08-04-2012
|
#4
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Kocaman Minik Şehir | Bratislava (Slovakya)
Eski Şehir

Kilisenin biraz ötesindeki dar geçitten geçerek eski şehri görebilirsiniz 1927 yılından beri beton olarak inşa edilmiş köprüden geçip, bugün ayakta kalabilmiş dört kapıdan sonuncusu olan Michael’s Kapısı’ndan içeri girebilirsiniz Eski binaların alt katları modern ve zevkli bir şekilde döşenerek, küçük kafeteryalar ve restoranlar hâline getirilmiştir


Bazı evlerin pencereleri savaş sırasında tuğla ile örülerek kapatılmış veya pencerelere taş yünleri sıkıştırılmıştır Bu evler bugün aynı şekilde korunmaktadırlar Bir evin çatısında aldığı bir darbe sonucu büyük bir delik bulunmaktadır Açık hava müzesinde gezerken savaş esnasında hasar gören evlerin bile mimari estetiğe sahiptir
  
Cumil ve Napolyon Heykelleri

Şehrin en çok fotoğrafı çekilen heykeli; eski şehrin içinde yürürken birden karşınıza çıkıyor Logar kapağından çıkar gibi durmakta olan bronzdan bir heykel, muzip bir şekilde aşağıdan yukarı doğru bakıyor ve mutlu mutlu gülümsüyor


Meydanda bulunan bir diğer heykel de, banka yaslanmış bronz Napolyon heykelidir Bu iki heykelin de sembolik anlamları vardır Cumil 1997 yılında Korzo’nun yani eski şehrin yeniden inşasını anlatmak, Napolyon heykeli ise 1805 yılındaki istilayı hatırlatmak için yapılmış Şehir meydanının kenarında birbirinden güzel mimari özellikler sergileyen yapıların yanı sıra sizi şaşırtacak heykeller de görmeniz mümkündür
  
St Elizabeth Kilisesi

“Mavi Kilise” adıyla da bilinen St Elizabeth Kilisesi’nin dış cephesi tamamen mavi seramiklerle süslenmiştir ve nouveau mimari sanatının muhteşem örneklerini sergilemektedir Bratislava; özgürlüğüne kavuşmasıyla birlikte etkileyici tarihi binaları, en iyi hâllerine getirmiş ve en iyi şekilde restore ettirmiştir
  
St Martin Katedrali

Eski Şehir’in sonunda Bratislava Kalesi’nin altında bulunan katedral, Macar krallarının ve kraliçelerinin taç giydirme törenlerinin yapıldığı, tarihi 14 yüzyıla uzanan bir yapıdır St Martin tacın üzerine konulması için bir haç yerine altın bir yastık kullanılmasını uygun görmüştür O günden sonra bu katedral, dini bir yapı olmanın dışında yeniliklere açık oluşunu kanıtlamıştır
  
Bratislava Kalesi

Eski şehrin üzerinde bulunan tepeye yapılmış kale, Bratislava hakkında yazılı kayıtlarda bulunan ilk yerdir Bu yazılı kayıt; 907’de yazılmış olan Salzburg anıtlarıdır Yazıda Bavyeralılar ve Macarlar arasında geçen savaş anlatılmaktadır Kalenin ilk sahiplerinin Keltler olduğu düşünülmektedir Keltlerin kaleye verdikleri isim ise Oppidum’dur


Eski Hali
Yüzyıllar boyunca Roma İmparatorluğu’nun sınırında bulunan kale, Büyük Moravian (Çek) İmparatorluğu sırasında heybetli bir şekilde büyütülmüş ve o zaman için önemli ve belirgin bir merkez hâline getirilmiştir


Yeni Hali
10 yüzyılda Bratislava büyüyen Macaristan’ın önemli bir bölgesi olmuştur Kalenin içine taş bir saray ve onun uzantısı olan taş bir kilise; St Saviour yapılmıştır 15 yüzyıla gelindiğinde ise, Luxembourg Hanedanı'nın son imparatoru Sigismund’un hükmüyle kale, gotik stille yeniden yapılmıştır Bu dönemde kaleye yedi metre uzunluğunda yeni bir giriş kapısı; Sigismund’s Gate eklenmiştir


Sigismund Kapısı
Kral Ferdinand 16 yüzyılda Rönesans stiliyle kaleyi yenilerken, 17 yüzyılda Maria Theresa barok stilini daha uygun görmüştür Özetle Bratislava Kalesi her döneme göre yenilenmeye devam etmiş, sürekli yenilenen şehre ayak uydurmuştur


Tarih kokan heybetli Bratislava Kalesi’ne gittiğinizde tüm şehri ve Tuna Nehri’nin eşsiz manzarasını görebilirsiniz
  
Primatial Sarayı

1778 yılında Estergon başpiskoposuna ait bölgede yapılan saray, tamamen klasik bir şekilde inşa edilmiştir Sarayın çatısında bulunan alegorik heykeller ve vazolar, ünlü heykeltıraşlar J Kögler ve J A Messerchmidt tarafından yapılmıştır Pencerelerin üzerinde bulunan 150 kilo ağırlığındaki heykel, sarayın ilk sahibi olan Kardinal Jozef Batthyanyi’nin heykelidir


Çatıda bulunan heykeller, kardinalin insani değerlere ve gelişime verdiği önemi göstermek amacıyla yapılmıştır Fransa ve Avusturya arasında imzalanan Bratislava Antlaşması 26 Aralık 1805 tarihinde bu sarayın Aynalar Salonu’nda (Hall of Mirrors) imzalanmıştır


Bugün ise Bratislava Belediye binası olan saray, halkla iç içedir ve eski sarayın Aynalar Salonu, büyük konserler için kullanılmaktadır Bir İngiliz kasabası olan Mortlake’de 1903’te gün yüzüne çıkan kraliyet duvar resmi dokumacılığı koleksiyonunun nadir eserleri şüphesiz görülmeye değerdir


Sarayın bahçesindeki zarif çeşme St George, efsanevi bir şövalyenin ejderha ile savaşmasını simgelemektedir Efsaneye göre; şövalye, reformcu St George kardinalini, ejderha ise şehrin reformunu yasaklayan Katolik Kilisesi’ni simgelemektedir Efsaneye göre, St George ejderha ile savaşında galip gelir ve ödül olarak bakire Dubravka ile evlenmeye hak kazanır İnanışa göre, her yıl St George Günü’nde, taştan heykel canlanır ve atıyla tüm şehir sakinlerini kolaçan edip tüm şehri dolaşır
  
St Michael Kapısı

Bratislava’nın ortaçağdan kalma en eski kapısı üzerinde barok stili bir ejderha bulunur Kapı adeta tarihi hayatla, güncel yaşamı birbirinden ayıran bir noktada bulunmaktadır Kapının dışında yoğun akan bir yaşam, trafik, telaş; diğer yanda ise tarihi eserlerin olduğu, tarihi dokuyla kaplı bir yer


St Michael Kapısı’nın hemen altında kapının diğer önemli dünya şehirlerine olan uzaklıkları yazılmış ve İstanbul da doğal olarak bu şehirler arasında yerini almıştır 1543’te Osmanlı, Estergon’u fethedince kardinal kaçıp bu kapıdan geçmiş ve kapının arkasındaki tarihi yapıtları ve binaları büyütmüştür Osmanlı, farkında olmadan buradaki sanatsal gelişime katkıda bulunmuştur
  
En Dar Ev

Michael Kulesi ve Michael Kapısı’nın arasında bulunan 130 cm genişliğindeki, 3 katlı ev turistlerin yoğun ilgisiyle karşılaşmaktadır Bu yapı, Avrupa’da bulunan en dar evdir
|
|
|