52)

ve “seni yolunu şaşırmış bularak yol gösterdi”(93 Duha/7)

ayetlerinin belirttiği gibi, Hz Muhammed vahiy bilgisine sahip olmadığı için ahlakının vahiy olduğu söylenemez Aksini söyleyenler, doğumundan önce yüceltmeye başlayarak devam eden anlatımlarla onu beşer konumunun üstüne çıkararak sevgisinde aşırılığa kaçanlardır Kitaplarda onu olağan insandan farklı kılan tüm anlatımların gerçekle bir ilgisi yoktur Onun için “Şüphesiz çok büyük bir ahlaka sahipsin” (68 Kalem/4)

ayetinde Hz Peygamber’in sahip olduğu belirtilen ve övülen ahlak, Peygamberlikten önceki ahlak değil, vahyin kendisidir ve bu vahyin davranışlarında somutlaşmasıdır

Bildiğimiz gibi vahiy Hz Peygamber’i ve inanan kişileri 23 yıllık bir süreç içerisinde adeta kendi potasında eğiterek cahiliye toplumunun pislik ve tortularından arındırmış, insanın iç ve dış dünyasını oluşturan her karede onların ahlakı olmuştur Hz Aişe’nin söylediği Kur'an’ın Hz Peygamber’in ahlakı olması budur (Müslim, musafirin, 139, Ebu Davud, tatavvu, 36, Tirmizi, birr, 69, Nesai, kiyamu’l-leyl, 3, İbni Mace, ahkâm, 14)

Bunu, örneğin tartıştığı Zeyd b Harise’yi küçümseme anlamında siyah bir kadının oğlu olarak niteleyen Ebu Zer Gıfari’ye Hz Peygamber’in “Sende hâlâ cahiliye kalıntısı vardır” (Buhari, iman, 22 edeb, 44, Müslim, eyman, 38, 40, Ebu davud, edeb, 124) diyerek yaptığı sitemde görüyoruz Çünkü cahiliye ahlakına göre insanların üstünlük veya aşağılıklarının ölçüsü ALLAH’ın öğretilerine bağlılık/takva derecesine göre değil, renk, soy, bölge ve gücü oluşturan mal ve adam çokluğu gibi şeylerdir O günün, daha öncesinin ve günümüze kadar sonrasının cahiliyesinde üstünlük ve aşağılık ölçüleri bunlar olduğu gibi, meşhur kitaplarından birinin adını “Yirminci Asrın Cahiliyesi” koyan Üstad Muhammed Kutub’un dediği gibi yirminci asrın cahiliyesinde de ölçüler bunlardır

Bunu görmek için uzağa gitmeye gerek yoktur Sayısız örnek arasından, şu veya bu düşünce ile başlarını örten bayanlara toplumumuzda statükonun yaptığı açma dayatmasına bakmak yeterlidir Merak ediyoruz, açma dayatması için gerekçe olarak ileri sürüldüğü gibi, acaba başörtülü Müslüman hangi bayan, komşusunun oğlunu kızını rahatsız etmiş, hangi sınıf veya mesai arkadaşının okumasına yahut çalışmasına engel olmuş, hangi vatandaşın işini bozmuş veya aksatmış, hangi bayan memur, savcı, yargıç, müdür, avukat, doktor veya yönetici uygulamasında insanlar arasında ayrımcılık yahut haksızlık yapmıştır? Bugüne kadar sınıfından, bürosundan, dairesinden veya makamından başörtülü olduğu için hangi bayan için ayrımcılık ve haksızlık yaptığına ilişkin resmi bir şikâyet olmuş veya dava açılmıştır? Varsayım olarak böyle bir şey olmuş olsa bile, suçların ve cezaların bireyselliği/şahsiliği ilkesi bütün hukuk sistemlerinde geçerli olduğu halde, yanlış yapanların cezalandırılması yerine, bütün başörtülülerin cezalandırılması hangi hukuk ve adaletle bağdaşır?

Bunlardan hiçbiri söz konusu olmadığı halde yirminci asrın cahiliyesi, inançlarından dolayı başlarını örten insanları görmeğe dayanamamakta, kıyafetinden dolayı onlara ayırım ve haksızlık yapmayı doğal bir hak olarak görmekte ve sürdürmektedir Kendisi şeytanlardan gezegenlere, cinlerden ölülere, ağaçlardan burçlara, ruhlardan perilere, çürümüş kemiklerden nazar boncuklarına, falcılara ve büyücülere, anıt ve dikitlere kadar her türlü putperestliğe inandığı halde, haklı veya haksız, doğru veya yanlış, zorunlu veya keyfi, inanç veya aksesuar olarak ne adına olursa olsun bir bayanın başına örttüğü başörtüsüne tolerans göstermemektedir Onun için ne yapıp edip başörtülüleri kendisine benzetmek ve cahiliye hayatına ortak yapmak istemektedir Cahiliyenin her dönemde ölçü ve kriter olarak nasıl bir ilkelliğe dayandığını bu örnekten anlayabiliriz

Alıntı Yaparak Cevapla