08-04-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
İşığı Yanan Evler !

Okumanız ve neden bugünlerde huzursuz bir toplum olduğumuzun anlaşılması dileğiyle 
Tıp fakültesini yeni bitirmiş, pratisyen hekim olarak ilk görev yaptığım yere, Konya´ya bağlı bir beldenin sağlık ocağına gitmiştim Gençtim, bekârdım Küçük bir beldeydi gittiğim yer
İlk gece bir eve misafir olmuştum Tren istasyonunun hemen yanında bir evdi Akşam yemeğinden sonra çaylarımız gelmiş, sohbetler edilmişti Üzerimde yol yorgunluğu, geldiğim yeni yerin yabancılığı vardı Saatler ilerliyor, ağır bir uyku beni içine çekiyordu Ev sahibine birşey dediyemiyordum Bir müddet daha geçti; yine bir hareket yoktu Evin büyüğü olan Hacı anneye sıkılarak: "Anneciğim, sizin buralarda kaçta yatılıyor?" dedim
Hacı anne:"Evlâdım treni bekliyoruz Az sonra tren gelecek, onu bekliyoruz" dedi Merak ettim, tekrar sordum: "Trenden sizin bir yakınınız mı inecek ?"
Hacı anne: "Hayır evlâdım, beklediğimiz trende bir tanıdığımız yok Ancak burası uzak bir yer Trenden buraların yabancısı birileri inebilir Bu saatte, yakınlarda, ışığı yanan bir ev bulmazsa, sokakta kalır Buraların yabancısı biri geldiğinde, "ışığı yanan bir ev" bulsun diye bekliyoruz "
Konya Ovası´nda, yada bir başka yerinde Türkiye´nin, trenden inen yabancılar için "Işığı yanan evler" yerinde hâlâ duruyor mudur? Yabancılar, yorgun bedenlerini yün yataklarda dinlendirmeye devam ediyorlar mı? Aç bir köpeğin önüne bir kap yemek bırakan kadınlar yaşıyorlar mı? Kuşlara yuva yapan mimarlar sahi şimdi neredeler? Bu güzel insanlar, atlarına binip gitmişler
Bizler, atlarına binip giden güzel insanlara sahip bir medeniyetin yetimleriyiz Çekip gidenlerin doldurulmamış boşluklarında savrulup duran yoksullarız
Şâir öyle diyordu: "Güzel insanlar, güzel atlara binip gittiler " Şimdi bu güzel insanlar, neden ve nasıl atlarına binip gittiler? Onları ne yıldırdı da bir daha dönmemek üzere, sessiz sedasız gittiler?
Ey güzel yurdumun güzel insanları! Neredesiniz?
Kaynak: Prof Dr Saffet Solak´ın bir hatırası
|
|
|