08-04-2012
|
#3
|
Prof. Dr. Sinsi
|
İkinci Beyazıt Külliyesi Sağlık Müzesi (Edirne)



Bölümler
Müze Darüşşifa ve Tıp Medresesi olmak üzere iki ana bölümden meydana gelmiştir
Darüşşifa
Birinci Avlu:
İlk avlunun bulunduğu birinci bölümde geçmişte poliklinik odaları olarak kullanılan sütunlar yanındaki sıra odalarda, çeşitli sergiler yer almaktadır Hizmet Odaları olarak kullanılan mutfak, çamaşırhane, ve şuruphane gibi odalarda ise, darüşşifanın eski mutfağı canlandırılmıştır Burada ayrıca eski Edirne fotoğrafları sergisi vardır Aynı avluda geçmişte eczane ve ilaç depoları olarak kullanılan 2 geniş salonun birinde hekimliğin tarihini anlatan bir sergi bulunmakta, karşısındaki oda ise hem sunum odası hem de Edirne Sarayı çizimlerinin sergilendiği bir oda olarak kullanılmaktadır
İkinci Avlu:
İkinci avluda küçük bir bahçe ve karşılıklı yer alan 4 oda vardır Bu odalar geçmişte yönetici odaları olarak kullanılmıştır Şu an ise 1 oda yine müze yöneticisi tarafından kullanılmaktadır, diğer bir oda da hekimbaşı odası olarak canlandırılmıştır Diğer iki oda ise Dr Rıfat Osman ve Ord Prof Dr Süheyl Ünver odası olarak düzenlenmiştir

Şifahane:
Üçüncü bölüm geçmişte hastaların yatırıldığı bölümdür Burada 4 yazlık, 6 kışlık oda ve bir musiki sahnesi vardır Ortadaki havuzun şadrıvanından su akmaktadır Geçmişte ruh hastalarının musiki, su sesi ve güzel kokularla tedavi edildiği akustiği ile ünlü bu mekan İstanbul Ruh Hastalarını Readaptasyon Derneği tarafından dönemin atmosferine uygun manken ve ışık sistemi ile düzenlenmiştir Bu bölümü gezen ziyaretçiler, son derece başarılı yapılmış mankenler, musiki ve şadırvandan akan su sesi ile geçmişteki tedavi ortamını bire bir yaşamaktadırlar

Tıp Medresesi (Medreset-ül Etıbba)
Geçmişte tıp medresesi olarak kullanılan ve dönemin hekimlerinin yetiştirildiği ve Medrese-i Etibba adı verilen eğitim bölüm Uluslararası Rotary 2420 Bölge Guvenörlüğü katkıları ile Sağlık Müzesi'nin yeni seksiyonu olarak düzenlenmiş ve 23 Nisan 2008 tarihinde törenle hizmete açılmıştır Burada 18 öğrenci odası, bir dershane ve bunların açıldığı bir orta avlu vardır Bu bölüm bekçi odası, öğrenci odaları, uygulamalı eğitim odası, müderris odası, dersane ve kütüphane olarak mankenlerle canlandırılmıştır
Evliya Çelebi Darüşşifayı Anlatıyor
1652 yılında Edirne’yi ziyaret eden Evliya Çelebi, külliyeden; “Orada bir Darüşşifa vardır ki dil ile tarif edilmez, kalemler ile yazılmaz “ diye bahseder Ünlü seyyah, ayrıca külliye için şu ilginç tanımlamaları kullanmıştır:

(Evliya Çelebi)
“Adı geçen bağın ortasında, göğe baş uzatmış bir yüksek kubbedir ki güya aydınlık hamam camekanı gibi tepesi açıktır Bu açık yerde altı adet ince mermer sütunlar üzerinde Kiyanıyan tacı gibi bir kubbecik vardır San’atkar iş üstadı, bu küçük kubbenin ta tepesine halis altın ile yaldızlanmış bir çeşit demir mil üzerine bir bayrak yapmış, ne taraftan rüzgar eserse, o bayrak o tarafa döner Garip görünüşlüdür Ama aşağı büyük kubbe sekiz köşelidir Bu kemerli kubbe içinde dahi sekiz kemer vardır Her kemerin altında bir kış odası vardır Bu odaların her birinde ikişer pencere vardır Bir penceresi odanın dışında olan gülistanlı ağaçlığa bakar, diğeri de bu büyük kubbenin ortasındaki büyük havuz ve şadırvana bakar Bu sekiz adet kış odalarının önünde , yine büyük kubbe içinde sekiz adet yazlık odalar vardır
Üç tarafı kafesli mermerler ile yapılmış bu büyük kubbe altındaki büyük havuzun çevresindeki sel sebillerden berrak su çağlayıp havuza girince , fıskiyelerden berrak su, kemerli kubbenin göbeğinde nihayet bulur
Böyle dikkat ve özenle yapılmış şifa yurdunun anlatılan odalarında çeşitli hastalıklara tutulmuş zengin ve fakir, ihtiyar ve genç doludur
Bazı odalarda ilkbaharda delilik mevsiminde Edirne’nin aşk denizi derinliğine düşmüş sevdalı aşıklar çoğalıp, hekimin emriyle bu tımarhaneye getirilerek altun ve gümüş yaldızlı zincirlerle kerevetlerine takılıp, her biri aslan yatağında yatar gibi kükreyip yatarlar  Kimisi havuz ve şadırvanlara bakıp kalender hülyası kabilinden sözler eder, nicesi dahi o kemerli kubbenin etrafında olan gülistan ve bağ ve bostan içindeki binlerce kuşların cıvıltılarını dinleyip, delilerin perdesiz ve ölçüsüz sesleriyle feryada başlarlar
Bahar mevsiminde çiçek kısmından sim ve zerrin, deveboynu, müşkü rumi, yasemin, gülnesrin, şebboy, karanfil, reyhan, lale, sümbül gibi çiçekler hastalara verilip güzel kokuları ile hastalar iyileştirilirler Fakat delilere bu çiçekleri verince kimini yerler, kimini ayakları altında çiğnerler Bazıları dahi meyveli ağaçları seyredip, ah daha hel hope pe pohe pelo deyip, çimenlik temaşası ederler  ”

Avrupa Müze Ödülü
Müze 2004 yılında Avrupa Konseyi Avrupa Müze Ödülü’nü kazanmıştır Bu ödül dünyanın en prestijli müzecilik ödüllerinden biridir 2005 yılında ise Hırvatistan’ın Dubrovnik kentinde yapılan “Dünya Ödüllü Müzeler Buluşması’nda” en iyi 2 sunumu gerçekleştirerek kültürümüzün tanıtımına büyük bir katkı daha sağlamıştır Müze Avrupa Kültür Mirası Birliği tarafından “Mükemmellik Kulübü’ne” kabul edilmiştir

Kültürel Mirastaki En Iyiler-Mükemmellik Kulübü En Iyi Sunum Ödülü
Saglik Müzesi 31 Ekim-03 Kasim 2007 tarihleri arasinda Almanya'nin Köln kentinde düzenlenen "Kültürel Mirastaki En Iyiler" ve "Mükemmellik Kulübü"nün düzenledigi ödüllü müzeler bulusmasinda en iyi sunum ödülünü kazanmistir
|
|
|