Prof. Dr. Sinsi
|
Yöneticiler Etik İlkeleri Ne Kadar Dikkate Alıyor?
Yöneticiler Etik İlkeleri Ne Kadar Dikkate Alıyor?
Etik sözcüğü, Yunanca “karakter” anlamına gelen “ethos” sözcüğünden türetilmiştir
Etik: İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi kötü gibi ahlaksal açıdan araştıran bir felsefe disiplinidir
Etik her şeyden önce istenilecek bir yaşamın araştırılması ve anlaşılmasıdır Daha geniş bir bakış açısı ile, bütün etkinlik ve amaçların yerli yerine konulması; neyin yapılacağı ya da yapılamayacağının; neyin isteneceği ya da istenmeyeceğinin; neye sahip olunacağı ya da olunmayacağının bilinmesidir (Solomon-Hanson)
YÖNETİMDE ETİK İLKELER
1 Adalet: Temelinde eşit toplumsal koşullar ve olanaklar içinde tüm insanların özgürce ve çok yönlü gelişmesini, eşit hak ve sorumluluğun paylaşıldığı bir toplulukta kişilerin yaratıcı olarak iş görebilmesini, herkese temel eşit hak ve ödevler tanınmış olmasını,kişinin erdemlerinin toplumca ve toplumun tüm üyelerince güvence altına alınmış bulunmasını öngören ve dile getiren etik ve hukuk ilkesidir
Yöneticiler, örgütte görevlerin, yükümlülüklerin, sorumlulukların eşit bir şekilde dağıtılmasından sorumludurlar Bu şekilde, hak dağıtıcı adaleti yerine getirirler Ancak hak dağıtıcı adaletin yeterince sağlanamadığı durumlarda zarar gören ya da haksızlığa uğrayan işgörenler düzeltici adaletin işletilmesini ister ve beklerler
2 Eşitlik: yararların, sıkıntıların, hizmetlerin dağıtılmasında uygulanacak
sınırların belirlenmesini içerir Eşitlik, dürüstlük ve adalet kavramları ile bütünleşmiş bir kavramdır Eşitlik kavramı temel bireysel eşitlik, kısmi eşitlik ve blokların eşitliği açısından ele alınmaktadır
Temel Bireysel eşitlik; Eşit bireylerden oluşan tek bir sınıf vardır Toplumda tüm vatandaşların bir oy hakkı vardır
Kısmi eşitlik; Her zaman işlevsel değildir Çünkü toplumun bireyleri aynı özelliklere sahip değildir Örn, çiftçilerle işadamları ayrı vergiler öder
Blokların eşitliği; Kadın-erkek, yaşlı-genç gibi sınıflar oluşur
3 Dürüstlük ve doğruluk tik davranış, başkaları ile ilişkilerde dürüst olmayı ve içtenliği gerektirir İçten ve dürüst davranmayan yöneticiler, ilişkilerde kendi sonlarını hazırlarlar ve güven ortamı ortadan kalkar Örgütte politik güç kazanmanın kendisi etik dışı bir davranış değildir Bununla birlikte politik güce ulaşmak için dürüstlükten ödün verilmesi, etik kurallarının önemli ölçüde ihlal edilmesi anlamına gelmektedir
Yönetimde yalan çoğunlukla güvensizlik ve korkudan kaynaklanır Yöneticilerin kendilerinin yalandan uzak durarak, doğruluğu konusunda astlarına ve üstlerine tam bir güven sağlamak zorundadır
4 Tarafsızlık; Tarafsızlık ya da nesnellik, insanın bireyleri ya da nesneleri olduğu gibi görebilmesi ve bu görüntüyü bireyin kendi istek ve korkuları ile oluşturduğu görüntüden ayırabilmesidir
Yönetici, bir kamu görevlisi olarak, vatandaşlarla ve işgörenlerle ilişkilerinde yansız olarak davranmak ve hizmet sunmak zorundadır Özellikle siyasal tarafsızlık, yöneticinin en önemli sorumluluklarından biridir
Yöneticinin astlarına taraflı davranması, işgörenlerin üstlerine karşı kapalı bir tavır içine girmeleri ve daha da önemlisi işgörenlerin adalet ve güven duygularının zedelenmesine yol açmaktadır
5 Sorumluluk belirli bir görevin istenilen nitelik ve nicelikte yerine getirilmesidir
İki tür sorumluluk bulunmaktadır Birincisi üstlere hesap vermeyi içeren “sorumlu olma”dır İkincisi ise bir işi yapmayı üstlenmek anlamına gelen “sorumluk alma”dır
Sorumluluğun temeli, yetkiyi kullanma zorunluluğudur Sorumluluk, mesleki ve etik ölçülere uymayı gerektirdiği kadar bu ölçülerin yaratılmasını da gerektiren bir kavramdır
6 İnsan Hakları;İnsan hakları, insanın insan olma özelliği nedeniyle sahip olduğu; dokunulamaz, devredilemez ve vazgeçilemez nitelikte, kişiliğe bağlı haklardır
İnsan haklarının iyi anlaşılması ve bireylerin bu haklarına saygılı olmak, yöneticinin etik değerleri arasında öncelikle yer alması gereken unsurdur
7 Hümanizm;İnsan varlığının insani erdemlerce biçimlen-dirilmesi, insancıllık çabası; insanın insancıl bir biçimde eğitilmesi öğretisi; insanların yetişme ve gelişme yeteneğinden, insanın erdemleriyle, kişiliğinin gözönünde tutulmasından yola çıkılarak, insanın çok yönlü yetişmesini, özgürce etkinlikte bulunmasını, yaratıcı güçlerini ve yeteneklerini kullanabilmesini amaçlayan, insan topluluğunun gelişmesine ve insan soyunun daha da yetkinleşmesine ve özgürleşmesine yönelik düşünce ve çabaların bütünüdür
8 Bağlılık; Örgütsel bağlılık, işgörenlerin örgüt üyeliklerini sürdürmeleri ve örgütte kalmak istemeleri olarak tanımlanabilir
Yönetici, bir lider olarak hem kendi mesleki bağlılık ve gelişmesini hem de astlarının mesleki bağlılık, meslekte gelişme ve ilerlemeye istekli olmayı, bu amaçla alana ilişkin yayınları izlemeyi ve eğitim programlarına katılmayı gerektirir Ayrıca eğitim olanaklarının çevre yararına kullanılmasını sağlamak ve eğitim sorunlarına gönüllü olarak yeterli zamanı ayırmak da bağlılığın gerekleri arasında sayılabilir
9 Hukukun Üstünlüğü: Hukukun üstünlüğü ilkesinin yaşama geçirilmesi, hukuk düzeninin toplumda egemen kılınması, hukuk üzerinde politik baskı olmaması, yasaların kişilere göre çiftte standartlı olarak uygulanmaması, suçlunun kısa sürede yakalanıp cezalandırılması, yargısız uygulama yapılmaması, yetkili kişi ve kuruluşların yasalara saygılı olması, hukuk sisteminin sağlıklı ve düzenli çalışmasını sağlar Bireye ve topluma güven, huzur mutluluk ve rahatlık verir
10 Sevgi: insanın kendisiyle ve başkasıyla yaratıcı ilişki kurması demektir Sevgi, sorumluluğu, ilgi ve bakımı, saygı ve bilgiyi, başkasının yetişme ve gelişmesi için istek duymayı gerektirir
Sevgi, yalnızca insanlara yönetilen bir duygu değildir Yöneticinin, mesleğini de sevmesi gereklidir Yöneticilik yoğun stres altında çalışmayı sorunlara hızlı ve etkili çözümler üretmeyi gerektiren bir meslektir
11 Hoşgörü hoşgörü,yasalara ve etik kurallara aykırı olmadıkça, sevilmeyen ya da onaylanmayan şeylerin varlığına tahammül göstermektir
Hoşgörü insanın karşısındaki insanla etkileşirken, onunla eşduyum(empati) içinde olmaya; etkileşim konusunda onun algılarını tanımaya çalışması; böylece ona tepkide bulunması; ve ona belli bir sınır içinde kusurluluk hakkı tanınmasıdır
Hoşgörülü olmak, aynı zamanda bir iç hesaplaşmayı gerektiriri Çünkü bu hesaplaşma olmazsa, hoşgörü yerini ilkesizliğe ve bir tür bağnazlığa bırakabilir
12 Laiklik: Yönetenlerin, yönetme yetkilerini Tanrıdan ya da dinden değil, halktan aldıkları bir yönetim biçimidir
Din ve inançlar konusunda seçim, bireylerin iç dünyasının en dokunulmaz alanıdır ve öyle olmalıdır
Bireyler inançları konusunda dilediği seçimi yapabilir, inancından ötürü kınanamaz, suçlanamaz ve bunları açıklamaya zorlanamazlar Laik bir düzen içinde herkes istediği dine ya da inanca sahip olabilir
Yöneticiler, işgörenlerin din ve inanç özgürlüğüne karışmamalı ve Anayasal düzende güvence altına alınmış olan din ve inanç özgürlüğünü zedeleyici bir davranışa girmemelidir
13 Saygı: İnsan, her şeyden önce insan olduğu için değerlidir İnsanın değeri ve onuru, insan ilişkilerinde köşe taşı niteliğini taşır
Saygı, bir çok insanın bildiği ve beklediği gibi korkmak, çekinmek değildir
Saygı bir insanı, bir kişi olarak olduğu gibi görmek, onun kişiliğini ve biricikliğini fark etmek demektir
14 Tutumluluk:Örgütü amaçlarına uygun olarak yaşatmak örgütteki insan ve madde kaynaklarını en verimli şekilde kullanmakla gerçekleşir
Tutumlu olmak, örgüt kaynaklarının amaçlara uygun tüketilmesi, donanım ve araç-gereçlerin kullanışlı, ekonomik ve lüksten uzak ve işlevsel olanlardan seçilmesi gerekir
Özellikle yöneticilerin, sürekli çalan telefonlarla, ani ziyaretçilerle, ağır bürokrasinin yüklediği kırtasiyecilikle baş edebilmek önemli bir sorundur
15 Demokrasi: İnsana bir değer olarak önem veren ve insan kişiliğinin özgürce ve eksiksiz olarak geliştirilmesine yarayan bir yönetim biçimidir
Demokrasi eğitim süreci içinde öğretilebilir ve yaşam biçimine dönüştürülebilir Eğitim demokrasinin ön koşuludur
Örgüt içinde demokratik bir ortamın oluşturulmasında, yönetici tutumlarının büyük bir rolü vardır
16 Olumlu İnsan İlişkileri: Yönetimde olumlu insan ilişkileri, hem amaçlanan üretimin gerçekleştirilmesi, hem de işgörenlerin duyumunun sağlanması açısından gereklidir
Sağlıklı insan ilişkileri için, bireyin yetenek ve güçleri kadar, zayıf yanlarının ve gereksinimlerinin neler olduğunun anlaşılması gerekir İnsan ilişkilerinin niteliği, başarı ya da başarısızlığın belirleyicisi olmaktadır
17 Açıklık: Açıklık karşılıklı iletişi gerektirir Kişiler arası iletişimde, katılanların yüz yüze olmaları, katılımcılar arasında karşılıklı ileti alış veriş olması, sözkonusu iletilerin sözlü ya da sözsüz olması gerekir
Yöneticilerin açık davranabilmeleri için, eleştiriye açık olmaları gerekir
Eleştiriler amaçlı, nesnel, çıkarsız ve kişiye özel olmalıdır
Yöneticiler astlarını eleştirirken bu ilkelere uygun davranmalı ve astlar da kendi eylem ve düşüncelerine ilişkin eleştirileri saygı ve hoşgörü içinde değerlendirmelidir
18 Hak ve Özgürlükler: Hak ve özgürlükler bir arada kullanılan ancak birbiri ile karıştırılan kavramlardır Özgürlük kavramı, bireyin bir şeyi yapma ya da yapmama serbestliğidir Devlet ya da başka herhangi bir güç tarafından her hangi bir şey için zorlanmamayı, baskı altında tutulmamayı ifade eder
Hak kavramı ise özgürlükten daha geniş bir anlam taşır Bu terim yalnızca serbest olmayı değil, bunun yanı sıra Devletten ya da toplumdan bazı istemlerde bulunmayı içerir
19 Emeğin hakkını verme: Emek işgörenin örgütsel edimini elde etmek için harcadığı kafa ve kol gücüdür İş görenin emeğinin hakkı, örgütün yapacağı ödeme ile verilir
Ödeme iş görenin üretim için örgüte harcadığı değer artışından hak ettiği değerin kendisine döndürülmesidir
20 Yasa dışı emirlere karşı direnme: Yasalarda da açıkça belirtilmesine karşın, kamu görevlileri zaman zaman yasa dışı ancak, üstler tarafından yerine getirilmesi istenilen emirlere karşı karşıya kalmakta ve bunları yerine getirmektedir
Oysa, hukuken suç teşkil eden emirlerin yerine getirilmemesi konusunda yöneticiler kesin tavır içinde olmadırlar
Emirlerin yasalara aykırılığının, üst yöneticilere hatırlatılması, yöneticinin yönetimde keyfiliğin ortadan kaldırılması ve hukukun üstünlüğünün sağlanmasında önemli katkıları olmaktadır
YÖNETİMDE ETİK DIŞI DAVRANIŞLAR
Ayrımcılık yrımcılık önyargılı tutumlarla davranmaktır Bir grup insana karşı, adaletsiz ve zarar verecek biçimdeki her türlü davranış ayrımcılık olarak tanımlanmaktadır
Açık ayrımcılık; geleneksel olarak cinsiyete ya da ırkçılığa dayalı olarak ortaya çıkmaktadır
Kurumsal ayrımcılık;bir örgütün yansız bir seçim süreci sunsa bile, kadın ya da azınlıkların bu örgütte diğer gruplar ile eşit oranlı temsil edilmemesi sonucu ortaya çıkmasıdır
Kayırma: Aile, akrabalık bağları gibi maddesel olmayan etkileme araçlarını kullanarak, kamu görevlilerinin,bazı kişilere kamu işlemlerinde ayrıcalık tanımasıdır
Kamu görevlisi tinsel-duygusal nitelikteki geleneksel bağlılıkları ve yükümlülüklerle yakın çevresine ya da üzerinde nüfusu olan başkalarının etkisi ile bir takım kişilere ayrıcalıklı davranmaktadır
Rüşvet: Kamu görevlilerinin para, mal, hediye gibi birtakım maddesel çıkarlar karşılığında bunu sağlayan kişi ya da kümelere ayrıcalıklı bir kamu işlemi ile çıkar sağlaması rüşvet olarak tanımlanır
Bir çok yöneticiye çeşitli nedenlerle, farklı niteliklerde hediye verilmesi Türk toplumunun ve Türk bürokratik kültürünün bir gereği olarak kabul edilir bir davranış olarak karşımıza çıkmaktadır
Dünyanın bir çok yerinde olduğu gibi hediye göreli bir kavram olup rüşvet ile arasındaki farkı ayırmak çok zordur
Yıldırma- Korkutma : Kabadayılık olarak tanımlanan ve kimseden korkmaz, yılmaz görünerek çevresine meydan okuma davranışı ile astlarını yıldırmaya çalışmak etik dışı bir davranıştır
Kabadayılık yoluyla çalışanlar üzerinde güç gösterileri yapmak yöneticinin özenle kaçınması gereken bir davranış olmalıdır
Sömürü (istismar): Sömürü, insan ya da nesnelerin adaletsiz kullanımıdır Ve çıkar sağlamaya yöneliktir
Sömürünün çeşitli türleri vardır;
1- Sömürücü, sömürülen kişiyi zorlayabilir veya aldatarak kullanabilir
2- Sömürülen kişi, yapılan eylemlere gönüllü rıza gösterebilir
3- Sömürülen kişinin amacı, çıkar sağlamak ve kazancını güvenceye almaktır
İhmal: Türk Ceza Yasası’nın 230 Maddesine göre ihmal, hangi nedenle olursa olsun görevin savsaklanması ve geciktirilmesi veya üstü tarafından verilen buyrukların geçerli bir neden olmadan yapılmaması olarak tanımlanabilir
Yöneticiler, yasalarla kendilerine verilen görevleri yerine getirmek ve yetkilerini sınırları içinde kullanmakla sorumludurlar
Bencillik; Yönetimde bencillik,yöneticinin başkalarının yararını düşünmeden; kimi kez onlara zarar vererek; davranışlarını yalnız kendi gereksinimlerini giderecek, kendine çıkar sağlayacak biçimde yönlendirmesidir
Bencil bir insan sadece kendisiyle ilgilenir, her şey kendinin olsun ister, vermekten hiç zevk duymaz, yalnızca almaktan hoşlanır Başkalarının gereksinimlerine ilgi duymaz, onların kişilik bütünlüğüne ve değerlerine saygı göstermez
İşkence (Eziyet): Bir insana maddi ya da manevi olarak yapılan aşırı eziyet anlamında kullanılmaktadır
Yöneticilerin kendi görüşlerini paylaşmayan çalışanları hedef seçerek eziyet etmeleri kabul edilmez bir davranıştır
İşkence veya eziyet yalnız fiziksel acıyı değil, psikolojik acıyı da kapsamaktadır
Ayrıca iş yaşamındaki şiddetli sorunlar bireyin çevresini ve özel yaşantısını etkilemektedir
Yolsuzluk: Genel anlamıyla yolsuzluk, bir çıkar karşılığında, kamu yetkililerinin yasa dışı kullanımı olarak tanımlanmaktadır
Yolsuzluk sadece maddi kazançları kapsamaz Maddi olmayan özel amaçlara da yönelik olabilir
Yolsuzluk; para ya da mal karşılığında, kamu görevlisinin ayrıcalıklı iş yapması, yapılmaması gereken işleri yapması veya yapmaları gereken işleri çabuklaştırmaları karşılığında çıkar sağlamaları, kişisel kazançlar karşılığında yetkilerini kötüye kullanmaları, politik kazanç amacıyla devlet yetkisinin yasa dışı kullanımını anlatmaktadır
Yaranma-Dalkavukluk: Rahatsız edici ve sahtekarlık olmasına rağmen yöneticiye yaranma ve dalkavukluk yapmanın, başarı için ödenmesi gereken bir bedel olarak görülmesi yaygın bir davranış biçimidir
Çalışanların yöneticiler yaranma çabaları, olumsuz bir ortam yaratılmasına neden olmaktadır Kendisine dalkavukluk yapılan yönetici, sağlıklı bir görüş açısına sahip olmaması halinde davranışlarını pekiştirerek tüm çalışanlardan aynı davranışları beklemektedirler
Şiddet-Baskı-Saldırganlık: Şiddet sözcüğü, aşırı duygu durumunu, bir olgunun yoğunluğunu, sertliğini, kaba ve sert davranışı nitelendirir
Yönetici, önünü tıkayan engelleri ortadan kaldırmak için şiddet kullanmamalıdır
Yöneticinin şiddet içeren eylemleri kendini engellediği düşünülen nesne ya da bireyin kendisine doğrudan yaptığı gibi, hiç ilgisi olmayan nesne yada bireylere yönettiği görülebilir
İş İlişkilerine Politika Karıştırma: Her yöneticinin tarafsız davranması ve politik yöneticilere tarafsız bilgi sunması gerekmektedir Yöneticinin politize olması durumunda görev yaptığı kurum politik bir görünüm kazanacak, yönetici astları yöneticiden çok politikayı araç olarak göreceklerdir
Sonunda yönetim ile politika, karşılıklı yüklenme ve ödeme çemberi içine girmiş olacak, böylece politik ilişki ve kayırma, yönetimsel yeterliliğe üstün tutulacaktır
Hakaret ve Küfür: Sözlü taciz olarak değerlendirilebilecek olan hakaret ve küfür, sözel bir şiddet gösterisidir Ve tüm şiddet gösterileri gibi saldırganlık içerir
Hakaret ve küfür kişiliğe saldırı olup, bu tür yöneticiler insanların kişiliğini küçültüp, örseleyerek, kendi bencil kişiliklerini yücelttiklerini inanmaktadır
Bedensel ve Cinsel Taciz: Bedensel taciz, şiddetin bir ürünüdür En sık karşılaşılan bedensel taciz türü ise dayaktır
Cinsel taciz ise, çocuğa, gence, kadına söz atma, el, kol hareketi yapmakla başlayan, ırza geçmeye kadar varan geniş bir yelpaze içinde yer almaktadır
Taciz, aciz olana yapılan haksız ve kötü niyetli davranışları çağrıştırırı Yöneticiler, astları konumundaki kişilere yetkilerinin arkasına sığınarak ve itiraz edemeyecek konumdaki kişilere karşı, her türlü tacizden özenle kaçınmalıdır
Kötü Alışkanlıklar: Özellikle, çocuk ve gençlerin bulundukları okul, çocuk yuvası, yetiştirme yurdu gibi kurumlarda görev alan çalışanların, sigara, alkol, kumar ve benzeri kötü alışanlıkları çocuk ve gençlerin göz önünde sergilemeleri sakıncalıdır
Kişisel açıdan bakıldığında , kötü alışkanlıklar bireyi ilgilendiren konudur Ancak bu alışkanlıkların kişisellikten çıkarak, kamu alanına taşınması sakınca yaratmaktadır
Özellikle alkol ve sigara tüketiminin özenti ile başlayan davranışlar olduğu gözönüne alınırsa, yöneticilerin ve sosyal hizmet çalışanlarının davranışlarına özen göstermesi gerekmektedir
Görev ve Yetkinin Kötüye Kullanımı: Bir makam adına elde edilmiş olan yetkiler kamu görevlilerince kötüye kullanılamaz Örgüt açısından yetkinin kötüye kullanımı, yetkinin veriliş amacından başka bir amaç için kullanılmasıdır
• Yasalar uygun olan kamu işlemlerinin daha hızlı yerine getirilmesi için, bazı kimselere diğerleri aleyhine ayrıcalıklı işlem yapılması,
• Yasalarla yasaklanmış kamu işlemlerinin bir çıkar karşılığı yapılması, görev ve yetkinin kötüye kullanımının örneğidir
Dedikodu: Genel olarak dedikodu, gerçek olup olmadığı bilinmeden başkalarına karaçalmak, insanları kötülemek, kınamak, suçlamak amacıyla yapılan konuşmalardır
İletişimde açık ve dürüst bir yaklaşım benimsemeyen bireyler, toplumsal kültürün de etkisi ile birbirlerini yüzüne karşı eleştirmek yerine, bazı sorunları üçüncü bir kişiye çarpıtarak anlatmakta ve başkalarını arkalarından çekiştirebilmektedir
Dedikodu işyerlerinde büyük ölçüde zaman ve enerji kaybına neden olmakta, insan ilişkilerinin gerginleşmesine ve bozulmasına neden olmaktadır
Zimmet: Kamu görevlisinin para ya da mal niteliği taşıyan kamusal bir kaynağı, yasalara aykırı olarak kişisel kullanımı için harcaması ya da kullanması olarak tanımlanabilir
Zimmetin bir yolsuzluk türü olmasına karşın rüşvetten farkı, bir takas süresi olması, yani alıcı ve verici olmaması, ancak işgörenin kamu kaynaklarını tek taraflı olarak kişisel kullanıma geçirilmesidir
Dogmatik Davranış; Doğmatik, daha önce doğru olan bir kavrama, bir inanca zamanla doğruluğu ortadan kalksa bile bağlı kalmaktır
Dogmatik bir yönetici, mesleğinde kazandığı kavramlara ve inançlara zamanla ondan kopmayacak derecede bağlanabilmektedir
Genelleşmiş bir dogmatiklik, işgöreni bir ırka, bir dine bir ulusa, bir topluma bir mesleki görüşe karşı düşman edebilir
Dogmatik bir kişi, kendi kavram ve inançlarını değiştirmeye ve yenilikleri benimsemeye karşı sonuna dek direnme gösterir
Yobazlık-Bağnazlık: Yobazlık ve bağnazlık, inanç ve düşünceleri konusunda tartışmaya yer vermeyen, tek doğru şeyin kendi doğrusu olduğuna inanan, kendi gibi düşünmeyenlere en ağır biçimde saldıran, hoşgörüsüz ve sevgisiz insanları niteler
Yöneticinin bağnaz tutumu işgörenlerin gelişme ve yenileşmesini engeller
kaynak: www sosyalhizmetuzmani org
|