Prof. Dr. Sinsi
|
Ulucanlar Cezaevi | Ulucanlar Cezaevi Müzesi (Ankara)

  
Yılmaz Güney (1977 - 1984) : 1 Nisan 1937'de Adana'nın Yenice köyünde doğmuştur İlk ve Ortaöğrenimini Adana'da tamamlamıştır Öğrenimi sırasında ailesinin maddi zorlukları yüzünden pamuk işçiliğinden gazoz ve simit satmaya kadar birçok işte çalışmak zorunda kalmıştır Aynı zamanda öyküler yazıyor, edebi birikimini hızlandırıyordu Ankara Hukuk Fakültesi'nde okurken yönetmen Atıf Yılmaz'la tanışmasında mesleğinde ilerlemesinde önemli bir basamağı oluşturmuştur Atıf Yılmaz'ın desteğiyle sinema çalışmalarına başlamıştır Yeni Ufuklar ve On Üç gibi dergilere de öyküler yazan Güney, bir öyküsünde komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle yargılanmış ve 1961 yılında 1 buçuk yıl hapis cezasına mahkum olmuştur
Yılmaz Güney'in 1974 yılında Adana'da Endişe adlı filmi çekerken karıştığı bir olay sırasında bir yargıcı vurarak öldürmesi Ulucanlar Cezaevi'nin 7 nolu koğuşunda uzun bir hapishane hayatının başlangıcı olmuştur (27 Eylül 1974) 25 Ekim'de Ankara 1 Ağır Mahkemesi'nde yargılamaların sonucunda 13 Temmuz 1976'da 19 yıl hapis cezasına çarptırılmıştır Ekim 1981'de Isparta Cezaevi'ne geri dönmeyip, geri kalan yaşamını Fransa'da sürdüren Yılmaz Güney yurda dönme çağrılarına uymaması sebebiyle 1983'te Türk yurttaşlığından çıkarılmıştır Kanser nedeniyle 9 Eylül 1984'te Paris'te vefat etmiştir
  
Hüseyin İnan (1949 - 1972 ) : 1949'da Kayseri Sarız ilçesine bağlı Bozhüyük köyünde doğmuştur İlk ve ortaokulu Pınarbaşı'nda, liseyi Kayseri'de okumuştur 1966'da ODTÜ İdari Bilimler Bölümü'ne kayıt olmuştur Sosyalist Fikir Bölümü ve bu derneğin bağlı olduğu Dev-Genç'e üye olmuştur Gerek İstanbul ve Ankara, gerek İzmir ve diğer illerdeki Anti - emperyalist eylemlere aktif rol almıştır; Abd 6 filo'suna yönelik eylemin düzenleyicilerinden olmuştur
1966 -1967 öğretim yılında gerçekleşen ODTÜ hazırlık boykotunun örgütlenmesine önderlik etmiştir Hüseyin İnan, 1968'de TIP ve daha sonra MDD (Milli Demokratik Devrim) ayrılıklarda giderek belirginleşen gizli ve dar örgüt fikri doğrultusunda çekirdek bir oluşturulup, kir gerillası yoluyla anti - emperyalist mücadele verme düşüncesini getirmeye çalışmıştır Ulucanlar Cezaevi'nde 1 koğuşta kalmıştır Ankara 1 No'lu Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi tarafından 9 Kasım 1971'de idam'a mahkum olmuştur
İdamlar'ın önlenmesi için gerek Meclis'te, gerek Kamuoyunda ve gerekse örgüt arkadaşları tarafından çeşitli girişimlerde bulunulmasına rağmen Yusuf Aslan Deniz Gezmiş'le birlikte 6 Mayıs 1972'de Ulucanlar Cezaevi'nde idam edilmişlerdir Mezarı Ankara Karşıyaka Mezarlığı'nın L - 17 parselinde bulunmaktadır
  
Yusuf Aslan (1947 - 1972) : 1947 yılında Yozgat'în bir köyünde doğmuştır İlk ve ortaöğrenimini burada tamamladıktan sonra 1966'da ÖDTÜ'ye girmiştir Bir yıl kalmadan ÖDTÜ Sosyalist Fikir Klübü'nun üyesi oldu, Dev - Genç içinde çalışmaya başlamıştır Bu dönemden itibaren önce hazırlık okulunda, sonra da mühendislik fakültesinde patlak veren boykotların ve hemen ardından ODTÜ İşgalinin önde gelen örgütçülerinden olmuştur
İlk yargılandığı eylem CİA ajanı, Amerikan Büyükelçisi Commer'in arabasının yakılmasıydı Ulucanlar Cezaevi'nde 3 No'lu koğuşta kalmıştır 1969 yılında arkadaşlarıyla birlikte Filistin'e gitmiştir Burada helikopter ve uçak pilotluğunu öğrendi Traktörden helikoptere kadar her türlü aracı büyük bir ustalıkla kullanıyordu 1970 yılında kurulan THKO'nun kurucusu ve önderlerinden olan Yusuf Aslan, Deniz Gezmiş'le beraber Nurhak'a dağdaki gerilla grubuna katılmaya giderken, Sivas Şarkışla'da yaralı olarak yakalanmıştır Ankara 1 No'lu Sıkıyönetim Mahkemesi'nde yargılanmasının ardından idama mahkum oldu 6 Mayıs 1972'de Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan'la birlikte Ulucanlar Cezaevi'nde idam edildi
  
Muhsin Yazıcıoğlu (1954 - 2009) : 1954 yılında Sivas'ın Şarkışla ilçesi Elmalı köyünde doğdu İlk ve ortaöğrenimini Şarkışla'da Üniversite eğitimini Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi'nde yapmıştır Muhsin Yazıcıoğlu üniversite eğitimi için Ankara'ya geldikten sonra, Ülkü Ocakları Genel Merkezi'nde görev yapmaya başlamıştır Siyasi nedenlerden dolayı 1975'de Ulucanlar Cezaevi'nin 1 kısım 2 Koğuşunda kalmıştır
Daha sonra sırasıyla Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcılığı ve Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı'nda bulunmuştur (1977 - 1978) Yazıcıoğlu 1978'de faaliyete geçen Ülkücü Gençlik Derneği'nin kurucu Genel Başkanı oldu 1980 yılına kadar MHP'de Genel Başkan Müşavirliği görevinde bulunan Muhsin Yazıcıoğlu, 12 Eylül 1980'den sonra MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası'nda yargılandı 7,5 yıl Mamak Cezaevi'nde kalan Yazıcıoğlu, bu davadan herhangi bir ceza almadan berat etti Burada Üşüyorum adlı şiir yazmıştır Yazıcıoğlu cezaevinden çıktıktan sonra, cezaevindeki ülkücüler ve onların ailelerine yardım amacıyla Sosyal Güvenlik Eğitim Vakfı'nın başkanlığını yapmıştır Yazıcıoğlu 1987'de Milliyetçi Çalışma Partisi'ne (MÇP) girdi ve Genel Sekreter Yardımcılığı görevinde bulundu
20 Ekim 1991 Milletvekili Genel Seçimleri'nde, Refah Partisi (RP), Milliyetçi Çalışma Partisi (MÇP), Islahatçı Demokrasi Partisinin (IDP) oluşturduğu İttifak bünyesinde milletvekili adayı olan Muhsin Yazıcıoğlu Sivas'tan milletvekili seçildi Muhsin Yazıcıoğlu 29 Ocak 1993'de MÇP'den ayrılan bir grup arkadaşı ile beraber Büyük Birlik Partisi'ni (BBP) kurdu ve partinin Genel Başkanı oldu Başkanlığını sürdürürken geçirdiği helikopter kazasında 25 Mart 2009'da vefat etmiştir
  
Fikri Arıkan (1950 - 1982) : Çorum'un Alaca kazasında doğmuştur Ankara'da cereyan eden bir takım olaylara karıştığı iddiasıyla tutuklanarak Mamak Cezaevi'ne kapatılmıştı Yargılandığı 12 Eylül Mahkemeleri'nde idam'ına karar verildi 27 Mart 1982 günü, sabahın ilk saatlerinde Mamak Cezaevi'nde kaldığı ölüm hücresinden çıkarılarak götürüldüğü Ulucanlar Cezaevi'mde idam edildi Cenazesi, Ankara Karşıyaka Mezarlığı'na defnedildi
  
Mustafa Pehlivanoğlu (1958 - 1980) : Ülkücülük suçundan cezaevine girmiş ve idam cezasına mahkum edilmiştir Mamak Askeri Cezaevi'nde yatarken bir fırsatını bulup kaçmayı başardıysa da kısa bir müddet sonra tekrar yakalanmıştır 12 Eylül cuntası tarafından, idam edilmesi için verilen emir, 7 Ekim 1980 tarihinde Ulucanlar Cezaevi'nde yerine getirilmiştir ve sabahın erken saatlerinde asılmak suretiyle idam edilmiştir Cenazesi, Ankara Karşıyaka Mezarlığına defnedilmiştir
  
Adnan Cemgil (1909 - 2001) : 1909 yılında İstanbul'da doğdu İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nden mezun olan Cemgil, yurt dışına gidip, Paris ve Moskova'da Fransızca ve Rusça öğrendi 1938 yılında Türkiye'ye dönen Cemgil, Ankara'da öğretmenlik ve çeviriler yapmaya başladı Diderot'dan Zola'ya varan geniş bir yelpazede bir çok çeviri yaptı Bu süreçte ve öğrenciliğinde Milli Türk Talebe Birliği'nde filizlenen siyasi düşünceleri belirginlik kazandı
1941 yılında öğretmen Nazifle Hanım'la evlendi 29 Temmuz 1950 yılında Türk Barışseverler Derneği kurucusu olarak Kore'ye asker gönderilmesini protesto eden bildiri dağıttığı için tutuklanarak Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'ne gönderildi Bir dönem Emekli Sandığı Reklam Bölümü'nde çalışarak takma adla şiir ve yazılar yazdı İstanbul Şehir Tiyatrosu'nda figüranlık yaptı 1961 yılında eşiyle birlikte Evren Yayınevi'ni kurup, ansiklopedi çıkardı 27 Mayıs Darbesi'nin ardından Türkiye İşçi Partisi'ne girdi, sendikal çalışmalar yaptı Seçimler sırasında 1965 yılında Bursa'da Komünizmle Mücadele Derneği'nin yönlendirdiği bir grubun saldırısına uğradı
31 Mayıs 1971 tarihinde oğlu Sinan Cemgil'i kaybeden yazar; çevirilerini sürdürdü Cumhuriyet gazetesi ve Yeni Ortam'da yazılar yazdı 21 Kasım 2001 yılında İstanbul'da vefat etti
  
Osman Yüksel (1917 - 1983) :1917 yılında Akseki'de doğdu Asıl adı Osman Zeki Yüksel'dir İlkokulu Akseki'de, ortaokulu yatılı öğrenci olarak Antalya'da okudu Ankara'da Atatürk Lisesi'ni bitirdikten sonra girdiği Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi'nde 2 Sınıf öğrencisi iken Mayıs 1944'te meydana gelen olaylara karıştığı için öğrenimi yarıda kaldı Bir süre tutuklu kaldı Serbest bırakılınca fakülteye başvurarak öğrenimine devam etmek istediyse de kendisine izin verilmedi Bunun üzerine dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel'e hitaben çok sert bir yazı kaleme aldı
Osman Yüksel yeniden hapishaneye gönderildi Hapisten çıkınca ünlü Serdengeçti dergisini çıkarmaya başladı Pek çok sayısı toplatılan bu dergide çıkan yazıları nedeniyle hakkında çok sayıda dava açıldı ve sık sık tutuklanıp serbest bırakıldı Başlığının altında Allah, Vatan, Millet Yolunda cümlesi sürekli yer alan dergideki yazılarında sık sık kullandığı ''Açın lan kapıları Osman geliyor'' sözü yeni tutuklanmalara hazır olduğunu bildiriyordu Kendisine Serdengeçti ünvanını kazandıran bu dergi, sık sık kapanması ve çıkan yazılarından dolayı çok sayıda mahkumiyet kararı çıkması nedeniyle 33 sayı çıkabilmişti (1947 - Şubat 1962) 1952 yılında Bağrı yanık adlı bir mizah gazetesi çıkardı Başlığı altında ''Hak yolunda bağrı yanık yolcular'' sözü yer alan bu yayınında mücadelesini zengin esprilerle dolu yergileriyle sürdürdü 8 Mart 1953 yılında Ankara Merkez Kapalı Cezaevinde 11 ay kalan Serdengeçti, daha sonra gelen Necip Fazıl ile yan yana kalmışlardır İkinci Kısım 1 numaralı hücresinde kalmıştır
Daha sonra politikaya atılan Serdengeçti, A P listesinden Antalya milletvekili seçilerek, parlamentoda görev yaptı (1965 - 1969) Partisinin politikası ve parti ileri gelenlerine yönelttiği eleştiriler yüzünden A P 'den ihraç edildi Son olarak Yeni İstanbul gazetesinde ''Selam'' başlığı altında günlük fıkralar yazdı Yakalandığı Parkinson hastalığından kurtulamayarak, 10 Kasım 1983'te Ankara'da vefat etti
  
Yusuf Ziya Ademhan (1928 -1991) : 1928'de Kemaliye'nin Akçalı (Sesik) köyünde doğmuştur İlkokulu köyünde, ortaokulu Kemaiye'de bitirdi Ankara, Altındağ Lisesi'nden mezun oldu Ankara Ulus Gazetesi'nde yazılar yazmış Metin Toker ile çıkardığı Akis Dergisi'nde çıkan yazı Basın Kanunu'na aykırı bulunduğundan ceza almıştı Akis Dergisi yazı işleri müdürüyken; 14 Mayıs 1958 yılında 1 yıl hapse, 28 Mayıs 1958 yılında 3 yıl (dergi 3 ay kapatılmıştı ), 20 Mart 1959 yılında da 12 ay Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nin Hilton koğuşunda hapis cezasına mahkum edilmiştir (dergi 1 ay süreyle kapatıldı)
Ankara Gazeteciler Cemiyeti'nden emekli oldu Sürekli basın kartı sahibiydi Kendisini doğa fotoğrafçılığına adamıştı Aynı zamanda şairdi Köy köy, dağ dağ dolaştı Erzincan ve Kemaliye yöresinde çektiği fotoğraflarıyla anılarda yerleşti 6 Temmuz 1991'de Kemah ilçesi Koçkar köyü yaylalarına doğru gittiği birgün, dört - beş saatte döneceğini söylediği halde, bir daha dönmedi ve aylarca aranmasına rağmen bulunamadı
  
Fakir Baykurt (1929 -1999) : 1929'da Burdur'un Yeşilova İlçesi Akçaköy'de doğdu 1948'de Gönen Köy Enstitüsü'nü bitirdi, 1955'te Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü'nden mezun oldu 1962'de ABD İndiana Üniversitesi'nde Türkiye Öğretmenler Sendikası'nın (TÖS) kuruluşunda görev aldı ve Türkiye Öğretmen Dernekleri Milli Federasyonu (TÖMFED) Genel Başkanı oldu 1950 - 1970 döneminde etkili olan ''köy edebiyatı hareketinin'' önde gelen temsilcisi olmuştur
Baykurt, bu etkinliklerinden ötürü 1971'de ordunun yönetime el koyması ile başlayan sıkıyönetim döneminde iki kere gözaltına alınmıştır Kitaplarının yeni basımları yapılırken yazar 8 aydır tutuklu kaldığı Mamak Askeri Cezaevi'nden 31 Aralık 1971'de Ulucanlar Cezaevi'ne aktarıldı Memurlar Koğuşu diye de bilinen Onuncu Koğuş'ta kalmıştır 11 Ekim 1999 Pazartesi günü, Almanya'da vefat etmiştir
  
Metin Toker (1924 - 2002) :1924 yılında İstanbul'da doğmuştur Galatasaray Lisesi'nden mezun olmuştur İstanbul Üniversitesi'nde Fransız Filolojisi okuduktan sonra Fransa'ya giden Toker, siyaset bilimi okumuştur Türkiye'nin İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün kızı Özden İnönü ile evlendikten sonra politik arenada adı daha çok duyulur olmuştur Toker siyaset üzerine yazmaya başlamıştır 1943 yılında Cumhuriyet yazarı olan Toker, 1954 yılında Akis dergisini kurmuş ve 1968 yılına kadar bu dergiyi yönetmiştir
Metin Toker, Demokrat Parti(DP) İstanbul Milletvekili ve eski Devlet Bakanı Mükerrem Sarol ile Akis dergisi arasındaki davadan dolayı hapis cezasına çarptırılmış 11 02 1957 yılında tutuklanarak Ankara Merkez Kapalı Cezaevine gönderilmiştir, 12 Koğuşta(Hilton) cezasını tamamlamıştır
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı İsmet İnönü,'' Damadımın tutuklanması haberine üzülmedim, bu şerefli bir mahkumiyettir '' demiştir
Ardından 29 Mayıs 1958 yılında Metin Toker 1 yıl hapis cezasına çarptırıldı ve dergi kapatıldı 30 Kasım 1958 yılında ise Toker, Akis Dergisi'ndeki bir yazıdan dolayı ikinci kez bir yıl hapis cezasına çarptırıldı 1977 - 1980 yılları arasında kontenjan senatörü olarak görev yapan Toker, seksenli yılların başında siyaset yapmayı bırakıp tekrar siyaset üzerine yazmaya başladı Milliyet'te uzun yıllar köşe yazarlığı yaptı 18 Temmuz 2002'de vefat etti
  
Hüseyin Cahit Yalçın (1875 - 1957) : Yazı hayatına Serveti Fünun döneminde edebiyatçı olarak başlamış, II Meşrutiyet, Atatürk, İsmet İnönü ve DP dönemlerinde her daim sert kalemiyle yazdığı polemik ve eleştirilerle ve aynı zamanda da kültürün yaygınlaşmasına destekleriyle akıllarda kalmış, gazeteci, yazar, siyaset adamıdır
1908'de II Meşrutiyet'in ilanı ile edebiyatı bırakmış ve politikaya girmiştir Ağustos 1908'de Tevfik Fikret ve Hüseyin Kazım ile birlikte Tanin Gazetesini kurdu, İttihat ve Terakki'nin siyasi alanda bir nevi kalemşoru oldu Aynı yıl, 1908 - 1912 Osmanlı Meclisi Mebusan'a İstanbul milletvekili seçildi 1911'de Düyunu Ümumiye Dayinler vekili oldu 1913'ten sonra tek parti haline gelen İttihat ve Terakki'yi eleştirmeye başladı Hükümete yönelttiği ağır eleştiriler ve eski İttihatçıları savunması dolayısıyla 1923'te İstiklal Mahkemesi'nde yargılandı 1925'te müebbet sürgün cezası ile Çorum'a gönderildi Bu tarihten sonra Atatürk'ün ölümüne kadar politikanın dışında kaldı
1933'te Akşam gazetesinde yazılar yazmaya ve Türk kültür hayatının önemli yayın organlarından biri olan Fikir Hareketleri dergisini yayımlamaya başladı Atatürk'ün ölümünden sonra, İsmet İnönü'nün teklifiyle tekrar politikaya döndü 1939 - 1954 yılları arasında Çankırı, İstanbul ve Kars milletvekilliği yaptı Hüseyin Cahit Yalçın, Başbakan Adnan Menderes'e hakaret ettiği iddiasıyla tutuklandı Yalçın, 26 ay 20 gün hapis cezası aldı Paşakapısı Cezaevinde hastalanan 80 yaşındaki ünlü gazeteci, hastaneye kaldırıldı Cumhurbaşkanı Celal Bayar, hapis cezasını kaldırdı 1957 yılında ölmüştür
  
Halim Büyükbulut (1931 - 1967) : 1931 yılında İstanbul'da doğdu Karikatüre küçük yaşlarda merak sarmış ve askeri okuldan ayrılarak kendini karikatür çizmeye adamıştı Ulus ve yeni İstanbul gazeteleri ile, Dolmuş, Taş ve Taş - Karikatür dergilerinde çalıştı
1957 yılında Ulus gazetesinde yayımlanan bir karikatürü yüzünden, devrin iktidarı tarafından tutuklanarak Ankara Merkez Kapalı Cezaevine gönderilmiş, 14 ay 12 Koğuşta(Hilton) cezasını tamamlamıştır Bu cezayı devrin diğer karikatüristi Ratip Tahir Burak ile birlikte çekmişti Cezaevinden çıktıktan sonra bir süre daha İstanbul basınında çalışan çizer, Almanya'ya yerleşmiş, burada Tv kameramanlığı öğrenimi yapmıştı Bir yandanda da bu ülkede çeşitli dergiler çizmiş ve bir de ödül kazanmıştı 1965 yılında Türkiye'ye döndü, Yeşilçam'da TRT'de kamaramanlık yaptı Sanatçı meslek hayatının en verimli çağlarındayken 1967 yılında kalp krizi sonucu vefat etmiştir
  
Ahmet Arif (1927 -1997) : 21 Nisan 1927'de Diyarbakır'da doğdu Diyarbakır Lisesi'nden mezun olunca Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü'nde okudu Üniversite eğitimi sırasında iki kere TCK 141'ye muhalefetten tutuklandı
1952'de gizli örgüt kurma iddiasıyla yine tutuklandı 2 yıl hüküm giydi Cezaevi günleri sona erince Ankara'ya yerleşti Bir süre plan kopya teknisyeni olarak çalıştı Ankara'daki gazeteler ve dergilerde teknik işlerle uğraştı Gazetecilikten emekliye ayrıldı 1940 - 1955 yılları arasında değişik dergilerde yayınladığı şiirlerinde kullandığı kendine has lirizmi ve hayal gücüyle Türk - Kürt edebiyatındaki yerini aldı Şiirlerinde her zaman Anadolu'da yaşayan halkların kardeşliğine vurgu yapar Şiirleri Kurmançi ve Zazacaya çevrilmiştir
Şiirlerinin toplandığı tek kitabı 1968'de yayınlandı Türkiye'de en çok basılan kitaplar listesindedir Hasretinden Prangalar Eskittim adlı şiiri Ahmet Kaya tarafından şarkı haline getirilmiştir Ayrıca Cem Karaca tarafından da bir çok şiiri bestelenmiştir 2 Haziran 1991 yılında geçirdiği kalp krizi sonucu 2 Haziran 1991 yılında yaşamını yitirdi
  
Beyhan Cenkçi (1953 - 1993) : 3 Temmuz 1935 yılında Bursa'da doğmuştur İlk ve orta öğrenimini Ankara'da tamamladıktan sonra Kastamonu Lisesini bitirdi İngiltere'de gazetecilik, ABD'de St John's College'de Toplum Yönetimi Eğitimi görmüştür
Bir süre Yeni Gün ve Ulus gazetelerinde çalışmıştır 30 Haziran 1959 yılında Yedek Subay Okulundan Y d P Asteğmen rütbesiyle mezun olmuştur 13 Haziran 1959 yılında Ankara Savcılığına teslim edilmiştir Daha sonra Ankara Merkez Kapalı Cezaevinin 10 Koğuşuna( Hilton) gönderilmiştir 27 Mayıs 1960 da Silahlı Kuvvetlerin ülke yönetimine el koymasıyla Milli Birlik Komitesi tarafından serbest bırakılmıştır 15 Ağustos 1961'de Gazeteciler Cemiyetindeki görevine dönmüştür
1 Haziran 1971'den itibaren Ankara Ekspress Gazetesinde çalışmıştır 1 Nisan 1972'de Anadolu Ajansı Genel Müdür Danışmanlığına atanmıştır 15 Şubat 1973'te Basın İlan Kurumu Genel Üyeliğine seçilmiştir 1 Ekim 1975 - 1 Ocak 1978 arası Dünya Gazetesinde yöneticilik ve yazarlık yapmıştır Söz Dergisini yayınlamıştır Gazeteciler Cemiyetinin 25 yıllık başkanlığını yapmıştır Cenkçi, 17 Mart 1993'te İstanbul'da vefat etmiştir
  
Talat Aydemir (1917 - 1964 ) : 1917 yılında Bilecik'te doğmuş 1939'da Harp Okulu'nu ve 1945'te Harp Akademisi'ni bitirmiştir 1956 - 1959 yılları arasında DP iktidarına karşı darbe yapmak için örgütlenen cuntada çalışmış, 1959 yılında Kore'ye gitmiştir 1960 Haziranına kadar orada kaldığı için 27 Mayıs 1960 hareketine katılamamış, yurda dönünce Milli Birlik Komitesi'nce Kurmay Albay rütbesindeyken Harp Okulu'nun komutanlığına atanmıştır Albay Talat Aydemir 22 Şubat 1962'de yapılan atama ve tutuklamalara karşı, askeri öğrencilerin de desteğini alarak hükümete karşı direniş hareketini örgütlemiştir
Bu direniş hükümetle uzlaşma ile sonlandırılmış ve Aydemir emekli edilmiştir Ankara Merkez Kapalı Cezaevinde 9 gün gazeteciler için yapılan 10 koğuşun ikinci katında (Hilton Yayla) kaldıktan sonra 10 Mayıs 1962'de çıkarılan özel af yasasıyla serbest bırakılmıştır Cezaevinde kaldığı günlerde '' Ben tarihe İsmet İnönü'yü öldüren adam olarak geçmek istemem sözleri İnönü'nün kulağına kadar gitmiştir
Talat Aydemir, 20 Mayıs 1963'de Anayasa'da öngörülen reformların gerçekleştirilmediği gerekçesiyle ikinci darbe girişiminde bulunmuş ve başarılı olamamıştır Yapılan yargılamalardan sonra Süvari Binbaşı Fethi Gürcan ile birlikte idama mahkum edilmiştir 27 Haziran 1964 günü sabaha karşı hücresinden alınarak infaz hazırlığı için cezaevi müdürünün odasına getirilmiştir ise de avukatın yaptığı bir son dakika başvurusu ile infaz ertelenmiştir
Bu son hukuki girişimlerin de etkisiz kalmasının ardından hüküm, 8 gün sonra 5 Temmuz 1964 yılında Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nin avlusunda infaz edilen Albay Talat Aydemir, idam edildiğinde 43 yaşındaydı
  
Fethi Gürcan (1922 - 1964): Süvari Binbaşı Fethi Gürcan 1922, Konya'da doğdu Asker ve binici idi Kurtuluş savaşı kahramanı alaylı Yüzbaşı Mehmet Hamdi bey ve Halime Hanım'ın dört çocuğundan biriydi Harp Okulu'nu süvari göstererek 1954 yılında binicilik milli takımına seçilmişti
1956 yılında Viyana konkurhipliklerinde, birgün içinde dresaj ve engel atlama dalında iki birincilik birden kazandı Kara Harp Okulu Komutanı Alb Talat Aydemir yönetimindeki 22 Şubat 1962 ayaklanmasına katıldığından, binbaşı rütbesiyle, direnişe katılan diğer genç subaylarla birlikte ordudan tard edildi
20 Mayıs 1963 ayaklanmasının da öncüleri arasında yer almış ve Mamak Askeri Mahkemesi'nde yargılanarak idama mahkum edilmişti Fethi Gürcan 42 yaşındayken, 27 Haziran 1964 Cuma günü sabaha karşı saat 02:55'de hücresinden alınarak Ankara Merkez Kapalı Cezaevinin avlusunda idam edildi
Süvari Binbaşı Fethi Gürcan'ın Son Mektubu
27 Haziran 1964 Cuma saat 02: 55
''Canım karıcığım ve yavrrularım Ölümümden dolayı üzülmeyiniz Bu benim alın yazımmış Kalben müsterih olarak öteki dünyaya göç ediyorum Kendimi vatana ve millete adamış insanların gönül rahatlığı içindeyim Size şerefimden başka bir miras bırakmadığım için üzgünüm Bu emanetimi sonuna kadar muhafaza edeceğinizden eminim Yavrularım annenizi üzmeyiniz Tahsilinize devam edin Vatana ve millete yararlı insanlar olmak için çalışın Allah sizi fena insanlardan korusun Hepinizi önce Allah'a sonra asil Türk milletine emanet ediyorum Hepinizi ayrı ayrı kucaklar son defa gözlerinden öperim Sizi çok seven babanız Fethi Gürcan ''
  
Nail Bey ( ? - 1926 ) : Eski İttihatçı, Enver Paşa'nın yaveri ve Mütarekede Maltepe Atış Okulu Kumandanı, İlk Mecliste bir dönem İstanbul mebusluğu yapan Yenibahçeli Şükrü bey'in (Oğuz) kardeşidir
Yenibahçeli Nail olarak tanınmıştır İttihatçıların fedai takımındandır, Teşkilat - ı Mahsus'a ve karakol Cemiyetinde de bulunmuştur Trablusgarp'ta gönüllü olarak savaşmıştır İttihat Terakki'nin Eskişehir katip - i mesulü olarak görev yapmıştır
İttihat ve Terakki Partisi'nin sorumlu sekreterlerinden Nail Bey, Anayasayı değiştirmek, kaldırmak, TBMM'ni devirmek ve zorla görev yapmasını önlemekten idama mahkum oldu O zamanki adıyla Cebeci Tevkıfhanesinde tek kişilik koğuşlarında kalan Nail Bey, 26 Ağustos 1926 günü idam edildi
Son Sözleri
''Millet sağ olsun, vatan payidar olsun diyerek sandalyeye oturdu Ayağa kalkması hatırlatılınca gülerek ; Daha evvel asılmadığım için bilmiyorum Yalnız düğümü arkaya getirin'' diyebildi
Oğlu için hatıra defterine yazdığı satırlar gazete sayfalarına yansıyacaktı
''Annenin ve kardeşlerinin gözlerinden öperim Amcanız size babalık yapacaktır Mahkeme reisini kınamayız Beni Dr Fikret Beyin bir sözü yaktı Reis ve Kılıç Ali Bey'lere mahsus selam söyleyin, adaletin hükmünü ifa ediyorlar Kendilerine dargınlığım yoktur '' Fırtınalı günlerin adamı Nail Bey çocuklarını ağabeyi Yenibahçeli Şükrü'ye (Oğuz) emanet ederek gidiyordu
  
İskilipli Atıf Hoca (1875 - 1926): 1875 yılında İskilip'in Tophane köyünde doğdu İlk tahsilini köyde yaptı 1893'te İstanbul'a gelip medrese tahsili yaptı 1902'de icazet alarak Darü'l Fünunun ilahiyat fakültesine girmiş, 1903'de fakülteyi bitirip Fatih Camiinde kürsüye çıkmıştı 31 Mart vakasından sonra Sinop'a sürülmüş, oradan Sungurlu'ya gönderilmiş ve daha sonra yanlışlık olduğu söylenerek serbest bırakıldı Yunanlılar İzmir'e çıktığında ilk tepkiyi, kurduğu Teal -i İslam Cemiyeti vasıtası ile yaptı
Kısa zamanda toparlanan Anadolu, işgalcileri, halkça gavur - İslam dışı olan insanları çıkarmayı başardı İskilipli Atıf Hoca da İslam'a bağlı örnek bir şahsiyet olarak bu dönemin sıkıntılarından payını alıyordu Sürgün ve hapis ülkedeki batılılaşma hareketine karşı Frenk Mukallitliği ve şapka adlı eserini 1924'te yazdı Kitapta, batıyı çevresindekilere anlatıyordu İskilipli Atıf Hoca bir buçuk sene önce yazdığı Frenk Mukalitliği isimli kitabından dolayı tutuklandı Giresun İstiklal Mahkemesinde yargılanarak suç bulunamaması nedeni ile İstanbul'a gönderildi Ancak bir süre sonra yeniden tutuklandı
26 Aralık 1925 'de arkadaşları ile beraber 13 kolluk kuvveti gözetiminde Ankara'ya gönderildi 26 Ocak 1926 Salı günü Ankara İstiklal Mahkemesinde yargılandı Savcı, İskilipli Atıf Hoca için 3 yıl hapis cezası istedi Mahkeme müdafaa için birgün sonraya bırakıldı Ertesi gün mahkeme reisi Kel Ali, İskilipli Atıf Hoca için alınan idam kararını açıkladı 51 yaşındayken, 4 Şubat 1926 günü Cebeci Tevkıfhanesi'nin avlusunda idam edildi İskilipli Atıf Hoca'nın idam sehpasındaki son cümleleri ise '' Zalim ve katillerle elbette mahşer günü hesaplaşacağız '' oldu
  
Maliye Nazırı Cavid Bey ( 1875 - 1926):1875 Selanik'de doğdu Selanik tüccarlarından Recep Naim Efendinin oğlu olan Mehmed Cavid Bey, Rumeli'ye olan aşkını hiçbir zaman unutmamış şair ruhlu bir Makedonya çocuğudur Selanik Şemsi Efendi Mektebi ve Feyz - i Sıbyan Rüşdiyesinden sonra, İstanbul'a gelerek Dersaadet İdadisi ve Mekteb - i Mülkiye - i Şahane'yi bitirmiştir (1896) Hüseyin Cahid, Süleyman Kani (İrtem), Aynizade Hasan Tahsin ile Mülkiye sıralarında başlayan arkadaşlıkları ölene kadar sürmüştür
İlk memuriyetine Ziraat Bankası muhasebe kaleminde başlamış ve sonra Maarif Nazereti Mektubi Kalemi İstatistik Şubesine, oradan da aynı nezaretin Rüşdiye idaresi Kalemine nakledilmiştir (1899) Bu arada Ayasofya ve Merkez Rüşdiyesi ile Darü'l Muallimin -i Ali'de ilm - i servet (ekonomi) ve maliye dersleri okutmaya başlamıştır (1898) Kendi ifadesine göre İlm -i İktisad isimli kitabı bu sıralarda yayınlanır görüşleri nedeniyle Yıldız Sarayına jurnal edilince görevine son verilmiştir (1901)
Görevinden uzaklaştırılan Cavid Bey, doğum yeri Selanik'e dönerek yeni açılan özel Fevziye Mektebine müdür olmuştur (1902) Cavid Bey, İttihat ve Terakki liderlerinden olup, II Meşrutiyer döneminde Maliye Nazırlığı yapmış bir siyasetçidir 1925'de İzmir Suikastı hadisesi sonrasında İstiklal Mahkemesi tarafından yargılanarak tek kişilik hücrelere konulmuş, 51 yaşındayken hakkında verilen infaz kararı ile 26 Ağustos 1926 tarihinde saat 23: 15'te Cebeci Tevkifhanesinin avlusunda idam edilmiştir
Son Sözleri
''Bundan sonra kulaklarıma bile siyaseti kapatacağım Hüseyin Cahit buradadır, selam söyleyiniz Evladımın ve Refıkamın gözlerinden öpsün Allah'ın zulmü zalimin üzerine olsun, zalimlere bir gün dedirir kudreti Mevla, Taallah - i Lakat eserek Allahü Aleyna ''
  
Tarık Halulu (1927 - 2009) : 10 Temmuz 1927 yılında İzmir Karşıyaka'da doğdu Eğitimini İzmir'de tamamladıktan sonra üniversite okumak için Ankara'ya gelmiştir Yüksek öğrenimini Ankara İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisinde görmüştür Bu dönemde hem okumuş hem çalışmıştır Siyaset ağır bastığı için 2 sınıftayken okulu bırakıp gazeteciliğe başlamıştır
Akis, Tanin, Ulaşım dergisi, Olay gazetesi gibi yayınlarda çalışmıştır 9 Mayıs 1958 yılında Akis dergisi bir ay kapatılmıştır Yazı işleri müdürü olan Tarık Halulu tutuklanarak Ankara Merkez Kapalı Cezaevinin 10 Koğuşuna (Hilton) gönderilmiştir 16 ay hapis cezasını burada tamamlayarak tahliye edilmiştir 4 Mart 2009 gününde ise vefat etmiştir
|