Prof. Dr. Sinsi
|
Dolmabahçe Sarayı (İstanbul)
Süslemeleri

Dolmabahçe Sarayı'nın iç ve dış süslemeleri Batı'nın çeşitli sanat dönemlerinden alınan motiflerin birarada kullanılmasıyla gerçekleştirilmiştir Barok, Rokoko ve Ampir özelliğindeki motifler içiçe kullanılmıştır Sarayın inşaatında Marmara Adaları'ndan çıkarılan maviye benzer bir renkteki mermer kullanılmış, iç süslemede ise su mermeri, billur, somaki gibi kıymetli haiz mermer ve taşlarla çalışmalar yapılmıştır [22] Dış cephelerdeki süslemelerde olduğu gibi iç tezyinatta da eklektik (seçmeci) anlayış hâkimdir
Dolmabahçe Sarayı'nın Dış Süslemeleri, Barok, Rokoko ve Ampir Motiflerinden Oluşur

Sarayın duvar ve tavan süslemeleri İtalyan ve Fransız sanatçılar tarafından yapılmıştır İç süslemelerde çoğunlukla altın tozu kullanılmıştır Resimler sıva ve alçı üzerine yapılmış, duvar ve tavan süslemelerinde perspektifli mimari kompozisyonlarla boyutlu yüzeyler meydana getirilmiştir Sarayın iç dekoru, tarih akışı içinde ilaveler yapılarak zenginleştirilmişözellikle yabancı devlet adamı ve kumandanların hediyeleri ile salon ve odalar ayrı bir değer kazanmıştır
Séchan isimli yabancı bir sanatkar sarayın dekore edilmesinde ve döşenmesinde çalışmıştır Avrupai stilde (Regence, XV Louis, XVI Louis, Viyana-Thonet) ve Türk tarzındaki mobilyaların yanısıra, saray odalarında görülen minder, döşek ve şalteler alaturka hayat tarzının devam ettirildiğini göstermektedir 1857 tarihli belgelerde Séchan'a başarısından dolayı nişan verildiği ve kendisine üçmilyon frank hakkının ödenmesi gerektiği açıklanmıştır
Sarayın, İtalyan ve Fransız Sanatçılar Tarafından Yapılmış Tavan Süslemeleri

Döşemelik ve perdelik kumaşların tümü yerli olup, sarayın dokumahanelerinde üretilmiştir Sarayın parkelerinin üzerini (yaklaşık 4 500 m²'lik bir alanı) 141 halı ve 115 seccade süslemektedir Halıların büyük bir kısmı Hereke fabrikalarındaki tezgahlarda imal edilmiştir Bohemya, Bakara ve Beykoz avizelerinin toplam sayısı 36'dır
Ayaklı şamdanların, bazı şöminelerin, billur merdiven korkuluklarının ve bütün aynaların malzemesi kristaldir Sarayda ayrıca 581 tane kristal ve gümüşten yapılmış şamdan mevcuttur Toplam 280 vazodan 46 tanesi Yıldız porseleni, 59'u Çin, 29'u Fransız Sevr, 26'sı Japonya, geri kalan diğerleri de muhtelif Avrupa ülkelerinin porselenleridir Herbirinin ayrı bir özelliği olan 158 adet saat sarayın oda ve salonlarını süslemektedir Yaklaşık 600 adet tablo, Türk ve yabancı ressamlar tarafından yapılmıştır Bunlar arasında saray baş ressamı Zonaro'nun 19, Abdülaziz döneminde İstanbul'a gelen Ayvazovsky'nin 28 tablosu da bulunmaktadır
   
Duvar ve Kapıları
Dolmabahçe Sarayı'nın kara tarafındaki aşılması oldukça güç duvarların ne zaman yapıldığına dair kesin bir bilgi olmamakla birlikte, sarayın bugünkü duvarlarının Beşiktaş Sarayı ile Dolmabahçe'de bulunan eski saray zamanlarında yaptırıldığı hususunda yabancı kaynaklar mevcuttur
Dolmabahçe Sarayı'nın Saltanat Kapısı

Dolmabahçe adıyla meşhur padişah bahçesinin duvarı harabeye dönmüş, böylece içindeki muhteşem binalar da devamlı toz duman içinde kalınca çalışkan ve gayretli Vezir-î Azam diğer bahçelerden daha fazla ihtişama layık buranın böylesine çirkin bir vaziyette olmasının sarayın şan ve şerefine zarar getireceği fikrindedir
Çünkü, burası gerek kara ve gerekse deniz yoluyla İstanbul'a gelen misafirlerin, yolcuların ister dost, ister düşman olsun dikkatlerini çeken bir yerdir Bu duvarın onarımı ve yapımıyla sarayın Beşiktaş'ta bulunan diğeriyle bütünleşebileceği, böylelikle eski itibarını koruyacağı bir ferman vasıtasıyla inşaatın yönetici ve idarecilerine bildirilmişti Vezir-î Azam'ın üstün gayretleriyle saraydan Kabataş'a kadar bir duvar çekilmiştir Fındıklı sakinleri daha önceleri Arap iskelesiyle Dolmabahçe ve Beşiktaş'a gitmekteyken, iskele yerine bir liman yapılmış halk da Dolmabahçe'den geçmeye izinli olmuştur
Dolmabahçe Sarayı'na gösterilen önem, kara ve deniz tarafında bulunan kapılarda da görülmektedir Çok süslü ve heybetli bir görünüme sahip kapılar sarayla bütünlük sağlar Hazine kapısı, bugün idare binası olarak kullanılan Hazine-i Hassa ile Mefruşat Dairesi arasında bulunur Yuvarlak kemerli ve beşik tonozlu bölümü bu kapının esas kirişini oluşturur Kapının iki kanadı demirden imal edilmiştir Kapının girişinde her iki tarafta, yüksek kaideler üzerinde ikiz sütunlar vardır
Hazine kapısının sağ ve solundaki kapılardan Hazine-i Hassa ve Mefruşat Daireleri'nin avlularına giriş sağlanmıştır Kapının taçlandırılmış üst tarafında bulunan madalyonda oval şekil I Abdülmecit'in tuğrası ve bunun altında da Şair Ziver'in 1855/1856 tarihli kitabesi yer alır Kitabenin hattatı Kazasker Mustafa Efendi'dir
Dolmabahçe Sarayı'nın Hazine Kapısı

Hazine Kapısı'nın süslemesi daha ziyade kartuşlar, askı çelenk,, yumurta dizileri, istiridye kabukları motiflerinden oluşmaktadır Üzerinde Abdülmecit'in tuğrasının bulunduğu Saltanat Kapısı, koridorlu iki yüksek duvar arasında bulunur Bir taraftan bayıldım bahçesine, diğer taraftan da Hasbahçe'ye bakan kapının demirden yapılmış iki kanadı vardır Abidevi bir görünümü bulunan kapının girişinde her iki tarafta da birer sütun vardır
Kapı, büyük panolar içine alınmış madalyonlardan sonra ikiz sütunların kullanılmasıyla taçlandırılmıştır İçte ve dışta ikişer kulesi vardır Saltanat Kapısı, yabancı ziyaretçilerin de ilgisini çekmektedir Gerek Dolmabahçe Sarayı'nı ziyarete gelenler,
Bu iki kapıdan başka Koltuk, Kuşluk, Valide ve Harem Kapıları da sarayın kara tarafında özenle yapılmış kapılardır Dolmabahçe Sarayı'nın deniz tarafına bakan cephesinde taçlı, demir kanatlı, inci gerekse Boğaz turuna katılanlar tarafından hatıra fotoğrafları çekilmektedir madalyonlu, bitki motifleriyle süslü, birbirlerine dilimli parmaklıklarla bağlanmış beş yalı kapısı vardır
   
Bahçeleri
Beşiktaş Hasbahçe ile Kabataş'taki Karabali (Karaabalı) bahçeleri arasında kalan koy doldurularak bahçeler birleştirilmişti Bu bahçelerin arasına inşa edilen Dolmabahçe Sarayı'nın deniz ile kara tarafındaki yüksek duvar arasında kalan alanda oldukça bakımlı bahçeleri bulunur Hazine Kapısı ile saray girişi arasındaki kareye yakın dikdörtgen şeklindeki Has Bahçe, Mabeyn veya Selamlık Bahçesi adlarıyla da tanınmaktadır Avrupai tarzda düzenlenmesi yapılan bahçenin ortasında büyük bir havuz bulunur Muayede salonunun kara tarafında kalan Kuşluk Bahçesi ise adını Kuşluk Köşkü'nden almıştır
Dolmabahçe Sarayı'nın Has Bahçesi

Dolmabahçe Sarayı'nın Harem Dairesi'nin kara tarafında bulunan Harem Bahçesi'nde oval havuz ve geometrik şekillerle düzenlenmiş tarhlar bulunur Deniz tarafındaki bahçeler Has Bahçe'nin devamı sayılır Büyük Yalı Kapısı'nın iki yanında yer alan tarhların ortasında birer havuz vardır Tarhların geometrik şekillerle düzenlenmesi, süslemede fener, vazo, heykel gibi objelere yer verilmesi, bahçelerin de ana yapı gibi batı etkisi altında kalındığını gösterir Sarayın bahçelerinde daha ziyade Avrupa ve Asya kökenli bitkiler kullanılmıştır
   
Hamamları
Sarayın selamlık kısmında bulunan Somaki Hamam'ın dinlenme odasındaki iki pencere denize bakar Çini soba, masa ve koltuk takımlarının bulunduğu bu odadan, tavanı haçvari motifli filgözleriyle kaplı antreye geçilir Sol tarafta tuvalet ve karşıda somaki mermerden yapılmış çeşme bulunur Antrenin sağından masaj odasına geçilir Buranın aydınlanması iki büyük pencereyle filgözleriyle sağlanmıştır
Saray'ın Selamlık Dairesi'nde Yer Alan Sultan Hamamı'ndan Görünüm

Gece aydınlatmalarının, masaj odasına geçilen kapının sağ ve sol taraflarındaki camekan bölmelere konulan lambalarla yapıldığı görülmektedir Barok tarzda yapılan hamamın duvarları yaprak, kıvrımlı dal ve çiçek motifleriyle süslenmiştir Girişin sağ ve solunda somaki kurnalar vardır, ayna taşlarının işçiliği dikkat çeker
Dolmabahçe Sarayı'nın Harem Dairesi'nde Yer Alan Bir Hamamdan Görünüm

Haremde bulunan Çinili Hamam'a küçük bir koridordan geçilir Sağda, hamamın tuvaletine girilen antrede, ayna taşı çiçek motifleriyle süslü, bronzdan yapılmış bir çeşme bulunur Sade bir tuvaleti vardır Koridorun sonunda iki büyük pencereli ve tavandaki filgözleriyle aydınlanması sağlanan masaj odasında oturma yerleri vardır Ayrıca, burada, Kütahya yapımı, sıraltı tekniğiyle imal edilmiş, sekiz çini parçasından oluşan ve her bir çini parçasında şamdan bulunan bir masa mevcuttur Geceleri sekiz adet mumla bu mekanın aydınlatıldığı anlaşılmaktadır
Masaj odasının duvarları 20 x 20 cm çiçek demeti desenli seramiklerle kaplıdır Girişin sol tarafındaki mermer kurnanın ayna taşı Barok tarzındadır Sıcaklık bölümüne geçilirken kapının iki tarafındaki duvar içinde kalan cam bölmeler kandiller için yapılmıştır Buradaki üç kurnadan, sağ ve soldakilerinin ayna taşları mermer oymalı olup Barok tarzındadır Girişin karşısında bulunan bronz çeşmeli kurna diğerlerinden daha büyüktür Tavandaki geometrik şekillerle meydana getirilen filgözleri, mekanın aydınlatılmasını sağlar Duvarlar papatya desenli seramiklerle kaplanmıştır
Alt katta bulunan diğer bir hamam da Harem Hamamı adıyla tanınır Aydınlanması tepe camlarıyla sağlanan hamamın sıcaklığında üç kurna vardır Banyo şeklindeki Atatürk'ün hamamına salondan girilir Yıkanma yerinin sağ tarafında bir küvet, sol tarafında ise musluk ile tuvalet bulunmaktadır Girişin karşısında kurşun vitraylı pencere bulunmaktadır Soldan dinlenme odasına geçilir Burada ilaç dolabı, masa ve bir sedir bulunur Sol tarafta ayna taşı çiçek motifleriyle süslü bir çeşmeyle yine sol tarafta koridora bir çıkış vardır
   
Aydınlatma ve Isıtma
İnönü Stadyumu'nun bugünkü bulunduğu yerde Gazhane,
Dolmabahçe Sarayı'nın aydınlatma ve ısıtılması için kullanılmıştır Dolmabahçe Gazhanesi, 1873'e kadar Hazine-i Hassa tarafından yönetilirken, daha sonraları Fransız Havagazı Şirketi'ne devredilmiştir Bir süre sonra da şirketin yönetimi Belediye'ye geçmiştir Havagazıyla aydınlatma yalnızca sarayda olmamış, İstanbul'un bazı semtleri de Gazhane'den yararlanmıştır
Sarayın Giriş Kapısı ve Aydınlatmaları

Muayede Salonu'nun ısıtılması değişik bir teknikle yapılmaktaydı Salonun bodrumunda ısıtılan hava, gözenekli sütun kaidelerinden içeriye veriliyor, böylelikle kubbeli büyük mekânda 20°C'ye varan bir sıcaklık elde ediliyordu Sultan Reşad döneminde, saraydaki gazlı lambaların aslî görünümleri korunarak, elektrikle çalışır hale dönüştürülmüştür Bu döneme kadar ısıtmada şömineler, çini sobalar, mangallar vasıtasıyla olurken, bunların yerini kalorifer almıştır
   
|