Prof. Dr. Sinsi
|
Rize'yi Herşeyi İle Tanıyalım


 
Anadolu'nun topografyasına ve bitki örtüsüne bakarak Rize'yi tahmin etmek olanağı yoktur Rize Anadolu'ya oranla daha engebeli sarp ve haşindir
Bitki örtüsü yer karası görülmeyecek kadar gürdür Kıyı şeridi ve iç kesimler değişik tonuyla adeta yeşile boğulmuştur Rize flora olarak da dünyada ün yapmıştır 20 civarında endike bitki Rize'de yetişmektedir Kıyı şeridi yanında iç kesim, o arada dağ ve yaylalar apayrı bir görüntü ile bu tabloyu tamamlamakta geleneksel köy ve yayla ev mimarisi doğayı etkileyici bir zenginlik katmaktadır
 

 
Rize'yi gezip görenler umduklarından daha zengin ve her yönüyle büyüleyici doğa ile karşılaşırlar Rize'ye gelen dağcılar Doğu Karadeniz'in yüksek zirvesi "KAÇ KAR' lara çıkabilmekte, dünyanın en ünlü balını "ANZER"de tadabilmekte "AYDER" kaplıcalarından yararlanabilmektedir
 

(Kaçkar Dağı)
 
İ Ö 700-180 Koloniler Dönemi
İ Ö 180-65 Pontos Krallığı Dönemi
İ S 10-395 Romalılar Dönemi
395 Bizans Dönemi’nin Başlaması
646 Arapların Rize’nin Bazı Kesimlerini Vergiye bağlaması
737 Rize’nin kısa bir süre için Araplar’ın eline geçmesi
1075 Türkmen beylerının kısa süren işgalinden sonra Bizanslılar’ın Rize ve yöresini geri almaları
1079 Yöreye saldırı düzenleyen Türkmen beylerinin Bizanslılar’ca kılıçtan geçirrilmesi
1098 Danişmentliler’in yörede kısa süren egemenlikleri ,
1143 Bizans İmparatoru I Manvel Komnenas’un Kostantin Gobras’ı Doğu Karadeniz yöresinden atması ve buraya vali olarak Mihail Gabras’ı ataması
1204 Trabzon Rum Pantus İmparatorluğunun Kurulması ve Rize’nin bu imparatorluk sınırları içinde kalması
1456 Trabzon Rumlarının Osmanlılar’a vergi vermeye başlaması,
1461 Rize’nin bir bölümünün Osmanlılar’ca alınması,
1509 Şehzade Selim’in Rize’nin fethini tamamlaması,
1571 Pazar’ın Abazarlar’ca basılıp yağmalanması,
1622 Çayeli’nin korsanlarca basılıp yağmalanması ve halkın tutsak edilmesi
1817 Tuzcuoğlu Memiş Ağa’nın ayaklanması
1818-1821 Memiş Ağa’nın damadı, Kalcıoğlu Osman Bey ile Oğlu Ahmet ağa’nın isyanları
1832-1834 Tuzcuoğullarından Tahir, Abdulkadir ve Abdülaziz’in isyanları 1834 Tuzcuoğullarının Rumeli’de isyanı
1878 Rize’nin Lazistan Sancağına merkez olması 5 Mart 1916 Atina’nın (Pazar) Ruslar’ca işgal edilmesi 9 Mart 1916 Rize’nin Ruslar’ca işgali 2 Mart 1918 Rize’nin kurtuluşu
 

 
1 Haçlı Seferinde (1096-1099) tüm Karadeniz kıyıları gibi Rize'de önce Bizans, daha sonra da Trabzon Rum Pontus imparatorluğu'na katıldı 1461'de Fatih Sultan Mehmet tarafından Trabzon ile birlikte Osmanlı sınırları içine alındı Bu yıllarda, Rize'nin Trabzon eyaleti Batum Gonya sancağı içinde yer aldığı biliniyor 19 yy'ın ikinci yarısında Trabzon eyaletinin bir sancak merkezi olan batum, Rusya2ya bırakılınca Rize sancak merkezi oldu 1 Dünya Savaşı'nda ruslar tarafından işgaledilen Rize, 2 Mart 1918'de işgalden kurtuldu ve 1924'de il merkezi oldu
 
 
Türkiye'nin kuzeydoğusunda eşsiz tabiat güzelliklerine sahip ilde, yeşil örtülü vadiler, karlı dağlardan çağlayarak Karadeniz'e akan dereler, dört mevsim değişik renkte ormanlar, çiçeklerle çevrili yayla yolları, çay bahçeleri, mısır tarlaları; Rize'nin tabiat güzelliklerini oluşturur
 

 
Rize'nin tarihi öncesi hakkında bilgilerimiz sınırlıdır Yöreye hakim olan orman dokusu nedeniyle Rize'nin tarih çağları ile ilgili bilgilere ışık tutacak arkeolojik bulgular da bu güne kadar ortaya çıkarılamamıştır Rize'nin tarihi ancak komşu illerin ve bölgelerin tarihleri ile bağlantılı olarak ele alınabilmiştir
 

 
Pontus Krallığı döneminde 'SANNİKA' Roma İmparatorluğu döneminde 'Pontus Polemoniacus olarak anılan Rize'nin bugünkü adının nereden geldiği yönünde farklı rivayetler vardır Bir görüşe göre Yunanca'da pirinç anlamına gelen 'Rhizos' ya da Rumca da dağ eteği anlamına gelen 'Rhiza' sözcüklerini değişime uğrayarak rize olduğu şeklindedir
 

 
Rize adının, M Ö 7 yüzyılda başlayan kolonizasyon döneminde, yörede bol pirinç yetiştirilmesinden ötürü kent yakınlarından geçen çaya verilen “Rhizios” veya sonraki dönemlerde verilen “Rhizaion” dan geldiği söylenmektedir
 

 
Bir görüşe görüş ise Osmanlıca'da kırıntı,döküntü anlamına gelen 'Rize' kelimesinin aynen kullanımıyla ilin adını aldığıdır İlk çağlarda Pontus krallığı'nın egemenliğine giren Rize yöresi, 11 yy'a kadar islami akınların etkisi dışında kaldı 11 yy'da Büyük Selçuklular'ın yükselme döneminde Melikşah'ın (1072-1092) hakimiyeti altına girdi
 

 
Rize ilinin adı ile ilgili olarak değişik görüşler ileri sürülmüştür; Yunanca pirinç anlamına gelen Rhisos Rumca'da "RIZA" olarak dağ eteği anlamında kullanılmıştır Osmanlıca'da ise "RİZE" ufak kırıntı döküntü anlamındadır Ayrıca Erzincan'ın Sakalar dönemindeki "Eriza" olan adının başındaki "e" sesinin düşmesi ile adaş olarak Rize için de kullanıldığı ifade edilmektedir
 

 
Rize ili ve çevresinin bilinen ilk hakim ahalisi bitişken dilli ve Asya kökenli kavimlerdir Bunlar Rize ve çevresinde tarım ve hayvancılıkla geçinen yerleşik topluluklarıdır Bu topluluklardan "KULKU-KULKHA"ların adına Erzurum yöresini kendi ülkesinin topraklarına katan URARTU kralı II SARDUR (M Ö 765-735) 'un Çıldır gölünün güneyinde Taşköprü köyünün üstündeki kayalıklara kazdırdığı çivi yazılı kitabede rastlanmıştır
 

 
M Ö 2000'lerde Kafkas dağları ile Karadeniz'in kuzeyinde yaşayan Kimmerler'in Ülkesi M Ö 720 yıllarında Sakalar tarafından işgal edildi Kimmerler'in Azak denizi ile Kafkaslar arasında yaşayan kolu Sakalar'ın baskısı ile M Ö 714 yıllarında yurtlarını bırakarak Aras ve Çoruh nehri boylarınca yayıldılar Kimmerler'in bu ilk göçleri en eski destani Gürcistan tarihi olan "Kartlis-Çkhovrebe"da kartli (Gürcistan) ve komşularını esarete aldıkları ilk seferi diye anılmaktadır
Daha sonraları Kızılırmak ve Adana Bölgesine kadar hakim olan Kimmerler'den Trabzon-Bayburt arasındaki Kemer dağı Rize Çayeli İlçesi çıkışındaki Kemer köyü Kızılırmak boyundaki Gemerek ileKars'ın doğusunda yer alan Ümrü gibi coğrafya adları günümüze kadar gelmiştir Aşağı Tuna ve Karpatlara kadar Doğu Avrupa'ya hakim olan Sakalar M Ö 680 yılında kendilerine itaat etmeyen son Kimmerler'i de yenerek Azerbaycan ve Gürcistan'a yayıldılar Saka Kralı MADOVA'nın M Ö 626'da Medler'ce hile ile öldürülmesi üzerine Heredot'un andığı "Asya'da 28 yıl süren Sakaların hakimiyetleri" sona erdi
 

 
Saka göçleri sırasında Aşağı Çoruh ve Rize-Batum arasına "Kalaç" adlı bir Türk boyu yerleşmiştir Bu boyun yerleştiği bölgeye M S 150 yıllarında yazılan PTOLEMEUS'un coğrafyasında Kalarzen Gürcü kaynaklarda ise Klarc-et (=Klarç yurdu) denmektedir Batom -Rize arasında güneyden Karadeniz'e esen sıcak rüzgarlar hala "Kalaş yeli" olarak anılmaktadır Ayrıca Rize yöresindeki Türkmen/Oğuz topluluğu içinde yer alan Askur Boyunun Rize'nin doğusundaki Askoroz çayı diye bilinen çaya adını vermiş olması gerektir Yine Sakaların Horosan kolunun gelen Arşaklar ve Balkarlar Bayburt çevresi Çoruh vadisi boyunca yerleşmişlerdir Bu yüzden Bayburt ve İspir'in kuzeyindeki sıra dağlara günümüze kadar ve hece kaymasıyla "Balkal" ve buradan güneye doğru esen yağmur getiren rüzgara da "Balkal yeli" denile gelmektedir Rize'de Hemşinlilerin en güzel yaylaları Baykal dağlarındadır
 

 
M Ö 670 yılında Ege'de yaşayan Milletoslu denizciler Marmara ve Karadeniz kıyılarında Plinius'un tarihine göre 10 kadar empeion (Pazar yeri) adı verilen ticari nitelikle liman şehirleri kurmuşlardır Bu arada Rize'nin de Kolonize edilmiş olması kuvvetle muhtemeldir Tarihi akış içerisinde M Ö 7 YY sonlarında Kimmer akınlarının Anadolu'yu kargaşaya sürüklemesinden faydalanan Medler'in yöreyi istila girişimleri M Ö 550'de Med krallığını yıkan Pers kralı II Kiros'un aynı şekilde ki istila hareketleri yöredeki savaşçı kavimlerin karşı koymaları nedeni ile Rize çevresinde başarılı olamamışlardır
 

 
Büyük İskender'in Pers kralı III Darius'u kesin bir yenilgiye uğratması ile eline geçirdiği Anadolu Hakimiyeti M Ö 323 senesine kadar sürmüştür Büyük İskender'in ölümü ile İmparatorluğun devamı niteliğinde olan Pontos Koppodkida Bithynia gibi krallıklar kurulmuştur Ancak Trabzon Rize gibi bir takım serbest şehirler bu krallıklara bağlı olmadan varlıklarını sürdürmüşlerdir
 

 
Pontos ve Selçuklular Dönemi:
İskenderin ölümünden sonra Komutanları ve Satraplar arasında çıkar egemenlik savaşlarında bağımsızlığını ilan eden Mitridates Kitistes Karadeniz kıyısında Sinop dolaylarına doğru genişleyen Pontos krallığını kurdu Pontos kralı Farnakes M Ö 180'de Rize'yi İşgal ederek krallığı topraklarına kattı
M Ö 5 Yüzyılda Karadeniz'in kuzeyini gezen Herodot sakaların "Alazon" (+Alazlar) boyundan söz eder M S 23-79 yılları arasında yaşayan Romalı PİLİNUS aynı yörede "Laz'lar" (Laz'oi) adlı bir kavim yaşadığını bildirir 131 yılında Karadeniz kıyılarını gemi ile dolaşan Romalı ARRİANOS Karadeniz'in doğusunda hakim olan Lazlardan bahseder Rize M S 10-395 yılları arasında Roma 395 yılından itibaren de Bizans hakimiyeti altında yer almıştır
 

 
Sakaların Kars Iğdır kesimine yakın Gökçegöl ile Alagez dağı arasında yaşayan bir boyu olan Amadunuler 626 yılında İranlıların baskısından kurtulmak için Boy Beyleri Hamam'ın öncülüğünde Çoruh ırmağını aşıp Rize'nin Dampur adlı ıssız yerini şenlendirerek ve bu yöreye HAMAM-A ŞEN (Hamamın şenliği) adını vererek yerleşip yurt tuttular Bu yöreye bu gün Hemşin denmektedir 646 yılında yöre Araplar tarafından vergiye bağlanmış olup 737 yılında da kısa bir süre Araplar'ın eline geçmiştir
 

 
XI Yüzyıldan itibaren Rize'ye Türkmenlerin akınları yoğunlaşır 1071 Malazgirt zaferi ile birlikte Bizans'tan feth edilen bölgelerde Türk emirlikleri kurulurken Erzurum-Saltukluları da Çoruh nehri boyları ile birlikte Rize bölgesini hudutları içine aldılar Alpaslanoğlu Sultan Melikşahın emirlerinden Ebu Yakup ile Emir İsa Böri adındaki Komutanlar 24 Haziran 1080 Posof-Kol zaferi ile Apkaz-Gürcistan krallığını yenerek Giresun'un batısına kadar olan Doğu Karadeniz bölgesinde Bizans'ın Hakimiyetine son verdiler Böylelikle Büyük Selçukluların yükselme devrinde tüm Anadolu ile birlikte Rize de Selçukluların hakimiyetine girmiştir
 

 
Bu gelişmelerden sonra 100 bin nüfuslu Çepni'ler ile Kürtünler Doğu Karadeniz kıyılarına ve Rize'nin İkizdere kesimine yerleştirildiler 1098 yılında Danışmenlilerin yöreye kısa bir dönem hakimiyetleri söz konusudur Ancak Haçlı seferleri yüzünden canlanan Bizanslar 1098'de Trabzon ve Rize kesimini Emirüssevahil Sülübey'den aldılar Çoruh vadisinde yerleşmiş olan Kıpçak boyundan Kubasar ailesi ve taraftarları 1195 tarihinde doğudan yeni-Kıpçakların gelişinden rahatsız olarak Bizans idaresindeki Rize ve Trabzon bölgesine gelip yerleşmişlerdir İkizdere ve Sürmene'deki 60 aileden çok Kumbasar oymağı bunların torunlarıdır IV Haçlı seferinde Frenklerinİstanbul'u işgali üzerine baskıdan kaçan KOMMENLER soyu 1204 yılında Rize'yi de içine alan TRABZON PONTOS RUM imparatorluğunu kurmuşlardır
 

 
Osmanlı Dönemi:
Trabzon Rumları 1456 yılından itibaren Osmanlı devletine vergi vermeye başlamış 1461 yılında Trabzon'u feth eden Fatih Sultan Mehmet 1470 yılında Ali Paşa ismindeki Komutan tarafından Rize ve çevresi Türk egemenliği altına alınmıştır Böylece Anadolu Türk birliğine katılan Rize bölgesine 1461 yılı ve sonrasında Çoruh Amasya Samsun ve Tokat'tan; 1466 yılında yıkılan Karamanoğlu Beyliği bir daha canlanmasın diye Konya yöresinden; 1501 yılında Şil Şah İsmail'in yıktığı Sünni Akkoyunlulardan Tebriz ve öteki bölgelerden kaçanlardan; 1515 yılında Dulkadırli beyliği kaldırılınca Mara-Elbistan Türkmenleri Trabzon ve Rize yöresine yerleştirildiler
 

 
Yavuz Selim devrinde Trabzon'un doğusundaki dirliklerden bazıları ünlü Oğuz boyu Çepniler'in elinde idi Fakat Çepnilerin Trabzon'un doğusundaki yerlere ve bilhassa Rize bölgesinde yerleşmeleri sonraki yüzyıllarda olmuştur Gerçekten Çepniler karada ve denizde yiğitçe mücadele vererek oralarda kalabalık topluluklar halinde yurt tutmuşlardır Bilhassa Rize şehri ve bölgesinde Çepniler yoğun bir şekilde yerleşmişlerdir Şimdi Rize şehri ve bölgesinde sadece Türkçe konuşulmasının sebebi bu yoğun Çepni yerleşmesidir Zamanımızda Rize bölgesindeki köylerde Çepni adlı ailelere rastlandığı gibi Çepni bu yörede "yiğit" "gözü pek" "cesur ve çetin" adam manasına geliyor
Yavuz Sultan Selim'in sancak beyliği sırasında Annesi Gülbahar Hatun Sultan Rize'ye gelerek kendi adı ile anılan camii yaptırmıştır 19 Yüzyılın başlarından itibaren Rize'de Tuzcuoğullarının isyanı değişik tarihlerde birkaç kez tekrarlanmıştır 1834 yılında bu isyanlara son verilerek Tuzcuoğulları Rumeli de iskan edilmişlerdir
 

 
Rize 1867 Vilayet Nizamnamesine göre Trabzon Vilayetinin merkez sancağının 6 kazasından biri durumundadır 1877 yılında merkez sancağa bağlı nahiye olmuştur 1877-1878 Osmanlı Rus savaşının ardından Lazistan sancağı kurulunca Rize hem kaza hem de bu sancağın merkezi oldu Birinci Cihan savaşında 9 Mart 1916 tarihinde Rize Rusların işgaline uğramış 2 Mart 1918 de bağımsızlığına kavuşmuştur
 
 
Cumhuriyet Dönemi:
Cumhuriyet dönemine kadar sancak merkezi olan Rize 20 Nisan 1924 tarihinde Vilayet olmuştur 2 Ocak 1936 tarihinde yürürlüğe giren 2885 sayılı Kanunla Erzurum'dan Yusufeli ilçesi Rize'de Pazar ilçesinden sonraki arazi parseli ilçe ve bucaklar alınmak sureti ile bugünkü Artvin ili Çoruh adı ile vilayet haline getirilmiş ve Rize ili de tek ilçesi olan Pazarla kalmıştır Bugün ise Pazar ilçesi ile birlikte 12 ilçesi bulunmaktadır Atatürk'ün Rize'yi ziyareti "Atatürk'ün Sonbahar Seyahatleri" adlı kitapta şöyle anlatılmaktadır
 

 
Atatürk 17 Eylül 1924'te saat 17 sıralarında Hamidiye Kravüzörü ile Rize'ye gelmiştir Vali kumandanlar ve halk motorlar ve kayıklarla karşılamaya çıktılar büyük ve coşkun halk tabakaları karşılama için her türlü hazırlıkları yapmışlardı Silah sesleri ve coşkun alkışlarla büyük misafir selamlandı Çeşitli heyetler karaya ayak basmış bulunan Reisi Cumhuru büyük bir coşkunlukla karşılamışlardır
 

 
Her tarafı bayraklarla donatılmış olan Rize bir bayram yeri haline döndü Reisicumhur hazretleri hükümet konağına ve bunu takiben belediyeye halk fıkrası ve kumandanlığa teşrif etti Görüşmek için gelen heyetler de kurbanlar keserek kendilerine büyük sevgi gösterilerinde bulunmuşlardır Geceleyin fener alayları düzenlenerek bu sevinç devam ettirilmiştir
 

 
Reisicumhur ayrıca bir hoca heyetini de kabul etmiştir Bu heyet sunmuş oldukları dilekçede kapatılmış bulunan medreselerin açılmasını arz etmişlerdir Gazi Paşa Hazretleri memleket ve millet için nelerin tehlikeli olacağını ihtar ederek bu heyete özet olarak aşağıdaki sözleri söylemiştir : "Mektep istemiyorsunuz halbuki millet onu istiyor bırakınız artık bu zavallı millet bu evladı memleket yetişsin medreseler açılmayacaktır millete mektep lazımdır " Gazinin bu açıklamaları "Bravo" sesleri ile alkışlanmıştır
17 Eylül 1924 tarihinde Atatürk'ün Rize'ye teşrif ettiklerinde misafir kaldığı ev bu gün Atatürk Müzesi olarak halkın ziyaretine açıktır
 

 
Rize'de nüfusun dağılışını belirleyen temel faktör yer şekilleridir Yerleşmeye elverişli düz alanların az bulunması, yerleşme merkezlerinin sahil şeridinden ve akarsu vadilerinde kurulmasını zorunlu kılmıştır Nitekim merkez ilçe de dahil olmak üzere 12 ilçenin 6 tanesi sahil şeridinde, diğer ilçelerin tamamı ve köylerin önemli bir kısmı da akarsuların taraça düzlüklerinde kurulmuştur
Ayrıca içerilere doğru engebenin çok artması iç bölgenin tenha olmasına yol açmıştır Bunun sonucu olarak ortalama 86 olan nüfus yoğunluğu sahil şeridinde 100'ü geçmektedir Bir başka deyişle Rize'nin sahil şeridi Türkiye'nin en yoğun nüfuslu yerleri arasında olduğu gibi ortalama nüfus yoğunluğu bile Türkiye ortalamasının (69) çok üzerindedir
 
Yüzölçümü: 3 920 km²
Denize Uzaklığı: 0
Nüfus:365 938 (2000)
Rakım (Deniz Seviyesinden yüksekliği): 6 mt
İl Trafik No: 53
Telefon Kodu: +90 464
İlçeler: Rize (merkez), Ardeşen, Çamlıhemşin, Çayeli, Derepazarı, Fındıklı, Güneysu, Hemşin, İkizdere, İyidere, Kalkandere, Pazar
Turistik yerler: Andon ve Çamlık orman içi dinlenme yerleri , Ayder , Cimil , Çat , Başhemşin , Ovit ve Palovit yaylaları , Ayder kaplıcası , Andon ve Şimşirli içmeleri , Rize , Çayeli ve Pazar (kızkulesi ) kaleleri , Kale- i Bala , İslam Paşa , Gülbahar ve Cafer Paşa camileri
Komşuları: Bayburt, Erzurum, Artvin, Trabzon
İl Kültür Müdürlüğü
Tel: (464) 213 04 26 - 213 04 28
Faks: (464) 213 04 28
Devlet Güzel Sanatlar Galerisi Müdürlüğü
Özel İdare Tesisleri Müftü Mah /RİZE
Tel: (0 464) 213 06 34
Faks: (0 464) 213 04 28
 
Ha Bu Ander Sevdaluk
 
|