08-04-2012
|
#8
|
Prof. Dr. Sinsi
|
İstanbul’Da Camiye Çevrilen Kiliseler

Sancaktar Hayrettin Camii
(Gastrion Manastırı)

Caminin genel görünümü
Sancaktar Hayrettin Camii ya da Sancaktar Hayrettin Mescidi, Osmanlı İmparatorluğu döneminde camiye çevrilen bir manastırdır Bugün cami olarak kullanılan bölüm bir manastır kompleksinin yalnızca ayakta kalan küçük bir bölümü olduğu sanılmaktadır Bu manastırın adının ne olduğu konusunda kesin kabul görmemiş değişik görüşler bulunmaktadır Yapının Gastrion Manastırı'nın (Yunanca: Μονή των Γαστρίων - Moni ton Gastrion, Vazolar Manastırı) bir parçası olduğu düşünülse de, adı geçen manastırın fazla doğusunda olması nedeniyle bu görüş herkes tarafından kabul görmemektedir İstanbul'da Komnenos ve Paleologos dönemi Bizans mimari yapıtlarının küçük bir örneğidir

Geçmişi

Caminin 1870'lerdeki görünümü
İstanbul'un yedinci tepesinde, Marmara Denizi'ne bakan bir yamaçta bulunan bu yapının, kökeniyle ilgili bilgiler oldukça yetersizdir ve kesinliği tartışmalıdır Bunlar içinde en yaygın olan anlatıya göre, I Konstantin'in annesi Helena, 325 yılında yanında Gerçek Haç ve İsa'nın çarmıha gerildiği Galgota'dan toplanmış hoş kokulu bitkilerin içinde olduğu vazolarla Samatya Liman'ndan şehre giriş yapmıştır Helene, Samatya'da bu yapıya uğrayarak elindeki vazoları buraya bırakır ve burada bir manastır kurar Ama tarihî kayıtlarda Konstantinopolis'te 4'üncü yüzyılın son çeyreğinden önce manastır tarzı dinî yapılara rastlanmaz Bu nedenle bu sav, büyük olasılıkla bir şehir efsanesinden ibarettir
Gastrion Manastırı'ndan tarihî kayıtlarda ilk kez, 9'uncu yüzyılın başlarında söz edilmektedir II Teodora'nın annesi, Teoktista bu dönemde Samatya'dan ((Yunanca: Ψαμάθεια, Psamatya) bir ev almış ve burada bir manastır kurmuştur Teoktista öldükten sonra bu binaların kurucusu ve sahibi unvanı kızı Teodora'ya geçmiştir Teodora tahttan indirildikten sonra kardeşi Bardas tarafından çocukları Anna, Anastasya ve Pulherya'yla birlikte bu manastıra getirilmiştir VII Konstantin'in kitabı De Ceremoniis'te yazdığına göre burası aynı zamanda Teodora'nın aile mezarlığı gibi kullanılmaktaydı Kendisi, kardeşi Petronas, annesi ve üç kızı burada gönülmüştür


Caminin kuzeyden görünümü
Şehir Türkler tarafından ele geçirilmeden önce yapının yazılı kaynaklarda adının son geçişi, bir Rus gezginin notlarındadır 15'inci yüzyılın ikinci çeyreğinde şehri ziyarete gelen bu Rus gezgin ayrıca İstanbul surlarının yakınında çeşitli azizlere ait kutsal emanetlere ev sahipliği yapan bir manastırdan söz eder Bu manastır Gastrion Manastırı ile ilişkilendirilmektedir
Şehrin düşüşünden kısa bir süre sonra şehirdeki metruk yapıları şeneltme politikası uyarınca, II Mehmed'in sancaktarı Hayrettin Efendi yapıyı bir mescide çevirmiş ve öldükten sonra naaşı buraya defnedilmiştir Bu yapının ikamesi için kurulan vakıf günümüze ulaşmamıştır 1894 yılında İstanbul'da meydana gelen büyük depremde yapının bir bölümü çökmüş; kapsamlı bir onarımı ancak 1973 ve 1976 yılları arasında görmüştür 1877 yılına ait bir kitapta yer alan bilgilere göre, caminin kubbesi yoktur ve çatı kırmızı kiremit kaplıdır Yapının doğu duvarında derin bir çatlak sözkonusudur 1894 yılındaki depremde binanın bir kısmının yıkılması büyük olasılıkla bu çatlak nedeniyledir 1894 depreminde büyük zarar gören caminin çevresi daha sonraki yıllarda gecekondularla dolmuştur

Mimari Özellikleri

Bir dinî yapıya göre oldukça küçük kalan boyutları nedeniyle bu yapının, manastırın kilise bölümünden çok, önemli dinî kişiliklerin defin şapeli (türbesi) olarak kullanıldığı sanılmaktadır 14'üncü yüzyıl Paleologos dönemi yapılarıyla ilişkilendirilmektedir Düzensiz sekizgen biçimde yapılan yapının iç kullanım alanı haç planlıydı Doğuya doğru çıkıntı yapan bir apsisi vardı Haç planlı iç kullanım alanı ve bu apsis büyük olasılıkla 1973 yılında başlatılan onarım çalışmalarında yeniden oluşturulmamıştır Yapının içindeki tonozların kemerlerinin yaklaşık olarak 6,5 metre çapındaki bir kubbeyi taşıdıkları sanılsa da, kubbenin özgün biçimi bilinmediği için bu onarım sırasında kubbe de es geçilerek çatı eskiden olduğu gibi kiremitlerle örtülmüştür Binanın aydınlatması, karşılıklı duvarlara açılan pencerelerle sağlanmıştır Tüm pencereler derin bir kemerle çevrelenmiş olup yapının içine açılmaktadır Duvar yapımında geleneksel Bizans mimarisinde olduğu gibi tuğla ve yontmataş birlikte kullanılmıştır Yapının dış cephesine çokrenkli bir görünüm veren bu tarz, Paleologos dönemi mimarisinin en yaygın uygulamalarındandır Kuzeybatı ve güney taraflarda günümüzde de hâlâ var olan duvarların onarım çalışmaları başlamadan önceki durumlarına bakıldığında, yapının izole hâlde olmadığı; bir başka yapıyla bitişik nizamda durduğu anlaşılmaktadır Yapı camiye ilk çevrildiği dönemde kısa bir minareye sahipken; günümüzde var olan uzun gövdeli minare de yapıya 1973 yılında başlatılan onarım çalışmaları sırasında eklenmiştir

Vefa Kilise Camii
(Aziz Theodoros Kilisesi)

Vefa Kilise Camii
Vefa Kilise Camii İstanbul'un Vefa semtindeki bir dini yapıdır Kilise olasılıkla Aziz Theodoros'a adanmıştır Kompleks, İstanbul'un Komnenos ve Palaiologos mimarisinin bir örneğidir Vefa Kilise Camii Doğu Ortodoks kilisesi formunda olup, İstanbul'un fethi'nden sonra cami olarak kullanılmıştır Yunan haçı planına göre yapılmıştır Binanın kuzey ve güney cephelerindeki yan dehlizler 1833 yangınında yok olmuştur

Tarih

İstanbul'un üçüncü tepesi sırtlarında yer alan binanın ilk hali hakkında kesin bir bilgi yoktur Kilisenin, duvarcılık işine göre 11 yüzyıl sonu, 12 yüzyıl başlarında I Aleksios Komnenos döneminde yapıldığı anlaşılmaktadır Aziz Theodoros'a adanmış olup olmadığı da kesin değildir Yapı 4 Haçlı seferinden sonra İstanbul'un Latin kontolünde olduğu dönemde Roma Katolik kilisesi olarak kullanıldı
Osmanlı Devleti'nin İstanbul'u fethinden kısa bir süre sonra kilise, Fatih Sultan Mehmed'in hocası alim Molla Gürani tarafından cami haline getirildi Molla Gürani kısa süre sonra İstanbul'un ilk müftüsü olacaktı Cami daha sonra onun adıyla isimlendirildi 1883 yılındaki bir yangında ağaç kısımları yandı ve cami tahrip oldu Yapı 1937 yılında kısmi bir restorasyon gördü Mozaikleri yeniden keşfedildi ve temizlendi

Zeyrek Camii
(Pantokrator Manastırı Kilisesi)

Zeyrek Camii (Pantokrator Manastırı Kilisesi) İstanbul'un Zeyrek semtinde Doğu Roma döneminden kalma dinî yapıdır Kilise üç ayrı şapelin bir araya gelmesinde oluşur Ayasofya'dan sonra İstanbul'da ayakta kalan en büyük kilisedir
Güneydeki ilk kilise II Yannis Komnenos'un karısı İrene tarafından 12 yüzyılın ilk çeyreğinde yaptırıldı Karısının ölümünün ardından imparator kilisenin kuzeyinde, az ilerisine ikinci bir kilise yaptırdı ve en sonunda bunları birleştirmek için üçüncü bir kilise daha yaptırdı


İmparatorluk Şapel in apsisi (arkada) girintili tuğla tekniği ile yapıldı
İstanbul'un fethinden sonra ilk medrese burada açıldı Müderrisi Zeyrek Mehmed Efendi'ydi Fatih Külliyesiyle birlikte yeni medreselerin yapımı tamamlanınca buradaki medrese kapandı ve bina cami oldu Şu anda yalnızca güney kısmı cami olarak kullanılmaktadır

Tarih

1118 ve 1124 tarihleri arasında Bizans imparatoru II Yannis Komnenos'un eşi Macaristanlı İrene bu manastır sitesini inşa etti Hristos Pantokrator (Herşeye kâdir İsa) adadı Manastır, ana kiliseyi kapsıyordu Ayrıca bir kütüphane ve bir de hastane adadılar Eşinin ölümünden sonra, kısaca 1124 den sonra imparator II Yannis Komnenos ilk kilisenin kuzeyine diğer bir kilise inşa etti Onu Theotokos Eleousa'ya adadı Neticede (1136) iki şapel (Saint Micheal'e adanan) ile birleşti Komnenos ve Palaiologos hanedanlıklarının İmparatorluk mozelesi haline geldi Bundan başka, pekçok yüksek rütbeli Bizanslı, İmparator II Yannis ve eşi İrene, İmparator I Manuel Komnenos'un eşi Sulzbachlı Bertha ve İmparator V Yannis Palaiologos buraya gömüldüler

Tanımlama

İmparatorluk Şapel in apsisi (arkada) girintili tuğla tekniği ile yapıldı
Taş işçiliği( Orta dönemdeki Bizans mimari simgesi ) girintili tuğla tekniğine kısmen adopte edildi Bu teknikte birbiri ardına gelen tuğlalar duvar çizgisinin arkasına monte edildi Ve karışım yatağına daldırıldı Bundan dolayı karışım katmanının kalınlığı,normal tuğla katmanının üç katı fazlasıdır

|
|
|