Konu
:
Aile İçi İletişimde Vucut Dili....
Yalnız Mesajı Göster
Aile İçi İletişimde Vucut Dili....
08-04-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Aile İçi İletişimde Vucut Dili....
Aile içi iletişimde vücut dilinin büyük önemi vardır
İletişi engelleyen sebepleri ortadan kaldırmadığımız sürece boşa kürek çekeriz
Emir cümleleri¸ korkutmak¸ sadece öğüt vermek¸ yargılamak¸ suçlamak¸ eleştirmek¸ aşağılamak¸ lakap takmak¸ sorgulamak¸ konuyu saptırmak¸ alay etmek¸ sınamak iletişimi engeller
Bunlar yapıldığı zaman iletişim engellendiği gibi çocuğun kişiliği de zarar görür
Birçok olumsuz sonuçlar ortaya çıkar
Çocuk kavgacı olur ve saldırganlaşır¸ savunmaya geçer¸ kızar¸ küser¸ güven duygusu zayıflar¸ sevilmediği duygusuna kapılır
Pestallozi:
“Temelinde sevgi olan hiçbir eğitim başarısızlığa uğramaz
” diyor
Sağlıksız ailelerde sevgisizlik¸ iletişimsizlik yanında bir takım gizli kurallar vardır ki bunları kısaca şöylece özetlemek mümkündür
Sürekli olarak sıkı bir takip¸ her şeyin en iyisinin yapılmasını istemek¸ suçlama¸ konuşma yasağının aşırı şekilde uygulanması fayda yerine zarar verebilir
Anne-babalar iyi bir dinleyici olmak zorundadır
Etkili bir dinleme birçok sorunu yok eder
Etkin dinlemenin en uygun zamanı çocuğun sorunu olduğunu gösterdiği andır
Dinlenilerek sorunlarına çözüm bulunan çocuklar kendilerine daha çok güvenir ve daha güçlü olurlar
Kişiler sorunlarda çözüm önerilerine açık olmalı¸ birbirini anlama konusunda ortak hareket etmelidir
Anne-babalar gençleri¸ gençlerde anne-babalarını önyargısız bir şekilde dinlerlerse¸ birbirlerini anlamaya çalışırlarsa konuşulanlar ortak bir dile dönüşecek ve sorunlar kolaylıkla çözülecektir
Öncelikle çocuğumuzu çok iyi tanımamız¸ özelliklerini bilmemiz gerekmektedir
Çocuk psikolojisi adına merak edilen her şeyi anne-babanın bilmesi gerekir
Çocuk eğitiminin alfabesi sevgidir
Sevgiyi en iyi bir şekilde kullanmadan eğitimden bir sonuç almamız¸ başarılı olmamız mümkün değildir
Anne-baba çocuk ilişkilerinde çok dikkat edilmesi gereken noktaların olduğu unutulmamalıdır
İnsanda önemli bir güç olduğunu bilen bir aile¸ çocuğundaki bu gücü görür¸ bunun kendi özel beceri ve eğilimleriyle dünyaya geldiğini bilir
Önemli olan anne-babaların bu becerileri anlayıp¸ geliştirmesidir
Bu becerileri anlamak ve yardımcı olmak için ailenin iyi bir gözlemci olması gerekir
Çocuğun gelişmesine en uygun ortam hazırlanmalıdır
Çocuk kendi kişilik ve yeteneklerinin desteklendiğini görürse kendini özel hissederek büyür¸ kendine olan güveni artar¸ güçlü ve mutlu olur
Çocuğunu iyi tanıyamayan anne-babaların çocuğunu kendi istedikleri kalıba sokmaya çalışması yanlışların en başında gelmektedir
Anne-baba tüm kararlarında ve davranışlarında dengeli ve tutarlı olmak zorundadır
Her çocuğun kişiliğinin¸ zihnî ve bedensel yeteneklerinin farklı olduğu unutulmamalıdır
Ailede herkes birbirine güvenmelidir
Şikâyet mekanizması işlememelidir
Anne ve baba davranışlarında çocuklarına örnek olmalıdır
Aileler çocuklarından yaşına ve zihnî potansiyeline göre başarı beklemeli¸ başkalarıyla asla kıyaslamamalıdır
Evimizi¸ çocuğumuzun kişiliğini ve becerilerini geliştirebilecek özgür bir ortam haline getirmeliyiz
Tatlı sert olmak¸ baskı yapmadan¸ korkutmadan¸ daha çok anlayış ve paylaşmanın çocuğun davranışlarının üzerinde etkisi olduğu unutulmamalıdır
Korku doğuran¸ kin ve nefret uyandıran davranışlardan kaçınmalı¸ haklı istekler yerine getirilmelidir
Kurallar kesin ve net söylenmeli¸ hoşlanılmayan davranışı hakkında sabır ile bilgilendirme yapılıp¸ çocuk ikna edilmelidir
Çocuk davranışlarının¸ yaramazlığının da sonuçlarına katlanmalıdır
Hatasını düzeltme fırsatı verilmelidir
Sevgi ve ilgi azlığı¸ çocuklarda çalma ve aşırı hareketliliğe sebep olmaktadır
Ailelerin çocuklara ilgisi başarıyı artırmaktadır
Ailelerin öğrenci üzerinde doğrudan etkisi vardır
İlgi gösteren aile ile ilgi göstermeyen aile arasında önemli farklar vardır
İlgiyi dengeli tutmak zorundayız
Aşırı ilgi veya ilgisizlik olumsuz sonuçlar doğurur
Çocuklara destek olunmalı¸ güzel örnekler gösterilmelidir
Kıyaslamadan¸ yapabilecekleri işleri istemeliyiz
Annelerin işlerini planlamaları¸ güne erken başlamaları¸ zamanı verimli kullanmaları ve çocukların eğitimi ile daha yakından ilgilenmeleri çok önemlidir
Babanın eve geliş saatlerinin erken olması¸ en azından hafta sonlarını ailece geçirmeleri özellikle erkek çocuklarının eğitimi için son derece önemlidir
Çocuğun konuşmasını istemediğimiz küfür¸ kötü söz¸ yapması hoş karşılanmayan davranışlar¸ tükürmek¸ el kol hareketleri vb
gibi görmezlikten gelmek yerine kesin bir dille¸ bu yaptıklarının hiç yakışmadığını¸ onu çirkinleştirdiğini ikna ederek anlatmalıdır
Uyarı ve ikazlar devam etmelidir
Ceza¸ eğitimde önemli bir yere sahiptir
Ancak ödülün¸ istenilen davranışların kazanılmasında¸ cezadan daha etkili olduğu bilinmektedir
Ödül¸ ne sık verilerek doyumsuzluğa neden olacak¸ ne de isteksizlik doğurtacak kadar az verilecektir
En iyisi beklenilmeyen zamanlarda çocuğun yaptığı iyi iş karşılığında verilmelidir
Ceza asla dayak¸ tehdit¸ korkutma olmamalı¸ örneğin oyun saatini iptal etme¸ sevdiği şeyden mahrum etme tarzında olmalıdır
Üstün zekâlı çocukların eğitiminde ikna metodu daha sık kullanılmalıdır
Çocuklarımızla aramızda oluşan problemlerin temelinde¸ çocuğumuza karşı uyguladığımız yanlış davranışlarımız ve hatalı yaklaşımlarımız olduğunu unutmayalım
Küçük yaşlardan itibaren çocuklarımızın duygu ve düşüncelerini önemsediğimizde ileride karşımıza çıkacak olan problemleri önceden çözmüş oluruz
Eğer çocuk küçük yaşlarda anlamaya çalışılmaz¸ değer verilmezse kendine güvenemeyen¸ kaygılı¸ içine kapalı biri olur çıkar
Çocuk gençlik döneminde kendini ispatlamaya çalışırken gerek ailesi gerekse de toplumca hoş karşılanmayan davranışlar sergileyecektir
Böyle olmasını istemeyenler önceden tedbirleri almak zorundadır
Çocuklar anne-babalarıyla ilgili değişik yaşlarda değişik düşüncede olurlar
Bu da yaşlarının bir gereğidir
Okul öncesi eğitimdeki çocuğun gözünde anne-baba her şeyi bilendir
İlköğretime başlayınca bu düşünce biraz değişir ve “Annem-Babam çok şey bilir”e dönüşür
Ortaöğretimde “Ben de onlar kadar biliyorum” Yaş yirmilere gelince “Fazla bir bilgileri de yok” Otuzlu yaşlarda “Fikirlerini sorsam iyi olur” Kırklı yaşlarda “Bazı şeyleri biliyorlardı” olur
Yaş kemale ermeye başlayınca tekrar eski düşüncelere dönüş olur ve “Onlar her şeyi biliyor” yaş daha da ilerleyince
“Ah! Anam-babam hayatta olsalar da onlara sorsaydım”
demeye başlarlar
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul