Prof. Dr. Sinsi
|
Sömürgecilik Veya Emperyalizm
Sömürgecilik veya Emperyalizm-II
"Senden daha güçlü emirleri aşağılamıştık Mızraklarımız karşısında diz çöktüler, karıları bize halı oldu Dolu dizgin atlarımız Jemanah dağlarını titretti Çadırlarımızı Vutulu ve Şam'da kurduk Sırtlanlar gibi bizi didikleyen tüm düşmanları bu topraklardan kovduk
Dün olanları gördüm, yarın bütün olacakları biliyorum "
Chants de guerre et d'amour de l'Islam
(İslam dünyasının savaş ve aşk şarkıları)
Bu sözlerdeki duygular ilerideki olayların şiddetinin habercisi değil midir? 
Amerika kıtasına yönelik keşif girişimlerine gelince -ikinci yol-, bunlar da bir önceki girişimlerle bağlantılıdır
Christophe Colomb'un kendi yazıları bunu teyit etmektedir Yazılarında ilk seyahatinin en önemli amacının altın, ya da altın araması olduğunu belirtir 15 Ekim 1492 tarihinde günlüğüne şöyle yazar: "Durmak istemiyorum Daha fazla adayı gezip altın bulmalıyım "
Christophe Colomb'un buradaki amacı yalnızca kendini ve tayfalarını zengin etmek değildir; "girişimin önemini anlamaları için", kendisine kol kanat geren İspanya Krallarını da zengin etmek istemektedir Kısacası, elde edeceği zenginliğin ucunda kâşif olarak tanınma isteği vardır Ancak paraya olan açlığın gerisinde Hıristiyanlığı yayma amaçlı bir dinsel eğilim yatmaktadır Günlüğünün 26 Aralık 1492 tarihli sayfasında "Kralların, üç yıla kalmadan, Kutsal Toprakları fethetmeleri için gerekli hazırlıkları gerçekleştirebilecekleri miktarda altını bulmayı umduğunu" yazar
Haçlı seferi saplantısı bulunan Christophe Colomb'un amaçlarından biri Kudüs'ün yeniden fethiydi Üçüncü yolun amacı da aynı olmuştur; Afrika içlerinden Hindistan'a giden ve var olup olmadığı bilinmeyen bir üçüncü yol
Genevieve Bouchon'un çalışmalarının gösterdiği gibi, Rahip Jean'ın Krallığı yoluyla Hindistan'a ulaşmaktaki amaç Etiyopya ile işbirliği yaparak Endülüs Emevi İmparatorluğu'nu geriden kuşatmak ve ele geçirmekti Etiyopya Kraliçesi Eleni de ülkesinin Kızıl Deniz'e ve Hint Okyanusu'na çıkışlarını kontrol altında tutan İslam ablukasını gevşetmek gerektiği düşüncesini taşıyordu Atanması Mısırlıların denetimi altındaki Kıpti Metropolit de aynı fikirdeydi Böylece Metropolit Mateus'un Etiyopya'dan yola çıkarak Hindistan üzerinden Lizbon'a gitmesine karar verildi
Mateus Hindistan'da Albuquerque (dönemin ünlü Portekizli denizcisi, ç n ) ile buluştu Albuquerque bu girişimin kendilerine getireceği yararları anlamakla kalmayıp, Negus'un (Etiyopya Kralı unvanı, ç n ) ileride Portekiz Kralı ile gerçekleştirebileceği ilişkileri de tahmin etmişti Etiyopyalı Mateus'un gizlice yola çıkması hakkındaki yazı bize Mısırlı ajanların her yerde olduklarını ve Etiyopyalıların Araplar karşısındaki korkularını gösterir Damiao de Gois tarafından kaleme alınmış olan anlatıya göre, Kraliçe Eleni, "heyet üyelerinin, Kraliçe adına alışverişte bulunan tacirler oldukları izlenimi vererek, gereken her konuda el altından yardım edilmesi" yönünde bir tavsiye mektubunu, ülkenin kıyı bölgesi kral naibine (barnagas) verilmek üzere, Mateus'a ve genç yardımcısı Yakub'a teslim etmişti (Genevieve Bouchon'un eseriyle karşılaştırınız) "Mateus bir süre (aliauamdiu) kendi başına hareket etti, kimseye ne tasarılarından söz etti ne de ne yapacağını ya da nereye gideceğini söyledi Kendine verilen görevi güven içinde yerine getirebilmek için deri taciri kılığına girmişti Yine de, ara sıra Hint mücevherleri satın alıp gizlice Kraliçe Eleni'ye gönderiyordu Bu sahte kimlik altında, görevini yerine getirmenin biricik yolu olan Portekizlilerle temasa geçebilmek için, Portekiz'e düşman krallıkları ve devletleri kat ederek, düşman tuzaklarından uzakta, güvenlik içinde, değişik ülkelerin çeşitli bölgelerine gidiyordu  "
Kuzeyde kalan dördüncü yol ise XV yüzyılın başlarında çizilmeye başlandı Moğol hâkimiyeti altında yaşayan ve av rehberi ya da koruma olarak Pekin'e gönderilen Ruslar Çin'in zenginliklerini keşfettiler: Semerkant üzerinden geri dönerken de Hindistan'ın zenginlerini Keşif haberi Tver'e kadar ulaştı ve 1466'da Afanasi Nikitin başkanlığında Hindistan için ilk keşif heyeti oluşturuldu O tarihte, bir yandan Çin ve Hindistan, diğer yandan Rusya ve Baltık malları için, Astrakan, Buhara ve Hive hâlâ tam değerlendirilemeyen birer temas noktası işlevi görüyordu  Daha sonra, Zotov Rus Sarayına şunu yazacaktı: "Bu kentler bizim çok işimize gelecektir, çünkü Çin'in ve Hindistan'ın zenginlikleri buralara ulaşmakta  "
O tarihte, yeni bir Haçlı Seferi düşüncesine yer vermeyen tek yol bu dördüncüsüydü Bu durum, ileride, emperyalizm çağında Rus Çarı Ortadoğu'yu Ortodoks Kilisesi adına sömürgeleştirmeye kalktığında değişecektir
Toplumsal Bir Neden: Soylu Sınıfın Zayıflaması
Keşiflerin ve sömürgeleştirme hareketlerinin verilerinin envanterini biliyoruz: dinsel tutku, macera zevki, zenginlikler için duyulan iştah, rövanşın fetihle alınması, vb Bu nedenler demeti XV ve XVI yüzyıllar boyunca görülen büyük atılımı anlatmaya yeter mi?
Eğer bilinçli ya da bilinçsiz kişisel tutumlar söz konusu ise, kuşkusuz, evet Ancak, birilerinin yerine başkalarının eylem kapasitelerini belirleyen daha ağır veriler de mevcuttur
XIV ve XV yüzyıllarda meydana gelen anlaşmazlıklar -örneğin Yüzyıl Savaşları- büyük ticaret yollarının yer değiştirmesiyle sonuçlandı Özellikle, Flandre ile İtalya arasında kalan bir kısım karayolu terk edilerek, Cenova, Barcelona, Lizbon, Bruges, Anvers, Amsterdam arasındaki denizyolu kullanılmaya başladı Aynı tarihte Septe (Cebelitarık'taki İspanyol bölgesi, ç n ) stratejik bir önem kazandı  Bu değişiklik sayesinde, Atlantik kıyısındaki limanlar hatırı sayılır bir biçimde zenginleşti, özellikle de Lizbon Lizbonlular XIV yüzyıldan itibaren Bruges'e yerleşmeye başladılar Yine Lizbon'da İtalyan, daha çok da Cenevizli tacirlere rastlanır olmuştu Bunların gözleri Doğu ticaretinde olmakla birlikte, büyük çapta seferler yapacak güçleri pek yoktu; ayrıca yollarının ya Venedikliler ya da Osmanlılar tarafından kesilme riski de bulunuyordu
İber Yarımadası'nda sermaye bulma olanağı vardı Kuzeye giden yolun sonunda yalnızca ormanlar dururken, güneyde İslam Dünyası ile olan ilişkiler savaşlara rağmen daha hareketliydi, Fas'ın güneyine kadarki denizyolu da rahat bir seyir imkânı veriyordu Diğer yandan, Kastilya ve Portekiz güçlenme yolundaki devletler iken, Fransa, Burgonya ve İmparatorluk arasındaki çekişmeler sürüyordu Böylece, Portekiz ve Kastilya'nın kadeileri (soylu ailelerin, unvanın alt derecesinden yararlandırılırken, toprak sahipliğinden yoksun kılman ikinci, üçüncü erkek evlatları, ç n ), soylu sınıftan düşmemek üzere, ticaretle zenginleşme girişimlerine ilgi duymaya ve tacirlerle ortaklığa başladılar
Bu toplumsal olgu Rönesansla ilişkili somut bilimsel, teknik gelişmeler ve ekonomik ve dinsel verilerle iç içe gerçekleşti Polonyalı tarihçi Marian Malowist, Portekiz, İspanya ve Cenova için denizaşırı sömürgeleştirme hareketlerinin, Fransa için İtalya savaşlarının, Germenler, Polonyalılar ve Ruslar için kuzeye ve doğuya doğru yayılma hareketlerinin aynı temelden kaynaklanan, birbirine paralel olgular olup olmadıklarını kendi kendine sormuştur: Geçmiş yüzyıllardaki savaşlara bağlı olarak gücünü kaybeden soylu sınıfın kendini yeniden üretme gereksinimi
Soylu sınıf tüccar sınıfıyla ortaklıklar kurarak ilk önce Portekiz ve İspanya'da kendi kurallarını yıktı Daha sonra (XVII yüzyılda), Avrupa'nın daha erken gelişmiş ve sağlamlaşma yolunda siyasal araçlara sahip ülkeleri, özellikle Hollanda, ardından ingiltere ve Fransa aynı yönde bayrağı devraldılar Hollanda, İngiliz ve, daha zayıf olmakla birlikte, Fransız yayılmacılığında görülen nedenler sistemi, Portekiz ve İspanyol ve doğuda Polonya ve Rus sömürgeciliklerini ateşleyen nedenler sisteminden farklı şekilde gelişti
Nüfus artışı da bu işte rol oynadı XV ve XVI yüzyıllarda Kastilya'da, Mazurya (Doğu Prusya) ve Rusya'da olduğu gibi, nüfusun artması göç hareketlerine ivme kazandırdı Ayrıca, biliyoruz ki, XVII yüzyılda Hollanda'nın Portekiz karşısında kolay bir zafer kazanması, bir bakıma, Hollanda'nın nüfus fazlasına sahip olmasıyla da bağlantılı olmuştur, çünkü yalnızca Hollandalıları değil, bir kısım Almanı da seferber edebiliyorlardı
 
|