Prof. Dr. Sinsi
|
Almanyadaki Türkler
Almanyadaki Türkler
I- Almanya’daki Türk Toplumunun Demografik Yapısı
1 Almanya’ya Göç Süreci
Türkiye’den Federal Almanya’ya göç 1961 yılında bu ülkeyle imzalanan İş Gücü Alımı Anlaşması’yla başlamıştır Aslında Türk tarihine bakıldığında göçün bu tarihin en belirgin özelliklerinden biri olduğu görülmektedir Türklerin göçlerle Anadolu’ya gelmeleri bir yana, özellikle Osmanlı İmparatorluğu döneminde ve Cumhuriyet tarihinde Türk toplumu sürekli göç olgusu ile iç içe yaşamıştır Çoğunlukla yaşanan göçler kalıcı olmuştur Özellikle Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra Türkiye’yi terkeden azınlıklar da, gelen Türkler de göç ettikleri yerlerde kalıcı bir niteliğe bürünmüşlerdir 1960’larda başlayan Türkiye’den yurt dışına işçi göçü ise ilk yıllarda yavaş olarak ilerlediyse de, 1963 yılında Türkiye ve o zamanki adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğu arasında imzalanan Ortaklık Anlaşması’ndan itibaren ivme kazanmıştır Türkiye’nin o dönemde yurt dışına iş gücü gönderme istemi birkaç nedene dayanmaktaydı Öncelikle Türkiye 1960’lı ve 1970’li yıllarda ithalatta ikameci bir sanayileşme politikası gütmekteydi ve ekonomik gelişmenin önündeki en önemli engellerden biri ödemeler denge-sindeki açık olarak görülüyordu Bu nedenle o zaman için ihracatı ve turizm gelirleri düşük olan Türkiye için işçi dövizleri önemli bir potansiyel kaynak oluşturuyordu Bunun yanısıra özellikle tarımda sanayileşmeye geçmenin getirdiği işsizlik sorununun bir ölçüde yurt dışına iş gücü göndermekle azaltılması planlanıyordu Ayrıca yurt dışına gönderilen işçilerin yurda dönüşlerinde çeşitli beceri ve niteliklere sahip olacakları ve bunların yerli sanayiye katkısı olacağı hesaplanıyordu Öte yandan Batı Avrupa ülkelerinin iş gücüne olan ihtiyacı Türkiye’nin bu gereksinimleriyle örtüşmekteydi

İşçi Treni Yola Çıkıyor(http://wowturkey com)
***

9 Aralık 1963-Havaalanı- Gözlerdeki Korku Ve Endişe
1960’lı yıllarda başlayan Türk göçü, 1973 yılında işçi göçü alımının durdurulmasıyla 1974’ten sonra aile birleşimi yoluyla göç yoğun bir şekilde gündeme girdi ve bununla birlikte işçi göçü nitelik değiştirmiştir İstatistikler 1961 yılında Federal Almanya’da 6800 Türk vatandaşının yaşadığını gösteriyor Bu rakam 1975 yılında ilk defa 1 milyon sınırını, 1998 yılı itibariyle de 2 milyon sınırını aşmıştır 1980’li yıllarda da devam eden aile birleştirmeleri ile1990’lı yıllarda büyük ölçüde tamamlanmıştır Günümüzde Türkiye’den Federal Almanya’ya ve diğer Avrupa ülkelerine göç ağırlıklı olarak evlilik yoluyla gerçekleşmektedir Göçün yasal çerçevesine bakıldığında Türklerin bu gün gerek Almanya’da, gerekse diğer Avrupa ülkelerinde göçün başlangıcına oranla daha fazla haklara ve yasal güvenceye sahip oldukları görülmektedir Buna bir örnek olarak Federal Almanya’da 1999 yılında çıkarılan yeni Vatandaşlık Yasası gösterilebilir Bu yasa göç gerçeğini büyük ölçüde tanımakta ve başta Türkler olmak üzere Almanya’da yaşayan tüm yabancılara yasal açıdan daha büyük güvence sunmak amacıyla vatandaşlığa geçişte çeşitli kolaylıklar sağlamaktadır
2 Türk Toplumunun Günümüzdeki Nüfus Yapısı
Göçün ilk yıllarında erkek ağırlıklı ve göreceli olarak orta yaş grubu içinde bulunanlardan oluşan Türk nüfusu, aile birleşimi sonucu ve ilerleyen yıllar içinde doğal olarak daha heterojen bir yapıya ulaşmıştır Öncelikle nüfusun içindeki kadın oranı artmıştır Bunun ötesinde aile birleşimleri ve evlilikler yolu ile genç nüfusun oranı oldukça artmıştır, aynı zamanda küçük de olsa bir üst yaş grubu ortaya çıkmıştır
Federal Almanya’da yaşayan Türk vatandaşlarının nüfus yapısı yaş dağılımına göre incelendiğinde, 18-35 yaş arasındakilerin yaklaşık 800 000’e varan bir nüfusla en büyük grubu oluşturdukları görülmektedir Sıralamada ikinci sırayı toplam 700 000’i geçen nüfuslarıyla ve toplam Türk nüfusu içinde % 33’e varan bir oranla 18 yaşın altındakiler almaktadırlar Orta yaş grubuna dahil olan 35-60 yaşları arasında bulunanlar ise % 25 oranıyla üçüncü sırada gelmektedir Üst yaş grubu olarak nitelenebilecek 60 yaşın üstündeki grup ise toplam 100 000 kişiyle toplam Türk nüfusu içinde % 4,5 orana sahiptirler ve en küçük grubu oluşturmaktadırlar
Türk toplumundaki yapısal değişimin bir başka göstergesini Türklerin Almanya’daki oturum süreleri oluşturuyor Buna göre Türkler içinde en az 20 yıldan beri Almanya’da yaşayanların oranı % 34,9’dur ve bunlar en büyük grubu oluşturmaktadırlar Bu orana tekabül eden kişi sayısı 735 673’tür Bu grubu Federal Almanya’da 10-20 yıllık ikamet süresine sahip olan 566 726 Türk izlemektedir
Bu grubun Türkler arasındaki oranı % 26,9 Diğer bir deyişle Almanya’daki Türklerin % 61,8’inin bu ülkede en az 10 seneden fazla bir süredir yaşamakta olduğu ortaya çıkmaktadır Almanya’da yaşayan diğer yabancılarla karşılaştırıldığında, ortalama 15,5 yıllık oturum süresine sahip Türklerin, ortalama olarak 13,5 yıllık oturum süresine sahip yabancılardan daha uzun bir geçmişe sahip oldukları gözlenmektedir Tüm yabancılara bakıldığında 10 yıldan fazla ikamet edenlerin oranı % 49,2’de kalmaktadır Türkiye’den Federal Almanya’ya uzun yıllar boyunca çeşitli şekillerde süre gelen Türk göçü bu ülkede yaşayan 7,3 milyon yabancı arasında 2,1 milyon nüfusla Türklerin en büyük grubu teşkil etmeleri sonucuna yol açmıştır 1999 yılı itibariyle Alman vatandaşlığına geçen yaklaşık 319 000 Türk olduğu göz önünde bulundu-rulduğunda, bugün yalnızca Almanya’da yaşayan 2,4 milyondan fazla Türk kökenli nüfus olduğu görülüyor Bu sayı baz alındığında ise tüm Almanya nüfusu içinde Türk kökenli nüfusun oranı % 2,9’a çıkmaktadır
3-Misafir İşçilikten Vatandaşlık Statüsüne Değişim
1991 yılında Yabancılar Yasasında yapılan değişiklikle Almanya’daki göç realitesi bir anlamda tanınarak vatandaşlığa geçişte bazı kolaylıklar sağlanmış ve misafir işçilik statüsü geride bırakılmıştır Politik irade her ne kadar Almanya’nın bir göç ülkesi olduğunu açıkça tanımasa da göçmenlerin kalıcı niteliğini bir ölçüde tanımış olmaktadır Böylelikle sağlanan kolaylıklar beklentilerin uzağında kalsa bile en azından ikinci ve üçüncü kuşağın hukuki eşitliğinin sağlanması açısından ve dolayısıyla politik ve sosyal alanda söz sahibi olabilmeleri için fırsat yaratan düzenlemeler yapılmıştır
1982 yılında Alman vatandaş-lığına geçen toplam 39 280 yaban-cıdan % 1,5'i, Türk iken, 1990'da 101 377 kişiden % 2'si, 1995'te 313 606 kişiden yüzde 10 1'i Alman vatandaşlığına geçen Türkleri teşkil etmiştir Artan bu oran 1998'de ise ikiye katlanarak Alman vatandaş-lığına geçen 291 331 yabancının % 20 5'ine ulaşmış ve 59 664 kişiyi bulmuştur 1990’lı yıllarda politikada olsun,ekonomide olsun, Türkiye kökenli insanlar bir bütün olarak toplumsal yaşam içinde yavaş yavaş ağırlıklarını hissettirmeye başlamışlardır Sadece Alman vatandaşlığına geçenlerin sayısı değil, Türkler arasında sivil toplum örgütlerinin sayısı ve çeşitliliği de günden güne artmaktadır
Bu sosyal, siyasi ve ekonomik gelişmeler Türklerin içinde bulundukları toplumla daha fazla ve yaygın bir biçimde kaynaşmasına ve toplumun çeşitli alanlarında söz sahibi olma hakkını talep etmelerine yol açmaktadır
Türkler arasında Alman vatandaşlığına geçiş,özellikle 1990’lı yılların başından itibaren ivme kazanmıştır 1999 yılında Vatandaşlık Yasasında yapılan değişiklikle birlikte önümüzdeki yıllarda Alman vatandaşlığına geçecek olan Türklerin sayısında önemli artışlar olacağı tahmin edilmektedir
4-İşçi Ağırlıklı Yapıdan Heterojen Yapıya Geçiş
Türk toplumunun kendi içinde yarattığı dinamikler sonucu Almanya’daki Türk nüfusu önemli değişimlere uğramıştır Her ne kadar Türk toplumunun, hem Almanya’ya hem de Türkiye’ye yönelik pek çok sorunu ve bunlara yönelik talepleri olsa da(Örneğin, Türkiye’de oy kullanma ya da Almanya’da çifte vatandaşlığın tanınması gibi) toplum içinde artık kendi taleplerini özgüvenle dile getirmekte ve çözüm yolları aramaktadırlar
Artık Türkler, Almanya'da kalıcı bir unsur olarak birçok alana damgalarını vurmaktadırlar Her ne kadar Alman kamuoyunda genel olarak Türkler arasında uyum sorunlarının yaygın olduğu görüşü ön plana çıksa da, Almanya'da yaşayan Türklerin uyum konusunda elde ettikleri başarılar, fazla dış destek görmeden kendi ulaştıkları başarılardır
Almanya’da kalıcı olmaya doğru gelişen trendin izleri, sadece Alman vatandaşlığına geçenlerin sayısındaki artışta görülmemektedir Almanya’daki yaşam gerçekleri Türkleri geçici birer misafir işçi olmaktan çıkarmış, yaşamlarını ve geleceklerini bu ülkede planlayan insanlar haline dönüştürmüştür
Almanya’da yaşayan Türk toplumunun önemli bir bölümü gençlerden oluşmaktadır
Bu genç nüfus, büyük ölçüde burada doğup büyüyen bir nüfus olduğu için toplumun Almanya’da kalıcı olması sonucu ister istemez doğmuştur Özellikle büyük çoğunluğu ikinci ve üçüncü kuşaktan oluşan 18 yaş altındakiler ve yine bu kuşakların ağırlık sahibi olduğu 18-35 yaş grubu dikkate alındığında, Almanya’da yaşayan Türklerin önemli bir bölümünün Almanya’da sosyalize olduğu ortaya çıkmaktadır Almanya’yı tanıyan, bu ülkede yetişmiş, Almanca’ya hakkıyla vakıf bu genç nüfusun, Almanya’ya bakışı ve gelecek perspektiflerini değerlendirişi doğal olarak ilk kuşaktan çok farklıdır
Günümüzde Almanya’da mesleki eğitim dahil olmak üzere ilk ve orta öğrenimde takriben 550 000, üniversite de ise 24 000 Türk öğrenci bulunmaktadır
Sayıları devamlı artan Türk üniversite mezunları Almanya'da avukat, doktor, mühendis, öğretmen, ekonomist ve işletmeci olarak çalışmaktadırlar
Bu meslek dallarının yanısıra politikaya atılan ya da sanat dallarında faaliyet gösteren pekçok Türk genci bulunmaktadır
ll-Almanya’daki Türk Haneleri ve Türketim/ Tasarruf Eğilimleri
1 Türk Hanelerinin Genel Yapısı
Türkiye Araştırmalar Merkezi tarafından Almanya’daki 2 014 Türk hanesiyle yapılan temsili bir araştırmanın sonuçlarına göre Türklerde ortalama hane büyüklüğü 4 kişiden oluşmaktadır Sonuçlar hanede ortalama çalışan kişi sayısını 1,37 ve haneye giren ortalama net geliri takriben 3 900 DM olarak göstermektedir Ortalama net gelirin en büyük bölümü (3 020 DM) ailenin geçimi ve tüketim için harcanmakta ve 880 DM civarında bir bölümü tasarruf edilmektedir
2 Tasarruflu Yaşamdan Artan Tüketim Eğilimine
Federal Almanya'da yaşayan ve toplam nüfusun % 8 9'unu oluşturan 7,4 milyon yabancı önemli bir tüketici potansiyeli oluşturmaktadır Bu önemli potansiyele ve toplam Almanya nüfusu içindeki paylarına rağmen yabancılar ve en büyük göçmen grubu olarak Türkler, Alman ekonomisi içinde ancak son zamanlarda hedef tüketici gurubu olarak tanınmaya başlamışlardır İki taraf arasında gerek işyerinde, gerek okulda ve gerekse günlük yaşamın diğer alanlarında yoğun bir sosyo-kültürel alışveriş yaşanmıştır ve halen yaşanmaktadır Tüketim alışkanlıklarının ve taleplerinin karşılıklı olarak birbirini etkilemesi bir yana, gelecek persfektiflerinin Almanya'ya yönelik olarak değerlendirilmesi doğal olarak iki tarafın tüketim davranışlarını birbirine yakınlaştırmaktadır 1960’lı yıllarda yaşanan işçi göçü önemli oranda tasarrufa ve bu tasarrufların anavatanda değerlendirilmesine yönelikti Bu yıllarda konuta ve geçime yönelik maliyetler oldukça düşük tutularak, anavatanda kalan aileyi mümkün olduğunca desteklemeye yönelik yaşanmıştır Aile yapılarının değişmesiyle, yani ailelerin de Almanya’ya gelmesiyle birlikte, tüketim davranışları da değişmiştir Türkiye Araştırmalar Merkezi’nin gerçekleştirdiği araştırmalara göre, Almanya’daki Türk hanelerinde ortalama net aylık gelir 1999 yılı itibariyla 3900 DM civarındadır Buna göre Türk hanelerinin yıllık toplam gelirleri aynı yıl içinde 26 milyar DM’ın üstündedir Bu miktara aynı zamanda Alman vatandaşlığına geçmiş Türklerin gelirleri de eklendiğinde toplam miktar yıllık 28,4 milyar DM’a çıkmaktadır Bu miktardan tasarruflar ve kira, sigorta gibi sabit masraflar çıkarıldığında geride Almanya’da harcanan yaklaşık 16,2 milyar DM’lık bir tüketim hacmi kalmaktadır
1999 yılı itibariyle Almanya’da yerleşik bulunan 607 000 Türk hanesinin toplam tasarruf hacmi ise 6,4 milyar DM’ı bulmaktadır Bir başka deyişle Türklerdeki 28,4 milyar DM’lık toplam yıllık net gelirin 22 milyar DM’ı geçim ve tüketime yönelik olarak harcanırken, eskiye oranla çok daha küçük bir bölümü tasarruf edilmektedir
3-Kiracılıktan Ev Sahipliği’ne Geçiş
Almanya’da yaşayan Türkler arasında son zamanlarda Almanya’da mal ve mülk sahibi olma eğiliminin gittikçe güçlendiği görülmektedir Temsili bir araştırmanın sonuçlarına göre Almanya’da konut sahibi olan Türklerin sayısı takriben 96 000’i geçmektedir Böylelikle Almanya’daki Türk hanelerinin %15,9’unun konut sahibi olduğu söylenebilir Bu veriler Türklerin Al-manya’da kalıcı olduklarının ve tüketim, tasarruf ve yatırım alışkanlıklarındaki değişimin açık bir göstergesidir
Önceleri Türkiye'ye yönelik olan yatırım ve tasarruf alışkanlıkları son 10 yıl içinde Almanya lehine yön değiştirmiş bulunmaktadır
1996 yılında konut sahibi olan toplam 54 000 Türk hanesi olduğu hesaplanırken, bu sayının 1999 yılı itibarıyla 96 000'i geçmesi Türklerde son 3 yıl içinde konut sahibi olanların sayısında % 78,1'lik bir artış olduğunu göstermektedir Almanya'da konut edinme eğilimi, tüketime daha yakın genç kuşakların yetişmesi ve yine tüketimde artan marka merakı bu alandaki alışkanlıklarının hızla değişmesine yol açmaktadır
lll-Almanya’daki Çalışan Türk Nüfusu
1 Çalışan Türk Nüfusun Ekonomik Boyutu
Türkiye Araştırmalar Merkezi tarafından Federal Almanya'daki Türklerin durumları ile ilgili olarak en son yapılan temsili nitelikteki araştırma kapsamında, 2 014 Türk hanesi ile ve ayrıca 1 054 Türk girişimci ile görüşmeler yapılarak bu kesimin nicel gelişimi ile ilgili yeni verilere ulaşılmıştır Araştırma sonuçlarına göre Almanya’da yaşayan her üç Türkten biri istihdam edilmektedir Dolayısıyla Alman çalışma yaşamına dahil edilen toplam Türk sayısı takriben 832 000 kişidir Bu durum Türk nüfusun genç bir nüfus olmasıyla yakından alakalıdır Türkler arasında çalışan nüfusta kadınların payı erkeklere göre oldukça düşüktür Sosyal sigortalı çalışan Türkler arasında kadınların payı % 30 civarındadır
Milli hesaplarda insanların kökenine değil, ikametine bakıldığından, Almanya'da yaşayan Türkler, iktisadi hesaplamalarda ve kayıtlarda yabancı olarak yer almamaktadır Türkler, Almanya'nın milli hesapları kapsamasında yerli statüsünde kayda geçmektedir Milli hesaplama metodunun bir başka özelliği tüm çalışan nüfusu kapsamında yatmaktadır
Bu metoda göre hesaplanan çalışan sayısı, hem sosyal sigortalı çalışanları içermekte, hem de ek olarak çalışıp küçük de olsa bir miktar gelir elde eden ve bu şekilde üretime katkıda bulunan emekli kişileri, ev kadınlarını veya öğrencileri de hesaplamalara dahil etmektedir Çalışanlar terimi, hem bağımlı çalışanları, hem de serbest girişimcileri kapsamaktadır Bu nedenle milli hesaplara dayanarak elde edilen çalışan nüfus sayısı sosyal sigortalı olarak çalışanların sayısının üzerinde çıkmaktadır Sosyal sigortalı olarak çalışan Türk nüfusun sayısı 569 000 civarında seyretmektedir Bunların % 49,7’si 1980’li yıllardan bu yana giderek azalan oranlara rağmen halen yoğunlukla imalat sanayinde istihdam edilmektedir Hizmetler sektörü Türklerin istihdamı konusunda imalat sanayi ve madencilik sektörü aleyhine giderek payını artırmakta ve günümüzde çalışan Türklerin % 22,4’üne iş imkanı sunmaktadır Sosyal sigortalı çalışan yabancılar arasında Türkler % 28’lik payla ilk sırada yer almaktadırlar Türkleri, % 14 3'lük bir payla eski Yugoslavya vatandaşları izlemektedir
Bağımlı çalışan Türkler ortalama olarak 2 290 DM tutarında bir aylık ücret almaktadır İzin paraları da dahil edilerek hesaplandığında Almanya genelinde tüm bağımlı çalışanların yıllık net geliri takriben 21,3 milyar DM’ye tekabül etmektedir Türk hanelerinin toplam gelirini oluşturan 28,4 mil-yar DM ile bağımlı çalışan Türklerin geliri arasındaki fark, hanelerin sosyal güvence sisteminden temin ettikleri işsizlik parası, çocuk parası, sosyal yardım gibi gelir kalemlerinden ve de serbest çalışanların kendi ihtiyaçları için kullandıkları net gelirden oluşmaktadır Bağımlı çalışan Türklerin emeklilik, hastalık, işsizlik ve bakım sigortası olmak üzere sosyal güvenlik sistemine yaptıkları katkı yılda 6,24 milyar DM tutmaktadır Özellikle yaşlanan bir nüfusa sahip olan Almanya’nın sosyal güvenlik sistemi açısından, çalışan genç Türk nüfusunun bu katkısı gözardı edilmemelidir
 
|